Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

...teslis Inanci.... (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
HIRİSTİYANLARIN ÜÇLEME YANILGILARI​
De ki: "Eğer Rahman (olan Allah)'ın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum." Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın Rabbi (olan Allah), onların nitelendirdiklerinden yücedir. (Zuhruf Suresi, 81-82)

Kitab-ı Mukaddes incelendiğinde, üçleme inancının açıkça reddedildiği, Allah'ın sonsuz güç ve kudretinin çok sık vurgulandığı, Hz. İsa'nın insani özelliklere sahip mübarek bir elçi olarak tarif edildiği görülür. Buna rağmen neden bazı Hıristiyanlar üçleme yanılgısına inanmayı tercih etmişlerdir?

* Üçleme inanışındaki yanılgılar ve çelişkiler nelerdir?

* Bu sapkın inanç karşısında Müslümanlara nasıl bir sorumluluk düşmektedir?
(Yazı boyunca üçleme inancının sapkınlığını ortaya koymak için kullanmak zorunda kaldığımız tüm batıl ifadelerden Allah’ı tenzih ederiz.)
Hazreti İsa'nın getirdiği din, "Allah’a bir ve tek olarak iman esasına dayanan, hak din"dir. Ancak bu mübarek insanın tebliği, onun Allah Katına alınışının ardından, özünden uzaklaştırılmış, gerçek İseviliğin yerine "üçleme ve kefaret gibi" batıl felsefeleri temel alan yeni bir inanç oluşturulmuştur.


Bu yanlış inanç insanlara "hiç düşünmeden, sorgulamadan, araştırmadan" kabul edilmesi gereken "mutlak bir kanun" olarak sunulmuştur.
Günümüzde birçok insan, konsillerde "oy çoğunluğuyla" kabul edilen bu yanlış inanışları son derece mantıksız ve akıl dışı bulmaktadırlar. Geçmişte üçleme inancı hakkında şüphelerini dile getirenler, Engizisyon mahkemelerine çıkarılır, ölüm cezalarına çarptırılırken, artık bu tartışmalar suç olmaktan çıkmıştır. Asırlar boyunca üzerinde konuşulmayan, tartışılmayan üçleme inancının Hıristiyan kutsal metinlerinde yer almadığı, bu inancın Hz. İsa'dan 3 asır sonra Hıristiyanlığa girdiği her ortamda dile getirilmeye başlanmıştır. Bu durumun neticesinde de üçleme inancı Hıristiyan toplumlar içinde yaygın biçimde reddedilen bir inanış halini almıştır.



Bu yazıda, hem Hıristiyan kaynakları hem de Kuran ayetleri ışığında üçleme inancının yanlışlığını, mantıksızlığını ve içerdiği çelişkileri ortaya koyacağız. Amacımız, Allah'ın birçok Kuran ayetinde bildirdiği "iyiliği emredip, kötülükten menetme" emrinin gereğini yerine getirmek ve sağduyulu İsevilerin gerçekleri görmelerine yardımcı olmaktır. Temennimiz ise tüm İsevilerin bu yanılgının farkına varmaları ve tevhid inancına uymayan tüm yanlış inanışlardan tamamen vazgeçmeleridir.



Üçleme inancı nedir?​
Üçleme (teslis) kavramı, “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh”tan meydana gelmiş üçlü bir Allah inancı anlamında kullanılmaktadır. (Allah’ı tenzih ederiz.) Bu inanç, sonsuz güç ve kudret sahibi Yüce Rabbimiz’e bir ve tek olarak iman etmeyi esas alan tevhid inancı ile tamamen çelişmektedir.


Üçleme inancı, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbimiz'e batıl bir anlayışla bakan, Allah'ın insanlara peygamber olarak gönderdiği Hz. İsa'ya ilahlık atfeden yanlış bir inanıştır. Ancak, kendi içinde birçok çelişkiler barındırmasına ve tevhid inancının tamamen karşısında yer almasına rağmen, Hıristiyan inanışlarında çok önemli bir yere sahiptir. Üçlemeye, dolayısıyla Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğuna inanmayan bir kişi, büyük bir yanılgı olmasına rağmen üçlemeyi savunanlar tarafından gerçek bir Hıristiyan olarak kabul edilmez.




Üçleme inancı nasıl ortaya çıktı?​
Hıristiyanlık, Hz. İsa'nın Allah Katına alınışının ve bu dinin Yahudilerin dünyasından çıkıp putperest dünyaya doğru yayılışının ardından farklılaşmaya başladı. Hz. Musa'nın şeriatının temeli olan tevhid inancı büyük bir değişikliğe uğradı. Hz. İsa üçleme inancı nedeniyle bir ilah olarak görülmeye başlandı. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Hz. İsa'nın Allah Katına alınışından 30-40 yıl sonra ortaya çıkan batıl "Allah'ın oğlu" kavramı zamanla insanlar arasında yaygınlaştı. Ancak bu kavramın neyi ifade ettiği oldukça uzun bir süre belirsiz kaldı. Bazıları bu ifadeyi sadece Hz. İsa'nın Allah Katındaki seçkin konumunu ifade eden mecazi bir kavram olarak yorumladılar ve Allah'ın birliğine inanmaya devam ettiler. Bazıları ise bu kavrama dayanarak Hz. İsa'yı sözde ilahlaştırdılar ve onu kendilerince "Oğul Tanrı" saydılar.


Üçleme inancında dua çelişkisi​
Üçleme inancına sahip Hırisiyanların en belirgin özelliklerinden biri, dua ettiklerinde Hz. İsa ve Ruhul-Kudüs'ün adını anmaları ama Allah'ın adını anmamalarıdır. Bu durum, Allah ile birlikte Hz. İsa'ya ve Kutsal Ruh'a da ilahlık atfeden (Allah'ı tenzih ederiz) teslis inancının en büyük çelişkilerindendir çünkü böyle bir iddiada bulunanlar hakkında şu soruların sorulmasını gerekli kılmaktadır: Neden Allah'a dua etmiyorsunuz da Hz. İsa'ya ve Ruhul-Kudüs'e dua ediyorsunuz? Allah'a dua etmenizi engellleyen nedir? Allah'a inanıyorsanız O'na da dua etmeniz ve O'ndan istemeniz gerekmez mi? Dua konusundaki bu çelişkili inanışınızın farkında mısınız?


Bu soruları samimi olarak kendisine soracak olan tüm Hıristiyanlar doğru cevapları da kendi kendilerine verebileceklerdir. Hıristiyanlar açısından asıl sorun şudur ki; hemen hemen her Hıristiyan üçleme inancındaki çelişkilerin farkındadır ama çoğu zaman bunu sorgulamamaktadır. Asırlardır süregelen geleneklerin bir parçası olarak veya bir alışkanlık şeklinde bu uygulamaları devam ettirmektedirler. Sorgulayanlar ise doğruları çabucak görebilmektedir.


Bu nedenle sağduyulu Hıristiyanlara yapılabilecek en önemli çağrılardan biri; "Gelin, siz de, hepimizin Yaratıcısı olan Yüce Allah'a dua edin. İsteklerinizi O'na yöneltin, O'ndan isteyin." şeklinde özetlenebilecek çağrıdır.


Kimler bu sapkın inanışı reddediyor?
ucleme02.jpg

Yüce Allah’ın bir öğüt ve hidayet rehberi olarak kullarına gönderdiği Hak kitap olan Kuran’da reddedilen üçleme inancı, aynı zamanda asırlar boyunca Hıristiyan dünyasında da geniş bir kesim tarafından reddedilmiştir. Günümüzde de birçok Hıristiyan mezhep, çeşitli ilahiyatçılar, bilim adamları, araştırmacılar, yazarlar ve bağımsız Hıristiyan akımları üçleme inancını reddetmektedirler. Reddetmenin de ötesinde böyle bir inancı son derece mantıksız ve akıl dışı bulmaktadırlar.



Örneğin dünyanın dört bir yanında kiliseleri bulunan Üniteryen Kilisesi, üçleme inancını kabul etmeyen çok büyük bir Hıristiyan topluluğudur. Bu gibi cemaatler -aralarında çeşitli görüş farklılıkları bulunsa da- Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu iddiasını kabul etmemekte, gerçek Hıristiyanlığın bir ve tek olarak Allah'a iman etmeyi emrettiğini söylemektedirler. Bu toplulukların büyük bir bölümü de Hz. İsa'nın tüm insanların günahlarına kefaret olarak çarmıha gerildiği yönündeki iddianın yanlışlığını vurgulamaktadırlar. Günümüzde üçleme karşıtı Hıristiyanlarla, farklı isimler altında ve farklı kilise oluşumları şeklinde karşılaşmak mümkündür. Özellikle de Amerika'da "üçleme karşıtları" her geçen gün daha da güçlenmekte ve Hıristiyan dünyasında gerçekleri açıkça dile getirenlerin sayısı büyük bir artış göstermektedir. Bunlar arasında "The Worldwide Church Of God" özellikle dikkat çekicidir. Bu kilisenin kurucusu Herbert W. Armstrong, üçleme inancının putperest kültürlerin etkisiyle ortaya çıkan bir batıl inanç olduğunu savunmaktadır.




Öte yandan bazı Hıristiyan kiliseleri içinde üçleme karşıtı görüşlerin ortaya çıktığı, ancak bunların bastırıldığı da bilinen bir gerçektir. Örneğin Kuzey Amerika'da 19. yüzyılda doğan ve Hz. İsa'nın dönüşünün çok yakın oluşuna dikkat çeken “Seventh Day Adventist” hareketinin kurucuları, gerçekte "Ariusçu" bir temelde kurulmuş ve üçleme inanışını reddetmişlerdir. (Arius, üçleme inancı ve Hz. İsa'ya atfedilen ilahlık iddiasını reddeden, 3. yüzyılda yaşamış önemli bir Hıristiyan din adamıdır.) Ancak diğer Hıristiyan kiliselerinin “Seventh Day Adventist” mezhebine getirdikleri "Hıristiyanlıktan sapma" suçlamaları, Ariusçu inancın terk edilmesine ve bunun yerine üçleme inancının kabul edilmesine yol açmıştır. Bu ilginç dönüşüm, bugün söz konusu kilisenin mensupları tarafından da kabul edilmektedir.1



Üçleme inancını reddedenlerin başına geçmişte neler geldi?

Tarih boyunca üçleme inancına karşı çıkıp, Hz. İsa'nın sadece Allah'ın peygamberi olan bir beşer olduğunu savunan çeşitli kişi ve toplulukların çok şiddetli baskılara maruz kalmışlardır. Bu kişilerin İncil'den ve Hz. İsa'nın hayatından getirdikleri deliller her zaman göz ardı edilmiş, insanlar bu konularda konuşmaktan menedilmişlerdir. Söz konusu tevhid inancı sahipleri, Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söyleyenlere şiddetle karşı çıkmış, bunun açıkça "Allah'a şirk koşmak" olduğunu söylemişlerdir. Bu nedenle de asırlar boyunca "kafir", "sapkın" (heretik) ve hatta "din düşmanı" olarak tanıtılmışlar, onlara destek verenler de aynı tepkilerle karşılaşmışlardır. Kimi yurtlarından sürülmüş, kimi afaroz edilmiş, kimi de engizisyon mahkemelerince yakılarak öldürülmüş veya asılmışlardır. Ancak tüm bu tepkiler üçleme karşıtlarının sayıca artmalarını ve fikirlerini yaymalarını engellememiştir.




Konuyu tarafsız gözle araştıranlar bile, gerçek Hıristiyanlığın, tarih boyunca baskı altına alınan söz konusu muvahhid (tevhide inanan) Hıristiyanlık olduğunu tespit etmektedirler. Özellikle de 18. yüzyılda başlayan bağımsız Kitab-ı Mukaddes araştırmalarının büyük bir bölümünde, üçleme, kefaret ve benzeri inanışların Hıristiyan kutsal kitaplarında yer almadığı sonucuna varılmıştır.
Üçleme inanışındaki yanılgılar ve çelişkiler nelerdir?

- Üçleme inancına sahip Hıristiyanlar bir tek Allah'a dua etmiyorlar oysa ki Hz. İsa yalnızca Allah'a dua etmiştir


Alıntıdır
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
üçleme yapmayan hrisityanlar mı? bu hristiyanlığın esasıdır, o yüzden bayraklarında bu inançları ifade etmişler genelde 3 renkli bayrakları var, demin yazdığım Kuranı değiştirme girişimlerine bile cüret etmişler ''furqanul hak (yani batıl) basarak! Ya müslümanlara yeniden başlatılan haçlı seferler!
şayet birileri varsa da bunu savunan Hz.Muhammede inanmadan kafir mi kafir kalırlar!

‘’...Yahudilerle Hristiyanların ‘’Lailahe illallah ‘’ demeleri İslama girmiş olmalarına delil sayılamaz. ‘’Muhammedurresulullah ‘’ demeleri de gerekiyor.Resulullah (sav) hasta olan Yahudi komşusuna telkin sadedinde : ‘’Şehadet derim ki Allahtan başka ilah yoktur ve Ben Allahın Resuluyum’’buyurdu.
Hasta şehadeti getirdi ve sonra ruhunu teslim etti .Bunun üzerine Resulallah (sav) şöyle buyurdu. :’’Sayemde bir kişiyi cehennem ateşinden kurtaran Allaha şükürler olsun.’’Daha sonra da ashabına dönerek ‘’Din kardeşinizin cenaze işlemini yapın ‘’ diye emretti.

Ehli Kitabtan bazıları var ki ‘’Lailahe illallah Muhammedün Resulullah ‘’derler ama Onun Arabların Peygamberi olduğunu ,İsrailoğullarına gönderilmediğini ileri sürerler.
Onlardan herkim bu inançla Hz.Muhammedin (sav) Peygamberliğini kabul ederse yine İslamı kabul etmemiş sayılır.İslama girebilmesi için kendi dininden tamamen uzaklaşması gerekiyor.

Yahudi veya Hristiyan olan bir kimse :’’Ben Müslümanım yahut Müslüman oldum’’ derse yine İslamı kabul ettiğine hükmolunmaz.Çünkü batıl dinlerine İslam ismini verirler. Mutlakatabi oldukları dini de terk etmeleri gerekiyor.Yine onlardan biri ‘’Ben Yahudilikten beriyim ‘’der ama bununla birlikte ‘’İslama girdim ‘’demezse İslamına hükmolunmaz.Olabilir ki Yahudilikten çıkıp Hristiyanlığa girmiştir.’’
İmam Muhammed b.Hasan ‘’Siyer-i Kebir’’

‘’Allahın katında tek din İslamdır’’ İlahi hükmünü kimse değiştiremez ve bunun dışına çıkan herkes mutlak surette kafır olur.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
HIRİSTİYANLARIN ÜÇLEME YANILGILARI
De ki: "Eğer Rahman (olan Allah)'ın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum." Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın Rabbi (olan Allah), onların nitelendirdiklerinden yücedir. (Zuhruf Suresi, 81-82)
Kitab-ı Mukaddes incelendiğinde, üçleme inancının açıkça reddedildiği, Allah'ın sonsuz güç ve kudretinin çok sık vurgulandığı, Hz. İsa'nın insani özelliklere sahip mübarek bir elçi olarak tarif edildiği görülür. Buna rağmen neden bazı Hıristiyanlar üçleme yanılgısına inanmayı tercih etmişlerdir?
* Üçleme inanışındaki yanılgılar ve çelişkiler nelerdir?
* Bu sapkın inanç karşısında Müslümanlara nasıl bir sorumluluk düşmektedir?
(Yazı boyunca üçleme inancının sapkınlığını ortaya koymak için kullanmak zorunda kaldığımız tüm batıl ifadelerden Allah’ı tenzih ederiz.)
Hazreti İsa'nın getirdiği din, "Allah’a bir ve tek olarak iman esasına dayanan, hak din"dir. Ancak bu mübarek insanın tebliği, onun Allah Katına alınışının ardından, özünden uzaklaştırılmış, gerçek İseviliğin yerine "üçleme ve kefaret gibi" batıl felsefeleri temel alan yeni bir inanç oluşturulmuştur. Bu yanlış inanç insanlara "hiç düşünmeden, sorgulamadan, araştırmadan" kabul edilmesi gereken "mutlak bir kanun" olarak sunulmuştur.
Günümüzde birçok insan, konsillerde "oy çoğunluğuyla" kabul edilen bu yanlış inanışları son derece mantıksız ve akıl dışı bulmaktadırlar. Geçmişte üçleme inancı hakkında şüphelerini dile getirenler, Engizisyon mahkemelerine çıkarılır, ölüm cezalarına çarptırılırken, artık bu tartışmalar suç olmaktan çıkmıştır. Asırlar boyunca üzerinde konuşulmayan, tartışılmayan üçleme inancının Hıristiyan kutsal metinlerinde yer almadığı, bu inancın Hz. İsa'dan 3 asır sonra Hıristiyanlığa girdiği her ortamda dile getirilmeye başlanmıştır. Bu durumun neticesinde de üçleme inancı Hıristiyan toplumlar içinde yaygın biçimde reddedilen bir inanış halini almıştır.
Bu yazıda, hem Hıristiyan kaynakları hem de Kuran ayetleri ışığında üçleme inancının yanlışlığını, mantıksızlığını ve içerdiği çelişkileri ortaya koyacağız. Amacımız, Allah'ın birçok Kuran ayetinde bildirdiği "iyiliği emredip, kötülükten menetme" emrinin gereğini yerine getirmek ve sağduyulu İsevilerin gerçekleri görmelerine yardımcı olmaktır. Temennimiz ise tüm İsevilerin bu yanılgının farkına varmaları ve tevhid inancına uymayan tüm yanlış inanışlardan tamamen vazgeçmeleridir.
Üçleme inancı nedir?​
Üçleme (teslis) kavramı, “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh”tan meydana gelmiş üçlü bir Allah inancı anlamında kullanılmaktadır. (Allah’ı tenzih ederiz.) Bu inanç, sonsuz güç ve kudret sahibi Yüce Rabbimiz’e bir ve tek olarak iman etmeyi esas alan tevhid inancı ile tamamen çelişmektedir.
Üçleme inancı, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbimiz'e batıl bir anlayışla bakan, Allah'ın insanlara peygamber olarak gönderdiği Hz. İsa'ya ilahlık atfeden yanlış bir inanıştır. Ancak, kendi içinde birçok çelişkiler barındırmasına ve tevhid inancının tamamen karşısında yer almasına rağmen, Hıristiyan inanışlarında çok önemli bir yere sahiptir. Üçlemeye, dolayısıyla Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğuna inanmayan bir kişi, büyük bir yanılgı olmasına rağmen üçlemeyi savunanlar tarafından gerçek bir Hıristiyan olarak kabul edilmez.


Üçleme inancı nasıl ortaya çıktı?​
Hıristiyanlık, Hz. İsa'nın Allah Katına alınışının ve bu dinin Yahudilerin dünyasından çıkıp putperest dünyaya doğru yayılışının ardından farklılaşmaya başladı. Hz. Musa'nın şeriatının temeli olan tevhid inancı büyük bir değişikliğe uğradı. Hz. İsa üçleme inancı nedeniyle bir ilah olarak görülmeye başlandı. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Hz. İsa'nın Allah Katına alınışından 30-40 yıl sonra ortaya çıkan batıl "Allah'ın oğlu" kavramı zamanla insanlar arasında yaygınlaştı. Ancak bu kavramın neyi ifade ettiği oldukça uzun bir süre belirsiz kaldı. Bazıları bu ifadeyi sadece Hz. İsa'nın Allah Katındaki seçkin konumunu ifade eden mecazi bir kavram olarak yorumladılar ve Allah'ın birliğine inanmaya devam ettiler. Bazıları ise bu kavrama dayanarak Hz. İsa'yı sözde ilahlaştırdılar ve onu kendilerince "Oğul Tanrı" saydılar.
Üçleme inancında dua çelişkisi​
Üçleme inancına sahip Hırisiyanların en belirgin özelliklerinden biri, dua ettiklerinde Hz. İsa ve Ruhul-Kudüs'ün adını anmaları ama Allah'ın adını anmamalarıdır. Bu durum, Allah ile birlikte Hz. İsa'ya ve Kutsal Ruh'a da ilahlık atfeden (Allah'ı tenzih ederiz) teslis inancının en büyük çelişkilerindendir çünkü böyle bir iddiada bulunanlar hakkında şu soruların sorulmasını gerekli kılmaktadır: Neden Allah'a dua etmiyorsunuz da Hz. İsa'ya ve Ruhul-Kudüs'e dua ediyorsunuz? Allah'a dua etmenizi engellleyen nedir? Allah'a inanıyorsanız O'na da dua etmeniz ve O'ndan istemeniz gerekmez mi? Dua konusundaki bu çelişkili inanışınızın farkında mısınız?
Bu soruları samimi olarak kendisine soracak olan tüm Hıristiyanlar doğru cevapları da kendi kendilerine verebileceklerdir. Hıristiyanlar açısından asıl sorun şudur ki; hemen hemen her Hıristiyan üçleme inancındaki çelişkilerin farkındadır ama çoğu zaman bunu sorgulamamaktadır. Asırlardır süregelen geleneklerin bir parçası olarak veya bir alışkanlık şeklinde bu uygulamaları devam ettirmektedirler. Sorgulayanlar ise doğruları çabucak görebilmektedir.
Bu nedenle sağduyulu Hıristiyanlara yapılabilecek en önemli çağrılardan biri; "Gelin, siz de, hepimizin Yaratıcısı olan Yüce Allah'a dua edin. İsteklerinizi O'na yöneltin, O'ndan isteyin." şeklinde özetlenebilecek çağrıdır.


Kimler bu sapkın inanışı reddediyor?
ucleme02.jpg

Yüce Allah’ın bir öğüt ve hidayet rehberi olarak kullarına gönderdiği Hak kitap olan Kuran’da reddedilen üçleme inancı, aynı zamanda asırlar boyunca Hıristiyan dünyasında da geniş bir kesim tarafından reddedilmiştir. Günümüzde de birçok Hıristiyan mezhep, çeşitli ilahiyatçılar, bilim adamları, araştırmacılar, yazarlar ve bağımsız Hıristiyan akımları üçleme inancını reddetmektedirler. Reddetmenin de ötesinde böyle bir inancı son derece mantıksız ve akıl dışı bulmaktadırlar.
Örneğin dünyanın dört bir yanında kiliseleri bulunan Üniteryen Kilisesi, üçleme inancını kabul etmeyen çok büyük bir Hıristiyan topluluğudur. Bu gibi cemaatler -aralarında çeşitli görüş farklılıkları bulunsa da- Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu iddiasını kabul etmemekte, gerçek Hıristiyanlığın bir ve tek olarak Allah'a iman etmeyi emrettiğini söylemektedirler. Bu toplulukların büyük bir bölümü de Hz. İsa'nın tüm insanların günahlarına kefaret olarak çarmıha gerildiği yönündeki iddianın yanlışlığını vurgulamaktadırlar. Günümüzde üçleme karşıtı Hıristiyanlarla, farklı isimler altında ve farklı kilise oluşumları şeklinde karşılaşmak mümkündür. Özellikle de Amerika'da "üçleme karşıtları" her geçen gün daha da güçlenmekte ve Hıristiyan dünyasında gerçekleri açıkça dile getirenlerin sayısı büyük bir artış göstermektedir. Bunlar arasında "The Worldwide Church Of God" özellikle dikkat çekicidir. Bu kilisenin kurucusu Herbert W. Armstrong, üçleme inancının putperest kültürlerin etkisiyle ortaya çıkan bir batıl inanç olduğunu savunmaktadır.
Öte yandan bazı Hıristiyan kiliseleri içinde üçleme karşıtı görüşlerin ortaya çıktığı, ancak bunların bastırıldığı da bilinen bir gerçektir. Örneğin Kuzey Amerika'da 19. yüzyılda doğan ve Hz. İsa'nın dönüşünün çok yakın oluşuna dikkat çeken “Seventh Day Adventist” hareketinin kurucuları, gerçekte "Ariusçu" bir temelde kurulmuş ve üçleme inanışını reddetmişlerdir. (Arius, üçleme inancı ve Hz. İsa'ya atfedilen ilahlık iddiasını reddeden, 3. yüzyılda yaşamış önemli bir Hıristiyan din adamıdır.) Ancak diğer Hıristiyan kiliselerinin “Seventh Day Adventist” mezhebine getirdikleri "Hıristiyanlıktan sapma" suçlamaları, Ariusçu inancın terk edilmesine ve bunun yerine üçleme inancının kabul edilmesine yol açmıştır. Bu ilginç dönüşüm, bugün söz konusu kilisenin mensupları tarafından da kabul edilmektedir.1
Üçleme inancını reddedenlerin başına geçmişte neler geldi?
Tarih boyunca üçleme inancına karşı çıkıp, Hz. İsa'nın sadece Allah'ın peygamberi olan bir beşer olduğunu savunan çeşitli kişi ve toplulukların çok şiddetli baskılara maruz kalmışlardır. Bu kişilerin İncil'den ve Hz. İsa'nın hayatından getirdikleri deliller her zaman göz ardı edilmiş, insanlar bu konularda konuşmaktan menedilmişlerdir. Söz konusu tevhid inancı sahipleri, Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söyleyenlere şiddetle karşı çıkmış, bunun açıkça "Allah'a şirk koşmak" olduğunu söylemişlerdir. Bu nedenle de asırlar boyunca "kafir", "sapkın" (heretik) ve hatta "din düşmanı" olarak tanıtılmışlar, onlara destek verenler de aynı tepkilerle karşılaşmışlardır. Kimi yurtlarından sürülmüş, kimi afaroz edilmiş, kimi de engizisyon mahkemelerince yakılarak öldürülmüş veya asılmışlardır. Ancak tüm bu tepkiler üçleme karşıtlarının sayıca artmalarını ve fikirlerini yaymalarını engellememiştir.
Konuyu tarafsız gözle araştıranlar bile, gerçek Hıristiyanlığın, tarih boyunca baskı altına alınan söz konusu muvahhid (tevhide inanan) Hıristiyanlık olduğunu tespit etmektedirler. Özellikle de 18. yüzyılda başlayan bağımsız Kitab-ı Mukaddes araştırmalarının büyük bir bölümünde, üçleme, kefaret ve benzeri inanışların Hıristiyan kutsal kitaplarında yer almadığı sonucuna varılmıştır.
Üçleme inanışındaki yanılgılar ve çelişkiler nelerdir?
- Üçleme inancına sahip Hıristiyanlar bir tek Allah'a dua etmiyorlar oysa ki Hz. İsa yalnızca Allah'a dua etmiştir


Alıntıdır


Allaha inanmak için nelere inanması gerekiyor insanın ?
imanın 6 şartlarını kabul etmesi gerekiyor. bunları kabul etmeyen kafirdir.
Allaha inandığını kimse söyleyemez.
Allaha inanmak için Hz. Muhammede (sav) inanması gerekiyor insanın.

HZ. MUHAMMEDE İNANMADAN ALLAHA İNANMIŞ SAYILMAZLAR..

ONLARIN İNANDIKLARI ŞEY TANRIDIR . BU TANRININ NASIL BİRİ OLDUĞUNU KENDİLERİ UYDURMUŞLARDIR .BU TANRI İNSAN ŞEKLİNDEDİR. YAŞLI DEDE ŞEKLİNDE ÇİZİYORLAR ONU
KALDI Kİ AMENTÜLERİ ŞÖYLEDİR.

İşte Katolik Hıristiyan'ın amentüsü:

l- Ben, yeri ve göğü yaratan, herşeye Kadir Baba Tanrı'ya,
2-Ve Efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya;
3-Ruhü'l-Kudüs'ten gebe kalana;
4-Ve bakire Meryem'den doğana;
5-O'nun Pontus Pilatus'tan zulüm gördüğüne,
6-Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne,
7-Cehennemlere indiğine,
8-Üçüncü gün, tekrar canlandığına,
9-Göklere çıkıp, Kadir olan Baba Tanrı'nın sağına oturduğuna,
10-Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine;
11-Ruhü'l-Kudüs'e,
12-Mukaddes Katolik kilisesine;
13-Azizlerin cemaatına;
14-Günahların affedileciğine,
15-Vücudun tekrar canlanacağına;
16-Ebedi hayata...inanırım.



SORU : KAFİRLERİ GÜYA ALLAHA İNANAN BİRİLER OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞAN KİMLERDİR VE NE İÇİN BUNU YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR?

BUNLAR "DİNDAR" KİŞİLERDİR ŞÜPHESİZ..."HİZMET"TE YAPIYORLAR...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
PAPA'LIĞA GÖRE HRİSTİYANLIKTA DEĞİŞEN BİRŞEY YOK


1992’nin son aylarında Zaman ve Türkiye gazetelerinde manşetlere taşan asparagas bir haber vardı; habere göre Papalığın yayınlamış olduğu “Katolik Kilisesi İlmihali” İslam’ın adeta onaylıyordu.

Bunun üzerine araştırmaya koyulduk; Papa’nın temsilcisi olan Vatikan Büyükelçiliği ile de yazıştık. Bütün bunları Haftalık Haber Dergisi Mesaj o zamanlar yayınlamıştı. Şimdi burada, Mesaj Dergisinde yayınlanan bugünlerdeki tartışmalara katkıda bulunabilecek yazımızı sunuyoruz:

"Hatırlayacaksınız Mesaj’ın 30 Kasım-6 Aralık 1992 tarihli 55. sayısının kapak konusu, “Hıristiyanlık” ve “Katolik Kilisesi İlmihali” idi.

Hıristiyanlık konusunda yeterli kaynağa sahip olduğumuzdan bir sorun çıkmamıştı. Ancak sıra Katolik Kilisesi’nin başı Vatikan’ın Papalığın yayınladığı “Catechisme De L’Eglise Catholiğe: Katolik Kilisesi İlmihali” ne gelince aynı imkanlara sahip olamadık. Çünkü “İlmihal”in yayım tarihi çok yeni idi. Bütün girişimlerimize rağmen yeni “İlmihal”e ulaşamadık.

Görüşlerine başvurduğumuz dinler tarihi uzmanları Prof. Dr. Günay Tümer, Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu, Prof. Dr. Abdurrahmen Küçük ve diğerleri “İlmihal”i görmediklerinden “kesin bir yargı” da bulunmanın yanlış olacağını söylüyorlardı. Bu nedenle Vatikan’ın Ankara Büyükelçiliğinden “görüş” istedik. 55. sayımızın basıma girişinden günler sonra cevaplarını bize ulaştırdılar.

Bununla birlikte ortada bir “Hıristiyanlık Tarihi” vardı; yaklaşık yirmi yüzyıldır Hıristiyanlarca ortaya konan bir “yöntem” vardı. Bunlardan hareketle biz Vatikan’ın görüşünü kestirebiliyorduk. Bizim teşhisimiz, “Hıristiyanlık Öğretisinin içeriğinde bir değişiklik yok, yalnızca terminoloji yenileniyor” şeklinde idi. Vatikan Büyükelçiliğinin cevabı da bunu ifade ediyor.

Bizim gazetelerin büyük bir sansasyonla duyurdukları haberlerin gerçeklerle çok sınırlı ilişkisi var. Şu kadarını söylemeliyim ki Vatikan böyle bir propagandayı doğrudan asla yapamazdı. Bunları da eleştirmek için değil benzeri hassas konularda daha duyarlı davranılması için yazıyorum.

VATİKAN'IN CEVABI

Vatikan Büyükelçiliğinden Sergio Sebastian sorularımızın en iyi cevabını, Prof Dr. Thomas Michel’in Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş isimli eserinde bulabileceğimizi belirtiyor ve ekte kitabı da gönderiyor. T. Michel kitabında kendini de tanıtıyor:

“Amerikalı bir katolik rahibim. Rahip olabilmek için, dört yıl süre ile katolik felsefesi, iki yıl süreile de katolik teolojisi ( Tanrı-bilimi) okudum. Amerika’da iki sene bir kilise cemaatinde rahiplik görevi ifa ettikten sonra Endonezya’ya gederek bir öğretmen okulunda İngilizce öğretmenliğini üstlendim. 1971’de Lübnan’a giderek Arapça öğrenmeye başladım. Bir yıl sonra Chicago Üniversitesinde, İslam hakkında yazıları beni çok etkileyen Prof Fazlu’r-Rahman’ın öğrencisi oldum. Bir süre Chicago’da kaldıktan sonra Arapça ve İslam hakkındaki bilgilerimi derinleştirmek için Kahire’ye gittim ve orada Amerikan Üniversitesi’nde Dar al-Ulum’da ve el-Ezher’de verilen dersleri izledim. Chicago Üniversitesinde döndüğümde, doktora tezimi hazırlamaya başladım.

Çalışmamın konusu İbn Teymiye’nin Hıristiyan dini hakkında “el-Cevab es-Salih li-men Battal Din el-Mesih” adlı çok kapsamlı eleştirisi idi. New York’ta Columbia Üniversitesinde Arapça ve İslam felsefesi dersleri verdim. Daha sonra tekrar Endonezya’ya dönerek Java’nın merkezinde, Togyakarta kentinde Hıristiyan okullarında Hıristiyan Tanrı-bilimi, İslam felsefesi ve İslam dini temel bilgileri hakkında ders verdim, 1981’den bu yana Vatikan’da Hıristiyanlık dışındaki Dinlerle İlişkiler Sekreteryası’nda, Dinler Arası Diyalog Servisinde çalışmaktayım. Görevim, İslam dünyasında çeşitli bölgelerinde tartışma ve konferanslar düzenlemektir. Roma’da papalığa bağlı Gregoriana Üniversitesi Misyoloji Fakültesinde İslami düşünce ve karşılaştırmalı dinler hakkında dersler vermekteyim.” (s. 7-9).



THOMAS MİCHEL'İN HRİSTİYAN TANRIBİLİMİNE GİRİŞ ÇALIŞMASI


Thomas Michel’in Hıristiyan Tanrıbilime Giriş (İstanbul-1992) çalışmasına gelelim. Bizim profesör ünvanlı rahip misyonerimiz, Ankara Üniversitesi’nce Türkiye’ye davet edilmiş. Niçin mi? Dinler Tarihi dersinin programı çerçevesinde Hıristiyan Teolojisi ve Dinine girişle ilgili dersler vermek için. Nerede mi? Ankara, İzmir ve Konya İlahiyat fakültelerinde, 1987-1989 yıllarında. Adı geçen kitabı da öğrencilerine verdiği derslerden derlenmiş.

Şimdi de gelelim bizim gazetelerce sansasyonel olarak verilen haberlerin aslına. Yeni İlmihal’e dayandırılan değişiklikler esasında, II. Vatikan Konsilin de alınan kararların bir yansımasıdır. II. Vatikan Konsili hakkında T. Michel’in verdiği bilgiler şöyle: "Kilisenin en son Konsili 1962-1965 yılları arasında. Papa 23. Jean tarafından, Katolik Kilisesini günümüzün gereksinimlerine uygun şekilde yenilemek üzere toplantıya çağırdı. Vatikan Konsili, Hıristiyan inancının her bir yönünü ve uygulamasını yenilemeyi amaçlayan 16 belge kaleme aldı. “Nostra Aetate” (Günümüzde...) adını taşıyan belge diğer dinlerin müminlerini de ele almaktadır. Bu dokümanın İslam’la ilgili bölümünde, bir Kilise Konsili ilk kez resmen Müslümanlardan söz etmektedir. Belge kısaca aşağıdaki öğretileri içerir: Hıristiyanlar Müslümanlara saygı göstermeli ve değer vermelidir/Müslümanlarla Hıristiyanlar, insanlığa mesajını ileten aynı Yaratıcı, Kadiri Mutlak ve Rahman Allah’a tapar/ Müslümanlarla Hıristiyanlar birlikte onun iradesine baş eğmeğe gayret ederler/ Her iki toplumun dini İbrahim’in imanından neşet eder (doğar) /Müslümanlarla Hıristiyanlar Tanrı’nın son gün yargısını ve ölülerin dirilmesini beklerler/Müslümanlar doğruluktan ayrılmayan bir yaşama önem verir ve Tanrı’ya dua ile, sadaka ile, oruç ile ibadet ederler.

Konsilin yayınladığı belgenin İslam’la ilgili bölümünün sonunda şu sözler yer alır: “Yüzyıllar boyunca, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında bir çok çelişmeler ve ihtilaflar oluşmuştur. Bu Konsil herkesi geçmişi unutmaya ve karşılıkla anlayış yolunda açık yürekli gayretleri sarf etmeye davet eder. Hıristiyanlarla Müslümanlar, tüm insanlık uğruna, barışı, özgürlüğü, sosyal adaleti ve ahlaki değerleri birlikte korumalı ve ileri götürmelidir” (s.110-112)

Yalnızca bunları okuyan kimse, Hıristiyanlık hakkında derinlikli bilgi sahibi değilse gerçekten yanılacaktır. Hıristiyanlıkta tevhid esintileri, hatta bunun ötesinde “Tek Tanrı İnancı” olduğunu zannedecektir. Keşke gerçekler böyle olsaydı. II. Vatikan Konsili bütün bu kararları alırken öğretinin/doktrin içeriğinde bir değişikliğe gitmemiştir yalnızca terminoloji değişikliğine gitmiştir. Nitekim Thomas Michel’i kitabında “Incarnation: Tenleşme, İsa’nın Oğul Tanrı Oluşu” ve “Teslis: Üçlü Birlik” inancını da işliyor (s: 56-58, 64-73), sonuçta bu inançlarda herhangi bir değişiklik sözkonusu edilmiyor. Esasında bu iki temel inançta bir değişiklik olursa Hıristiyanlık bütünüyle bambaşka bir dine dönüşmüş olur; çünkü bugünkü Hıristiyanlık Aziz Pavlus’un görüşleri doğrultusunda bu iki inanç üzerine kurulmuştur.

Ancak misyonerlik önündeki İslam engelini aşmak için terminoloji değişikliğini de çaresiz öngörüyorlar. Bu değişikliğin arkasında “Hıristiyan Misyonerlik Anlayışı” yatmaktadır. İslam’da tebliğ ve da’vette Müslüman’ın dini anlatırken bir değişiklik yapması mümkün değildir. Dini olduğu gibi anlatmak zorunludur. Ama Hıristiyan Misyonerlik Anlayışına göre insanları Hıristiyanlaştırma uğruna her türlü yalanın söylenmesi ve iki yüzlü davranılması mümkündür; bunun da ötesinde bu kutsal bir davranıştır. Bunu kendi görüşümüz olarak öne sürmüyoruz. Bakın Hıristiyanlığın Kutsal Metinlerde yer alan Pavlus’un şu sözlerine:

“Peki ödülüm nedir? Müjde’yi, İncil’i yayarken bunu karşılıksız olarak bildirmek böylece Müjde’yi yaymaktan doğan hakkımı kullanmamaktır/ Ben özgürüm, kimsenin kölesi değil. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum/ Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa (Tevrat)’nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları (Yahudileri) kazanmak için onlara yasa altındaymış gibi davrandım/... Yasaya sahip olmayanları (Yahudi olmayanları) kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım/ Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum/ Bunların hepsini İncil’de payım olsun diye Müjde’nin uğruna yapıyorum” (Pavlus’un Korintlileri Birinci Mektubu, Bölüm: 9/18-23, Kitab-ı Mukaddes, S: 361, Kitab-ı Mukaddes Şirketi yayını).

Özetle Pavlus, “herkese iki yüzlü davrandım, içim Hıristiyan olduğu halde dışımdan Yahudi’yle Yahudi, Putperestle putperest odum” diyor. Şimdi de İslam’la aralarında bir fark olmadığını söylemeye çalışıyorlar. Niçin? Hıristiyan misyonerliğin önündeki engelleri kaldırmak için.Ya buna alet olan diyalogculara ne demeli? Bence Yahudiler Hıristiyanlardan daha dürüstler. Çünkü kendilerine benzetmiş olsalar da dinleri konusunda Hıristiyanlar gibi iki yüzlü değiller."


PAPA'LIĞA GÖRE HRİSTİYANLIKTA DEĞİŞEN BİRŞEY YOK
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
ucleme02.jpg


“Peki ödülüm nedir? Müjde’yi, İncil’i yayarken bunu karşılıksız olarak bildirmek böylece Müjde’yi yaymaktan doğan hakkımı kullanmamaktır/ Ben özgürüm, kimsenin kölesi değil. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum/ Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa (Tevrat)’nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları (Yahudileri) kazanmak için onlara yasa altındaymış gibi davrandım/... Yasaya sahip olmayanları (Yahudi olmayanları) kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım/ Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum/ Bunların hepsini İncil’de payım olsun diye Müjde’nin uğruna yapıyorum” (Pavlus’un Korintlileri Birinci Mektubu, Bölüm: 9/18-23, Kitab-ı Mukaddes, S: 361, Kitab-ı Mukaddes Şirketi yayını).
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hmmm....__?????

ÖZETLE ...: SADECE İSLAM!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! DEĞİLMİ? O MAKALE NEDİR O ZAMAN ?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt