Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

TarafLı OLmak / Tarafsız OLmak(?) (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Tarafsızlık," ilk anda kulağa hoş gelen ve doğru gibi görünen bir yaklaşım.

Eşitler arasında üçüncü kişilerin; suç sabit oluncaya kadar davacı ile sanık karşısında yargıçların; çocukları arasındaki sorunlarda anne-babaların; öğrenciler karşısında öğretmenlerin tarafsızlığı güzeldir, gereklidir, şarttır. Tersi çok yanlış olur ve bir dizi sorunlara sebebiyet verir. Aynı zamanda günahtır, büyük vebali vardır.

Ama tarafsızlık her zaman doğru bir tavır mıdır?

Doğru ile yanlış, güzel ile çirkin, iyi ile kötü, zalim ile mazlum, haklı ile haksız karşısında tarafsız olmak doğru mudur? Doğruya, güzele, iyiye, mazluma, haklıya, haksızlık etmek, böyle olduğu için de zulüm değil midir? El-hak öyledir.

Hele hele bunu bir çıkar için yapmak daha büyük bir zulümdür, gayrıahlakidir. Hem dünya hem ahiret açısından vebali de o oranda büyüktür.

Tarih boyunca her zaman var olan, günümüzde de bütün dünyada bütün şiddetiyle devam eden Hak-batıl mücadelesinde, tarafsızlık iddiası, bu iddianın sahiplerini tarih önünde ve Allah(celle celalüh) indinde mahkum edecektir.

Ülkemizde, geçmişi çok eskilere dayanan, son zamanlarda iyice şiddetlenen ve artık geri dönülmez noktalara gelen müthiş bir mücadele hüküm sürmektedir.

Bir tarafta, nasılsa önemli makamları eline geçiren ve kendini memleketin sahibi olarak gören bir azınlık var. Bunlar "halka rağmen halk için" iddiasında olan ama yaptıkları ve yapacakları kesinlikle halkın çıkarına olmayan bir kesim. Cumhuriyetten söz edip cumhuru yönetimden uzak tutan, milli egemenlikten dem vurup milletin egemenliğini gasp eden bir kesim. Tek parti döneminde devlet gücüyle sindirdikleri ve ezdikleri halkın, demokrasi ile beraber kontrollerinden çıkması üzerine bir daha iktidar yüzü göremeyen, on yılda bir yaptı(rdı)kları darbelerle kontrolü sağlamaya çalışan, bu amaçla gerekirse "şahsi çıkarlarını müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid" edebilen bir kesim. Halkın inançlarıyla mücadele etmeyi şiar edinmiş bir kesim. Anti demokrat, yasakçı, tek tipçi, statükocu bir azınlık...

Bunların bütün derdinin mevki/makam/para vb olduğu artık iyice ortaya çıkmış durumda. Onun için artık kendilerini çok fazla gizleme ihtiyacı da duymuyorlar. Mesela yüzde 47 değil yüzde yüz oy alsanız da fark etmez diyebiliyorlar. Egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu yazılan meclisi, milletin seçtiklerine kapatabiliyorlar. Daha ileri gidip "benim oyum dağdaki çobanın oyu ile niye bir olsun" da diyebiliyorlar.

Bu kesimin karşısında ise, gücünü ve meşruiyetini, milletin desteğinden alan bir kesim var. Milletle barışık, devleti de barıştırmaya çalışan bir kesim. Devletin imkanlarını millete hizmet etmek için kullanmak isteyen bir kesim. Halkın içinden gelen, halkın değerlerine saygılı, dahası aynı değerleri paylaşan bir kesim. Değişime açık, farklılıkları zenginlik olarak kabul eden, özgürlükçü bir kesim.

Son gelişmeler açıkça gösteriyor ki bu iki kesim arasında artık kılıçlar çekilmiştir, geriye dönüşü olmayan bir yola girilmiştir, herkes elindeki bütün kozları ortaya koymaktadır.

Şimdi bu iki kesim arasında tarafsız olmak mümkün müdür?

"Taraf olmayayım (veya her iki tarafa da, onlardanmışım görüntüsü vereyim) ki, kim kazanırsa kazansın, onunla ilişkimi sürdüreyim, rahatım kaçmasın, çıkarım bozulmasın" şeklinde özetleyebileceğimiz bu anlayış ahlaki midir? İnsani midir? İslami midir? Bu tavrı benimseyen, bunu akıllılık olarak gören ve Müslüman olma iddiasında bulunanların, "münafıklık" üzerinde yeniden düşünmeleri ve kendilerini Asr-ı Saadet'in Medine dönemi münafıkları ile karşılaştırmaları çok yerinde olur.

Tek başına "tarafım" demek de yetmez. Taraf olmanın gereklerini de yapmak, taraf olduğunu ispat etmek de gerekir. Sözle, yazıyla, eylemle... Sırası geldiğinde, bir telefon etmek, faks çekmek, mesaj atmak, sırası geldiğinde bir habere yorum yazmak, sırası geldiğinde yürümek, mitinge katılmak, slogan atmak...

Aslında sözkonusu mücadelenin kazananı şimdiden bellidir. Bu ülkede er veya geç, Hakk'ın ve halkın iradesi egemen olacaktır. Şimdiden bu gerçeği görüp safını belirleyenlerin alnı açık, vicdanı rahat, gönlü huzurlu olacaktır. Onların neslinden gelenler de atalarıyla gurur duyacaklardır. İnananlar için bunun bir de uhrevi getirisi olacaktır. Yanlış tarafta olanların ve tarafsız olanların payına da mağlubiyetin yanı sıra kocaman bir utanç düşecektir. Elbet bunun da uhrevi bir boyutu olacaktır.

Ömer Erdem
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt