Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tezgâhları görmek ve bozmak için Vakit okuyun! (1 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Hemen her hafta olduğu gibi; geçen hafta da, “gündeme bomba gibi düşen” haberlerde, yine “Vakit” imzası vardı... Başkanlığını Gülseven Yaşer’in yaptığı Çağdaş Eğitim Vakfı’nın; gençlere “burs” vererek onların beyinlerini yıkadığını ve inançsızlaştırdığını, hem de “belgeli” olarak ortaya koyduk... Bu öğrencilerden Hatice Akça’nın babasına ulaşan Vakit muhabiri Hüseyin Kulaoğlu; 7 Mayıs Perşembe günü, babanın ağzından; “Kızım ÇEV’in eline düştükten sonra dinî yaşantıdan uzaklaştı” sözlerini sürmanşete taşıdı... Aynı gün, aynı haberin yanında, “ÇEV’den itiraf... Dünya Kiliseler Birliği’nden bağış alıyoruz” başlıklı bir haber daha vardı ki; “insanımızın inancı ile mücadele” konusunda, “kimler”in, “kimlerle” işbirliği içinde olduğunu gayet çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyordu.
Evet, “Çağdaş Eğitim Vakfı” ile “Dünya Kiliseler Birliği” el ele çalışıyor ve “insanımızın inancı”na karşı birlikte savaşıyorlardı!..
Ancak, sözkonusu vakfın başkanı Gülseven Yaşer’in, aynı zamanda bir “Ergenekon zanlısı” olduğunu hesaba katarsanız; “ulusalcı” geçinenlerin nasıl bir zihniyete sahip olduklarını görürsünüz...
Evet, Gülseven Yaşer, aynı zamanda bir “Ergenekon Terör Örgütü zanlısı”dır... Yakalanacağını anlayınca, şu anda ABD’de bulunan “Hıristiyan kızı”nın yanına sığınmıştır!..
İnsan, düşünmüyor değil;
“Çağdaş Eğitim Vakfı, Dünya Kiliseler Birliği ve Ergenekon Terör Örgütü” arasında nasıl bir “bağ” ve “bağlantı” vardır ki; “aynı hedefte” birleşmişlerdir:
“İnsanımızı inançsızlaştırmak!”
Geçtiğimiz Perşembe günü; “ÇEV, kızıma burs verdi, inancını aldı” başlığıyla sunduğumuz haber, “Vakit’in özel haberi” olsa da, “Ergenekon’un genel fotoğrafı”nı yansıtması açısından hayli çarpıcıydı...​

BİR ÇAKMA VATANSEVER: DALAN!
“Ergenekon Terör Örgütü” zanlısı ve sanıklarının nasıl bir “Dandik!.. Tel maşa!.. Ve çakma vatansever” olduklarını ortaya koyan bir başka haberimiz de, Bedrettin Dalan’ın maskesini düşüren, “Yalanda 1 Numara” başlıklı haberimizdi... Muhabirimiz Kenan Kıran tarafından kaleme alınan haber; “Ergenekoncu sahteciliği”ni gözler önüne seriyordu... Çünkü; “Ergenekon zanlısı” olarak gözaltına alınacağını “bir medya patronu”ndan haber alıp ABD’ye kaçan Dalan; “firardan önce ve firardan sonra” sarfettiği sözlerle; “çakma vatansever”liğini gözler önüne seriyordu.
Bedrettin Dalan, Ergenekon iddianamesine giren bilgilere göre, 2004’te Tuğgeneral Levent Ersöz ile yaptığı konuşmada tuzu kuru milliyetçileri eleştirerek, “Bir sıkıyı görseler New York’ta, Paris’te yaşamayı göze almış adamlar... Ben, bir hafta geçtiği zaman kuşun kanadıyla Türkiye’ye kaçıyorum. Yemin ediyorum, Türkiye’den kaçmaya çalışsam, idama razı olur, 10 gün sonra geri dönerim. Benim yapım bu” diyordu...
Aynı Dalan; 10. dalga operasyonundan sonra ise “firar ettiği ABD’den” şu açıklamalarda bulunuyordu:
¥ 7 Ocak 2009: “İki hafta sonra döneceğim.”
¥ 8 Ocak 2009: “Eşimin sağlık sorunları nedeniyle ABD’ye geldik. İki hafta sonra İstanbul’dayım, polisler beni havaalanından alsınlar.”
¥ 20 Şubat 2009: “Bu Pazartesi günü de doktor kontrolüne gitmem gerekiyor.”
¥ 3 Nisan 2009: “Ne zaman dönerim bilmem, şu an diş tedavisi görüyorum.”
¥ 7 Mayıs 2009: “Gelirsem beni içeri atacaklar. Bu halimle belirsiz bir sürecin içine gireceğim. Niye geleyim? Gelip hapiste mi çürüyeyim?”​

SOYSUZ TEKLİF VE ERGENEKON!
Vakit’in, “maske”leri düşürüp, “gerçek çehre”leri gözler önüne seren bir haberi de, “Demokrat Parti” ile ilgili haberiydi... Biliyorsunuz... DYP’nin başındaki Mehmet Ağar ile ANAP’ın başındaki Erkan Mumcu’nun oluşturmaya çalıştıkları, ancak “Ergenekoncuların tehdit ve şantaj telefonları” sonucu fiiliyata geçemeyen Demokrat Parti; Ağar’ın da, Mumcu’nun da “siyasî mevta” olmasına yol açmıştı... Daha sonra; ortada kalan partinin başına Süleyman Soylu geçmişti...​

Ne var ki; Parti, 29 Mart mahallî seçimlerinde umulan başarıyı gösteremeyince, Süleyman Soylu, “Soylu bir davranış” sergileyip, başkanlıktan istifa etmişti!..
İstifa, gerçekten de “Soylu” bir hareketti... Ama bu istifanın perde gerisinde daha başka sebepler de vardı ve muhabirimiz Aslan Değirmenci’ye konuşan Soylu, “üzerindeki baskıları” ve “soysuz teklif”leri şöyle açıklıyordu:
“Biz partimizi toparlamak için mücadele verirken bize çirkin teklifler yapıldı. İl il, ilçe ilçe, mezra mezra dolaşıp milletimizden oy isterken; partideki darbeci zihniyet ‘seçime girmememi’ istedi!.. Hatta bana parti adresi bile verdiler. Açıkça partiye mal olmuş bazı isimler, bana CHP ile birlikte hareket etme teklifi getirdiler. Ergenekonvari teklifleri geri çevirdim. Amaçları partiyi iyice küçültüp kontrol altına almaktı.”
BİR ERGENEKON PROJESİ: CİNDORUK
Peki, “DP’yi kontrol altına almak” isteyenler kimlerdi?.. Vakit’in, 9 Mayıs’ta “Soylu’nun ifşaatları”nı manşetten verdiği gün; “Demirel’in emanetçisi” olmakla ün salan ve 28 Şubat sürecinde “darbecilerle kol kola” yürüyen Hüsamettin Cindoruk, “DP Genel Başkanlığı’na aday” olduğunu açıklıyordu!..
Ancak, herkes meraktaydı:
“76 yaşındaki bir adamın, henüz genç bir partiye lider olmak istemesi kendi arzusu mudur, yoksa dikte midir?”
Derken, “yorum”lar yapılmaya başlandı... Bu çıkışın, bir “Ergenekon imalatı” olduğu; Cindoruk’un, DP’nin içine bir “Truva Atı” olarak sokulmak istendiği yazılıp, söylenmeye başlandı ki; bunu en açık ifade eden, Aydın Menderes oldu... Menderes; “Cindoruk’a verilen oy, Ergenekon’a gider” diyerek, manzarayı kısa fakat çarpıcı bir şekilde tasvir etti.
Sonraki günlerde, “Menderes’i doğrulayan” yazılar yazılmaya başlandı... Bu yazılara göre; Hüsamettin Cindoruk, bir “Ergenekon imalatı”ydı ve arkasında da; Süleyman Demirel’den tutun da, Mesut Yılmaz, Aydın Doğan, Rahmi Koç ve TÜSİAD’a kadar, “bütün AK Parti karşıtları” vardı!..
Yalnız, şu bir gerçekti: DP üzerinde oynanan “Ergenekon tezgâhı”nı, Soylu’nun ağzından da olsa, ilk deşifre eden Vakit’ti!..​

KOMUTANIN KÖPEĞİ ÇOK KONUŞULDU!
Vakit’in “gündem” oluşturan haberleri, sadece bunlarla sınırlı değildi elbette...
Meselâ; Ergenekon soruşturması kapsamında İşçi Partisi’nde yapılan arama sonucu ele geçirilen listede Karargâh Evleri sorumlusu olarak ismi geçen Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’in, ‘Tarçın’ isimli süs köpeğine bakması için özel yetkili asker görevlendirdiği, askerlerin de “köpeğe karşı sorumluluklarını” bildiren bir metin hazırlayıp imzaladıkları ortaya çıkmış, bunu haber yapan ise sadece Vakit olmuştu!..
Tamam, Vakit, hemen her hafta “maske”’leri indirerek “gündem” oluşturuyordu ama, yeni yeni öğreniyoruz ki; “Ergenekon Terör Örgütü zanlıları” da hiç boş durmuyormuş...
İşte Şener Eruygur... Bugün “Ergenekon sanığı” olan Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanlığı döneminde Vakit’in “haber”leri ve “yazarları” hakkında sürekli “suç duyurusu”nda bulunmuş, belki de “tehdit ve baskı” uygulayarak onlarca “dâvâ açılmasını” sağlamış!..
Sadece bununla yetinmeyip, özellikle “Vakit yazarları” hakkında “fişleme” yaptırıp, “hedef” göstermiş!..
“Fişlenmeyen” iki gazetenin Cumhuriyet ve Milliyet olduğunu ifade edelim de, gerisini siz anlayın!..
Ancak, hemen her zaman söylediğimiz gibi; “gerçek”ler, asla “gizli” kalmazlar... Çünkü gerçeklerin, “bir gün ortaya çıkmak” gibi bir huyları vardır...​

Ergenekoncuların “sinsî plân ve emel”lerinin ortaya çıkması gibi... “Mehmetçiğe köpek nöbeti” tutturan komutanın yaptığı işin “tel örgüler içinde” kalmaması gibi!.. ÇEV’in “inanç düşmanı” faaliyetlerinin gözler önüne serilmesi gibi!.. Cindoruk’un ortaya çıkışının bir “Ergenekon projesi” olmasının deşifre edilmesi gibi!..
Onun için diyoruz ya... Siz, Vakit okumaya devam edin... Okumak için, Vakit yeter!.. Vakit varken, Vakit okuyun!..

Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...​

Hasan Karakaya - Vakit​
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,518
Puanları
163
Yalnızca gerçekleri içeren bir gazete.
Yazarlarının , tüm tehditlere , soruşturmalara ve mahkemelere rağmen , delillerini belgeleyerek gerçekleri yazmaktan asla vazgeçmediği bir gazete.


Vakit varken, Vakit okuyun!..
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Vakit’in haberleri kimleri, niçin rahatsız eder!

Vakit’in haberleri kimleri, niçin rahatsız eder!

“Ergenekon Terör Örgütü sanıkları”nın, gerek kendi aralarındaki konuşmaları, gerek bir “ahtapot” gibi çeşitli kuruluşlara uzanan kollarının faaliyetleri ve çevirdikleri “entrika”lar da gösteriyor ki; bunların tek sermayeleri “kavga”dır, “gerilim”dir, “kriz”dir, “kaos”tur ve hatta “terör”dür!..
Türkiye kavgadan, gerilimden ve terörden kurtulamasın ki, bazılarının “saltanat”ları devam etsin!..
“Gerilim” ve “kaos” oluşturacak ve dolayısıyla “darbe”ye zemin hazırlayacak her yola başvurmuşlar... Kâh Ergenekon fabrikalarında “eylem üretimi” gerçekleştirmişler, kâh “tehdit ve şantaj”la insanların yüreklerine “korku” salıp, istediklerini yaptırmışlar!..
Sadece geçen hafta açıklanan “Üçüncü Ergenekon İddianamesi” okunduğunda görülecektir ki; adı “Ergenekon” olan bu “ahtapot”un kolları “her yerde”dir!..
“Yargı”dadır!..
“Üniversite”dedir!..
“Partilerde”dir!..
“Rotary Kulüpler” ve “Mason locaları” gibi “kökü dışarda örgütler”dedir!..
ERGENEKON’UN İLLEGAL GİRİŞİMLERİ
Sadece bugünkü Vakit’in sayfalarında yer alan haberlere göz atıldığında bile, bu “kirli ilişki”lerin hangi boyutlara ulaştığı görülecektir!..
Meselâ, Abdullah Gül’ün “Cumhurbaşkanı” seçilmesini bir “darbe” olarak görmüşler ve Gül’ün yerine MHP adayı Sabahattin Çakmakoğlu’nu seçtirmek için yoğun çaba sarfetmişler!..
Tabiî, bu “çabalar”ın içinde Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu var mıdır, onun üretimi olan “367 ucubesi” bir proje dahilinde mi hazırlanmıştır, bilmiyoruz... Ve yine bilmiyoruz ki; Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP, bu “strateji”nin acaba neresindedir?..
“İçinde” midir, “dışında” mı?..
Yoksa “tam ortasında” mı?..
Evet, bunları bilmiyoruz... Tıpkı; Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından “organize” edilip, “masraf”larının bir kısmı o zamanlar Çankaya Köşkü’nde oturan A.N.Sezer tarafından karşılanan “Cumhuriyet’e sahip çıkma kılıflı mitingler”in de, “stratejinin alt yapısını oluşturma” amaçlı olup-olmadığını bilmediğimiz gibi!..
Evet, bunları bilmiyoruz... Ama şunları çok iyi biliyoruz ki; Ergenekon Terör Örgütü sanıklarının “sızmadıkları” yer, “ilişki” kurmadıkları kişi kalmamış!..
Hem de, ne ilişki?!?..
Meselâ, ETÖ sanıklarından Engin Aydın, Hükümet’in icraatlarına direnmesi ile tanınan YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na telefon açıp, son derece samimi bir şekilde diyor ki;
“Ömerim!.. Nasılsın koçum?”
Öyle görünüyor ki;
“Ergenekoncular” ile bazı “kişi” ve “kurum”lar arasındaki ilişki; zaman zaman “al takke, ver külah” şeklinde, zaman zaman da “Dallasvari” biçimde gerçekleşmiş... Yani; “kimin elinin kimin cebinde olduğu” belli olmayan ve yer yer “tehdit”lerin yapıldığı bir ilişki biçimi!..
Meselâ, “Yunus Söylet’in rektör seçilmemesi” için; “oyları bölmesinler” diye diğer rektör adaylarını tehdit edip, çekilmelerini, en azından ısrarcı olmamalarını sağlamışlar!..
VAKİT’İN HABERİ NİYE RAHATSIZ ETTİ?
Bunlar gibi, daha nice “kirli ilişki” ve bu ilişkilerin “perde arkası” var ki; okuyup da hayrete düşmemek mümkün değil!..
En azından biz “hayret” ediyoruz...
Biz, yani Vakit mensupları...
Çünkü bizim “patronlarına sahip çıkma refleksi” ile “doğaçlama” geliştiğini sandığımız bir gösteri; bugün öğreniyoruz ki, “planlanmış, kurgulanmış bir eylem”miş!..
Unutanlar için olayı hatırlatalım:
12 Temmuz 2008 tarihinde Vakit’in sürmanşetinde bir haber vermiştik... O haberimizde, “Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek” için “holding patronu gibi” ifadesini kullanmış, “malvarlığı”nın dökümünü vermiştik!..
Sözkonusu haberimizde;
1971 yılına kadar torna işçisi olarak çalışan ve 1975’te Türk Metal Sendikası’na başkan seçilen Mustafa Özbek’in; 13 dairesi, 2 villası, 1 çiftliği, 40 dönüm arazisi ve lüks marka makam araçları bulunduğunu yazmıştık...
Aynı haberde; Ulusalcı kimliği ile bilinen Özbek’in 2 gaz dolum tesisi ile çok sayıda villa ve dairesini ise yakın zamanda elden çıkardığını da ifade etmiştik...
Tekrar edelim; bu haber 12 Temmuz 2008 tarihli Vakit’in sürmanşetinde yer almıştı...
Bu haberden 12 gün sonra, yani 24 Temmuz 2008’de Vakit’in idare binası önünde bir “protesto gösterisi” yapıldı...
Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi;
Türk Metal işçilerinin bu eyleminin “patronlarına sadakat”ten kaynaklandığını zannetmiş ve pek üzerinde durmamıştık...
Ama, “3. Ergenekon İddianamesi” açıklandıktan sonra gördük ki; Vakit’e yönelik bu eylem “organize”dir, “plânlı”dır!..
Öğrendik ki; işçiler, “holding patronu gibi” dediğimiz Mustafa Özbek tarafından kışkırtılıp, Vakit’in üzerine yürütülmüştür!..
Yine öğrendik ki;
O günlerde Vakit önünde bağırıp, “Türküm, doğruyum, Atatürkçüyüm” sloganları atan “provokatörler”in sesi, “işçinin sesi” değil, “Sahibinin Sesi”dir!..
“İşçi görünümlü eylemciler”in o gün çıkardıkları gürültü, aslında “holding patronu gibi” olan “işçi ağası”nın malvarlığını örtbas etme, dolayısıyla Vakit’in gündeme getirdiği “gerçeğin sesini boğma” amacı taşıyordu...
MEĞER, O DA “İŞÇİ HORTUMCUSU”YMUŞ!
Ne var ki;
Aradan geçen süreçte; Mustafa Özbek’in servetinin “Vakit’in yazdığından da çok” olduğu çıktı ortaya!..
Bunu da, yine “3. Ergenekon İddianamesi”nden öğrendik!..
İddianameden gazetelere yansıyan haberlere göre;
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Türk Metal Sendikası’nın Başkanı Mustafa Özbek’in “Vatan, Millet, Sakarya” diyerek sendika hesaplarından “aile bireylerinin hesapları”na toplam 15.6 milyon liralık kaynak aktardığı tespit edilmiş!..
BDDK murakıpları; sendika hesaplarından Özbek Ailesi’nin medya şirketlerine de yüklü miktarda kaynak aktarıldığını belirlemiş... Buna göre, Büyük Avrasya Haber Ajansı’na toplam 6.2 milyon lira ve değişik miktarda yabancı para cinsinden kaynak, ART Yayıncılık A.Ş.’ye de 2.1 milyon liralık kaynak aktarılmış!..
Yine “BDDK murakıpları”nın incelemeleri sonucunda, Ergenekon sanıkları arasında yer alan Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a da 2004-2008 yılları arasında program bedeli olarak toplam 48 bin lira ödeme yapıldığı belirlenmiş!..
Kimin parasından?..
Elbette “işçinin parası”ndan!..
Görüyorsunuz ya;
“Vakit, az bile yazmış!”
Buna rağmen işçileri kışkırtıp, “Vakit önünde eylem” yaptırtanlar, öyle anlaşılıyor ki; “saltanatlarının deşifre olması”nı istememişler!..
“Malvarlıkları” deşifre edilmesin ki;
“İşçi ağalığı”ndan kazanılan “servet”lerle kurulan “saltanat”lar yıkılmasın!..
VAKİT’TEN RAHATSIZLARSA, VARDIR BİR SEBEBİ!
Bu vesileyle, hemen ifade edelim ki;
Bu kadar “ayrıntı” vermemizin sebebi, Mustafa Özbek’e çok önem veriyor olmamızdan değildir...
Çünkü biz; Mustafa Özbek gibi nicelerini gördük ki; onların kimi şu an “siyasi mevta”dır, kimi de “askerî veya sendikal mevta” durumundadır!..
Sendika ağası Mustafa Özbek’i örnek olarak gösterdik ki; okurlarımız şunu bilsinler;
Kim ki “Vakit’ten rahatsız” oluyorsa, kim ki “Vakit’i boğmak” istiyorsa; bilesiniz ki, o kişinin gerisinde, mutlaka, örtmek istediği bir “pislik” vardır!..
“Pislik”lerinin ortaya çıkmasından, “yolsuzluk”larının deşifre edilmesinden, “soysuzluk”larının gözler önüne serilmesinden, “hırsızlık”larının açığa vurulmasından, “kompleks”lerinin ve “açık”larının duyurulmasından rahatsız olanlar, yani “yara”ları olanlar “Vakit’ten gocunur”lar!..
“Çiğ” yiyenlerin de, “Vakit’in haberleri”ni okudukça midelerine “kramp” girdiğini çok iyi biliyoruz!..
Ancak, bu “sancı”larını ve “spazm”larını doğrudan ifade etmeyip, “çarpıtma” yolunu tercih ederler!.. Kimi Vakit’in “sert ve radikal” olduğunu, kimi “hedef gösterici” yayınlar yaptığını, kimi de “irticacı” olduğunu iddia eder!.. Bunu iddia ederler ki, Vakit’in “gazete gibi gazete” olduğu gerçeğini kimse görmesin!.. Bunu iddia ederler ki; “Vakit’in dile getirdiği gerçekler”e itibar edilmesin!..
Ama, görüyorsunuz işte; Vakit’in Mustafa Özbek’in “işçi ağalığı”ndan elde ettiği “servet”le ilgili haberi bir yıl sonra “Ergenekon iddianamesi”nde yer alıyor!..
Demek oluyor ki; Vakit’in yazdıkları, inkâr edilemez bir “gerçek”tir...
Gerçeklerin de;
“Bir gün ortaya çıkmak” gibi huyları vardır!..
Siz, siz olun; “Vakit’i okumaya” devam edin... Ama, vaktinde!.. Unutmayın ki; Vakit’i, “saldırılar” boğamaz!.. Vakit’i; boğsa boğsa “ilgisizlik” ve “kanıksamak”tan kaynaklanan “aldırmazlık” boğar!
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle
Hasan Karakaya - Vakit
haber | haberler | haberleri | internet haber | gazete | son dakika | son dakika haberleri | spor haberleri | video haberler | www.habervaktim.com
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt