Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Takvim__4-mart-2011-cuma (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Selamün Aleyküm.

4
MART
2011
aaaaaws0wc0.gif


[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
70dr2xb.gif
--
seniseviyorumyarasulallahnl7.gif
--
70dr2xb.gif
[/FONT]​



Hicrî Kamerî : 29 REBÎ'UL-EVVEL 1432



[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
44c865c131ed355a83cddfc924ec89e8.gif
[/FONT]​

Hicrî Şemsî : 1389 Rûmî : 19 Şubat 1426 Kasım : 117


[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
44c865c131ed355a83cddfc924ec89e8.gif
[/FONT]​


Cuma


İstiklâl Mahkemelerinin kuruluşu (1925) - Sultan Selâddin Eyyûbi'nin vefâtı (1193) - İctimâ vakti: 22.46




124858xntsco1sl7vk7.gif

[Gündüzün uzaması 2 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]
408727i48e626jo8.gif

Allahü teâlâ bütün nîmetleri, bizde sonsuz kalmak için değil, emânet olarak kullanmak, sonunda geri almak için vermiştir. Hadîs-i şerîf



blmrdrose2za8.gif
blmrdrose2za8.gif
guzelkokuicon2qc0.gif
blmrdrose2za8.gif
blmrdrose2za8.gif




ÂYET




Âl-i İmrân Sûresi

[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Times New Roman, Times, serif]Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân İmrân ailesi demektir.[/FONT][/FONT][/FONT]

[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]

[FONT=Courier New, Courier, mono]
besmele64qs.gif
[/FONT]​


[/FONT]
  1. وَمَا جَعَلَهُ اللّهُ إِلاَّ بُشْرَى لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُم بِهِ وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
  2. لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنقَلِبُواْ خَآئِبِينَ
  3. لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذَّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ
  4. وَلِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ يَغْفِرُ لِمَن يَشَاء وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاء وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
  5. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ الرِّبَا أَضْعَافًا مُّضَاعَفَةً وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
126- Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi olan Allah katındandır.

127- (Allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).
128- Bu işten sana hiçbir şey düşmez. (Allah), ya onların tevbesini kabul eder, yahut onlara, zalim olduklarından dolayı azab eder.
129- Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.



[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
257469btiv2q1si3.gif
[/FONT]​


[FONT=Courier New, Courier, mono]GÜNÜN HADİSİ[/FONT]​


08.gif

Hz.Peygamber (s.a.v.) : '' Ramazan ayı girdiğinde semanın kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir, şeytanlarda zincire vurulur.'' buyurmuştur.




[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
408727i48e626jo8.gif
[/FONT]​




[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Courier New, Courier, mono]Günün Duası[/FONT]
[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Tahoma, Verdana, Arial][FONT=Courier New, Courier, mono]Allâh'ım! Bizi, bir ân bile olsa nefsimizle baş başa bırakma! Her ânını Senin rızâna uygun olarak geçiren, her adımını nefsi için değil, Senin rızân için atan kullarından eyle! [/FONT][/FONT][/FONT][FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Tahoma, Verdana, Arial]
[/FONT]
Âmîn... Âmîn... Âmîn...

[/FONT]






[/FONT][FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
divider_yellowpink.gif



[FONT=Courier New, Courier, mono]Günün Sözü[/FONT]
Ayrılığın ne olduğunu bilmek mi istiyorsun. Bil ki, ayrılık, âşıkların yoludur. Balık olanın canı, denizdir.
Bu yüzdendir ki, denizden ayrı düşen balık, daima denizi özler. İnsanlar bazan gölge isterler, bazan güneş;
ama gölge istemeyen bir zerre varsa, o da candır Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rûmî (k.s.)


[/FONT]

1b5809352ac16e052c710c0eecd654d3.gif

BİR NASİHAT
" Ağlamak istersen gözyaşı dökenlere acı. Merhamete nâil olmak istersen zayıflara merhamet et."
Hz. Mevlâna (k.s.)


Ey oğul! Bağı çöz; âzâd ol.Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?




Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)





GÜNÜN KISASI
Sevilmek İçin Randevu Alan Çocuk...
[FONT=Courier New, Courier, mono]Uykusunun baldan tatlı olduğu sabahlarda, melek öpüşlerle uyandırılmaz olur. Anne bağırır:

[FONT=Courier New, Courier, mono]"Çabuk ol servisi kaçıracaksın!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Baba kükrer: [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ne yatmasını biliyorsun, ne kalkmasını!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Sabahları günesin doğusunu bilmez çocuk. Hiç aydınlanmadan kalkar içi. Taze bir sabah, bayat bir günün devamıdır çok zaman. Her sabah adına yuva denen, adına kreş denen o yere bırakılır. Başkalarının annesinde, kendi annesinin hasretini çeker günboyu. Sabahın köründe? benim annem ne zaman gelecek" diye gözyaşları eker solgun yüzüne dizi dizi. Akşam ne uzundur. Yuva nice gürültülü. Sevgilerini konuşurlar efkarlı saatlerde. Benim babam beni çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hayır, benim babam beni daha çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hadi ordan, beni hem babam hem annem daha çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Başkalarının babası kendi çocuklarını çok severse, sanki kendi babalarının sevgisi azalacakmış gibi kavga ederler. En çok sevilen olmaktır tutkuları. Her pazartesi ne kadar sevildiklerinin ispatını yapmaya koyulurlar. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Benim babam beni hamburger yemeye götürdü." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Biz hem hamburger yemeye gittik, hem de Luna parka gittik." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"N`apalım. Benim annem beni sinemaya götürdü. Arslan Kral filminde ağladık annemle birlikte." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Kızlar ağlar zaten. Ağlamanın neresi eğlenceli?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Biz babamla maç ettiğimiz zaman çok eğleniyoruz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Benim babam benimle değil, arkadaşlarıyla maç etmeye gidiyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Bak demek ki benim babam beni daha çok seviyor. Bi kere biz ikimiz,yani babamla ben, maç ediyoruz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Pazartesileri hep böyle geçer. Herkes kendi babasının en sevgili baba olduğunu ispat etmeye çalışır. Öteki çocuklar yeni sevgi ispatlarını ortaya koydukça içini bir ürperti kaplar. Başkalarının babası çocuklarını daha çok mu seviyordur acaba? O reklam gelir aklına. Kahrolası reklam. Evinizi seviyorsunuz, arabanızı seviyorsunuz... Beni sevmiyor musunuz?" İnanmak üzeredir onu sevmediklerine. Arka koltuğa gazoz döktü diye ne çok bağırmıştı babası. Ama olsun, arkadaşlarına bunu anlatmazsa eğer, babasının arabasını kendisinden çok sevdiğini nereden bilecekler. Keşke her Pazartesi en sevilen evlat oyununu oynamak zorunda kalmasaydı. Bunun için Pazartesileri hep hasta numarası yapması. Uyanamaması. En sevilen çocuk olmak yarışması bilseniz ne kadar zor diyebilse bir gün, her şey ne kadar kolay olacak. Oyunu değiştirebilirdi. Bu oyunun mağlubu olduğunu arkadasları öğrenecek diye her Pazartesi karanlık bir kuyu olmazdı o zaman. Herkesin annesinin ve babasının ne kadar iyi anne baba olduğu, çünkü onlara ne çok pahalı oyuncak aldıklarının konuşuldukları bir sıra beni anneannem çok sever" diye bağırıverdi. Sustu arkadaşları. Söyleyebilecek bir şey bulamadılar bir an. Akın boynunu büküp “benim anneannem yok" dedi. Üzüldü o zaman. Ama geri dönemezdi. Benim anneannem beni çok sever. Masal anlatır bana. Yaramazlık yapınca `dayın da böyleydi` der gülerek." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Arkadaşları ne kadar dinliyor diye sustu birden. Kendisine doğru yönelmiş meraklı bakışları keyifle seyretti. Ağızları açık? Ee sonra?" diyorlardı. "Sever beni. Masal anlatır. Hiç susturmaz beni. Ben konuştukca güler. Hay çocuk der. Sen beni güldürdün. Allah da seni güldürsün" der. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Herkes bir masal büyüsü ile dinlerken onu, anneannesini öteki çocuklarla paylaştığını düşünüp susuverdi. Üsteledi arkadaşları. "Hadi anlatsana!" dediler. Top havuzuna doğru koşup "Herkesin anneannesi kendine" diye bagırdı. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Akın itiraz etti. Hiç olmazsa arkadaşının anneannesinde tatmadığı bir duyguyu tadacağını düşünürken ne diye oyunbozanlık yapıyordu. Kızdı. "Herkesin babasi kendisine` demiyordun ama!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Duymazlığa geldi. Anneannesini hiç kimselerle yarıştırmak istemiyordu, işte o kadar. Akşam çabuk oldu. Bu oyunu kazanmıştı. Muzaffer bir komutan edasında dolaştı bütün gün. Artık annesine neden Pazartesileri yuvaya gitmek istemediğini anlatabilirdi. Yorganın altına saklanmazdı bundan böyle. Her Pazartesi anneannesinden bir demet yapıp götürürdü. Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: "Anne biliyormusun bugün yuvada ne oldu?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Hiç kimsenin sevdigi şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Sana yardım edeyim mi?" dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hayırdır. Bir yaramazlık filan. Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Yorgunluk nasıl bir şeydi. Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır? Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni" diyerek alnına bir [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, ne diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu. "Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun olduğumdan. Böyle yorgun yorgunken... [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Anneciğim sen yorulma diye..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hani siz yoruluyorsunuz ya..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Eeee...." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ben de oynamaktan yoruluyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ne yapayım?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Bilmem..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı. "Mum da yok" diye diye karıştırdı dolapları el yordamı. Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı. "bak deli tavşan" diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça kanepeden asağı sarktı. Neden sonra ışıklar geldi. Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti birden. Kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı. Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına "İşin bitince beni sever misin anne?" dedi. Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı. [/FONT]​



[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
divider_maroon.gif
[/FONT]


[/FONT]​
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0

SOHBET - MEZHEP İMÂMI


Mezhep imamı demek, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan işiterek toplayan, kitaba geçiren büyük âlim demektir. Mezhep imamları; açıkça bildirilmemiş olan bilgileri de, açık bildirilmiş olanlara benzeterek meydana çıkaran âlimlerdir. Eshâb-ı kirâmın her biri müctehid ve mezhep imamı idi.
Hadîs-i şerîfler Kur’ân-ı kerîmi, mezhep imamları da sünneti açıklamışlardır. Âlimler de, mezhep imamlarının sözlerini açıklamışlardır.
Hadîs-i şerîfler olmasaydı, namazların kaç rekât olduğu, nasıl kılınacağı, rükû ve secdede okunacak tesbihler, cenâze ve bayram namazlarının kılınış şekli, zekât nisâbı, orucun ve haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani, hiçbir âlim, bunları Kur’ân-ı kerîmden bulup çıkaramazdı. Bunları Peygamber efendimiz açıklamıştır. Sünneti de, müctehid âlimler açıklamış ve böylece mezhepler meydana çıkmıştır. Peygamberimiz de, bu imamlara uymamızı şöyle emrediyor:
“Kur’ân-ı kerîme tâbi olmak, hepinize farzdır. Onu terk etmek için hiçbir özür olmaz. Kur’ân-ı kerîmde bulamadığınız işlerde, sünnetime uyunuz! Sünnetimde de bulamazsanız, Eshâbımın sözüne uyunuz!”
“Âlimlere tâbi olun!”
“Âlimler rehberdir.”
Peygamberimizin yolu, Kur’ân-ı kerîm ile, hadîs-i şerîfler ile ve müctehidlerin ictihadları ile gösterilen yoldur. Doğru olan, Ehl-i sünnet mezhebinin dört büyük imamı, şu âlimlerdir:

1-İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe,
2-İmâm-ı Mâlik bin Enes,
3-İmâm-ı Muhammed Şâfiî,
4-İmâm-ı Ahmed bin Hanbel.






[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
blmrdrose2za8qr7.gif
blmrdrose2za8qr7.gif
blmrdrose2za8qr7.gif
blmrdrose2za8qr7.gif
blmrdrose2za8qr7.gif







[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]ÇOCUKLARIMIZA İSİMLER[/FONT]

Erkek : Bekir Kız : Beyza
YEMEK


[/FONT]Mercimek Çorbası Sulu köfte Salata Cacık


kamer1md5.gif



Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZLER
[FONT=Geneva, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Geneva, Arial, Helvetica, sans-serif]***[/FONT]
(İnsan) Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Lem'alar - 10

[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]***[/FONT]


[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
x1pjzf2ryhxrwtsbre9koxtft9.gif
[/FONT]

Hakikat Damlaları
***
Gülde bile diken vardır. İnsanın, gülün kokusunu duymayıp dikenine takılması biraz da kendi ruhundaki dikenlerden kaynaklanır.
***
81eb2.gif


637b7fbd21646075604265037748f806.gif
484975az4grljt6zvn9.gif
637b7fbd21646075604265037748f806.gif
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt