ADALETIMAHZA
Kayıtlı Kullanıcı
Trafikte hız sınırını aşanlar
Soru: İslam'da trafikteki hızın sınırı var mıdır? Tespit edilmiş sınırları aşanların kazada ölmeleri halinde şehit sevabı alamayacağı söylentisi doğru mudur? Sürücünün dikkatsizlik ve ihmalkârlığı kendisini şehitlik sevabından mahrum eder mi?
Cevap: Trafik kuralları sanki icma-i ümmetle sabit olan kurallar gibidirler. Evrensel ölçülerdir bunlar. Doğruluğunda tüm insanlık ittifak etmiştir adeta. Bu itibarla trafiğin koyduğu mecburi olan kurallar, ciddi araştırmalar ve yaşanan tecrübeler sonunda ortaya çıkmakta ve kanunlaşmaktadır. Dine göre de bunlar geçerli tespitlerdir. Çünkü din de, bu gibi hayati konularda tecrübenin, bilimin, istişarenin sonuçlarına uyulmasını emretmektedir.
Bu sebeple, kuralları çiğneyerek ölen sürücülerin şehitliği konusunda şüphe vardır. Şöyle ki:
- Allah yolunda vatanını, milletini korumak için savaşlarda ölenler şehit olurlar. Bunlara 'hakiki' şehit denir. Bunda tartışma yoktur. Ancak bir de deniz, kara, hava kazaları, yangınlar, zelzeleler, salgın hastalıklar gibi (insanın elinde olmayan sebeplerle vaki olan) ölümler vardır. Bunlara da 'hükmen şehit'derler. Bu hükmi şehitleri de hadisler saymıştır. Çünkü bu ölümler de insanın kendi ihmali olmadan meydana gelen irade dışı kaza ölümleridir.
Ancak, trafik kazalarında ölenlerin ise bu 'hükmi şehit'lerden sayılıp sayılmayacağı, kazada kendi kusuru, ihmali olup olmamasına bağlıdır. Hız sınırı belli olan yerlerde bu sınırı bilerek aşan sürücülerin ölümü, sanki intihara isteyerek gidenlerin ölümü gibi görülmekte, böylece hem kendi ölümlerinden hem de sebep olduğu başka ölümlerden sorumlu olacaklarına işaret edilmektedir.
Nitekim Suudi Arabistan'da toplanmış olan Fıkıh Meclisi'nde, trafikte tespit edilen hız sınırlarını aşarak kaza yapanların ölümlerinde şehitlik gibi manevi mükafatın söz konusu olamayacağına işaret edilmiş, ölümlerine sebep oldukları başka kimselerin de sorumlusu olacaklarına dikkat çekilmiştir.
Ayrıca ayet-i kerimelerde: Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız! ikazları da yapılmaktadır. Demek ki, trafik kurallarını çiğneyerek araba kullanmakta ısrar eden kimse, kendi eliyle kendi hayatını tehlikeye atmakla kalmayıp yanındaki yolcuların da hayatlarını tehlikeye atmakta, onların da katili durumuna girmesi söz konusu olmaktadır.
Anlaşılan odur ki, araba kullananlar, icma-ı ümmet kararları derecesine yükselmiş olan trafik kurallarına mutlaka uymalı, böylece hem dünyalarını hem de ahiretlerini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze gelmekten kaçınmalı, bu önemli ikazı da direksiyon başında hep hatırda tutmalıdır.
Alıntı:
Ahmed ŞAHİN
Zaman
16 Mayıs 2007, Çarşamba
Soru: İslam'da trafikteki hızın sınırı var mıdır? Tespit edilmiş sınırları aşanların kazada ölmeleri halinde şehit sevabı alamayacağı söylentisi doğru mudur? Sürücünün dikkatsizlik ve ihmalkârlığı kendisini şehitlik sevabından mahrum eder mi?
Cevap: Trafik kuralları sanki icma-i ümmetle sabit olan kurallar gibidirler. Evrensel ölçülerdir bunlar. Doğruluğunda tüm insanlık ittifak etmiştir adeta. Bu itibarla trafiğin koyduğu mecburi olan kurallar, ciddi araştırmalar ve yaşanan tecrübeler sonunda ortaya çıkmakta ve kanunlaşmaktadır. Dine göre de bunlar geçerli tespitlerdir. Çünkü din de, bu gibi hayati konularda tecrübenin, bilimin, istişarenin sonuçlarına uyulmasını emretmektedir.
Bu sebeple, kuralları çiğneyerek ölen sürücülerin şehitliği konusunda şüphe vardır. Şöyle ki:
- Allah yolunda vatanını, milletini korumak için savaşlarda ölenler şehit olurlar. Bunlara 'hakiki' şehit denir. Bunda tartışma yoktur. Ancak bir de deniz, kara, hava kazaları, yangınlar, zelzeleler, salgın hastalıklar gibi (insanın elinde olmayan sebeplerle vaki olan) ölümler vardır. Bunlara da 'hükmen şehit'derler. Bu hükmi şehitleri de hadisler saymıştır. Çünkü bu ölümler de insanın kendi ihmali olmadan meydana gelen irade dışı kaza ölümleridir.
Ancak, trafik kazalarında ölenlerin ise bu 'hükmi şehit'lerden sayılıp sayılmayacağı, kazada kendi kusuru, ihmali olup olmamasına bağlıdır. Hız sınırı belli olan yerlerde bu sınırı bilerek aşan sürücülerin ölümü, sanki intihara isteyerek gidenlerin ölümü gibi görülmekte, böylece hem kendi ölümlerinden hem de sebep olduğu başka ölümlerden sorumlu olacaklarına işaret edilmektedir.
Nitekim Suudi Arabistan'da toplanmış olan Fıkıh Meclisi'nde, trafikte tespit edilen hız sınırlarını aşarak kaza yapanların ölümlerinde şehitlik gibi manevi mükafatın söz konusu olamayacağına işaret edilmiş, ölümlerine sebep oldukları başka kimselerin de sorumlusu olacaklarına dikkat çekilmiştir.
Ayrıca ayet-i kerimelerde: Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız! ikazları da yapılmaktadır. Demek ki, trafik kurallarını çiğneyerek araba kullanmakta ısrar eden kimse, kendi eliyle kendi hayatını tehlikeye atmakla kalmayıp yanındaki yolcuların da hayatlarını tehlikeye atmakta, onların da katili durumuna girmesi söz konusu olmaktadır.
Anlaşılan odur ki, araba kullananlar, icma-ı ümmet kararları derecesine yükselmiş olan trafik kurallarına mutlaka uymalı, böylece hem dünyalarını hem de ahiretlerini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze gelmekten kaçınmalı, bu önemli ikazı da direksiyon başında hep hatırda tutmalıdır.
Alıntı:
Ahmed ŞAHİN
Zaman
16 Mayıs 2007, Çarşamba