
Milat Gazetesinden Yakup Köse'nin , 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda ki olayları ve yürüyüş yapanları değerlendirdiği yazısını sizlerin ilgisine sunuyoruz..
Bir gün öncesinde biten Kurban Bayramı’na nazire yaparak “En mübarek bayram” diyerek ‘Cumhuriyet Bayram’larını kutlayan Kemalistler, yaklaşık bir aydır “Cumhuriyet için Ankara’da toplanıyoruz” propagandasına ve organizasyonuna rağmen oldukça düşük katılımlı bir kutlama gerçekleştirdiler. Bir de 90 yıldır nesillerin Kemalist eğitimden geçmesini düşünürsek, onlar için Ankara’daki buluşma hayal kırıklığı oldu. 90 yılda bu kadar mı genç ‘yarattılar’; hâlbuki 10. yılda daha çok genç ‘yarattık’larını iddia ediyorlardı!
Bu sene, sanki Anıtkabir’e giden yollar kapalıymış gibi, sanki Anıtkabir’e girmek yasakmış gibi, sanki Anıtkabir’e gidip orada kendilerince kutsama yapmalarına engel olunuyormuş gibi feveran edip durdular. Sizin ritüelinize bu zamana kadar karışan oldu mu? İstediğiniz günde ve mesai saatleri içinde Anıtkabir’e gitmenize engel olan var mı, yok! Peki neyin tantanasını yapıyorsunuz? Anlıyorum, kendinizi bu topraklara kabul ettirememenin yarası sizde derin, hâliyle de feryat yüksek oluyor! Tam azınlık psikolojisi; dikkat çekmeye çalışan kıskanç çocuk psikolojisi de diyebiliriz!
Ankara’daki yürüyüşe ‘Türk Baharı’ demişler! İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Ümmet coğrafyasındaki ayaklanmalara hiç utanmadan çamur atanlar, kahpece ithamlarda bulunanlar şimdi kendi ‘Bahar’larının arkasında kim olduğunu bakalım nasıl izah edecekler! Ankara’daki yürüyüşü canlı yayınlatan Beşşar Esed kimbilir ekran başında hangi hayalleri kuruyordu!
Artık şunu anlayın: 90 yıldır zulümle Müslüman Anadolu halkına bir şeyleri kabul ettirmeye uğraştınız ama olmadı, Allah’ın izniyle de bundan sonrada olmayacak. Siz de, Esed’iniz de bitti!.. ABD, İsrail ve Rusya hâlâ Esed gibi kendilerine hizmetkârlık yapacak ‘yabancılaşmış’ adam bulamadıkları için Esed’in gitmesini istemiyor. Sizin İlhan (Selçuk) ağabeyiniz de ABD’ye, “Birlikte çalışalım” diye haber göndermemiş miydi? Ama kelin merhemi hesabı, onlarda merhem olsa… Topyekûn bittiniz! Bu saatten sonra İslâm’ın hâkimiyetinden başka konuşulacak başka bir mevzu yok, Elhamdulillah!
90 yıldır bu topraklarda ne zulümler yapıldığını bir okuyucum maddeler hâlinde toplamış. Sağolsun bana da maille yollamış.
Bakalım 90 yılda Müslüman Anadolu halkı ne badirelerden geçmiş:
Hilafetin yıkılışını mı?
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasını mı?
Padişah ve halifenin ülkeden kovulmasını mı?
Her tarafa bir meyhane ve kerhane açılmasını mı?
Ezanın Türkçeye çevrilmesini mi?
Medreselerin kapatılmasını mı?
İslâm harflerinin kaldırılıp Latin harflerinin getirilmesini mi?
Hacca gitmenin yasaklanışını mı?
Camilerin depo, ahır hâline getirilmesini mi?
İslâm takviminin kaldırılmasını mı?
Padişahların ve din büyüklerinin irticacı yobaz olarak görülmesini mi?
“Kâbe Arab’ın olsun bize Çankaya yeter” denilmesini mi?
Avrupa’ya güzellik yarışması için Türk kızların gönderilmesini mi?
Cuma tatilinin Hıristiyanlar gibi Pazar gününe çevrilmesini mi?
Çocukları sünnet etmeyi yasaklamalarını mı?
Askeriyeden alay müftülerinin kaldırılmasını mı?
Her köşeye faiz kurumu bankaların açılmasını mı?
Kanuni’nin yasakladığı dansın çağdaşlık diye gösterilmesini mi?
Sarık, Çarşaf gibi İslâmî kıyafetlerin yasaklanmasını mı?
Kız erkek karma eğitimin getirilmesini mi?
Flörtün, gayr-i meşru ilişkinin normal gösterilmesini mi?
‘Şapka Kanunu’na muhalefet etti’ gerekçesiyle İskilipli Atıf Hoca’nın idam edilmesini mi?
Mezarından çıkarılıp asılan Kemahlı Ebu İbrahim Hakkı Hoca’nın asılmasını mı?
İslâm için ayaklanan Şeyh Said’in idam edilmesini mi?
İslâm büyüklerinin idam veya sürgün edilmelerini mi?
MİLAT GAZETESİ/ YAKUP KÖSE
Bu sene, sanki Anıtkabir’e giden yollar kapalıymış gibi, sanki Anıtkabir’e girmek yasakmış gibi, sanki Anıtkabir’e gidip orada kendilerince kutsama yapmalarına engel olunuyormuş gibi feveran edip durdular. Sizin ritüelinize bu zamana kadar karışan oldu mu? İstediğiniz günde ve mesai saatleri içinde Anıtkabir’e gitmenize engel olan var mı, yok! Peki neyin tantanasını yapıyorsunuz? Anlıyorum, kendinizi bu topraklara kabul ettirememenin yarası sizde derin, hâliyle de feryat yüksek oluyor! Tam azınlık psikolojisi; dikkat çekmeye çalışan kıskanç çocuk psikolojisi de diyebiliriz!
Ankara’daki yürüyüşe ‘Türk Baharı’ demişler! İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Ümmet coğrafyasındaki ayaklanmalara hiç utanmadan çamur atanlar, kahpece ithamlarda bulunanlar şimdi kendi ‘Bahar’larının arkasında kim olduğunu bakalım nasıl izah edecekler! Ankara’daki yürüyüşü canlı yayınlatan Beşşar Esed kimbilir ekran başında hangi hayalleri kuruyordu!
Artık şunu anlayın: 90 yıldır zulümle Müslüman Anadolu halkına bir şeyleri kabul ettirmeye uğraştınız ama olmadı, Allah’ın izniyle de bundan sonrada olmayacak. Siz de, Esed’iniz de bitti!.. ABD, İsrail ve Rusya hâlâ Esed gibi kendilerine hizmetkârlık yapacak ‘yabancılaşmış’ adam bulamadıkları için Esed’in gitmesini istemiyor. Sizin İlhan (Selçuk) ağabeyiniz de ABD’ye, “Birlikte çalışalım” diye haber göndermemiş miydi? Ama kelin merhemi hesabı, onlarda merhem olsa… Topyekûn bittiniz! Bu saatten sonra İslâm’ın hâkimiyetinden başka konuşulacak başka bir mevzu yok, Elhamdulillah!
90 yıldır bu topraklarda ne zulümler yapıldığını bir okuyucum maddeler hâlinde toplamış. Sağolsun bana da maille yollamış.
Bakalım 90 yılda Müslüman Anadolu halkı ne badirelerden geçmiş:
Hilafetin yıkılışını mı?
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasını mı?
Padişah ve halifenin ülkeden kovulmasını mı?
Her tarafa bir meyhane ve kerhane açılmasını mı?
Ezanın Türkçeye çevrilmesini mi?
Medreselerin kapatılmasını mı?
İslâm harflerinin kaldırılıp Latin harflerinin getirilmesini mi?
Hacca gitmenin yasaklanışını mı?
Camilerin depo, ahır hâline getirilmesini mi?
İslâm takviminin kaldırılmasını mı?
Padişahların ve din büyüklerinin irticacı yobaz olarak görülmesini mi?
“Kâbe Arab’ın olsun bize Çankaya yeter” denilmesini mi?
Avrupa’ya güzellik yarışması için Türk kızların gönderilmesini mi?
Cuma tatilinin Hıristiyanlar gibi Pazar gününe çevrilmesini mi?
Çocukları sünnet etmeyi yasaklamalarını mı?
Askeriyeden alay müftülerinin kaldırılmasını mı?
Her köşeye faiz kurumu bankaların açılmasını mı?
Kanuni’nin yasakladığı dansın çağdaşlık diye gösterilmesini mi?
Sarık, Çarşaf gibi İslâmî kıyafetlerin yasaklanmasını mı?
Kız erkek karma eğitimin getirilmesini mi?
Flörtün, gayr-i meşru ilişkinin normal gösterilmesini mi?
‘Şapka Kanunu’na muhalefet etti’ gerekçesiyle İskilipli Atıf Hoca’nın idam edilmesini mi?
Mezarından çıkarılıp asılan Kemahlı Ebu İbrahim Hakkı Hoca’nın asılmasını mı?
İslâm için ayaklanan Şeyh Said’in idam edilmesini mi?
İslâm büyüklerinin idam veya sürgün edilmelerini mi?
MİLAT GAZETESİ/ YAKUP KÖSE