Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevekkül (1 Kullanıcı)

cigdem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2006
Mesajlar
548
Tepki puanı
0
Puanları
0
“Sebeplere teşebbüs konusunda kendisine düşen görevi yerine getirdikten sonra neticeyi Allah’dan beklemek. Onun takdirine razı olmak.”

Tevekkül üzerine

TEVEKKÜL yalnış yorumlara uğrayan bir ıstılah. Onun ne demek olduğunu kahve köşelerinde, pastahane masalarında değil, tevekkül ile ilgili âyetlerin tefsirlerinde, yahut ıstılah lügatlarında aramalı. Ama bazıları bu zahmete katlanmıyor ve “dilin kemiği yoktur” deyip uluorta konuşuyorlar:

Müslümanlar tevekkül eder, çalışmazlarmış; kadere teslim olup yatarlarmış; halbuki çok çalışmak lâzımmış, vesaire…

Tevekkülün izahına geçmeden önce, bu yüksek haslete, bu ulvî seciyeye yapılan itirazların kaynağına biraz inmek isterim.

Bu asır, benlik asrı, menfaat asrı. Kuvvetlinin zayıfı insafsızca ezdiği vahşet asrı. Hayvanca yaşamanın en büyük ideal olarak gösterildiği şehvet asrı… Böyle bir iklimde ulvî mânâların gizlenmesi, yahut iç âlemleri bu pis havayla is bağlayanların, ulvî ıstılahlara basit yorumlar getirmeleri bir bakıma normal karşılanmalı.

Tevekküle karşı çıkanlar, nefislerine itimad ederler, Allah’ın lütfunu, yardımını, keremini hiç düşünmezler. O’nun mülkünde yaşadıklarından ve kendilerinin varlık adına her neleri varsa, hepsini O’nun bahşettiğinden gafildirler. Bedenlerindeki her hücrenin ve kâinattaki her sistemin İlâhî iradeyle terbiye edildiğini unuturlar.

Aslında bu adamlar, o mutlak iradeye bilmeyerek itimad etmekle hayatlarını endişesiz sürdürür, bir nevi tevekkül içinde yaşarlar; ama bu ulvî hasletten bahis açıldı mı hemen gururları kabarır ve tevekküle karşı çıkarlar.

Onların bu tavırlarının arkasında Allah’ın sonsuz kudretiyle bir nevi muaraza psikolojisi yatar.

Bunlar oyuncak uçaklarla galaksileri fethe çıkarlar.

Tabancalarıyla yıldızları birer birer düşüreceklerini sanırlar.

Nabız atışlarını saymakla kana âhenk verdikleri vehmine kapılırlar.

Zelzele olmasın diye yerin derinliklerine sağlam kazıklar çakarlar.

Sıçramakla ellerini Ay’a vuracaklarını hayal ederler.

Işığı azalmasın diye güneşe elektrik ihraç etmeye kalkar ve ondaki kara lekeleri sulu boyayla gidermeyi plânlarlar.

Arz küremiz arıza yapınca, aşağı inip arkadan itekleyeceklerine güvenirler.

İhtiyarlığa dur demenin yolunu saçlarını boyatmakta bulurlar.

Korkusunu yenmek için, karanlık sokaklardan türkü söyleyerek geçen bir çocuk psikolojisi içinde, ölüm korkusunu kahkahayla boğmaya çalışırlar.

Mü’minin ruhu bütün ve benzeri gülünçlüklerden arıdır, temizdir, sâfidir.

Çünkü o, kul olduğunu bilir, haddini tecavüzden şiddetle sakınır.

Sebepler dünyasında yaşadığının, ekmeden biçemeyeceğinin şuurundadır. Bunun yanında toprak zerrelerinin buğday yapacak ilme, kudrete ve iradeye sahip olmadıklarını da çok iyi bilir.

Sebeplere teşebbüs ettikten sonra Allah’a tevekkül eder. Zira, ağaçtan meyve topraktan hububat ve topyekûn kâinattan insan süzüp çıkaran O’dur.

Sebeplere teşebbüs etmemeyi Allah’ın bu kâinatta koyduğu fıtrat kanunlarına isyan olarak değerlendirir. Ama, neticeyi sebeplerden değil, Allah’dan bekler; duasını, niyazını, şükrünü ancak O’na yapar.

Müslümanın tevekkül anlayışını en veciz biçimde ifade eden şu Hadis-i Şerifi beraber okuyalım:

“Çalışmak âdetim, tevekkül hâlimdir.”

Ve o nurdan bir akis, özlü bir tevekkül tarifi:

“Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki esbabı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek ve esbaba teşebbüs ise bir nevi dua-yı fiilî telâkki ederek, müsebbebatı yalnız Cenâb-ı Hakk’dan bilmek, neticeleri O’ndan istemek ve O’na minnettar olmaktan ibarettir.” (Sözler)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt