soner.ulgur
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 1 Eyl 2008
- Mesajlar
- 52
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
TEKRAR DÖNMEK
Ebu Ali Dekkak Hazretleri'ni vefatından sonra, rüya¬da, gözyaşları ve tekrar dünyaya dönmek arzusu içerisin¬de görüp sebebini sordular. Şöyle dedi:
- Dünyaya tekrar dönmek, adamakıllı giyinip elime asamı almak, hızlı hızlı sokaklardan geçmek ve tokmak¬larını kırarcasına her evin kapısını çalmak İstiyorum! Ve her eve, herkese bağırmak: "Bilseniz, bilseniz kimden geri kalmaktasınız.'" demek istiyorum.
Bütün nebilerin ve velilerin gönlünden her gönle seslen¬mek, her kapıyı çalmak ve "Allah'a iman edin, kurtulun!" demek arzusu geçmiştir. Zira insanlar nasıl oyunlarla oy¬naştıklarının, neyi yitirdiklerinin ve akıbetlerinin farkında değildir. Sadece bir ömürlük sermayesi olan insanların onu harcaması, ebedî saadetin temini için kullanmaması anla¬şılır şey değildir.
Sanki bir cinnet halidir bu ve bu aymazlık karşısında in¬sanın başını ellerinin arasına alıp İnlemesi, dizini dövmesi, şaşkınlıklar yaşaması İçten bile değildir. İnsanın içinden uyumamak, tek tek camları tıklatmak, "Namaz uykudan hayırlıdır!" demek gelir.
Ve yine meşhur şairimizin ifadesiyle, "Bu mesele çapına uygun bir aksiyonla temsil edilseydi, sabahlara kadar in¬sanların kapılarını çalmak ve uyarmak gerekirdi!"
Anne karnındaki çocuğun veya yumurtanın içindeki civci¬vin dünyayı bilmediği için alıştığı yeri terk etmek istememe¬si gibi, insanlar da bu daracık ve kararsız dünyadan sonra kendilerini nasıl bir saadetli diyarın ve Rahman'ın bekledi¬ğini bilememektedirler.
Ve yitirmek ve bitmek, kimse için düşünülebilecek bir şey değildir.
Ebu Ali Dekkak Hazretleri'ni vefatından sonra, rüya¬da, gözyaşları ve tekrar dünyaya dönmek arzusu içerisin¬de görüp sebebini sordular. Şöyle dedi:
- Dünyaya tekrar dönmek, adamakıllı giyinip elime asamı almak, hızlı hızlı sokaklardan geçmek ve tokmak¬larını kırarcasına her evin kapısını çalmak İstiyorum! Ve her eve, herkese bağırmak: "Bilseniz, bilseniz kimden geri kalmaktasınız.'" demek istiyorum.
Bütün nebilerin ve velilerin gönlünden her gönle seslen¬mek, her kapıyı çalmak ve "Allah'a iman edin, kurtulun!" demek arzusu geçmiştir. Zira insanlar nasıl oyunlarla oy¬naştıklarının, neyi yitirdiklerinin ve akıbetlerinin farkında değildir. Sadece bir ömürlük sermayesi olan insanların onu harcaması, ebedî saadetin temini için kullanmaması anla¬şılır şey değildir.
Sanki bir cinnet halidir bu ve bu aymazlık karşısında in¬sanın başını ellerinin arasına alıp İnlemesi, dizini dövmesi, şaşkınlıklar yaşaması İçten bile değildir. İnsanın içinden uyumamak, tek tek camları tıklatmak, "Namaz uykudan hayırlıdır!" demek gelir.
Ve yine meşhur şairimizin ifadesiyle, "Bu mesele çapına uygun bir aksiyonla temsil edilseydi, sabahlara kadar in¬sanların kapılarını çalmak ve uyarmak gerekirdi!"
Anne karnındaki çocuğun veya yumurtanın içindeki civci¬vin dünyayı bilmediği için alıştığı yeri terk etmek istememe¬si gibi, insanlar da bu daracık ve kararsız dünyadan sonra kendilerini nasıl bir saadetli diyarın ve Rahman'ın bekledi¬ğini bilememektedirler.
Ve yitirmek ve bitmek, kimse için düşünülebilecek bir şey değildir.