Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tarikat ve tasavvuf (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Tarikat ve tasavvuf

"Kendinden (bütün nefsî arzularından) kurtulup da bir zindenin (mürşid-i kâmilin) gönlüne ülfet peydâ eden kimselere ne mutlu!" Hz. Mevlânâ

Tasavvuf ve tarikat "ruhanî bir talimdir".

Aynı manaya gelen bu iki kelime, insanın manevî dünyasını yoğurur.


Beden, yani madde belli, herkes tarafından biliniyor. Maneviyat ise o kadar belli değil. Ruh, bizim maneviyatımızdır. Fakat onun hakkında yeterli bilgimiz yoktur.

Tarikatın özü, zikirden zevk almaktır.

Tarikata giren insana denebilir ki, "Salavat çek, tövbe istiğfar ve zikirle meşgul ol." Aynı şeyi, yani aynı zikri iki kişi yapar; birine yaptığı zikirden bıkkınlık gelir, diğeri şevk ve heyecan içinde zikre devam eder.

Zikri herkes çekebilir amma, zevk alma meselesi başkadır.

Adamın işi yorucudur. Eve geldiğinde yorgundur. Açtır. Uykusuzdur. Yatsı namazından sonra abdestini alır, kıbleye döner, namazda oturur gibi oturur. 'Allah' demeye başlar. Yorgunluğunu, açlığını, uykusuzluğunu unutur. Zikirle meşgul olur. Bu hali yakalamaya çalışmak, tarikattır. Tarikat, yol demektir. Manevî yol... Kalp ayağıyla tekâmül etmek, kalbin ayağıyla yürümek...

Tarikatın ruhu zevktir. O zevk, insanı yakalar, zikir dünyasının içine çeker. Adam çalışırken, gezerken, uyurken o zikir âleminin içindedir. Bir nevî rüya âlemindedir.

Tarikat hakkında yazılmış çok kitaplar vardır. Bu kitaplar konunun teknik yönünü anlatır. Bu kitapları okuyarak, tarikat hakkında bilgi ediniriz.

Fakat bal kavanozunu yalayarak, içindeki balın tadını anlamaya çalışmak nasıl mümkün değilse, böyle kitapları okuyarak da tarikatın tadını almak mümkün değildir.

Tarikat öğretilmez, öğrenilir.

Tarikat bilgi değildir, ruh halidir. Onu, yaşayan bilir...

Bir zamanlar, tarikatlar, zikirler yasak edildi. Sonuç değişmedi. Rusya'da komünizm ilan edilince dinî faaliyetlere şiddetle yasak getirildi. Tarikattan, tasavvuftan nasibi olanlar, birbirlerine dilini oynatmadan "Allah" demesini öğütledi.

"Allah" kelimesi kadar tekrarlanan başka bir kelime yok. Allah dedikçe insanın daha çok 'Allah' diyesi geliyor... Bu isimde öyle bir sır var ki, anlatılamaz...

Bu ismin kerametleri, mucizeleri anlatılamaz...

Bir noktayı belirtmekte zaruret var; haramlar zikre mani olur... Herhangi bir haramı işleyen ve işlemeye devam eden, zikirden zevk alamaz. Nasıl ki göz, insanın dünyaya açılan penceresidir, nasıl ki ağzımız gıdaların kapısıdır; gözünü kapayan dünyayı göremez, ağzını kapayan gıda alamaz... Haramlar da maneviyat kapılarını kapar, o şahıs zikirden zevk alamaz.

Zikir, manevi nimettir. Manevi gıdadır. Helal kapılardan girer, harama yaklaşmaz.

Zikirden zevk almanın diğer bir yolu da, tıka basa yemek yememek, mümkün olduğunca açken zikir yapmaktır. Beden kuvvet kazandıkça ruh zayıflar, ruh kuvvet kazandıkça beden incelir...

Bu yazıları yazarken, tarikattan uzak kalmanın acısını çekiyorum. Hiç kimseye yardımcı olamayacağımı bilmenin azabı içinde daha fazlasını yazmaktan, başka sözler söylemekten vazgeçiyorum...


12 Ağustos 2006, Cumartesi

Yazının kaynağı: Tarikat ve tasavvuf


Yıllarca risale talebeliği yapmış bir abiden bu yazı.. Kardeşler bu yazıyı güzelce okusunlar ve anlasınlar. Tevhid, akaid ilmini risalelerden aldıkları gibi zikri de bir mürşidi kamilden alsınlar inşaallah..
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
elinize sağlık muhtazaf amcacım,tasavvufu insanlarımız çok kötü birşey algılıyorlar inşaallah bu kötü duygudan kurtulurlar..
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Allah c.c. razı olsun abi,

Bütün müridlerin mürşidi Allah c.c. dür. Zira Tarikatdan maksat saliki Allah c.c.a kavuşturmaktır. Allah c.c. dan güzel mürşid olabilirmi? Zİra bütün yolların aşkların sevgilerin sonu Allah c.c. a çıkmaktadır. Bu yolu Peygamber efendimiz s.a.v göstermiştir. O göstermeseydi nasıl yolu bulabilirdik. Peki Rasulullah s.a.v şu an hayatda değil o zaman bu müslümanlar bu yolu tek başlarına nasıl bulacak. Nefs terbiyesini, Rabıta ateşi ve zikir tokmağıyla kendilerini nasıl Allah c.c. ulaştıracak yolu bulacaktır? İşde o anda Rasulullah s.a.v halifeleri olan evliya-ı kiram ve onların yollarına tabi olmak gerek.

Fakat insanın olduğu yerde düzen olduğu gibi düzensizlikde vardır. Çıkar çatışmaları nefsani arzular kendilerini olduğundan başka göstermeler yani riya vehakeza. Bütün bunlar tarikatlarda da mevcuttur. Tarikatları başka amaçlarla kullananlarda vardır, vardır ama bu tarikatların asli görevlerine gölge düşürmez. Hala hak tarikatlar vardır.

En önemli konu şeriatsız tarikat olmaz. Biz ne kadar hal sahibi olursak olalım sözlerimiz hareketlerimiz şeriat dairesi içinde olmak zorunda. büyüklerimizin sahip oldukları makam ve hallerden sebep cezbeye gelerek söyledikleri sözleri bizler söyleyip düşünemeyiz. Kaldıki normal hallerine döndüklerinde tövbe istiğfar yapmışlardır.

İmam Rabbani kuddise sirruhun mektubatda şunu söyler. Müçtehid yaptığı içtihatda hata yaparsa 1 sevap alır. Fakat evliya yaptığı keşfde hata yaparsa ondan sorumlu olur. Bunun manası keşflerde şeriat dairesi içinde olmak zorunda. Ehli SÜnnet alim ve imamlarının sözlerini iyi dinlemek gerek. Zira onlar hal sahiplerinin bazı aşırı sözleri için el freni mesamesindedir.

Eyvallah.
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Allah c.c. razı olsun abi,

Bütün müridlerin mürşidi Allah c.c. dür. Zira Tarikatdan maksat saliki Allah c.c.a kavuşturmaktır. Allah c.c. dan güzel mürşid olabilirmi? Zİra bütün yolların aşkların sevgilerin sonu Allah c.c. a çıkmaktadır. Bu yolu Peygamber efendimiz s.a.v göstermiştir. O göstermeseydi nasıl yolu bulabilirdik. Peki Rasulullah s.a.v şu an hayatda değil o zaman bu müslümanlar bu yolu tek başlarına nasıl bulacak. Nefs terbiyesini, Rabıta ateşi ve zikir tokmağıyla kendilerini nasıl Allah c.c. ulaştıracak yolu bulacaktır? İşde o anda Rasulullah s.a.v halifeleri olan evliya-ı kiram ve onların yollarına tabi olmak gerek.

Fakat insanın olduğu yerde düzen olduğu gibi düzensizlikde vardır. Çıkar çatışmaları nefsani arzular kendilerini olduğundan başka göstermeler yani riya vehakeza. Bütün bunlar tarikatlarda da mevcuttur. Tarikatları başka amaçlarla kullananlarda vardır, vardır ama bu tarikatların asli görevlerine gölge düşürmez. Hala hak tarikatlar vardır.

En önemli konu şeriatsız tarikat olmaz. Biz ne kadar hal sahibi olursak olalım sözlerimiz hareketlerimiz şeriat dairesi içinde olmak zorunda. büyüklerimizin sahip oldukları makam ve hallerden sebep cezbeye gelerek söyledikleri sözleri bizler söyleyip düşünemeyiz. Kaldıki normal hallerine döndüklerinde tövbe istiğfar yapmışlardır.

İmam Rabbani kuddise sirruhun mektubatda şunu söyler. Müçtehid yaptığı içtihatda hata yaparsa 1 sevap alır. Fakat evliya yaptığı keşfde hata yaparsa ondan sorumlu olur. Bunun manası keşflerde şeriat dairesi içinde olmak zorunda. Ehli SÜnnet alim ve imamlarının sözlerini iyi dinlemek gerek. Zira onlar hal sahiplerinin bazı aşırı sözleri için el freni mesamesindedir.

Eyvallah.
tarikata girmek ne kadar gerekli?
 

VuSLaT_üL ŞéHaDéT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2012
Mesajlar
263
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
elinize sağlık muhtazaf amcacım,tasavvufu insanlarımız çok kötü birşey algılıyorlar inşaallah bu kötü duygudan kurtulurlar..
neden yanlış anlıyorlar sizce?her kişinin qörüşü farklıdır kardeşim ve buqün malesef cemaatlere ayrılmış durumdayız ve bu yüzden kimsenin kimseyi sövmeye hakkı yoktur...kardeşim,kulladığın cümlelere biraz daha dikkat etmen tavsiye ederim çünkü bu sitenin adı İSLAMİYET yani islam hepsini kapsıyor kim kötü alqılıyorsada kendi aleyhine elinizden qeldiği kadar ona anlatırsınız kimsenin kimseyi zorlaması da yoktur..kişi kabul etsede kendi aleyinedir kabul etmese de durum aynıdır bu yüzden kötü alqılanıyor qibi kelimeler kullanmayıp tam tersi ya bilmiyorlar yada tam doğru bi şekilde anlatılmadığından dolayıdır...yoksa kişi hiç zarar qörmemiş bir şeyden dolayı o şeyi kötü alqılarmı....bu yüzden kullandığımız kelimeleri kişisel olarak kullanmayalım ve dikkat edelim inşALLAH.....
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
tarikata girmek ne kadar gerekli?

bu konu açıklaması uzun bir konudur. Tarikata girmek gereklimidir? Nasıl gerekli değil diyebiliriz. Evet gereklidir fakat, işde günümüz hayatımızı kullandığımız bu fakatlar yönlendiriyor.

Fakat, Tarikat için birincisi hak olanı bulmak gerek. Yani Kurana sımsıkı sarılmış sünnetleri hayatlarının her anında hayat geçirmiş ve Ehli SÜnnet kaidelerinden ve sınırlarından ayrılmamış. Günümüzde böyle özellikleri olan bir tarikatı bulabilmek kolay değildir. Bu sebeple günümüze göre konuşursak tarikata girmek gerekli değil sadece ehli ve nasibi olan için gereklidir. Zira günümüzde inanın herkes bir arayış bir limana sığınma derdindedir maalesef buda, bazı aç çakalların iştahını kabartmaktadır. Daha arapçası olmayan adam tasavvufu kullanarak üstüne birde tefsir yazarak mürid bulabilmektedir.

Veya muridleri bir kazanç kapısı olarak görenler veya müridlerini riya malzemesi yapanda olabilir. Bu tür hareketlerde insanların tasavvuf-tarikatı yanış tanımalarına yol açıyor. Peki bu müslümanlar ne yapıcak. Bu ahir zamanda yapılması gereken itikatına sahip çıkacak. Zira itikatsız ne tasavvuf tarikat olur nede cennete giriş anahtarı olur. Sonra Ehli sünnet alimlerinin imamlarının kitaplarını okuyacak ve dinini bir kere çok iyi öğrenecek.

Peki hiç mi evliyaların yada tarikat kitaplarını okumuycak. Tabi ki okuyacak ama onları okurken orda yazanları Ehli sünnet sınırıları içinde yorumluycak. Zira önüne gelen tasavvuf tarikat kitabı yazıyor. (iskender evrenesoğlunun bile varken)

Birde şu nokta var; Evliyaların ariflerin ilimleri alimlerden imamlardan fazladır. Zira alimler zahiri olarak ilim alırken arifler evliyalar batını olarak ilim alıp eğitilirler. Mesela sadece fırında ekmek yapan somuncu babanın kuddise sirruhun ulemanın isteğini kıramayıp ulu camide fatiha tefsirini vaaz temesi gibi. Fatiha tefsiri 7 değişik şekilde yapmıştır. İlkini herkes anlamış ikincisini sadece alimler anlamış geri kalan tefsirileri hiçkimse anlayamamıştır. Vaaz da hazır bulunan osmanlı allamesi molla fenari hayretlere düşmüş sonra somuncu baba k.s. müridi olmuştur.

Evliyalar arifler...olaylara kalb penceresinden bakarken (keza bazen bu şeriat ve ehli sünnet çizgilerini zorlar manalarını tam anlaşılamadığı için) fakat ehli sünnet alim ve imamlar kesin kurallarla şeriat penceresinden olaylara bakıp yorumlar. Bu sebeple normal bir müslüman bu büyüklerini sözlerini kitaplarını okuduklarında anlayamadıkları bir nokta olduğunda bunu kendilerine göre yorumlayıp bunu dinin içine sokmaktadırlar. imam Rabbani kuddise sirruh zamanında vahdeti vücud yolunu tutan bazı mrüdlerin bizden bazı dini kaideler düşdü dedikleri gibi.

Bütün bunlar ışığında lafi fazla uzatmadan evet herkese tarıkat lazımdır ama doğru tarikat lazımdır. Ne olursa olsun tarikatlar ehli sünnet çizgisi içinde ve şeriat dairesinde olmak zorundadır. Kurana ve sünnete sımsıkı sarılması gerekmektedir. Sünnete ne olursa olsun uymayan (bidat yapıp efendim benim yaptığımda hikmetler var demek kimseyi kurtarmaz) tarikat şeyhden uzak durmak gerekir. Zira gerçek evliya kurani ve sünneti yaşayan yaşatandır. Hikmetler var deyip işi Ledün ilmine dönüştürürsek bu ilmin taliplisi çok ama çok azdır. Bu ilmi bilende kuran ve sünnetden ayrılmaz.

Velhasıl böyle bir tarikat yada murişid bulamamışsan Kuran ve sünnete ve ehli sünnet alimlerinin kitaplarına sım sıkı sarılmak gerekir tabi aynı zamanda da evliyaya ve ariflere de muhabbet beslemek gerekir. Ne olursa olsun günümüzde kendilerini göstermeselerde hala evliyalar arifler hak aşıkları vardır..

Eyvallah
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
neden yanlış anlıyorlar sizce?her kişinin qörüşü farklıdır kardeşim ve buqün malesef cemaatlere ayrılmış durumdayız ve bu yüzden kimsenin kimseyi sövmeye hakkı yoktur...kardeşim,kulladığın cümlelere biraz daha dikkat etmen tavsiye ederim çünkü bu sitenin adı İSLAMİYET yani islam hepsini kapsıyor kim kötü alqılıyorsada kendi aleyhine elinizden qeldiği kadar ona anlatırsınız kimsenin kimseyi zorlaması da yoktur..kişi kabul etsede kendi aleyinedir kabul etmese de durum aynıdır bu yüzden kötü alqılanıyor qibi kelimeler kullanmayıp tam tersi ya bilmiyorlar yada tam doğru bi şekilde anlatılmadığından dolayıdır...yoksa kişi hiç zarar qörmemiş bir şeyden dolayı o şeyi kötü alqılarmı....bu yüzden kullandığımız kelimeleri kişisel olarak kullanmayalım ve dikkat edelim inşALLAH.....
Şimdi güzel konuşursunuz abicim lakin gerçek ER yarın hak divanında belli olacaktır..vesselam.
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
bu konu açıklaması uzun bir konudur. Tarikata girmek gereklimidir? Nasıl gerekli değil diyebiliriz. Evet gereklidir fakat, işde günümüz hayatımızı kullandığımız bu fakatlar yönlendiriyor.

Fakat, Tarikat için birincisi hak olanı bulmak gerek. Yani Kurana sımsıkı sarılmış sünnetleri hayatlarının her anında hayat geçirmiş ve Ehli SÜnnet kaidelerinden ve sınırlarından ayrılmamış. Günümüzde böyle özellikleri olan bir tarikatı bulabilmek kolay değildir. Bu sebeple günümüze göre konuşursak tarikata girmek gerekli değil sadece ehli ve nasibi olan için gereklidir. Zira günümüzde inanın herkes bir arayış bir limana sığınma derdindedir maalesef buda, bazı aç çakalların iştahını kabartmaktadır. Daha arapçası olmayan adam tasavvufu kullanarak üstüne birde tefsir yazarak mürid bulabilmektedir.

Veya muridleri bir kazanç kapısı olarak görenler veya müridlerini riya malzemesi yapanda olabilir. Bu tür hareketlerde insanların tasavvuf-tarikatı yanış tanımalarına yol açıyor. Peki bu müslümanlar ne yapıcak. Bu ahir zamanda yapılması gereken itikatına sahip çıkacak. Zira itikatsız ne tasavvuf tarikat olur nede cennete giriş anahtarı olur. Sonra Ehli sünnet alimlerinin imamlarının kitaplarını okuyacak ve dinini bir kere çok iyi öğrenecek.

Peki hiç mi evliyaların yada tarikat kitaplarını okumuycak. Tabi ki okuyacak ama onları okurken orda yazanları Ehli sünnet sınırıları içinde yorumluycak. Zira önüne gelen tasavvuf tarikat kitabı yazıyor. (iskender evrenesoğlunun bile varken)

Birde şu nokta var; Evliyaların ariflerin ilimleri alimlerden imamlardan fazladır. Zira alimler zahiri olarak ilim alırken arifler evliyalar batını olarak ilim alıp eğitilirler. Mesela sadece fırında ekmek yapan somuncu babanın kuddise sirruhun ulemanın isteğini kıramayıp ulu camide fatiha tefsirini vaaz temesi gibi. Fatiha tefsiri 7 değişik şekilde yapmıştır. İlkini herkes anlamış ikincisini sadece alimler anlamış geri kalan tefsirileri hiçkimse anlayamamıştır. Vaaz da hazır bulunan osmanlı allamesi molla fenari hayretlere düşmüş sonra somuncu baba k.s. müridi olmuştur.

Evliyalar arifler...olaylara kalb penceresinden bakarken (keza bazen bu şeriat ve ehli sünnet çizgilerini zorlar manalarını tam anlaşılamadığı için) fakat ehli sünnet alim ve imamlar kesin kurallarla şeriat penceresinden olaylara bakıp yorumlar. Bu sebeple normal bir müslüman bu büyüklerini sözlerini kitaplarını okuduklarında anlayamadıkları bir nokta olduğunda bunu kendilerine göre yorumlayıp bunu dinin içine sokmaktadırlar. imam Rabbani kuddise sirruh zamanında vahdeti vücud yolunu tutan bazı mrüdlerin bizden bazı dini kaideler düşdü dedikleri gibi.

Bütün bunlar ışığında lafi fazla uzatmadan evet herkese tarıkat lazımdır ama doğru tarikat lazımdır. Ne olursa olsun tarikatlar ehli sünnet çizgisi içinde ve şeriat dairesinde olmak zorundadır. Kurana ve sünnete sımsıkı sarılması gerekmektedir. Sünnete ne olursa olsun uymayan (bidat yapıp efendim benim yaptığımda hikmetler var demek kimseyi kurtarmaz) tarikat şeyhden uzak durmak gerekir. Zira gerçek evliya kurani ve sünneti yaşayan yaşatandır. Hikmetler var deyip işi Ledün ilmine dönüştürürsek bu ilmin taliplisi çok ama çok azdır. Bu ilmi bilende kuran ve sünnetden ayrılmaz.

Velhasıl böyle bir tarikat yada murişid bulamamışsan Kuran ve sünnete ve ehli sünnet alimlerinin kitaplarına sım sıkı sarılmak gerekir tabi aynı zamanda da evliyaya ve ariflere de muhabbet beslemek gerekir. Ne olursa olsun günümüzde kendilerini göstermeselerde hala evliyalar arifler hak aşıkları vardır..

Eyvallah
Hocam mürşidi kamil azdır ama vardır arayıp bulmak lazımdır..Kasrikten geçenler adlı yayının 1,2,8 ve 9.bölümlerini izlemenizi tavsiye ederim..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt