Cenab-ı Hak Ankebût Sûresi’nde, inkârcıların çelişkilerini mucizevi bir şekilde gözler önüne seriyor. Onların kendi Zât’ının varlığına inanmalarına rağmen şaşırtıcı bir şekilde âlemdeki sanatı inkâr ettiklerini ifade ediyor.
“Canım ben de Allah’a inanıyorum!” sözünü bazı insanlardan sıkça duyarız. Ya da hiçbir semavi kitaba ve peygambere inanmasa, dilleri “Allah (cc)” demeye varmasa da yerleri ve gökleri yaratan birinin olduğunu kabul eden insanlara da rastlarız bazen. Sorduğunuzda bazıları “ateist” olduğunu da söyler; ama başı sıkıştığı her an sığınılacak bir yerin olduğunu sönmemiş vicdanları onlara fısıldayıverir. Zaten, bunun için söylenmemiş midir; “türbülansa girmiş bir uçakta bir tek ateist bile bulamazsınız!” diye... Evet, Rabbimiz Kur’an’ında kendini inançsızlık bataklığında tutmaya çalışan insanların çelişkisini çok güzel ifadelerle gözler önüne seriyor. Buyrun Ankebût Suresi’nden birlikte okuyalım:
61- Andolsun ki onlara, “Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?” diye sorsan “Allah” derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
62- Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
63- Andolsun ki onlara, “Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?” diye sorsan, mutlaka, “Allah” derler. De ki: (Öyleyse) hamd de (sadece) Allah’a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.
64- Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
65- Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak (ihlasla) Allah’a yalvarırlar! Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah’a) ortak koşmaktadırlar!
66- Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!
67- Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (Mekke’yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
Selemetle
“Canım ben de Allah’a inanıyorum!” sözünü bazı insanlardan sıkça duyarız. Ya da hiçbir semavi kitaba ve peygambere inanmasa, dilleri “Allah (cc)” demeye varmasa da yerleri ve gökleri yaratan birinin olduğunu kabul eden insanlara da rastlarız bazen. Sorduğunuzda bazıları “ateist” olduğunu da söyler; ama başı sıkıştığı her an sığınılacak bir yerin olduğunu sönmemiş vicdanları onlara fısıldayıverir. Zaten, bunun için söylenmemiş midir; “türbülansa girmiş bir uçakta bir tek ateist bile bulamazsınız!” diye... Evet, Rabbimiz Kur’an’ında kendini inançsızlık bataklığında tutmaya çalışan insanların çelişkisini çok güzel ifadelerle gözler önüne seriyor. Buyrun Ankebût Suresi’nden birlikte okuyalım:
61- Andolsun ki onlara, “Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?” diye sorsan “Allah” derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
62- Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
63- Andolsun ki onlara, “Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?” diye sorsan, mutlaka, “Allah” derler. De ki: (Öyleyse) hamd de (sadece) Allah’a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.
64- Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
65- Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak (ihlasla) Allah’a yalvarırlar! Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah’a) ortak koşmaktadırlar!
66- Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!
67- Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (Mekke’yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
Selemetle