Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Terkedenler Terkedilirler!.. (1 Kullanıcı)

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
18
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Cevaplar için ve Sesli dinlemek isteyenler lutfen tıklayınızHERKUL.ORG :. Bamteli

Soru:1) Bir Cuma günü Rasûl-ü Ekrem (sallalahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in hutbe verdiği esnada, bir ticaret kervanının sesini işiten bazı sahabîlerin hutbeyi terkedip alış-verişe gitmeleri üzerine Cuma Suresi’nin son ayet-i kerimesinin nazil olduğu rivayet ediliyor. Bu ayet-i kerime sadece Cuma günüyle ve o hadiseyle mi alâkalıdır; yoksa bize anlattığı hususlar da var mıdır?

-Söz konusu beyan-ı ilahinin (Cum’a, 62/11) meali şöyledir: “Onlar bir ticaret veya bir eğlence görünce oraya doğru sökün edip, seni hutbe verirken ayakta bırakıverdiler. De ki: Allah’ın nezdinde âhirette olan nasip, buradaki eğlenceden ve ticaretten elbette daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (02.51)
-Her devirde, sohbet-i Canan meclisini bırakıp nefsinin arzuları arkasına takılan kimseler de bu ayete muhataptır. (08.16)
-Salât ne manaya gelir; namazı “ikâme etme” hangi suretle mümkün olur? (11.11)
-“Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ikâme etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler.” (Nur, 24/37) mealindeki ayetin hatırlattıkları... (12.51)
-Bazı hizmet erlerinin ehemmiyet verdikleri bir kısım işlerinin fiyaskoyla neticelenmesindeki sır... (14.28)
-Rüyada pislik görmek hangi manaya delalet eder? (15.41)
-Bir hadis-i şerifte “Dünya bir cîfedir (leştir, pisliktir); onun talipleri ise köpeklerdir!” denildiği de nazar-ı itibara alınırsa, mü’minin dünyaya bakışı nasıl olmalıdır? (16.15)

Soru:2) İrşad ve tebliğin sadece temsil ve halle yapılabildiği yerlerdeki arkadaşlarımız, belli bir süre beraber oldukları kimselerin hâlâ hidayeti bulamadıklarını görünce kendilerinde bir arıza olduğunu düşünüp emaneti başkalarına teslim etmeyi arzuluyorlar. Onlarda, “Olmadı, olmuyor!..” duygusu ağır basıyor. Bu türlü insanların hallerini nasıl değerlendiriyorsunuz? (19.17)

-Tesirsizlik bir eksikliktir; fakat, müessir olamamadan dolayı vazifeyi terketmek ondan daha büyük bir nakîsedir ve günahtır. İnsan eksiğini-gediğini gidermeye çalışmalı; ama vazifeyi bırakmayı aklına hiç getirmemelidir. (20.54)
-“Vuslata karşı sabır” ne demek? (22.26)

Soru:3) Gecelerimizi ihya ederken birkaç cüz Kur’an okuma, kaza namazı kılma, teheccüdü eda etme, tesbih çekme, uzunca dua ve niyazda bulunma gibi farklı pek çok şeyi yapmak istiyoruz ama zaman sınırlı olduğu için bunların hepsini yetiştiremiyoruz. Bunlar arasında yapılacak tercih, kişinin kendi ihtiyaç ve isteğine mi bırakılmalı; yoksa, tavsiye edilen bir formül var mıdır? (26.53)

-Namazlarını kaza etmesi gerekenler kimlerdir? (28.20)
-Mü’minlerin duaya karşı alabildiğine yabancılaştığı şu dönemde evrâd ü ezkâr daha büyük bir önem kazanmıştır. Hizmet erleri mutlaka her gün duaya da zaman ayırmalıdırlar. (32.05)


[VIDEO]mms://www.bamteli.org/bamteli/WMA/bamteli/11_26_2007_dunya_ve_geceyi_ihya.wma[/VIDEO]​
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
18
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Dönekliğin hesabı

Dönekliğin hesabı

mumtazerturkone.jpg
Döneklik muhabbetleri saf retorikten ve polemikten ibarettir. Polemik, eleştirinin kişiselleştirilmiş halidir. Bizde eskiler buna "şahsiyyât" derlerdi.
Anlaşabildiğimiz nokta "dönek" tabirinin "dönme" gibi inancını değiştiren insanlar için kullanıldığıdır. İnanç değiştirme ise baktığınız yere göre iki türlü olur. Hak yoldan yanlış yola dönene "mürted"; yanlış yoldan hak yola gelene de "muhtedî" denir.

Marx'ın sosyal demokrasinin fikir babası olan Bernstein'i "dönek" sıfatıyla anmasından beri "döneklik" ideolojik tartışmaların, hizip çekişmelerinin neredeyse tuzu biberi olmuştur. Değişmeyen kural şudur: Örgüt içinde bir çıkar ihtilafı söz konusu olduğunda iktidarı elinde tutanlar saf inancın sahipleri, azınlıkta kalanlar ise "dönek"tir.

"Emanet olan davayı kucakladım. Hiçbir şeye aldırmadan yürüyorum. Geri dönersem vurun. Davadan döneni vurun" ifadeleri, 70'li yılarda Türkeş'in kitaplarından birinin arka kapağında yer alıyordu. Kitabın içinde yer almayan bu şiddet kokan cümleler, sonraki baskılarda çıkartıldı; ama bu sözlerin Türkeş'e ait olup olmadığı bugün hâlâ tartışılıyor. Merak edenlere doğrusunu ben söyleyeyim. Dönekliğe dair aşılması zor bu retorik İtalyan faşizminin yıldızı, II. Dünya Savaşı'nın İl Duce'si Benito Mussolini'ye ait. . Yine çok bilinen "Ben sizi sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye değil, bir büyük birliğe çağırıyorum" sözleri de bu kitapta yer almaktadır. Faşizmin gerçek teorisyeni Mussolini'dir. Franco'nun, Hitler'in de düşüncelerini ve muhakemesini örnek aldığı bu adam, aslında faşizmin basit bir formülünü verir. "Faşizm nedir?" sorusuna Mussolini'nin verdiği cevap şudur: "Benim o anda düşündüğüm şeydir." Mussolini'nin diğer faşist liderlerden çok farklı bir özelliğini de kaydedelim. Mussolini'nin mesleği gazeteciliktir.

İdeolojiler tarihinin bütün döneklerini alt alta yazdığımız zaman karşımıza şu sonuç çıkıyor: Farklı düşünen, eleştiride bulunan, karşı çıkan herkes dönektir. Gücü elinde bulundurana biat etmeyen; keyfîliğe itiraz eden, hesap soran ve iktidarın denetimini isteyen herkes dönek olarak anılır. Buradaki "iktidar"ın bir ülkedeki hükümet değil, medyadaki de dâhil her tür kapalı devre örgütleri elde tutanlar olduğunu hatırlatayım. Aslına uygun kullanımı ise ideolojik örgütlere hâkim olanlara karşı çıkan herkes dönektir. Düşünmeden itaat edenler, düşünmeden onay verenler kendi kofluklarını ele verdiği için eleştirenlerden nefret ederler ve bu "dönek" sıfatını onlar için büyük bir memnuniyetle kullanırlar.

Zamanın ve şartların değişmesine ayak uyduranlar; düşünceyi çağa taşıyanlar da, düşüncelerinden dolayı değil, kurulu iktidarları rahatsız ettikleri için "dönek" sıfatıyla ödüllendirilirler. Her türlü iktidar statükodan beslenir ve değişiklikten hoşlanmaz. Değişmeyi kavrayanlar ve çağı doğru okuyanlar statükoyu sarstıkları için dönek sınıfına dahil olurlar.

Hürriyet'te Ahmet Hakan'ın benden sorduğu şey aslında tam da bu yüzden "Dönekliğin Hesabı"ndan başka bir şey. Neyi sorduğunu anlatmak için yine ideolojiler tarihinin ince polemikleri arasında "döneklik" ile "eyyamcılık (oportünizm)" arasındaki farkı açıklamak gerekecek. Bu farkı özellikle eyyamcılığı gizlemek için döneklik maskesi arkasına saklananlar ve "döneklik itirafları"na girişenler çok iyi bilirler. Bu durumun Türkçesi, çıkarı inançla savunmaktır. Çıkarı inançla savunmanın en kestirme yollarından biri ise başkalarından dönekliğin hesabını sormaktır. Ahmet Hakan'ın bana ait olmayan sözler üzerinden benden dönekliğin hesabını sorarken kendi "ayş eyyamı"nı döneklik üzerinden meşrulaştırmasına beni alet etmesi gibi. Dönekliğin macerası, eyyamcılıktan farklıdır. Anlatılması en zor meslek eyyamcılarınkidir.

Ben hiçbir şey adına kimseden hesap sormuyorum. Sadece ve sadece sözün değer taşıdığı ve tartışıldığı bir ortam ve muhataplar arıyorum. Önümüzde bu sefer gerçekten tarihî bir fırsat var. Herkesin alışkanlıklarının ve ezberlediklerinin esiri olduğu bir hengamede birilerine de ezber bozmak görevi düşmeli.
MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE
Zaman
28 Aralık 2007, Cuma
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt