RE: TÜRBELERİ MABEDLEŞTİRMEK
İçeride adım atılacak yer yok. Yan yana dizilmiş sandukaların hemen önünde el-pençe durmuş hanımlar güllü Yasin'lerinden Yasin okuyor, dualar mırıldanıyorlar. Duaların çoğunda istekler maddiyat ve çoluk-çocuk odaklı. Kimi kızının kısmetinin açılmasını, kimi oğluna iş, kimi kocasının eve bağlanmasını, kimi de sağlık istiyor. Sandukanın boyu ve eni büyüdükçe ziyaretçilerdeki haşyet ve korkunun oranı da büyüyor. Küçük sandukaların ortasındaki sandukanın büyüklüğü somut bir büyüklük olarak zihinlere yansıyor. Gelenler üç metrelik sandukaya bakarak o türbede insan üstü bir varlığın yattığını tahayyül ediyor. Böyle bir düşüncenin ardından ziyaret korkuyla karışık bir saygıya dönüşüyor.
Türbede ziyaret sona erip artık çıkma vakti geldiğinde herkes cebinden minik kağıtlara sardığı kesme şekerleri girişteki danışmanın büyükçe kabına saygıyla bırakıyor. Şeker türbeye bırakılan bir nişane gibi algılanıyor. Yani bir parçamı orada bıraktım gibi.
***
Arkadan gelen Saliha teyze bırakılan şekerleri cebinden çıkardığı bir gazete parçasına itina ile koymayı ihmal etmedi. Çünkü birazdan kızına gidecek ve ellerini öpmeye gelen torunlarına zorla bu kesme şekerlerden yedirecek. "A çocuğum ben bunları Aziz … türbesinden getirdim. Kızım şifa. Okunmuş bunlar. Sizin için gittim türbeye dua ettim. Mübarek ne büyük insan. Oraya gelenlerden duydum, ne istediksek oldu diyorlardı. İnşallah bizim dualarımız da kabul olur." sözleriyle hem türbe ziyaretini hem de şekerlerin esrarını açıklayacaktı Saliha teyze.
***
Kesme şekerin gelişimi yüzyıl öteye geçmez. Ama türbelerimizin tarihi çok eskilere dayanır. Yani kesme şeker adeti eskilerden kalan bir davranış değil. Belki o zaman ağzı tatlandıracak başka şeyler bırakılıyordu! Türbeye bırakılan üç-beş kesme şekerle kendilerinin rahatladığını hissedenler için ne kadar kötü bir yol açılmış. Halbuki kesme şeker kutusunun bulunduğu yerin iki metre ötesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın türbeleri ziyaret adabı babından bir ikazı asılı. Türbelere hurafelerin karıştırılmaması için doğru bir yaklaşım; ama ilginci bunun o türbede görevli insanların okuyup da anlayamamış olması değil mi!
***