Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tövbe niyetiyle iki rekat namaz kılmak (1 Kullanıcı)

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah kullarının tövbekarlarını sever.

En samimi kelimelerinizle Allah a günahınızı itiraf edin (sesli değil kalp ile sadece!!!) ve pişman olun.

Ya RAB geldim kapına deyin.

ellerinizi acın.

Samimi dileklerinizi sözlerinizi sıralayın.

tövbenizin sonunda

iki rekat namaz kılın "Tövbe niyetiyle"

İblis bu hali görünce bilin ki çılgına dönecektir.

Bütün emeklerim boşa gitti tövbe namazı kılıyo diye...


NoT: Siz kardeşlerime ögrenmiş ve uygulamış oldugu şeyleri tavsiye ediyorum.

Uygulamasam samimiyetsizlik olur.

Peygamberimiz bile günde 100 defa tövbe ediyor.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Allah razı olsun.kaim kardeşim.
Allahın izniyle uygulamaya çalışıyorum.
Allaha emanet olun.selametle kalın.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
iblisin davası nedir?

Cevap: Kendisi de düşman oldugu bütün adem oğul ve kızlarını cehenneme sürüklemek.

Onun davasına indirilecek en büyük darbe samimi tövbe

Tövbe namazı onu cok üzer.

Emeklerim boşa gidiyor der.

Mutlaka kılın.

Günahlarınıza Kefaret olucak bu namaz

Mutlaka namazlı tövbe etmeye calısın.
 

Kemahlı_24

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Şub 2011
Mesajlar
5,140
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Beylerbeyi
Günahtan arındıran bir çeşme: Tevbe Namazı

“Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar ve günahlarını bağışlaması için O’na niyazda bulunurlar. Günahları ise Allah’tan başka affedecek kim vardır? Ve onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmran: 135)

Yıllardır tanıdığım dindar bir genç vardı. Ne zaman görüşsek hep hayırlı, sevinçli ve müjdeli konular üzerinde konuşurduk. Ama bu kez hiç de öyle değildi. İstikamet üzere giden hayatı sarsılmış, ayağı sürçmüş, bir tuzağa düşmüş ve büyük bir günaha girmişti.
Uzun bir telefon görüşmesi yaptık. İçine düştüğü problem, dünyasını ve ahiretini karartacak derecede çıkmaza sokmuştu. Allah’tan başka hiç kimsenin bilmediği sıkıntısını, belki bir çözüm sunarım ümidiyle bana açmıştı. Ancak yaptığı bir hatanın öyle kötü sonuçları vardı ki, aklıma hiçbir çözüm gelmiyordu.
— Allah’ım, Sen bana yardım et. Benden ümit besleyen bu kardeşime bir yol göstereyim, diye içimden dua ettim.
Rabb’im hemen aklıma bir çözüm lütfetti ve şöyle dedim:
— Bu akşam bir gusül abdesti al, önce tevbe namazı kıl, arkasından bol bol tevbe ve istiğfar et. Ayrıca hem affedilmen, hem de bu hatanın sıkıntılarından kurtulman için tesbih ve hacet namazları kıl. İnşallah Rabb’imiz affeder ve seni bu sıkıntılardan kurtarır.
Ertesi sabah ondan bir mesaj aldım. Şöyle diyordu: “Bu sabah rüyamda Hz. Ömer’i (r.a.) gördüm. Bana, ‘Allah seni affetti’ dedi ve bundan sonra dikkatli olmamı, namazımı sürekli kılmamı söyledi.”
Bu muhteşem bir ikramdı.
— Allah’ım, dedim. Af ve mağfiretin bu kadar mı yakındı?
Hemen kardeşimize telefon açtım.
— Bu gece ne yaptın, diye sordum.
— Sabah namazına kadar ağlayarak namaz kıldım ve tevbe ettim, affedilmem için Rabb’ime yalvardım. Sabah namazını kılıp yatınca da o rüyayı gördüm, dedi.
Rüyasının mübarek ve sadık bir rüya olduğunu, ancak yine de tevbe ve istiğfara devam etmesini söyledim. Bir konuyu merak etmiştim. Acaba bahsettiği günahı işlediği günden beri hiç böyle bir namaz kılmış mıydı? Verdiği cevap tevbe namazının ne muazzam bir kurtuluş vesilesi olduğunu, fakat ondan istifade edebilmek için hakkını vermenin gerektiğini anlatmaya yetiyordu:
— Bırakın o hatadan beri kılmayı, bütün ömrümde böyle ağlayarak sabaha kadar namaz kılmamıştım.

Allah onu mutlaka affeder
Ümmetine tevbe namazını anlatmak için Peygamberimiz (s.a.v.), “Bir kul günah işler de sonra kalkıp güzelce abdest alıp temizlenir ve iki rekât namaz kılarak Allah’tan bağışlanmak dilerse Allah onu mutlaka affeder” buyurmuş ve arkasından şu mealdeki ayeti okumuştu:
“Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar ve günahlarını bağışlaması için O’na niyazda bulunurlar. Günahları ise Allah’tan başka affedecek kim vardır? Ve onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmran: 135)
Tevbe namazını hakkıyla kılabilmek için bazı hususları bilmek gerekir.
1. İnsan günah işlemeye müsait bir şekilde yaratılmıştır
İnsan akıl ve kalp ile beraber nefis de taşıdığı için çok farklı imtihanlara, tuzaklara, engellere uğramaktadır. İnsan bazen bu imtihanları başarmakta, bazen de nefis ve duygularına yenik düşerek günaha girmektedir.
Peygamberler dışında bütün insanlar az veya çok, büyük veya küçük günah işleyebilir. Nasıl ki, Rabb’imizin Rezzak ismi açlığı, Şafi ismi hastalıkları gerektirir; Tevvâb, Gafur, Afüv gibi isimler de hata ve günahların var olmasını şart kılar. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu gerçeği şöyle ifade eder:
“Nefsim kudret elinde olan Zât’a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helâk eder; sonra günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi.” (Müslim, Tevbe: 9)
Çünkü Allah’ı hakkıyla tanımak ve ibadet edebilmek için insanın günahlarla imtihanı gerekiyordu. Önemli olan günaha girmemek için çırpınmak, ama günah işleyince de hemen pişman olup istiğfar etmektir.

2. Tevbe ve istiğfar Allah’ın hoşuna gider
Günah işleyip hüzünle dolan kalbini rahatlatmak için Rabb’ine sığınan, O’ndan af ümit eden bir kulun hâli Rabb’imizin çok hoşuna gider. Bununla ilgili bir kudsî hadiste şöyle buyrulur:
“Bir kul günah işledi ve, ‘Yâ Rabbi günahımı affet!’ dedi.
Hak Teâlâ da: ‘Kulum bir günah işledi; ardından da bildi ki, günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.’
Sonra kul dönüp tekrar günah işledi ve ‘Ey Rabbim güna*hımı affet!’ dedi.
Allah Teâlâ da, ‘Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır’ dedi.
Sonra kul dönüp tekrar günah işledi ve ‘Ey Rabbim beni affeyle!’ dedi.
Allah Teâlâ da, ‘Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı af*feden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi. Ey kulum, dilediğini yap, ben seni affettim’ buyurdu.” (Buharî, Tevhid: 35; Müslim, Tevbe: 29)
Şu hadis ise günah ne kadar büyük ve çok olursa olsun, asla ümitsiz olmadan Allah’a sığınmanın gerektiğini ne güzel anlatıyor:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden af umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olur**sa olsun onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak kadar olsa, sen Benden bağışlanmanı dilersen, günahlarını affederim.
Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, şirke bulaşmamış olsan, ben de seni yeryüzü dolusu mağfiretle karşılarım.” (Tirmizî, Daavat: 98)
Rabb’imiz, Kendisinden asla ümit kesilmemesini emrederek, şöyle buyurur:
“Ey günah işleyerek nefislerine zarar vermede haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah dilerse bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok affedici ve çok merhametlidir.” (Zümer: 53)
Üstelik şu hadisten anlıyoruz ki, Cenab-ı Hakk tevbe eden kulundan dolayı zatına mahsus mukaddes bir sevinç duyar:
“Öyle bir kimse ki, çorak, boş ve tehlikeli bir arazide bulunuyor. Beraberinde devesi vardır. Devesinin üzerine de yiyecek ve içeceğini yüklemiş. Derken uyur. Uyandığında bir de bakar ki, devesi gitmiş. Devesini aramaya koyulur. Bir tür*lü bulamaz. Açlıktan ve susuzluktan perişan bir vaziyet**te iken kendi kendine şöyle der: ‘Artık ilk bulunduğum yere gide*yim de, ölünceye kadar orada uyuyayım.’ Gider, ölmek üzere başını kolunun üzerine koyar. Bir ara uyanır. Bakar ki, devesi yanı başında duruyor. Bütün azığı, yiyeceği ve içeceği de devesinin üzerindedir. İşte Allah mü’min kulunun tevbe ve istiğfarı ile böyle bir durumda olan kimsenin sevincinden daha fazla sevinç ve lezzet alır.” (Müslim, Tevbe: 3)
Elbette ki, insanın günah işlemeye eğilimli yaratılması ve Rabb’imizin affının genişliği, insanları günaha karşı umursamaz yapmamalıdır. Çünkü henüz günah işlemeden, bunları düşünüp günaha girilmez. Zira nereden biliyoruz ki, günahtan sonra tevbe ve istiğfara vakit bulacağız? Acaba tevbemiz kabul edilip affedilecek miyiz? Öyle bir imtihana muhatabız ki, gerçek sonuçlar ancak ahirette belli olacak. Bunun için salih kimseler zerre kadar bile olsa günaha girmemek için çırpınmışlardır.
Önemli bir husus da şudur: İyi ve faziletli bir mümin, günahlarını büyük, sevaplarını küçük görür. Çünkü asıl mesele, günah işlememek için olağanüstü bir gayret sarf etmektir. Buna rağmen günaha düşülürse, hemen tevbe ve istiğfarla Allah’a sığınmaktır.

3. Tevbe ve istiğfar bir ibadettir
Kur’an’ın birçok ayetinde geçtiği gibi, tevbe ve istiğfar etmek Allah’ın bir emridir ve başlı başına bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) günahsız olup geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlandığına dair Rabb’imizden müjde aldığı halde günde yetmiş, bazen yüz kez tevbe istiğfar ettiğini belirtmiştir.
Rabb’imiz günah işleyen kimselere tevbe yolunu göstererek, şöyle müjde verir:
“Ancak tevbe eden ve güzel işler yapanlar bundan müstesnadır. Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Furkan: 70)
Çok tevbe etmek, Allah’ın sevgisini kazandırır: “Şüphesiz Allah, tekrar tekrar günah işlediği halde üst üste tevbe eden kulunu sever.” (Bakara: 222)
Mademki Allah tevbe edenleri sever, o halde hiç günahımız olmasa bile sık sık tevbe ve istiğfar etmemiz gerekir. Tevbe, yapılan günahtan pişman olmak, üzülmek, bir daha işlememeye karar vermektir. Tevbe eden kişi, Allah’ın rahmetine ve mağfiretine güvenmeli, O’ndan ümit kesmemelidir.
Bir genç işlediği küçük bir günahtan pişman olmuş, ağlayarak telefon etmişti. Her ne kadar Allah’ın Gafur ve Rahim olduğunu, tevbe ve istiğfar etmesini söylemişsem de:
— Ben affedilmem, diye ağlıyordu.
— Peki, abdest al, iki rekât tevbe namazı kıl, tevbe ve istiğfar et, dedim.
Aradan 15 dakika geçti. Sakin ve neşeli bir şekilde şu müjdeyi verdi:
— Abdest alıp namaz kıldım, dua ettim. Sonra Kur’an’ı alıp Besmele çekip rast gele bir yer açtım. Karşıma Hicr Suresinin 49. ayeti çıktı: “Kullarıma haber ver ki, Ben hiç şüphesiz çok bağışlayıcı, çok merhamet ediciyim.”
Cenab-ı Hakk âdeta onunla konuşur gibi teselli etmişti.

Tevbe namazı ne zaman kılınır?
Tevbe namazı şu durumlarda kılınabilir:
- Uzun yıllar günah içinde olduğu halde hepsini bırakıp yepyeni bir dinî hayat yaşamak isteyen kimseler, güzelce gusül abdesti alıp, iki rekât veya istedikleri kadar tevbe namazı kılıp, istiğfar ve dua ederek dünyaya yeni gelmiş gibi pırıl pırıl bir hayata başlayabilirler.
- Aslında dinî hayat yaşadığı ve günahlara girmediği halde her nasılsa ayağı sürçüp küçük veya büyük herhangi bir günah işleyen kimseler de, tevbe namazı kılıp af dileyebilirler.
- Bir kimse, herhangi bir günah işlemese bile bazı zamanlar tevbe namazı kılıp daha bir yürekten istiğfarla Allah’a sığınabilir.

Nasıl kılınır
Tevbe namazı her zaman her yerde kılınabilir. Ancak duaların kabul olduğu vakitlerde, bilhassa mübarek zamanlarda ve mekânlarda kılmak güzeldir. Normal namaz gibi kılınır. Fatiha’dan sonra belirli bir sureyi okuma şartı yoktur. Ama bilenler, dua, tevbe ve istiğfar ayetlerini okuyabilirler. En az iki rekât kılınabileceği gibi, kişinin gönlünün rahatlayıp tatmin olduğu miktar kadar da kılınabilir. Önemli olan, günahtan dolayı mahzun olup, kırık bir kalp ve yaşlı bir gözle Allah’a sığınmak ve affedileceğinden ümit beslemektir.

Cemil Tokpınar
 

Kemahlı_24

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Şub 2011
Mesajlar
5,140
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Beylerbeyi
es selamın aleyküm

kaim kardeş ALLAH razı olsun..


yukarıdaki yazıyı okudum etkilendim ve affına sığınarak paylaşmak iştedim..
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Aleyküm selam

Güzel bir paylaşım olmuş

tövbe namazı cok önemli birşey.


Ben günah işlemiyom diyen kişi ve bu sebeble tövbe etmeyen kişi kaybetmiştir.

Büyük günahları işlemiyor olabilir ama Hiçbirimizde ismet sıfatı yok

var mı yok !
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
"Sana hayızdan da soruyorlar, deki o bir ezadır, onun için hayız zamanı kadınlardan çekilin ve temizlenene kadar onlara yanaşmayın, iyi temizlendiler mi o vakit Allahın emrettiği yerden onlara varın, her halde Allah çok tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever" bakara 222

Konunun ilk başında sarf ettiğim ilk cümle ile bu ayeti karşılastırın!

Ayetlere ters konusmamaya cok özen gösteriyorum.


Hem diger bir mesele tövbe ederken neden sesli etmeyecez ? Sessiz kalp ile tövbe edecez ?

Sesli olarak günahını söylerseniz.

Yanınızda bir cin olabilir . büyük ihtimalle de yanınızdadır.

O bilmesin!
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
"Sana hayızdan da soruyorlar, deki o bir ezadır, onun için hayız zamanı kadınlardan çekilin ve temizlenene kadar onlara yanaşmayın, iyi temizlendiler mi o vakit Allahın emrettiği yerden onlara varın, her halde Allah çok tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever" bakara 222

Konunun ilk başında sarf ettiğim ilk cümle ile bu ayeti karşılastırın!

Ayetlere ters konusmamaya cok özen gösteriyorum.


Hem diger bir mesele tövbe ederken neden sesli etmeyecez ? Sessiz kalp ile tövbe edecez ?

Sesli olarak günahını söylerseniz.

Yanınızda bir cin olabilir . büyük ihtimalle de yanınızdadır.

O bilmesin!

Bilginiz varsa burayı açıklar mısınız kardeşim.bunu merak ediyorum .
mesela günahını söylemek iyi değil diyorlar.
farzedelim ki bir kişi içki içti geçmişte.
biri ona sorduğunda hiç içtin mi diye günahını söylemeli mi.söylemese de yalan olacak.
ne yapmalı?
bu konuda bilginiz varsa paylaşırsanız sevinirim

 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
günahı gizlemek Allahın SETTAR isminin tecellisindendir.

Olabildiğince gizlemek gerekir.

Örneğin;

Hristiyan papazlardan insanların günahını bir insana anlatması günah cıkarması cok cirkindir.

Yasaktır.

Elbette yalan söylemeyecez.

"Bu konuya cevap vermek istemiyorum diyebiliriz."

hem bu nasil bir insanmış

bir kardeşinin günahını asrastırıyor. yanlış yapıyor.

hadiste "Biribirinizin kusurlarını araştırmayın diyor" bunu yapan ilk kişi hatalıdır.

eğer söylerse gerceği söyleyelim. Yada konuşmak istemiyorum.

benim kusurlarımı mı arastırıyorsun deyip bu hadisi ona okuyun.

o direkt susacaktır imanı varsa.

"Allahım bütün kardeşlerimin ayıp ve kusurlarını settar isminin tecellisiyle ört."
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
"Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin, çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin! Sizden biriniz kardeşinin ölü halindeki etini yemek ister mi hiç? Demek tiksindiniz! O halde Allah'tan korkun, çünkü Allah, tevbeyi çok kabul edendir. Çok bağışlayıcıdır." hucurat 12

bu konuda bak hem ayet var hemde hadis.

Bu kusur arastırmaya girer.

birine sen icki ictin mi demek GÜNAHTIR.

ayet e ters davranmak hepinizin malumu günahtır.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
günahı gizlemek allahın settar isminin tecellisindendir.

Olabildiğince gizlemek gerekir.

örneğin;

hristiyan papazlardan insanların günahını bir insana anlatması günah cıkarması cok cirkindir.

Yasaktır.

Elbette yalan söylemeyecez.

"bu konuya cevap vermek istemiyorum diyebiliriz."

hem bu nasil bir insanmış

bir kardeşinin günahını asrastırıyor. Yanlış yapıyor.

Hadiste "biribirinizin kusurlarını araştırmayın diyor" bunu yapan ilk kişi hatalıdır.

Eğer söylerse gerceği söyleyelim. Yada konuşmak istemiyorum.

Benim kusurlarımı mı arastırıyorsun deyip bu hadisi ona okuyun.

O direkt susacaktır imanı varsa.

"allahım bütün kardeşlerimin ayıp ve kusurlarını settar isminin tecellisiyle ört."

amin amin amin........
Allah razı olsun kaim kardeşim.
Rabbime emanet ol.selametle kal.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Hadis-i Şerifte, (Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten saklar.) buyuruluyor. (Müslim)

İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. Hayâ da imandandır. Günah gizlenmezse, fâsıklar bundan cesaret alır. (Falanca günah işliyor. Ben de işlesem ne çıkar?) diyebilir. Riya olmaması için ibâdeti gizlemek caizdir. Onun için (Kabahat da gizli, ibâdet de gizlidir) denmiştir. Bunun gibi atasözlerinin çoğu bir hadis-i şerife dayanmaktadır. (Hayâ elbisesine bürünenin ayıpları görülmez. Duyulunca hoşlanılacak şeyleri yap! Kimsenin duymasını istemediğin ve duyulunca insanların hoşlanmayacağı şeylerden kaç!) buyurulmuştur.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
güzel katkılarınız icin Tesekkürler Mürmüdük abim.

bitanesin.
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
günahı gizlemek Allahın SETTAR isminin tecellisindendir.

Olabildiğince gizlemek gerekir.

Örneğin;

Hristiyan papazlardan insanların günahını bir insana anlatması günah cıkarması cok cirkindir.

Yasaktır.

Elbette yalan söylemeyecez.

"Bu konuya cevap vermek istemiyorum diyebiliriz."

hem bu nasil bir insanmış

bir kardeşinin günahını asrastırıyor. yanlış yapıyor.

hadiste "Biribirinizin kusurlarını araştırmayın diyor" bunu yapan ilk kişi hatalıdır.

eğer söylerse gerceği söyleyelim. Yada konuşmak istemiyorum.

benim kusurlarımı mı arastırıyorsun deyip bu hadisi ona okuyun.

o direkt susacaktır imanı varsa.

"Allahım bütün kardeşlerimin ayıp ve kusurlarını settar isminin tecellisiyle ört."

Hadis-i Şerifte, (Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten saklar.) buyuruluyor. (Müslim)

İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. Hayâ da imandandır. Günah gizlenmezse, fâsıklar bundan cesaret alır. (Falanca günah işliyor. Ben de işlesem ne çıkar?) diyebilir. Riya olmaması için ibâdeti gizlemek caizdir. Onun için (Kabahat da gizli, ibâdet de gizlidir) denmiştir. Bunun gibi atasözlerinin çoğu bir hadis-i şerife dayanmaktadır. (Hayâ elbisesine bürünenin ayıpları görülmez. Duyulunca hoşlanılacak şeyleri yap! Kimsenin duymasını istemediğin ve duyulunca insanların hoşlanmayacağı şeylerden kaç!) buyurulmuştur.

sağolun Allah razı olsun gerçekten.
bunlar kafamdaki soru işaretlerini silmeye yetti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt