Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tul-i emel (1 Kullanıcı)

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
(Tul-i emel) şudur ki, dünyayı sevenlerin,
Burada, çok yaşamak arzusudur zevk için.

Emel ve arzuları, hem uzun, hem de çoktur.
O, bu emellerinin ardınca koşup durur.

Kurtulabilmek için insan tul-i emel’den,
Dünya muhabbetini atmalı kalpten hemen.

Söküp atmak için de dünya muhabbetini,
İyi tanımalıdır onun hakikatini.

Dünyanın içyüzünü anlarsa biri eğer,
Bunu, kendi nefsine anlatıp şöyle söyler:

(Ey nefsim, ne ki Hak’tan uzaklaştırır seni,
İşte dünya onlardır, zararlı bil hepsini.

Dinin yasak ettiği haram ile günahlar,
Bu tarif mucibince, hepsi dünya olurlar.

Dünyanın zevkleri de, kısa sürer esasen.
Onlar da, ölüm ile elinden çıkar zaten.

Dünya gölge gibidir, önün sıra gider hep.
Gölgesine yetişen bir kimse var mı acep?

Ey nefsim, sen kaçarsan eğer dünya malından,
Aksine, dünya senin koşup gelir ardından.

Dünya, çok vefasızdır, bir üzüntü, bir sevinç.
Böyle bir yalancıya insan inanır mı hiç?

Böyle iken, bir mümin, bırakıp ahireti,
Dünyaya sarılırsa, ne olur akıbeti?

Bak, ömrün azalıyor, ölüme gidiyorsun.
Hazırlığın bile yok, niçin üzülmüyorsun?

Ey nefsim, bu dünyanın böyledir işte hali.
Niçin hala gezersin uyur-gezer misali?

Dünyanın bu halini madem ki biliyorsun,
Peki, tul-i emele niçin sarılıyorsun?)

Lakin bu tul-i emel, farklıdır her insanda.
Bazısı (devam üzre) kalmak ister dünyada.

Böyle istemese de, yine bazı kimseler,
(Yaşlanıncaya kadar) yaşamayı isterler.

Bazı müslümanlar da vardır ki yine fakat,
İstemez bir seneden fazla sürsün bu hayat.

En çok, (bir sene) için yapar her hesabını.
Daha ilerisine, hiç yormaz kafasını.

Bazısı da, (bir gün)ün bakar hazırlığına.
Ertesi günü bile, getirmez hatırına.

Bazısı da vardır ki bunlardan da ileri,
(Bir saat)tır onların dünya düşünceleri.

Yine bazıları da vardır ki müminlerden,
Ölüm'ü, bir an bile unutmazlar katiyen.

Her insan, kendisini sanır kısa emelli.
Lakin bu, her insanın halinden olur belli.

Kim ahiret işine veriyorsa öncelik,
Ve yoksa gevşekliği dininde bir zerrecik,

Eğer unutmuyorsa ölüm'ü kısa bir an,
İşte kısa emelli, böyle olur bir insan.

Şöyle der ki eshaptan Huzeyfe hazretleri:
Zaman-ı saadette, muhakkak her gün biri,

Çıkıp, seslenirdi ki şöylece: (Ey insanlar!
Göç için hazırlanın, ölüm'e az zaman var.)

Hazret-i Ömer’in de şöyleydi ki adeti,
Her gün, biri, kendine hatırlatırdı mevti.

O kimse, ücret ile, her gün gelip bir sefer,
Şöyle seslenirdi ki: (Öleceksin ya Ömer!)

HUZUR PINARI - İslamiyet, İslam Dini, Ehl-i Sünnet İtikadı, İlmihal, Kitaplar...
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Şöyle der ki eshaptan Huzeyfe hazretleri:
Zaman-ı saadette, muhakkak her gün biri,

Çıkıp, seslenirdi ki şöylece: (Ey insanlar!
Göç için hazırlanın, ölüm'e az zaman var.)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim..
Allah c.c razı olsun, paylaşımınız için.
Emeğinize sağlık.. Dünyadaki gereksiz yüklerden biri de şüphesiz tul-u emel ile dolmak.. Allah c.c, rızasından ayırmasın, dünyada kendi rızasını en büyük emel kabul edenlerden eylesin; ahireti unutmayanlardan kılsın inşallah..
Rabbimize emanet olunuz.
Selam ve Dua ile.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Selamün Aleyküm kardeşim..
Allah c.c razı olsun, paylaşımınız için.
Emeğinize sağlık.. Dünyadaki gereksiz yüklerden biri de şüphesiz tul-u emel ile dolmak.. Allah c.c, rızasından ayırmasın, dünyada kendi rızasını en büyük emel kabul edenlerden eylesin; ahireti unutmayanlardan kılsın inşallah..
Rabbimize emanet olunuz.
Selam ve Dua ile.

Allahü teala razı olsun. Sizde sağolun. Evet dediğiniz gibi çok gereksiz bir yük. Hemde o kadar ağarki . Allahü teala bütün fuzuli yüklerimizi bırakabilmemizi nasib eylesin.

Dua eder dua beklerim efendim.
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
47
teşekkürler......
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul

İran'a açtığı seferde Sivas'a doğru yol almakta iken, yaşlı bir çoban koşarak Yavuz'un huzuruna geldi ve:
- Sulağımıza hoş geldin Sultanım! Görüyorum ki yorgunsun, açsın. Bu fakire misafir olursan gönül alırsın, dedi

Yavuz Sultan Selim Han:
- Ben tek başıma değilim çoban baba. Ardımda koca bir ordu var, buyurunca, çoban tevekkülle boynunu büktü ve:
-Allah Teâlâ kerimdir. Hele sen bir mola ver. Misafir kısmetiyle gelir, dedi.
Sultan Selim Han:
"Bunda bir hikmet olsa gerektir" diyerek ordusuna mola emri verdi. Çadırlar kuruldu. Çoban sürüden dört koyun seçerek yüzüp temizledi ve kazana koydu.

Sonra Sultan Selim Han'a:
-Sultanım, askerler eti yerken kemikleri kırmasınlar, diyerek tenbihde bulundu.
Kazanlarda etler pişirildi ve gaziler davet edilerek kemiklerin kırılmaması bir daha tenbihlendi. Nöbet nöbet sofralara oturuldu. Bütün ordu doyuncaya kadar koyunlardan yemelerine rağmen bu dört koyunun etlerini bitiremediler.

Sonra çoban, kemikleri bir araya getirerek dua etti. Askerler "Âmin" dediler. Koyunlar Allah Tela'nın izniyle dirildiler ve sürüye tekrar katıldılar. Sadece koyunlardan biri topallıyordu. Olanlara herkes şaşırmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, çobana:
- Bu niçin topallıyor? diye sorunca çoban:
- Bir kemiği noksan olduğu için, dedi.

Bunun üzerine Sultan Selim Han, sakladığı aşık kemiğini çıkardı ve:
-Baba! Sizi denemek istemiştim. Kamil bir veli olduğunuz anlaşıldı. Kusurumuz afola. Bizi dualarınızdan eksik etme, diye rica etti.

Çoban da:
- Allah Teala'nın yardımı senin üzerindedir. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili ve şerefli Peygamber Efendimiz ve sahabeleri senin yanındadırlar. Merak etme, zafer senin olacak, muzaffer olarak döneceksin, dedi.
 

arzu74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
2,336
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
50
(Tul-i emel) şudur ki, dünyayı sevenlerin,
Burada, çok yaşamak arzusudur zevk için.

Emel ve arzuları, hem uzun, hem de çoktur.
O, bu emellerinin ardınca koşup durur.

Kurtulabilmek için insan tul-i emel’den,
Dünya muhabbetini atmalı kalpten hemen.

Söküp atmak için de dünya muhabbetini,
İyi tanımalıdır onun hakikatini.

Dünyanın içyüzünü anlarsa biri eğer,
Bunu, kendi nefsine anlatıp şöyle söyler:

(Ey nefsim, ne ki Hak’tan uzaklaştırır seni,
İşte dünya onlardır, zararlı bil hepsini.

Dinin yasak ettiği haram ile günahlar,
Bu tarif mucibince, hepsi dünya olurlar.

Dünyanın zevkleri de, kısa sürer esasen.
Onlar da, ölüm ile elinden çıkar zaten.

Dünya gölge gibidir, önün sıra gider hep.
Gölgesine yetişen bir kimse var mı acep?

Ey nefsim, sen kaçarsan eğer dünya malından,
Aksine, dünya senin koşup gelir ardından.

Dünya, çok vefasızdır, bir üzüntü, bir sevinç.
Böyle bir yalancıya insan inanır mı hiç?

Böyle iken, bir mümin, bırakıp ahireti,
Dünyaya sarılırsa, ne olur akıbeti?

Bak, ömrün azalıyor, ölüme gidiyorsun.
Hazırlığın bile yok, niçin üzülmüyorsun?

Ey nefsim, bu dünyanın böyledir işte hali.
Niçin hala gezersin uyur-gezer misali?

Dünyanın bu halini madem ki biliyorsun,
Peki, tul-i emele niçin sarılıyorsun?)

Lakin bu tul-i emel, farklıdır her insanda.
Bazısı (devam üzre) kalmak ister dünyada.

Böyle istemese de, yine bazı kimseler,
(Yaşlanıncaya kadar) yaşamayı isterler.

Bazı müslümanlar da vardır ki yine fakat,
İstemez bir seneden fazla sürsün bu hayat.

En çok, (bir sene) için yapar her hesabını.
Daha ilerisine, hiç yormaz kafasını.

Bazısı da, (bir gün)ün bakar hazırlığına.
Ertesi günü bile, getirmez hatırına.

Bazısı da vardır ki bunlardan da ileri,
(Bir saat)tır onların dünya düşünceleri.

Yine bazıları da vardır ki müminlerden,
Ölüm'ü, bir an bile unutmazlar katiyen.

Her insan, kendisini sanır kısa emelli.
Lakin bu, her insanın halinden olur belli.

Kim ahiret işine veriyorsa öncelik,
Ve yoksa gevşekliği dininde bir zerrecik,

Eğer unutmuyorsa ölüm'ü kısa bir an,
İşte kısa emelli, böyle olur bir insan.

Şöyle der ki eshaptan Huzeyfe hazretleri:
Zaman-ı saadette, muhakkak her gün biri,

Çıkıp, seslenirdi ki şöylece: (Ey insanlar!
Göç için hazırlanın, ölüm'e az zaman var.)

Hazret-i Ömer’in de şöyleydi ki adeti,
Her gün, biri, kendine hatırlatırdı mevti.

O kimse, ücret ile, her gün gelip bir sefer,
Şöyle seslenirdi ki: (Öleceksin ya Ömer!)

HUZUR PINARI - İslamiyet, İslam Dini, Ehl-i Sünnet İtikadı, İlmihal, Kitaplar...

emeğinize sağlık.selamlar:)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt