Allah; kainatın ve kainatta var olan, “yaratılmış” özelliğine sahip her şeyin yaratıcısı, koruyucusu, öldürüp tekrar diriltecek olan, ibadet edilmeye layık tek ve hakiki varlıktır. Beşer idrakinin tahayyül edeceği bütün kemal sıfatlardan daha yüce bir kemalin sahibi ve her türlü noksan sıfattan münezzeh ma’bud–ü hakiki/ibadete tek layık olandır.
Allah ismi; İsm–i celâl’dir.
Sadece Allah için kullanılan bu İsm–i celâl, bu özelliğiyle de Allah’ın diğer 99 isminden ayrılır.
Bu ism–i ilahî, bu yönüyle sadece Allah için kullanılır.
Bizzat Cenab–ı hak bu ismi zatı için kullanmıştır.
Kendi zatının dışında hiç kimseye, hiçbir varlığa ad olarak kullanılmamıştır.
Bu İsm–i celal’in muadili, benzeri de yoktur.
Çünkü Allah (cc)’ın eşi ve benzeri yoktur.
Sadece Allah’a ait bir isim olduğu için de, ikilisi, çoğulu, erkek ve dişi sigasında kullanılması da mümkün değildir.
Diğer diller de kullanılan hiçbir isim de Allah isminin yerini tutmaz.
İlâh, Türkçe’si olan Tanrı, Hudâ ve benzeri isimler genel manada bir yaratıcıyı, bir ma’budu ifade eden isimler olsa da Allah isminin yerini asla tutamazlar.
Bilerek yada bilmeyerek yapılan bir başka yanlış da şudur. Diğer dillerden Türkçe’ye “tanrı” şeklinde tercüme edilen ‘ilah’ı Allah diye tercüme etmek.
Bazılarının, –özellikle de bir gurubun– Tanrı yerine Allah ismini kullanması da büyük bir yanlıştır.
Teslis/üçleme esasına dayanan Hıristiyanlıkta kullanılan Tanrı kelimesi, zimnen içinde bu “teslis/üçleme” inanışını da taşır.
Bunun aksine Allah İsm–i Celâl’i, İslam’ın temel akait ölçüsü olan tevhidi hatırlatır. Hatta, sadece hatırlatmaz tevhidle eş anlamlıdır.
Biz Allah deyince vasıfları Kur’an’da geçen yüce yaratıcıyı kastediyoruz.
Bu, bizim iddiamız değil Kur’an–ı Azmüşşan’ın ölçüsüdür.
Bu düşüncemizi, baştan sona Allah’tan bahsettiği için adı “İhlas” olan sureden alıyoruz.
Hz. Peygamber (as)’ın sahih hadislerinde “Kur’an’ın üçte birine denk” kabul edilen bu süre, dönemim değişik inanış mensuplarının Peygamber’e (as): “Bu bahsedip durduğun Allah nasıl bir şeydir, onu bize bir tarif et demeleri” üzerine inmiştir.
1–De ki: “O tek Allah’tır.
2–Allah, öncesiz ve sonrasızdır.
3–O doğurmamıştır, doğurulmamıştır.
4–Ve hiçbir şey onunla mukayese edilemez. (İhlas suresi, 112/1–4)
İşte dört ayetle özetlenen Müslüman’ın iman ettiği ve ibadet ettiği Allah bu özelliklere sahiptir.
Adına “İhlâs” dediğimiz bu suredeki dört ayet ve bu dört ayette sıralanan vasıflar, tapınılan diğer şeylere de reddiyedir.
“Teslis/üçleme inancını savunanlara; “O tek Allah’tır”.
Zamanla kayıtlı olanı ilâh edinene; “Allah, öncesiz ve sonrasızdır”.
“Bana–oğul”, yada “Üzeyir Allah’ın oğludur” inancında olanlara da; “O doğmamıştır ve doğrulmamıştır”,
Allah’a başka şeyleri benzetenlere de; “Ve hiçbir şey O’nunla mukayese edilemez” ferman–ı ilahîsi ile onlara cevap verilmiştir.
Başka bir delile ihtiyaç duyulmadan bile, Allah’a iman edince bu ölümsüz ölçüler de kabul edilmiş olur.
Onun için, bazılarının gayr–i İslamî metinlerde geçen “Tanrı/God” ve benzeri kelimeleri Allâh” şeklinde tercüme etmeleri son derece yanlıştır.
Tabii eğer kasıtlı değilse.
Müslüm KARABACAK
Allah ismi; İsm–i celâl’dir.
Sadece Allah için kullanılan bu İsm–i celâl, bu özelliğiyle de Allah’ın diğer 99 isminden ayrılır.
Bu ism–i ilahî, bu yönüyle sadece Allah için kullanılır.
Bizzat Cenab–ı hak bu ismi zatı için kullanmıştır.
Kendi zatının dışında hiç kimseye, hiçbir varlığa ad olarak kullanılmamıştır.
Bu İsm–i celal’in muadili, benzeri de yoktur.
Çünkü Allah (cc)’ın eşi ve benzeri yoktur.
Sadece Allah’a ait bir isim olduğu için de, ikilisi, çoğulu, erkek ve dişi sigasında kullanılması da mümkün değildir.
Diğer diller de kullanılan hiçbir isim de Allah isminin yerini tutmaz.
İlâh, Türkçe’si olan Tanrı, Hudâ ve benzeri isimler genel manada bir yaratıcıyı, bir ma’budu ifade eden isimler olsa da Allah isminin yerini asla tutamazlar.
Bilerek yada bilmeyerek yapılan bir başka yanlış da şudur. Diğer dillerden Türkçe’ye “tanrı” şeklinde tercüme edilen ‘ilah’ı Allah diye tercüme etmek.
Bazılarının, –özellikle de bir gurubun– Tanrı yerine Allah ismini kullanması da büyük bir yanlıştır.
Teslis/üçleme esasına dayanan Hıristiyanlıkta kullanılan Tanrı kelimesi, zimnen içinde bu “teslis/üçleme” inanışını da taşır.
Bunun aksine Allah İsm–i Celâl’i, İslam’ın temel akait ölçüsü olan tevhidi hatırlatır. Hatta, sadece hatırlatmaz tevhidle eş anlamlıdır.
Biz Allah deyince vasıfları Kur’an’da geçen yüce yaratıcıyı kastediyoruz.
Bu, bizim iddiamız değil Kur’an–ı Azmüşşan’ın ölçüsüdür.
Bu düşüncemizi, baştan sona Allah’tan bahsettiği için adı “İhlas” olan sureden alıyoruz.
Hz. Peygamber (as)’ın sahih hadislerinde “Kur’an’ın üçte birine denk” kabul edilen bu süre, dönemim değişik inanış mensuplarının Peygamber’e (as): “Bu bahsedip durduğun Allah nasıl bir şeydir, onu bize bir tarif et demeleri” üzerine inmiştir.
1–De ki: “O tek Allah’tır.
2–Allah, öncesiz ve sonrasızdır.
3–O doğurmamıştır, doğurulmamıştır.
4–Ve hiçbir şey onunla mukayese edilemez. (İhlas suresi, 112/1–4)
İşte dört ayetle özetlenen Müslüman’ın iman ettiği ve ibadet ettiği Allah bu özelliklere sahiptir.
Adına “İhlâs” dediğimiz bu suredeki dört ayet ve bu dört ayette sıralanan vasıflar, tapınılan diğer şeylere de reddiyedir.
“Teslis/üçleme inancını savunanlara; “O tek Allah’tır”.
Zamanla kayıtlı olanı ilâh edinene; “Allah, öncesiz ve sonrasızdır”.
“Bana–oğul”, yada “Üzeyir Allah’ın oğludur” inancında olanlara da; “O doğmamıştır ve doğrulmamıştır”,
Allah’a başka şeyleri benzetenlere de; “Ve hiçbir şey O’nunla mukayese edilemez” ferman–ı ilahîsi ile onlara cevap verilmiştir.
Başka bir delile ihtiyaç duyulmadan bile, Allah’a iman edince bu ölümsüz ölçüler de kabul edilmiş olur.
Onun için, bazılarının gayr–i İslamî metinlerde geçen “Tanrı/God” ve benzeri kelimeleri Allâh” şeklinde tercüme etmeleri son derece yanlıştır.
Tabii eğer kasıtlı değilse.
Müslüm KARABACAK