hudavendigar
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Kas 2006
- Mesajlar
- 735
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
Tartışma Adabı
İnsanız biz, hepimizin ayrı düşünceleri, ayrı dünya görüşleri, ayrı duyguları, ayrı istekleri var da varHal böyle olunca tartışma kaçınılmaz oluyor. Tartışma gayet insani ve medeni bir haldir. Usulünce olunca da keyfine varılmaz. Tartışma ya da eski dilde münazara, bir mevzu üzerinde değişik fikirlerin sunumuyla başlayan, tüm fikirlerin mantık süzgecinden geçirildiği, tezler ve antitezler ile tahkim edilerek ilerleyen yada gelişen düşünce buluşmasıdır. İşin belki de en keyifli yanı farklı farklı düşünce dünyalarında seyahat ediliyor olmasıdır kanımca. Tartışmayı yapan kişinin kesinlikle tahlil yeteneği gelişmelidir. Eğer bir kişiyi tenkit ediyor ve karşı fikir beyan ediyorsa ortada dönen mevzuyu çok iyi algılaması lazım. Şimdilerde tartışma adabı çok hafife alınıyor, belki de çok gereksiz görülüyor yaygın bir şekildeAma eskiden beri var olan “adabu'l-bahs ve'l-münazara” Osmanlının vazgeçilmez derslerinden biriydi. Belki de tartışma adabının öğretilmesine ders müfredatlarıyla başlamalı. Toplumumuzda sürekli çatışmaların, ufak tartışmalar yüzünden çıkan kanlı bıçaklı hallerin ne boyuta geldiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz. Hatta net ortamında tartışıp bunu gerçek hayata taşıyan insanlar da mevcut. Demek ki ciddi bir sorunumuz var tartışmayla ilgiliKonuları karşılıklı gözden geçirip incelersek, hoşgörülü olursak, biraz daha dikkatli incelersek yazılanları, zihnimizdeki duygusal duvarlardan bir nebze olup sıyrılarak var olanı görebilirsek o zaman tartışma adabını sağlamış olacağız.
Tartışmanın hedefi istişare yani fikir alışverişidir. Amaç, doğruyu ortaya koymaktır. Her zaman ortaya bir sonuç çıkacak mı! Hayır tabi ki, bazen ucu açık kalan tartışmalarda olacaktır. Tartışma adabını zedeleyen en büyük sıkıntılardan birisi de bel altı vuruşları ya da aldatmaca, saptırma, düşünceye hile katmadır. Eğer karşı taraf bize böyle bir girişimde bulunuyorsa tartışma adabına göre buna izin verilir kesinlikle bu sorun edilmez. Eğer sorun edilir ise işte adabı münazara dediğimiz tanımın dışına çıkarız. Eskilerin bir sözü aklıma geliyor“bir saat münazara bir ay mütalaadan iyidir” yani bir saatlik fikir alışverişi bir aylık incelemeden, okumadan, düşünmeden üstündür.
Tartışmalar içinde çokça kullanılan yöntem ise cedeldir. Aslında cedel,ispatlama yada aksine çürütme yetisini geliştiren bir metottur. Buyöntemin en büyük faydası karşı fikirden olan ya da bizim tasvip etmediğimiz düşüncelerin şaibeli taraflarını belirleme ve düzeltme açısından çok pragmatik olmasıdır. Yine işin nihai bağlandığı ve tüm dayanağının yegane merkezi mantıktır. Mantık dahilinde olmayan tüm kanıtların, fikirlerin, tezlerin kabul edilmesi söz konusu olamaz.
Özetleyecek olursak münazara, cedel, tartışma fikirlerin arenaya çıkma olayıdır. Burada elbette ki fikrini galip getirme kastıyla beyan verilebilir. Ama bu beyin fırtınası ve zihin egzersizi olarak algılanmalı saygı çerçevesini asla aşmamalıdır. Hele hele küsmek,darılmak, duygusal olarak kabuğuna çekilmek, ölçüyü kaçırıp rencide etmek, gereksizce lafları uzatmak, hakaret etmek, inatlaşmak, ego tatmini haline getirmek vs. adaba aykırı durumlardır. Bunları başarırsak tüm tartışmalar emin olun keyif verecektir.
(ALINTI)
“De ki: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin” (Bakara / 111)
"Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir." Hadis-i Şerif
İnsanız biz, hepimizin ayrı düşünceleri, ayrı dünya görüşleri, ayrı duyguları, ayrı istekleri var da varHal böyle olunca tartışma kaçınılmaz oluyor. Tartışma gayet insani ve medeni bir haldir. Usulünce olunca da keyfine varılmaz. Tartışma ya da eski dilde münazara, bir mevzu üzerinde değişik fikirlerin sunumuyla başlayan, tüm fikirlerin mantık süzgecinden geçirildiği, tezler ve antitezler ile tahkim edilerek ilerleyen yada gelişen düşünce buluşmasıdır. İşin belki de en keyifli yanı farklı farklı düşünce dünyalarında seyahat ediliyor olmasıdır kanımca. Tartışmayı yapan kişinin kesinlikle tahlil yeteneği gelişmelidir. Eğer bir kişiyi tenkit ediyor ve karşı fikir beyan ediyorsa ortada dönen mevzuyu çok iyi algılaması lazım. Şimdilerde tartışma adabı çok hafife alınıyor, belki de çok gereksiz görülüyor yaygın bir şekildeAma eskiden beri var olan “adabu'l-bahs ve'l-münazara” Osmanlının vazgeçilmez derslerinden biriydi. Belki de tartışma adabının öğretilmesine ders müfredatlarıyla başlamalı. Toplumumuzda sürekli çatışmaların, ufak tartışmalar yüzünden çıkan kanlı bıçaklı hallerin ne boyuta geldiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz. Hatta net ortamında tartışıp bunu gerçek hayata taşıyan insanlar da mevcut. Demek ki ciddi bir sorunumuz var tartışmayla ilgiliKonuları karşılıklı gözden geçirip incelersek, hoşgörülü olursak, biraz daha dikkatli incelersek yazılanları, zihnimizdeki duygusal duvarlardan bir nebze olup sıyrılarak var olanı görebilirsek o zaman tartışma adabını sağlamış olacağız.
Tartışmanın hedefi istişare yani fikir alışverişidir. Amaç, doğruyu ortaya koymaktır. Her zaman ortaya bir sonuç çıkacak mı! Hayır tabi ki, bazen ucu açık kalan tartışmalarda olacaktır. Tartışma adabını zedeleyen en büyük sıkıntılardan birisi de bel altı vuruşları ya da aldatmaca, saptırma, düşünceye hile katmadır. Eğer karşı taraf bize böyle bir girişimde bulunuyorsa tartışma adabına göre buna izin verilir kesinlikle bu sorun edilmez. Eğer sorun edilir ise işte adabı münazara dediğimiz tanımın dışına çıkarız. Eskilerin bir sözü aklıma geliyor“bir saat münazara bir ay mütalaadan iyidir” yani bir saatlik fikir alışverişi bir aylık incelemeden, okumadan, düşünmeden üstündür.
Tartışmalar içinde çokça kullanılan yöntem ise cedeldir. Aslında cedel,ispatlama yada aksine çürütme yetisini geliştiren bir metottur. Buyöntemin en büyük faydası karşı fikirden olan ya da bizim tasvip etmediğimiz düşüncelerin şaibeli taraflarını belirleme ve düzeltme açısından çok pragmatik olmasıdır. Yine işin nihai bağlandığı ve tüm dayanağının yegane merkezi mantıktır. Mantık dahilinde olmayan tüm kanıtların, fikirlerin, tezlerin kabul edilmesi söz konusu olamaz.
Özetleyecek olursak münazara, cedel, tartışma fikirlerin arenaya çıkma olayıdır. Burada elbette ki fikrini galip getirme kastıyla beyan verilebilir. Ama bu beyin fırtınası ve zihin egzersizi olarak algılanmalı saygı çerçevesini asla aşmamalıdır. Hele hele küsmek,darılmak, duygusal olarak kabuğuna çekilmek, ölçüyü kaçırıp rencide etmek, gereksizce lafları uzatmak, hakaret etmek, inatlaşmak, ego tatmini haline getirmek vs. adaba aykırı durumlardır. Bunları başarırsak tüm tartışmalar emin olun keyif verecektir.
(ALINTI)
“De ki: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin” (Bakara / 111)
"Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir." Hadis-i Şerif