Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevhid Hakkında Genel Bir Tavsiye (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Efendimizden Öğütler

Tevhid Hakkında Genel Bir Tavsiye

ibn-i Abbas (r.a) şöyle anlatır: "Bir gün Hz. Peygamberin terkisinde idim. Dedi ki: "Delikanlı! Sana birtakım kelimeler öğreteyim. Allah'ın hududunu koru ki, Allah'ta seni korusun. Allah'ın emirlerini muhafaza et ki, onun yardımını karşında bulasın. Bir şey istediğin zaman sadece Allah 'tan iste. Yardımı da ancak Allah 'tan bekle. Bilesin ki bütün insanlık sana fayda vermek için bir araya gelse, Allah'ın sana takdir ettiği şeyden başka fayda veremez. Eğer sana zarar vermek için toplansalar ancak Allah'ın dilediği kadar sana zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmış, sahifelerin mürekkebi kurumuştur.” (Tirmizi, Hadis “sahih” tir.)


Hadisin başka bir rivayeti ise şöyledir:


"Allah'ın hakkım koru ki O'nun yardımını önünde bulasın. Bolluk zamanlarında Allah'ı bil ki, O'da sıkıntılı anlarda seni tanısın. Bil ki senden uzaklaşan sana isabet edecek değildir. Sana isabet eden de senden uzaklaşacak değildir. Bilesin ki yardım sabırla beraberdir. Tasanın ardında ferahlık zorluğun ardında da kolaylık vardır. " (Müsned-i Ahmed)


AÇIKLAMA

Efendimiz (s.a.v.)'in ibn-i Abbas (ra)'a yapmış olduğu bu muhteşem tavsiyelerden şu önemli noktaları çıkarabiliriz.

1) Rasulullah (s.a.v.), küçük büyük, kadın erkek demeden herkese ilim öğretmiş, insanları cennete ulaştırıp cehennemden sakındıracak şeyleri bir bir anlatmıştır.

2) ibn-i Abbas (ra), Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiğinde 13 yaşındaydı. Efendimiz kendisine bu öğüdü verdiğinde ise yaşı haliyle daha ufaktı. Yaşının küçüklüğüne rağmen tevhidin en öz ve temel meselelerini ona öğretmesi çok dikkat çekicidir.

Bu ve benzeri hadisi şeriflerden bizim çıkarmamız gereken en önemli ders; bu ulvi davanın kesinlikle ve kesinlikle gençlerin omzunda yükseleceğini ve davanın zorluklarını gerçek anlamda üstlenebilecek kimselerin "gençler" olduğunu bilmemizdir. Zira Kur'an ve Sünnet'e bir göz attığımızda bu hakikati açıkça görmekteyiz.

Rabbimiz Ashab-ı Kehf hakkında buyurur ki:

"Onlar, Rablerine iman etmiş gençlerdi; biz de onların hidayetlerini artırmıştık." (Kehf Suresi 13)
Ayeti siyak ve sibakı ile birlikte düşündüğümüzde,' onların, dönemin tağutuna karşı yapmış oldukları kıyamın ve tağuta itaat eden insanlardan uzaklaşarak beri olmalarının, Allah tarafından övüldüğünü görürüz.


Yine Rabbimiz Musa (a.s.) hakkında şöyle buyurur:

"Musa'ya, kavminden birtakım gençler dışında kimse iman etmedi" (Yunus suresi 83)
Rabbimizin bu ayeti kerimede de gençlerin değerine vurgu yaptığını müşahede ediyoruz. Rasulullah (sav)’ın hayatına baktığımız da, ona iman edenlerin çoğunun yine gençlerden müteşekkil olduğunu görürüz.
işte bazı sahabilerin Rasulullah'a iman ediş ve islam davasına iltihak ediş yaşları,


Hz. Ali (10), Abdullah b. Ömer (13) Zübeyr b. Avvam (16) Musab b. Umeyr (18-20) Hz. Osman (24) Zeyd b.Harise (15 - 17) Abdurrahman b. Avf (17) Sad b. Ebi Vakkas (17) Abdullah b. Mesut (15)

Onların hemen hemen hepsi daha buluğ dönemlerinde iken Rasullah'a iman etmiş ve gözlerini bile kırpmadan davaları uğruna canlarını ortaya koymuşlardır. Bu gün bizler de bu hakikati göz önünde bulundurarak öncelikle gençlere yönelmeli, fıtratları, küfrün zehirli ve öldürücü oklarına hedef olmadan onları kazanmalıyız. Yaşları ufaktır, bir şey anlamazlar dememeli, onlara Rasulullah'ın ibn-i Abbas'a yaptığı gibi ilk olarak tevhidin hakikatini ortaya koyan meseleleri anlatarak çağımızın tağutlarını, putlarını ve bu dönemde ortaya çıkan şirk çeşitlerini öğretmeliyiz. ibn-i Ebi Şeybe "El-Musannef"• adlı eserinde, Sahabelerin çocuklarına öğrettikleri ilk şeyin: "Allah'a iman ettim ve tağutları inkar ettim." sözü olduğunu nakleder. (Bkz. Feyzul Furkan, sf: 270)

Bizler de, sahabenin bu sünnetine uyarak çocuklarımıza öncelikle imanı ve Rabbimizin, inkar etmesini emrettiği tağutları reddetmeyi öğretmeli, bunu onlara benimsetmeliyiz.

3) Kulların Allah üzerinde, Allah'ın da, kullar üzerinde bir takım hakları vardır. Allah'ın kulları üzerindeki en büyük hakkı, kulların hiçbir şeyi ona ortak koşmadan ibadet etmeleridir. Bu, gerçekten de çok önemli bir meseledir. Zira nice insanlar vardır ki kendilerinin Allah'a ibadet ettiklerini sanırlar. Hakikatte ise onlar bu ibadetleriyle birlikte Allah'a şirk koşmaktadırlar. Rabbimiz Yusuf Suresi'nde bu gereği şöyle dile getirmektedir:

"Onların çoğu, Allah'a, ancak müşrik oldukları halde iman ederler." (Yusuf Suresi 106)
Yani onlar, Allah'a iman ederler, bir takım ibadetleri de yerine getirirler ama hakikatte ise onlar birer müşriktir. ibadet ve itaatlerine, Allah'tan başka varlıkları karıştırmışlardır. Allah'a iman ettiğini sandığı halde, hakikatte şirk koşan bir insan olmak ne kadar da acı bir durumdur. Allah bizi ve tüm inananları bu kötü durumdan korusun. Allah'u Teala, dilerse tüm günahları bağışlar. O'nun bağışlamayacağı bir günah vardır ki o da "Şirktir" Rabbimiz Zümer Suresinde:

" Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere vahyolundu ki:" Eğer şirk koşarsan, kesinlikle amelin boşa gider ve şüphesiz ki hüsrana uğrayanlardan olursun." (Zümer Suresi 65) buyurmaktadır. Peygamberimiz bile şirk koştuğunda - ki bu mümkün değildir - bağışlanmayacak ve hüsrana uğrayanlardan alacaksa acaba bizlerin hali ne olur? işte böylesi bir hataya düşmemek için varımızı yoğumuzu ortaya koymalı ve bizi ebedi cehenneme sürükleyecek olan "şirk" ten kendimizi, ailemizi ve ulaşma imkanı bulduğumuz tüm insanları korumalıyız. Kimilerinin aklına" şirk "denilince hemen" putlara tapmak" ya da " Allah'tan başka bir Allah'ınn! "daha olduğuna inanmak gelir. Evet, bunlar şirktir ama şirk, sadece bunlar değildir. Şirkin binlerce çeşit ve türü vardır. Allah'tan başkalarına mutlak anlam da kanun yapma yetkisini vermek. Allah'ın dini ile alakası olmayanlara itaat etmek, bunları desteklemek, böylelerine sevgi ve sempati göstererek yollarından gitmek, ölülerden medet beklemek, kabirlerden yardım ummak, birilerinin kalpten geçenleri bildiğine inanmak, kadere isyan etmek, Allah'ın takdirine rıza göstermemek, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, Allah'a, Kur'an'a ve Peygambere uygun olmayan vasıflar yakıştırmak, Kur'an'a "Çöl kanunudur" demek, Şeriata sövmek ya da, "şeriat köhnemiş fikirlerden ibaret bir sistemdir" demek vb. şeyler günümüzde ortaya çıkan en bariz şirk çeşitlerindendir.

Şirki bilmeyen birisi her an şirke düşebilir. Bizler bu tür fitnelerden korunabilmek için, "televizyon" karşısında geçirdiğimiz vakti, Kur'an ve Sünnet'e ayırmalı, yiyecek ve giyecek satın alırken gösterdiğimiz titizliği, piyasada dolaşan fikirleri ayırt ederken de göstermeliyiz. Ve şunu hiç unutmamalıyız ki, bizler bu dünyaya sefa sürmeye değil, şirke ve küfre düşmeden yaşayarak yeryüzünü imar etmeye geldik.

4) Medet ve yardım sadece ve sadece Allah'tan istenir.

Bunu, "Medet ya şeyh, yetiş ya fulan" demek suretiyle Allah'tan başkasından istemek, kişiyi şirke düşüren amellerdendir. Bizler günde onlarca kez "Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz." (Fatiha suresi 4) diyerek, Allah'tan başkasından medet ve yardım dilemeyeceğimize dair, Rabbimize söz veriyoruz. Bu söze sadakat göstermeliyiz.

5) Rasulullah'ın çok ufak yaşta olan bir sahabeye böylesine önemli bir meseleyi öğretmesi gerçekten dikkate şayandır.

6) Bütün insanlık fayda ve zarar vermek için bir araya gelse Allah'ın takdir ettiğinden başkasıyla asla fayda ve ya zarar veremez. Bu hadis sıkıntıya düşen bir insan için çok ümit vericidir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerimde bu gerçeğe şöyle dikkat çekmiş. "De ki: Bize, Allah'ın yazdığından başka bir şey isabet etmeyecektir" (Tevbe suresi 51) Unutmamalıyız ki, ne kafirlerin küfrü, ne de zalimlerin zulmü Rabbimizin takdirinin önüne geçebilir. Onlar ellerinden geleni ardlarına koymasalar, bütün zulüm mekanizmalarıyla mazlumlara saldırsalar da kesinlikle Allah'ın takdirinin önüne geçemeyecek Allah'ın bizler için yazdığı şeyleri asla değiştiremeyeceklerdir

Alıntı
 

Enes_Bilal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
238
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
ALLAH cc. razı olsun..güzel bir paylaşım
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Allah bu yazından dolayı ashabı kehf"e veridgi ecir kadar sana da ecir versin...TEvhid"den daha guzel ne vardır? Allah bizleri şirke düşmekten korusun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt