Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Terör örgütü nato (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
TERÖR ÖRGÜTÜ NATO

Tuncay AKSOY
nato.JPG
NATO(Kuzey Atlantik Anlaşması) isminden de anlaşılacağı üzere Atlantik merkezli olarak kurulan bu yapılanma ABD’nin dünyada estirdiği terör ve katliamlarında da taşeronluğu görevini yürütmektedir. Bugünlerde NATO’yu gündeme getiren gelişme ise, 60. kuruluş yıldönümünde AB-D ile işbirliğine girmiş emperyalizmin gönüllü işbirlikçilerinin Strasbourg ve Baden’de 3-4 Nisan tarihlerinde bir araya gelerek, ellerinde milyonlarca insanın kanı olan bu

suç şebekesinin kuruluşunu kutlayacak
olması.

NATO üyelerinden Fransa-Almanyasınırında yapılan bu zirvenin iki temel özelliği var: Birincisi, yukarıda bahsettiğimiz gibi, NATO’nun 60. yılını kutlaması. Diğeri ise, emperyalist kapitalist sistemin yaşadığı ekonomik kriz koşullarında NATO’nun izleyeceği stratejinin tartışılması.

Kuşkusuz ABD’nin “dünyayı yönetme”si için ödenek temini ve askerlerinin yetersizliği, NATO bünyesindeki diğer ülkeleri de bu işgallerde kullanmasına vesile teşkil etmektedir.

NATO’nun kuruluş amacı, 2. Dünya Savaşı sonrası Soyvetler Birliği’nin Avrupa’daki
etkisini artırma çabalarına ve komünizm tehdidinin yayılmasına karşı çıkmaktı. 1991’de Sovyetler dağıldı ve ABD küresel tek süper güç olma avantajını kazandı.

1993 yılında ise, tek küresel güç ABD’nin küresel amaçları için ortam hazırlamakla görevli ABD stratejistlerinden S. Huntington, İslâm ülkelerinin topraklarındaki enerji kaynaklarını ele geçirmek için ‘medeniyetlerin niçin savaşacağını’ açıklarken, Fukuyama ise, ‘Batı değerlerinin galip geldiği ideolojik savaşın bittiğini ve bu nedenle de tarihin sona erdiğini’ açıkladı. Brezinski ise, “İslâm ülkelerinin enerji kaynaklarını ele geçirme projesi”nin jeostratejik haritasını çiziyordu.

1949’da 12 üyeyle kurulan NATO, Soyvetler Birliği’nin 1991’de dağılması sonrası hedefsiz kalmıştı. Ancak, kurulu olan bu ittifak, o tarihten bu yana savunma rolünü “alan dışı” faaliyetlerde de kullanmaya başladı. ABD’nin “yeni bir dünya düzeni” kurma amaçlı olan bu projelerinin uygulanabilmesi için de NATO’ya çok önemli işler düşmekteydi.

11 Eylül saldırısı tüm dünya için olduğu gibi NATO için de bir dönüm noktası oldu. 11 Eylül hadisesinden sonra dönemin NATO genel sekreteri, NATO’nun meşhur 5. Maddesini yürürlüğe sokacak ve “ABD’ye yapılan saldırı bütün üyelere yapılmıştır” diyerek NATO’nun yeni stratejik konseptini belirleyecekti.

MADDE 5
Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde Tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak , Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.”

Aslında bu kurgu Uluslararası Terör Örgütü NATO’nun tamamen işlevi dışına çıktığı ve emperyalist devletlerin silahlı gücü ve baskı aracı olarak kullanıldığının da kanıtıdır. 5. Madde’de yazan ‘silahlı saldırıdan’ kasıt tamamen kendi hegemonyalarını kurmak amacı ile yöneldikleri, sömüreceği ülkeleri işgal etme amacı güden NATO için zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir. Buna en güzel örnek ise, bugün hâlâ daha NATO katliamlarına direnen Afganistan’dır diyebiliriz. NATO, başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalist devletlerin bir terör makinesi, katliam aracıdır. Bunu dün Bosna vesilesi ile soykırıma tabi tutulan Müslümanlar üzerinde seyretmiştik, bugün de hususen Afganistan’da seyrediyoruz.

Afganistan operasyonu NATO’nun kuruluşundan bugüne uluslararası alanda yaşanan değişimler nedeniyle pek çok ilki ifade etmektedir. Öncelikle 11 Eylül Hadisesinin ardından, 4 Nisan 1949’da ABD’nin Başkenti Vaşington’da imzalan ve NATO’nun Anayasası olarak nitelendirilen anlaşmanın 5. maddesi ilk kez Afganistan için devreye sokulmuştur.

Aslında Afganistan için Emperyalistler arası çıkar çatışmalarının sergilendiği bölge de diyebiliriz. Bu çıkar çatışmaları sadece NATO üyesi ülkeler arasında değil, ABD-Rusya çekişmesi üzerinden de seyredilebilir: Rusya’nın kendini toparladığı ve daha da sertleştiği Rusya-Gürcistan Savaşı ile kendini göstermişti. Ardından Doğu Avrupa’ya füze kalkanı konuşlandırılması gündeme oturmuştu. Münih’teki NATO konferansında bu sorun da emperyalistler arası pazarlığın konusu oldu.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
nato_m%C3%A7.jpg
NATO’nun belli bir süredir gündemine aldığı ve bu zirvede de tartışacağı gündemlerde biri de şüphesiz ki, Afganistan olacaktır. Afganistan’da Mücahid Taliban Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği İstiklâl Savaşı karşısında çaresiz kalan ABD ve NATO güçleri, baharın gelmesiyle direnişin daha da gelişeceği korkusunu yaşamakta ve bundan dolayı ek olarak on binlerce asker göndermeyi istemektedirler. Ancak Irak’ta sadece ABD’li asker sayısını 160.000’e çık armasına rağmen hakimiyet sağlayamayan ve her gün kayıplar vermeye devam eden ABD’nin, gerek Irak’tan bir kısım askerini Afganistan’a sevk etmesi ve gerekse de Almanya gibi NATO üyelerinin asker sayısını artırmaları, Afganistan’a hakim olmalarını sağlayamayacaktır. ABD ve NATO, Irak’ta da, Afganistan’da da yenilgiye mahkûmdur. Bu yenilgi Uluslar arası terör şebekelerinin yani NATO, BM, ISAF vs’lerin de yenilgisi olacağından Afganistan’daki Taliban rejimini ortadan kaldırmak isteyen ve tüm gücünü burada ki savaşa odaklayan Obama için de çöküş olacaktır.


Diğer Maddeler
-Bu Antlaşma’nın Tarafları, Birleşmiş Milletler Yasası’nın amaçları ve ilkelerine olan inançlarını ve bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama arzularını teyid ederler.
-Demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar.
-Kuzey Atlantik bölgesinde istikrar ve refahın geliştirilmesini amaçlarlar.
-Toplu savunma ve barış ile güvenliğin korunması için çabalarını birleştirmekte kararlıdırlar.

Washington - 4 Nisan 1949
NATO’nun aldığı bu kararlar doğrultusunda NATO ve BM’in hangi “barış”ı tesis ettiğini de görmüş oluyoruz: Irak ve Afganistan ve öncesinde Bosna, Somali’de uygulanan gizli ve açık katliamlarında bir numaralı sorumlularıdır bunlar. Bütün yaşananlar, Teröristbaşı ABD’nin Terör Örgütü NATO’yu kuruluşundan itibaren sömürme ve katliamları meşrulaştırma görevi ile çok da güzel bir şekilde kullandığını gösteriyor. “Demokrasi” denilen ve ne olduğu uygulayıcısı ülkeler tarafından da kestirilemeyen ve her işgal altına aldığı bölgeye götürülen sahte özgürlük ve hukuk ise IRAK’ta işgalin 6.yılında katledilen 3 milyon insan ile ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’nin NATO İttifakındaki Rolü
Türkiye yeni NATO konsepti açısından bölgesel bir aktör veya bölgesel bir liderlik için, NATO ve emperyalist güçlerin uç karakolu vazifesini ifâ etmektedir. Bu açıdan Türkiye’ye verilen, askeri terimlerle, “ileri karakol” rolü bugün Ortadoğu ve Asya’da uygulanmaya konulmuştur. Bütün bunlardan çıkarabileceğimiz sonuç ise NATO’yu ayakta tutma- yaşatma görevi ile Türkiye’ye önem atfedilmesi ki; Afganistan’da bulunan ISAF ismi altındaki birlik de görevini bize açıklamaya yetiyor. “NATO içinde yapılan birçok çalışma, Avrupa-Asya bölgesinde yer alan 22 sıcak noktanın 19’unun Türkiye’yi doğrudan ya da dolaylı ilgilendirdiğini gösteriyor.” (Serkan Demirtaş, Büyük NATO Projesi, Cumhuriyet Strateji, 5 Temmuz 2004).

Haziran 2003 tarihli NATO Savunma Planı Komitesi kararlarına göre, NATO, acil müdahale kuvvetlerinin planlanan üç merkezinden biri İstanbul’dadır. İstanbul’daki 3. Kolordu, NATO görevlerinde sevk edilmeye hazır olma derecesi yüksek karargah olarak hazırlanmaktadır. NATO Güney Saha Komutanlığı’nın yeniden yapılanması çerçevesinde Güney Bölge Hava Kuvvetleri komutanlığı İzmir’e gidecektir… “Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi” olarak adlandırılan uluslar arası terörle mücadele birimlerinden biri Türkiye’de kurulacaktır.” (Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, www.turksae. com )

Burada başka bir hususa geçeyim. NATO’nun yayınladığı bir bültende, bizim gücümüzün ancak savaş sonrasında işe yarayacağı söyleniyor. Bunun Türkçesi nedir biliyor musunuz? Adam geldi buraya bir bomba attı ve burası yıkıldı; meydana gelen moloz yığınını kaldırmak için amele lâzım... Bizim gücümüz de bu... Anlatabildim mi?.. Türkiye bütçesinin üçte birini götüren bir hâdise, iktisadî bakımdan da belimizi kıran bir hâdise olmasına rağmen, Çin ordusunu andıran kuru sayı çokluğu muhafaza ediliyor!..” (Salih Mirzabeyoğlu Üç Işık / Sohbet-Konferans, İBDA Yay., İstanbul 1996, s. 67-98)

Obama Türkiye’ye gelecek ve muhtemelen Afganistan için daha çok asker isteyecek. Şu ân orada bulunan askerler ne yapıyor sizce? Tabi ki ABD’nin işgal sonrası durumunu bir Müslüman ülke sayesinde meşrulaştırmasını ve “Mehmetçik”i emperyalist çıkarları için kullanılması görevini üsleniyor.

NATO bir terör örgütüdür ve bu örgütte Türkiye’nin yeri yoktur.

NATO dahil bütün emperyalist kuruluşlar dağıtılmalı ve Türkiye bu kuruluşlarla ilişkilerini kesmelidir. Türkiye çok geçmeden “Tarihi Misyon”u doğrultusunda bölgesinde bir güç oluşturmalıdır.

BARAN Dergisi Sayı: 116
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Hükümet NATO’da sınıfta kaldı Türkiye'nin Rasmussen'in adaylığına yönelik itirazını geri çekmesini sağlayan vaatlerin yerine gelmesi güç görünüyor.
22/04/2009
1963.jpg
NATO'nun yeni genel sekreteri Danimarka eski Başbakanı Rasmussen Ağustos ayında görevi devralmaya hazırlanıyor. Ancak Türkiye'nin Rasmussen'in adaylığına yönelik itirazını geri çekmesini sağlayan vaatlerin yerine gelmesi güç görünüyor.
VERİLDİĞİ İDDİA EDİLEN SÖZLER FOS ÇIKTI
Eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in NATO Genel Sekreteri seçilmesi karşılığında Ankara'ya verildiği belirtilen vaatlerden biri daha hayal oldu.Roj TV'nin kapatılması konusunda herhangi bir somut adım atılmamasının ve Rasmussen'in Medeniyetler İttifakı Forumu'nda yaptığı konuşmada Hz. Muhammed karikatürleri nedeniyle özür dilememesinin ardından şimdi de Türkiye'ye "vaat edilen" Genel Sekreter Yardımcılığı konusunda sıkıntı yaşanıyor.
ALMANYA VE FRANSA KARŞI ÇIKIYOR
İttifak kaynakları, bu konuda kısa vadede gelişme beklemediklerinin altını çizerken, yeni bir pozisyon açılmasına da Almanya ve Fransa karşı çıkıyor.
NATO Genel Sekreteri'nin altında bir Genel Sekreter Vekili ve 6 Genel Sekreter Yardımcısı görev yapıyor. Bu mevcut makamlardan birine bir Türk'ün atanması ise kısa vadede mümkün gözükmüyor. Bu görevlere atananlar genelde 4 yıl boyunca görev yapıyor ve hiçbirinin görev süresi dolmuş değil.
TÜRKİYE NE İSTEMİŞTİ
Ankara, Roj TV yayınları ve karikatür krizindeki tutumu nedeniyle Rasmussen'i veto etmekten vazgeçerken, karşılığında NATO genel sekreter yardımcılığı istemişti.
milli_gazete.png

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
NATO artık büyük bela!

Mustafa YÜREKLİ
17 Nisan 2009


nato_victim2.jpg
NATO genel sekreterliğine Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in getirilmesi konusunda yaşanan tartışmalar dikkatinizi çekmiştir.

Bakmayın siz yapılan pazarlıklarda, herkes kendisine göre bir “başarı” payı biçmesine; bundan daha önemli olanı, ABD, AB ve Türkiye’nin birbirleriyle ilişkilerine ve gelecekte alacağı şekle ilişkin sinyaller vermiş olması.
Türkiye, “Strasbourg’daki pazarlıktan kârlı çıktığının propagandasını yapa dursun, daha atılan imza bile kurumadan, Rasmussen, hem de İstanbul’da, verildiği ileri sürülen sözleri yerine getirmeyeceğinin açık işaretlerini verdi.
AVRUPA’NIN RASMUSSEN ATAĞI
NATO’nun asıl sahibi emperyalist ülkeler ile Türkiye arasında genel sekreterliğine Rasmussen’in getirilmesi konusunda yapılan pazarlıkta, Ankara’nın ne aldığı ne verdiği konusunda değişik iddialar ortaya atılıyor, yorumlar yapılıyor.
Öncelikle belirtmeliyim ki Rasmussen’in politik kişiliğini, nasıl adaylık pozisyonuna geçtiğini merak edenler, o günlerde Avrupa basınında, özellikle Alman basınında yer alan haberlere ve yorumlara şöyle bir bakmalılar..
Alman basını Rasmussen’in en önemli özelliğinin “ultra-liberal” ve “pragmatist” olduğunu yazıp çizdi. Bunun anlamı çok açık: Rasmussen’in sabit bir görüşü yok. Rotasını, somut duruma göre çiziyor, çıkarına göre yön belirliyor. Anders Fogh Rasmussen’in Danimarka Başbakanı oluşuna ve son olayda NATO’nun genel sekreterliğine gelişine bakılırsa, sözkonusu politikasını uygularken de hep kârlı çıkmayı başarmış görünüyor.

Bu arada Rasmussen’in NATO genel sekreteri seçilmesinde Almanya’nın büyük rol oynadığını da tespit etmeliyiz. Avrupa basınında yazılanlara göre, Danimarka, Rasmussen’in adaylığı konusunu ilk olarak Almanya’ya açmış. Başbakan Merkel, Rasmussen’in adaylığına “ikna” olunca, durmamış, açıkça destek vermiş, konuyu Sarkozy’e açmış ve onu da “ikna” edip onayını almış. Böylece Rasmussen, AB’nin ortak adayı olarak öne çıkmış.

Yine basına yansıdığına göre, NATO genel sekreteriliğine Avrupa Birliği’nin ortak aday olarak Rasmussen’i önermelerine Barack Obama ilk etapta soğuk bakmış. Çünkü, Irak işgali konusunda Bush’un sadık müttefiki olan Rasmussen, Obama’nın politikalarına pek uymamaktaymış. Fakat Obama, katıldığı ilk uluslararası resmi zirvede itibarını sarsacak bir gerilimi ve başarısızlığı göze almadığı için taraflar arasında arabuluculuk yapmayı uygun görmüş ve sonunda istediğini elde etmiş.
Burada AB içinde Danimarka’nın Türkiye ve İslam düşmanlığıyla öne çıkışına vurgu yapmadan geçemeyeceğim. Danimarka’nın eti ne, budu ne, ama Roj TV’ye yayın imkanı vermesi ve “karikatür” komplosu isminden ve cisminden büyük bir rol kazandırdı işte. Fransa ve Almanya’nın Danimarka’yı maşa olarak kullandıkları anlaşılır bir durum aslında.
Rasmussen’in AB’nin ortak adayı olduğu şeklindeki açıklamalara Cumhurbaşkanı Gül’ün gösterdiği tepki üst üste konulunca, fotoğraf ortaya çıkıyor: NATO toplantısında AB’nin büyük Rasmussen atağı, aynı zamanda büyük fiyaka.. Hatta NATO’ya biçilen yeni rolün işareti..
TÜRKİYE’NİN TAVRI

Bu gelişmeler üzerine Türkiye de NATO toplantısında AB’ye dair taleplerini pazarlık masasına sürmüş.
Pazarlıkların içyüzü, Financial Times Deutschland gazetesinin sağlam kaynaklara dayandırarak verdiği “NATO, Rasmussen için yüksek bedel ödedi” başlıklı haberinde, biraz daha ayrıntılı olarak ortaya konuldu.
Buna göre, Türkiye ile AB arasında devam eden müzakereler kapsamında, “enerji” ve “vergi” başlıklarının açılmasına karşılık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rasmussen’e yeşil ışık yakmış.
NATO toplantısında AB pazarlığı yapılırken, Obama’ya da AB’ye Türkiye’yi tam üye yapmayı telkin etmek düşmüş. Obama’nın bu çıkışı, ABD dış politikasında bir değişikliğin olmadığını ve olamayacağını gösteriyor. Ondan önceki liderler Clinton ve Bush da sık sık AB’ye Türkiye’nin üyeliği için çağrıda bulunmuştu çünkü ve Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, özellikle Fransa ve Almanya şimdi olduğu gibi tepkiyle karşılamıştı.
Türkiye üzerinden Obama ile Sarkozy-Merkel ikilisi arasında yaşanan “görüş ayrılığı”, ABD’nin yeni dönem için belirlediği “her şeye sıfırdan başlama” (reset) stratejisinin çok fazla uzun ömürlü olmayacağını da gösteriyor. Çünkü taraflar arasında o kadar çok fazla görüş ayrılığı ve çatışma noktası var ki...
NATO’nun gelecekte nasıl şekillendirileceği ve muhtemel yapıda Türkiye’ye biçilen rol, sözkonusu ABD ile AB’nin çatışma noktalarının önemli kavşakları olsa gerek.
Burada Türkiye’nin düştüğü duruma dikkatinizi çekmek isterim: Türkiye, AB karşısında eline tarihi bir koz geçiriyor ve bunu da AB’ye üyelikte kullanıyor. Çok trajik değil mi? Görünen o ki aşkından gözleri görmez hale gelen Türkiye’yle oynamakta AB hiç zorlanmıyor. AB Türkiye’yi belalı aşığı görmekte haksız mı?
NATO ŞİMDİ “BÜYÜK BELA”
Kuruluşunun 60. yılında NATO en zor ve zayıf dönemini yaşıyor:
Afganistan’da bataklığa saplanmış.
İç çelişkiler gittikçe büyüyor ve çatışmalar şiddetleniyor.
Ayrıca NATO’ya karşı yeniden yükselen muhalefet de dünya çapında gittikçe güçleniyor.
Bu durumda “ultra-liberal” ve “pragmatist” Rasmussen’in işinin o kadar kolay olmadığı aşikar. anlaşılıyor.
NATO bu zor durumdan çıkmak için her zamankinden çok daha tehlikeli, saldırgan olacaktır. Tıpkı yaralı bir hayvan gibi sağa sola saldıracaktır.
NATO’nun yeni düşmanı İslam dünyası. Bu konuşuldu, biliniyor. NATO artık Haçlı Seferleri düzenleyecek..
Rasmussen ise bu saldırganlığa en uygun isim: Afganistan ve Irak işgalleri sırasında Bush’a tam destek verdi; hatta asker gönderdi. Rasmussen ülkesinde yabancı düşmanı Danimarka Halk Partisi ile dirsek teması içerisinde olmasını da burada anmalıyız. İki dönem yabancı düşmanı bir parti ile gayet uyumlu bir şekilde çalıştı ve onların göçmenlere yönelik talep ettiği pek çok uygulamayı hayata geçirdi.
NATO’nun başında şimdi Bush’çu ve yabancı düşmanlığını tolere eden bir pragmatist lider, Türkiye ve İslam dünyasına düşmanlığıyla öne çıkmış Rasmussen bulunuyor.
Bir Bush’çuyu, bir Türkiye ve İslam düşmanını NATO’nun başına getirmek için bunca çaba harcayan ülkelerin liderlerinin aslında Bush’a özendikleri, Türkiye ve İslam dünyasına düşmanlıkları Rasmussen tercihinden anlaşılmıyor mu?
NATO artık büyük bela..

Haber 7

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54

05 Mayıs 2009 Salı




GÜRCİSTAN'DA AYAKLANMA



Gürcistan Savunma Bakanlığı ülkede askeri üste ayaklanma çıktığını duyurdu. Reuters haber ajansı ayaklanmanın devam ettiğini duyurdu.
Gürcistan Savunma Bakanlığı'nda yapılan açıklamada ülkede bir darbe girişiminin önlendiği ve Mukhrovani askeri üssünde ayaklanma çıktığını belirtti.
Savunma Bakanı David Sikharulidze Rustavi 2 televizyonuna yaptığı açıklamada darbe girişimiyle Gürcistan'da yapılacak NATO tatbikatının önlenmek istendiğini söyledi.
Savunma Bakanı Sikharulidze, ayaklanmanın amacının yarın başlayacak NATO tatbikatını engellemek olduğunu belirterek, isyanın sona erdirilmesi için askerlerle görüşmelerin devam ettiğini dile getirdi.
RUSYA'YA SUÇLAMA
Gürcistan İçişleri Bakanlığı da, Rusya'nın Gürcistan'da geniş çaplı bir askeri isyan başlatarak darbe yapmayı amaçladığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı sözcüsü Şota Utiaşvili, Gürcistan ordusunun farklı bölüklerinde organize bir isyan planlandığını ve bu planın ayrıntılarıyla ilgili bugün basına açıklama yapacaklarını kaydetti.
Rustavi2 televizyonuna açıklama yapan Utiaşvili, darbe planının Rusya ile birlikte yürütüldüğünü ve NATO'nun yarın Gürcistan'da başlatacağı askeri tatbikatın engellenmesinin amaçlandığını söyledi. İçişleri Bakanlığı, olayla ilgili olarak bir kişinin tutuklandığını bildirdi.
MEDVEDEV UYARMIŞTI
Gürcistan'da yarın başlayacak NATO tatbikatı öncesi açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, NATO'nun Gürcistan'da gerçekleştireceği askeri tatbikatın açık bir provokasyon olduğunu ve olumsuz sonuçları olacağını açıklamıştı.
BEŞ ÜLKE TATBİKATTAN ÇEKİLDİ
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın Gürcistan'da gerçekleşecek NATO tatbikatına gözlemci göndermeyeceğini açıklamıştı. Moskova'nın tavsiyelerini dikkate alan Letonya, Estonya, Moldova, Sırbistan ve Kazakistan tatbikata katılmaktan vaz geçmişlerdi.
TÜRKİYE'DE KATILIYOR
Türkiye'nin de yer aldığı tatabikata eski Sovyet ülkelerinden Ukrayna ve Azerbaycan da katılacak. Ermenistan ise tatbikata katılma konusunda henüz karar vermedi.
19 ÜLKE KATILIYOR
NATO’nun 6 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında Gürcistan’da düzenleyeceği tatbikata 19 ülkeden bin 300 asker katılacak.
Rusya-NATO Konseyi toplantısının ise 19 Mayıs tarihinde yapılması karalaştırılmıştı.


 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Türkiye'nin NATO üyeliği sorgulandı
Wall Street Journal 'Türkiye'siz bir NATO'yu yazdı.

Wall Street Journal tarafından yayınlanan "Türkiye'siz bir NATO?" başlıklı bir makalede Türk hükümetinin bölge politikaları eleştirildi.

Batı basınında Türkiye’nin "eksen kayması" na ilişkin savlar yoğunlaşırken Wall Street Journal tarafından yayınlanan "Türkiye’siz bir NATO?" başlıklı bir makalede "Ankara’nın dramatik siyasi dönüşümünün, NATO’nun temel değerleriyle tutarlı olmadığı" öne sürüldü.

Makalede "NATO’nun Türkiye’de en kötü senaryoya ilişkin düşünmeye başlaması zamanı geldi. Çünkü, giderek İslamlaşan devlet NATO ortağı olmayı sürdürürse de Türkiye, güvenilmez bir ortak olacak gibi görünüyor" iddiası öne sürüldü.

ABD’nin borsa ve finansal çevreleri gazetesi Wall Street Journal, "Türkiye’siz bir NATO?" başlıklı bir makale yayımladı. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nün Arap Siyaseti Programı Direktörü David Schenker’in imzasını taşıyan makalede Türkiye’nin NATO üyeliği sorgulandı. Türk hükümetinin Suriye ve İran’ya daha yakınlaşırken İsrail ile ile tatbikatın iptal edilmesine dikkat çekildiği makalede AKP hükümetinin, yurt içinde vergi cezalarıyla "laik medyayı batırmaya çalıştığı", siyasi muhaliflerini "hükümeti devirme suçlamaları" ile hedef aldığı savunuldu.

"DRAMATİK DÖNÜŞÜM İTTİFAKIN TEMEL DEĞERLERİNE AYKIRI"

"Ankara’nın dramatik siyasi dönüşümü, ittifakın temel değerleri ile tutarlı gibi görünmüyor" savına da yer verilen makalede "Ankara’nın siyaseti dönüşümden geçerken Türkiye’nin siyasi olarak zor NATO misyonlarını yere getirme isteği de azalabilir. Bu da, ‘kolektif savunma’ya olan bağılığının sorgulanmasına yol açabilir" görüşü de dile getirildi.

Türk askerlerinin Afganistan’a konuşlanmasına karşın Ankara’nın, NATO’nun, Rusya’nın Batıya doğru, Letonya veya Litvanya’da baskısına karşı koyma çabalarını destekleyip desteklemeyeceğinin belli olmadığı öne sürülen makalede Türkiye’nin, "Rusya’nın Gürcistan’ işgaline ilişkin tutumu"na dikkat çekildikten sonra"Türkiye’nin Baltik devletlerinde eğitim misyonlarını kabul etmesi bile pek olası görünmüyor" denildi.

WSJ’daki makalede Türk ordusu Batı yanlısı tavrının değişmese de son 10 yılda siyasetçiler ile Genelkurmay arasındaki dinamikler değiştiği de savunularak, "Bugün Türk askerleri, Mustafa Kemal Atatürk tarafında 1900 yıllarının başlarında kurulan laik, demokratik ve Batı yanlısı cumhuriyetin baltalanmasını seyretmekten başka pek bir şey yapamıyor" yorumu da yapıldı. Makalede şöyle devam edildi:

"İTTİFAK KARAR VERME NOKTASINA GELECEK"

"Türkiye’nin, NATO’dan dışlanması için henüz çok erken ama çok uzak olmayan bir gelecekte ittifak bir karar verme noktasına gelecek. 2014 yılında NATO’nun sonraki nesil savaş uçağı Müştere Saldırı Uçağı teslim edilecek. Türk politikalarının yönü dikkate alınırsa Ankara’daki İslamcı hükümetin, çok ileri teknoloji konusunda güvenilip güvenilmeyeceğine ilişkin ciddi sorular sorulmalı.

NATO’nun Türkiye’de en kötü senaryo konusunda düşünmeye başlaması zamanı geldi. Çünkü, giderek İslamlaşan devlet, NATO ortağı olmayı sürdürürse de, Türkiye, güvenilmez bir ortak olacak. 1930 yıllarından bu yana ülke, Ortadoğu’da bir modernizasyon ve ılımlılık modeli oldu. Ancak, kayda değer bir politika değişimi olmadıkça, Batı’nın Türkiye’yi kaybettiği gibi görünüyor. Eğer bu gerçekleşirse, 1979 yılındaki İran’daki İslam Devrimi’nden bu yana bölgede en dramatik gelişme olur.

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Beyoğlu'nda NATO karşıtı protesto

06 Şubat 2010Anadolu Haber
Afganistan ,Irak başta olmak üzere dünyanın her yerinde terör estiren Emperyalist katillerin İstanbulda gerçekleşen Nato toplantısı protesto edildi.
NATO Savunma Bakanları toplantısı kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü'nde NATO Genel Sekreter Yardımcısı Jean-Francois Bureau'nun katılımıyla düzenlenen "Barış ve Güven İçin Bilim" konulu toplantı bir grup öğrenci tarafından protesto edildi.

Toplantının yapıldığı Süleyman Demirel Kültür Merkezi önünde toplanan öğrenci kollektiflerine bağlı 15 kişi, "Katil NATO defol, İTÜ Bizimdir" yazılı pankart açtı . Yaptıkları açıklamada NATO karşıtı olduklarını dile getiren öğrenciler, bir arkadaşlarının toplantıya katılım talebini yetkililere iletti. Bu talepleri reddedilen öğrenciler, toplantının yapıldığı binanın kapısına yumurta ve kartopu fırlattılar. Grup daha sonra konferans merkezi önünden ayrıldı

NATO'ya füzeli saldırı!

Öğrenci Kollektiflerinin protesto gösterisinin ardından bu kez aynı yere 4 kişilik bir öğrenci grubu geldi. Öğrenciler kartondan yaptıkları füze maketini yetkililere teslim etmek istediler. Bunu kabul etmeyen güvenlik görevleriyle öğrenciler arasında sözlü tartışma yaşandı. Yaptıkları füzeyi bina içerisine atan grup, alkışlarla ayrıldı. Öğrenciler binadan ayrılırken konferansa katılan bir araca da kartopu attılar

[FONT=Tahoma,Geneva]
NATO'nun, ''dünya halklarına karşı kullanılan bir katliam karargahı'' niteliğinde olduğu iddia edilen açıklamada, ''Emperyalizm, tüm güç gösterilerine, üstün teknolojilerine rağmen halkların kurtuluş umudunu yok edemez'' denildi.

[/FONT]
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
130720101105254414038.jpg




NATO’dan İslam karşıtı el kitabı





Afganistan’da ki NATO kuvvetlerinin komutanı General David Petraeus tarafından yazıldığı iddia edilen bir el kitabında isyankarlık İslam’la özdeşleştirildi.



2006’da Petraeus’un yazdığı rapor edilen anti-isyan el kitabında “İslami isyan,” “İslami aşırıcılık,” ve “İslami yıkıcılık” gibi ifadeler kullanılıyordu.

Yine bu el kitabında Müslüman gruplarla teröristler arasında bağlantı iddiaları General James Amos tarafından detaylandırıldı.

ABD Başkanı Barack Obama, James Amos’u donanma kuvvetlerinin bir sonraki başkanı ve ittifak kuvvetleri şeflerinden olarak seçdi.

Bu el kitabının içeriğinde yazılanlar, Obama’nın milli güvenlik baş danışmanı John Brennan tarafından anti-terörizm için işaret edilen son zamanlardaki politikalara tezat oluşturuyor.

Jhon Brennan ABD’ye ‘İslami terör’ ifadesini kullanmayı engelleme çağrısı yaparak, bu tür ifadelerin ABD için uzun vadede daha fazla zararlara yol açacağını söyledi.

Bu el kitabı, Beyaz Saray’ın resmi politika olarak “İslam” kelimesini, terörizmi tanımlarken kullanmayı yasaklamasının, Irak ve Afganistan’da ABD ordusunun kumandanlarına rehberlik eden savaş doktirinine doğrudan tezat oluşturduğunu söylüyor
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Fransa Haçlı Seferine Önderlik Ediyor!
images


Libya lideri Muammer Kaddafi ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'den sonra Fransız İçişleri Bakanı da koalisyon güçlerinin Libya operasyonunu "Haçlı seferi" olarak adlandırdı.


Fransız basının bildirdiğine göre, Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant, dün akşam katıldığı bir televizyon programında, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Libya'da bir "Haçlı Seferi"ne önderlik ettiğini söyledi.
images

Programda, ilk hava taarruzunu Fransa'nın gerçekleştirdiği Şafak Yolculuğu Operasyonu'nda Sarkozy'nin doğru bir politika izlediğini savunan Gueant, "Cumhurbaşkanımızla ilgili yapılan eleştirilerle ilgili olarak şunu söylemek istiyorum. Şu an herkes, Sarkozy'nin orada olduğuna şükrediyor. Herkes televizyonlardan Kaddafi'nin yaptığı katliamı izlemeye hazırlanıyordu. Tanrıya şükür ki Cumhurbaşkanımız, Haçlı Seferi'nin önderliğini yaparak önce BM'yi, ardından da Arap Birliği ve Afrika Birliği'ni harekete geçirdi" dedi.
images

BM Güvenlik Konseyi'nin Libya ile ilgili kararı doğrultusunda bu ülkeye başlatılan çok uluslu askeri operasyonu "Haçlı Seferi" olarak tanımlayan ilk lider Muammer Kaddafi olmuştu.

Rusya Başbakanı Putin de dün yaptığı açıklamada, Güvenlik Konseyi’nin söz konusu kararının "eksik ve hatalı" olduğunu ifade ederek, "Her şeye izin veren bu karar, Ortaçağ'daki Haçlı Seferi çağrılarını anımsatıyor" demişti. Putin'in bu sözleri, Rusya Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev'in tepkisine neden olmuştu.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
anonymous_y.jpg


Anonymous NATO'ya posta koydu

Bir NATO raporunda 'kurum ve şirketler için tehlike' olarak nitelendirilen siber-aktivistler grubu Anonymous, NATO'ya 'yolumuza çıkma' uyarısında bulundu.

Türkiye’de 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek filtre uygulamasının getireceği kısıtlamaları protesto için dün bazı kamu kurumlarının sitelerine geçici siber-saldırıda bulunan uluslararası siber-aktivistler grubu Anonymous bu kez de NATO’yu uyardı.

Yeni tarihli bir NATO raporunda ‘askeri, kamusal ve kurumsal dosyalara sızma tehlikesi var’ şeklinde değerlendirilen grup, bugün yayımladığı açıklamayla NATO’ya ‘yolumuza çıkmayın” uyarısında bulundu.

NATO’nun raporunda şu ifadeler yer aldı: “Kimliği belirsiz hacker ve aktivistlerden oluşan uluslararası grubun binlerce üyesi olduğu ancak belli üyelik prosedürleri bulunmadığı biliniyor. Yaptıkları saldırılar ne kadar çok tekrarlanırsa, karşı önlemlerin geliştirilmesi, uygulanması, gruba nüfuz edilerek ilgililerin mahkum edilmesi ihtimali de artıyor.”

Anonymous, NATO raporuna cevaben bugün yaptığı açıklamada ‘bize meydan okuma hatasını yapmayın’ ifadesini kullandı. Kimsenin yaşam tarzını tehdit etme niyetinde olmadığını belirten grup açıklamaya şöyle devam etti: “Hiç kimseye hiç bir şeyi dikte etme niyetimiz yok. Hiç bir ulusu terörize etme niyetimiz de yok. Eylemlerimizin amacı yönetim ve karar gücünün hükümetler ve şirketlerden halka geri döndürülmesidir. Anonymous’a meydan okuma hatasını yapmayın. Zaten başsız olan bir yılanın başını kesebileceğiniz gibi yanlış bir inanca kapılmayın. Hydra’nın bir başını keserseniz yerine 10 tanesi çıkar. Bir ‘Anon’u engellerseniz, kızgınlıkla bilenmiş 10 başka Anon bize katılacaktır”
ntvmsnbc
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Yuce Rabbimiz islam'a ve muslumanlara savas acanlari ve kardeslerimize zulum edenleri (Ya Kahhar) kahru perisan eylesin... bizlerede rahmetiyle muamele etsin. Amin
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Anonymous ABD'ye fena saldırdı
anonymous-abd-ye-fena-saldirdi_m.jpg


Bilgisayar korsanları grubu Anonymous, İngiltere ve ABD'de yandaşlarının tutuklanmalarına misillime olarak ABD'nin orta kesimiyle güneyinde 70 kadar icra makamının internet sitelerine saldırdı.




Grup, ABD'de 70 civarında icra makamının internet sitelerini "hacklediklerini" ve e-postalar, kredi kartı ayrıntıları ve yerel icra makamlarından gelen diğer bilgiler dahil olmak üzere 10 GB'lık veriyi çaldıklarını açıkladı.

Anonymous'un iddiası henüz resmen doğrulanmazken, Arkansas, Kansas, Louisiana, Missouri ve Mississippi gibi eyaletlerde çoğunlukla şerif bürolarına ait internet sitelerinin hedef alındığı görülüyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Nato Bir Terör Örgütüdür!

robert6_12.jpg


Zimbabve cumhurbaşkanı Robert Mugabe, Libya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarından dolayı NATO'nun bir terör örgütü olduğunu söyledi


10 Austos 2011, 17:07
kullanici.png
Anadolu Haber

Mugabe, Libya lideri ve ailesinin hedef alınmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. İsyancılar Mart ayından bu yana NATO'nun desteğiyle Kaddafi'ye bağlı birliklerle savaşıyor.NATO operasyonu, BM'nin ülkedeki sivillerin korunmasına ilişkin bir kararına dayanıyor.Operasyon dahilinde Libya hava sahasını uçuşa kapatan NATO, askeri hedeflere hava saldırısı düzenliyor.

' KADDAFİ'NİN ÇOCUKLARINI BİLEREK ÖLDÜRDÜLER'

Mugabe, açıklamalarını azınlıktaki beyaz iktidara karşı savaşırken ölenleri anmak için yaptığı bir konuşma sırasında yaptı. Mugabe, konuşmasında NATO'nun sivilleri bombaladığını söyledi. "Kaddafi'yi öldürmeye çalışıyorlar," diyen Mugabe,"Çocuklarından bazılarını bilerek öldürdüler. Ve bunu bilerek yaptıkları zaman, Taliban ve el Kaide'den ne farkı var?" diye sözlerine devam etti. Mugabe'nin, "Bu yüzden NATO bir terör örgütüdür diyorum" sözleri alkışlarla karşılandı.

NEDEN İNGİLİZ BİR ŞİRKET BİZİM ALTINIMIZI KAZMA İZNİNE SAHİP OLSUN?"
Mugabe, "Uluslararası hukuku ihlal ediyor, kuralları yok ve öldürmek amacıyla hareket ediyor. Bunun adı cinayet ve suikast." diye de ekledi. ABD ve Avrupa Birliği'nin ülkede uygulamaya devam ettiği ambargolara ilişkin de açıklama yapan Mugabe, "Zimbabve'ye ambargo uygulayan ülkelere ayrımcılık yapmak zorundayız"dedi."Neden İngiliz bir şirket bizim altınımızı kazma iznine sahip olsun?" diye soran Mugabe, "Eğer bu ülkede faaliyet göstermeye devam edeceklerse, ambargolar sona ermeli dedi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt