İLK VAHİY
Kayıtlı Kullanıcı
Her mevsimin kendine özgü bir özelliği ve güzelliği vardır. Mevsimler gibiyiz bizler de. Mevsimlerle birlikte yeşerir, meyve verir, solar ve beyazları giyer ömrümüz.
Kâinat içindeki değişmez değişim, her doğumun bir ölümü ve her ölümün de bir dirilişi olduğunu kelime kelime serer önümüze. Okuyalım ve anlayalım diye. Aynı özellikleri paylaştığımız topraktaki coşkunluk, durgunluk ve suskunluk insanoğlunu da yakından ilgilendirir ve etkiler.
Öyleyse bahar bir silkiniş, tazelik, yenilik ve canlılığın tepeden tırnağa bütün mevcudatın yüreğine dokunan; coşkulu bir dirilişin toprağa, havaya, suya söylenmiş sarıcı ve sarsıcı bir türküsüdür.
Baharla O’nu tanımak
Nice baharları uzak bir köyde yaşadık ve orada bıraktık. Belki şimdi yalnızdır, mahzundur bahar. Çünkü onun coşkunluğuna eşlik edecek kimseler kalmadı onu bıraktığımız yerlerde.
Ne zaman “bahar” kelimesini duysam yüreğim kanatlanır, uzak bir köyde ardımdan kırgın bakışlarıyla bıraktığım bir çocukla buluşuruz. Beton ve demirin soğukluğunu içine sindirmiş şehirlerin etrafında gezinip, bir türlü ara sokaklarına, pencerelere ulaşamayan baharı, köyü ile bütün bağlarını kesmiş veya köyü hiç olmamış insanlara, özellikle çocuklara anlatmak ne kadar da imkansızdır! Dağlardan gelen serin rüzgârda bin bir renkli çiçeğin kokusunu ciğerlerine doldurmamış, bahar sabahlarının güneşiyle yüreğini ısıtmamış olanların yüzündeki gülüşler de, içindeki sevinçler de evlerin köşelerini süsleyen yapay çiçekler gibi olacaktır.
Tefekkür mevsimi
Kâinat, baştan başa büyük bir kitap hükmünde. Bahar mevsiminde ise her harfi ayrı bir renkte karşımıza çıkarılmış ki, dalgınlığımızdan, gafletimizden uyanıp daha dikkatli bakalım, okuyalım, anlayalım diye. Bu anlamda Nabi’nin güzel bir beyti vardır, der ki: “Bir kitabullahı a’zamdır ser-â-ser kâinat / Hangi harfi yoklasan manası hep Allah çıkar.”2 Yaratılmış her nesneye, her varlığa ibret nazarıyla baktığımız takdirde, gözümüz kör değilse, aklımızdan şüphemiz yoksa Yaradan’ı göreceğiz, O’nu bulacağız. Kâinat; büyük, muazzam bir kitapsa okunması gerekiyor. Bir yaprağın kenarındaki kıvrım, ortasındaki damarlar, çiçek açmış kiraz ağacı, gökte gülümseyen yıldız, yerde gezen karınca, her çiçeği ayrı renge boyayan el, her bir meyveye ayrı tad, ayrı koku veren güç bu okumalar sonucunda anlaşılacaktır.
Yaratılanların tamamı, üzerinde düşünülsün ve Yaradan bilinsin diye yaratılmış. Diğer canlıların baktığı gibi bakamaz insan çiçeğe, yaprağa, ağaca… Sadece o ağaçtan veya çimenden beslenen bir canlının bakışı olmamalı bir insanın varlıklara bakışı. Şair Baki de: “Nazar-ı ibretle berg-i dırahtân-ı sebze bak/ Hüşyar olana her varakı bir ceridedir”3 diyor. O yeşil yaprakların her biri, bir gazete, bir kitap hükmündedir. Oku ve düşün dercesine arz-ı endam
ederler karşımızda.
Bahar mevsimi tefekkürün de mevsimi aynı zamanda. Gözlere parmağını sokarcasına, “seyret ve düşün” diyor, her bir çiçek, ağaç ve üzerine basıp geçtiğimiz toprak. O ki bizleri Rabbimize yaklaştıracak en güzel ibadet şekillerinden biridir. Öyleyse kalbimizdeki pası bahar yağmurlarıyla yıkamaya çalışarak, gözlerimizdeki kalın perdeyi ılık rüzgârlarla uzaklara savurarak, eşya ve varlıkları “gönül gözü”yle seyrederek kâinatı ve nesnelerin varlık sebebini anlama çabası içinde, Allah Tealâ’nın eşyadaki tecellilerini okumaya ve onlardaki hikmeti kavramaya gayret etmede baharı bir vesile yapalım. Unutmayalım ki, “Bir saat tefekkür etmek, bir sene ibadetten daha hayırlıdır.”
Bu güzel ibadet için her zaman fırsat var fakat bahar mevsimi, kör olan gözleri, sağır olan kulakları, katılaşmaya yüz tutmuş yürekleri bile halden hale çevirmeye yetiyor. İnat edip kaçmadıkça, gözlerimizi yummayıp, kulaklarımızı tıkamadıkça kokusu, rengi, sesi… bütün güzelliğiyle bizi bu güzel dünyanın içine çağırıyor. “Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz? Yaşadığınız kâinata bakıp fikretmez misiniz?”
1 Aşkla sarhoş bir şekilde alemin suretlerindeki nakışlara baktık ve her birinden farklı hikmetler çıkarıp farklı bir göz ile seyredip geçtik.
2 Kâinat, baştan başa Allah’ın büyük bir kitabıdır. Hangi harfini yoklasan manası hep Allah çıkar.
3 İbret nazarıyla ağaçların yapraklarına bak! Akıllı olana, o yaprakların her biri, bir gazete ve kitap
hükmündedir.
Hasan Akçay