Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Takvim-29- mart-2011 -salı (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Selamün Aleyküm.


29


MART

2011

aaaaaws0wc0.gif

70dr2xb.gif
--
seniseviyorumyarasulallahnl7.gif
--
70dr2xb.gif

canl__namaz.gif



Hicrî Kamerî : 24 REBÎ'UL-ÂHIR 1432







Hicrî Şemsî : 1389 Rûmî : 16 Mart 1427 Kasım : 142



dornrose.gif





Salı




Ağaçların yeşermesi - Fırtına - Mahallî Seçimler (2009) - Haşerâtın hareketlenmesi




ebuab0.gif

[Gündüzün uzaması 3 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]

ercanercan18ul0xc3gv8.gif







Ölümden sonra olacak şeyleri, sizin bildiğiniz gibi, hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız. Hadîs-i şerîf

Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikreder, baktığı vakit de ibret alır. Hazret-i Ali Radıyallahü anh




rosepnkbaranim.gif
rosepnkbaranim.gif




Âl-i İmrân Sûresi

[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Times New Roman, Times, serif]Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân İmrân ailesi demektir.
[/FONT]​


[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]​


[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
besmele64qs.gif
[/FONT]




  1. وَاتَّقُواْ النَّارَ الَّتِي أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
  2. وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
  3. وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
  4. الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
  5. وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
[/FONT]
[/FONT]
131- Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.
132- Allah ve Peygambere itaat edin ki, size de merhamet edilsin.
133- Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun!
134- O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever.
135- Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.

124858xntsco1sl7vk7.gif

[FONT=Courier New, Courier, mono]GÜNÜN HADİSİ[/FONT]​


08.gif


Hz.Peygamber (s.a.v.) : '' Ramazan ayı girdiğinde semanın kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir, şeytanlarda zincire vurulur.'' buyurmuştur.




1097015ldz8wid66r.gif
1097015ldz8wid66r.gif


[FONT=Courier New, Courier, mono]Günün Duası[/FONT]​


[FONT=Courier New, Courier, mono]
[FONT=Tahoma, Verdana, Arial][FONT=Courier New, Courier, mono]Allâh'ım! Bizi, bir ân bile olsa nefsimizle baş başa bırakma! Her ânını Senin rızâna uygun olarak geçiren, her adımını nefsi için değil, Senin rızân için atan kullarından eyle! [/FONT][/FONT]
[/FONT]​
[FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Tahoma, Verdana, Arial]

[/FONT]
Âmîn... Âmîn... Âmîn...

[/FONT]

x1pjzf2ryhxrwtsbre9koxtft9.gif

[FONT=Courier New, Courier, mono]Günün Sözü[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Ayrılığın ne olduğunu bilmek mi istiyorsun. Bil ki, ayrılık, âşıkların yoludur. Balık olanın canı, denizdir.
[FONT=Courier New, Courier, mono]Bu yüzdendir ki, denizden ayrı düşen balık, daima denizi özler. İnsanlar bazan gölge isterler, bazan güneş; [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]ama gölge istemeyen bir zerre varsa, o da candır Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rûmî (k.s.)[/FONT]



[/FONT]
1b5809352ac16e052c710c0eecd654d3.gif

BİR NASİHAT
" Ağlamak istersen gözyaşı dökenlere acı. Merhamete nâil olmak istersen zayıflara merhamet et."
Hz. Mevlâna (k.s.)


Ey oğul! Bağı çöz; âzâd ol.Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?




Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)



rosepnkbaranim.gif


SAĞLIK - YANIKTA İLK YARDIM
  • Yanık yer, buz veya su ile soğutulur.
  • Steril bir gazlı bezle örtülür veya sarılır.
  • Büyük yanıklarda hastaya sık sık su içirilir.
  • Kabaran yerler patlatılmaz.
  • Yaralara, merhem, yağ, vazelin sürülmez.
  • Yaraların üzerine elle dokunulmaz ve pamukla örtülmez.
  • Daha evvel yapılan pansuman yara üzerinden kaldırılmaz, üzeri beslenir.
  • Fındık kadar sönmüş kireç, bir fincan suda eritilir. Suyu alınıp, aynı miktar zeytin yağı ile karıştırılır.

rosepnkbaranim.gif

GÜNÜN KISASI
Sevilmek İçin Randevu Alan Çocuk...
[FONT=Courier New, Courier, mono]Uykusunun baldan tatlı olduğu sabahlarda, melek öpüşlerle uyandırılmaz olur. Anne bağırır: [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Çabuk ol servisi kaçıracaksın!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Baba kükrer: [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ne yatmasını biliyorsun, ne kalkmasını!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Sabahları günesin doğusunu bilmez çocuk. Hiç aydınlanmadan kalkar içi. Taze bir sabah, bayat bir günün devamıdır çok zaman. Her sabah adına yuva denen, adına kreş denen o yere bırakılır. Başkalarının annesinde, kendi annesinin hasretini çeker günboyu. Sabahın köründe? benim annem ne zaman gelecek" diye gözyaşları eker solgun yüzüne dizi dizi. Akşam ne uzundur. Yuva nice gürültülü. Sevgilerini konuşurlar efkarlı saatlerde. Benim babam beni çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hayır, benim babam beni daha çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hadi ordan, beni hem babam hem annem daha çok seviyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Başkalarının babası kendi çocuklarını çok severse, sanki kendi babalarının sevgisi azalacakmış gibi kavga ederler. En çok sevilen olmaktır tutkuları. Her pazartesi ne kadar sevildiklerinin ispatını yapmaya koyulurlar. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Benim babam beni hamburger yemeye götürdü." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Biz hem hamburger yemeye gittik, hem de Luna parka gittik." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"N`apalım. Benim annem beni sinemaya götürdü. Arslan Kral filminde ağladık annemle birlikte." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Kızlar ağlar zaten. Ağlamanın neresi eğlenceli?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Biz babamla maç ettiğimiz zaman çok eğleniyoruz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Benim babam benimle değil, arkadaşlarıyla maç etmeye gidiyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Bak demek ki benim babam beni daha çok seviyor. Bi kere biz ikimiz,yani babamla ben, maç ediyoruz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Pazartesileri hep böyle geçer. Herkes kendi babasının en sevgili baba olduğunu ispat etmeye çalışır. Öteki çocuklar yeni sevgi ispatlarını ortaya koydukça içini bir ürperti kaplar. Başkalarının babası çocuklarını daha çok mu seviyordur acaba? O reklam gelir aklına. Kahrolası reklam. Evinizi seviyorsunuz, arabanızı seviyorsunuz... Beni sevmiyor musunuz?" İnanmak üzeredir onu sevmediklerine. Arka koltuğa gazoz döktü diye ne çok bağırmıştı babası. Ama olsun, arkadaşlarına bunu anlatmazsa eğer, babasının arabasını kendisinden çok sevdiğini nereden bilecekler. Keşke her Pazartesi en sevilen evlat oyununu oynamak zorunda kalmasaydı. Bunun için Pazartesileri hep hasta numarası yapması. Uyanamaması. En sevilen çocuk olmak yarışması bilseniz ne kadar zor diyebilse bir gün, her şey ne kadar kolay olacak. Oyunu değiştirebilirdi. Bu oyunun mağlubu olduğunu arkadasları öğrenecek diye her Pazartesi karanlık bir kuyu olmazdı o zaman. Herkesin annesinin ve babasının ne kadar iyi anne baba olduğu, çünkü onlara ne çok pahalı oyuncak aldıklarının konuşuldukları bir sıra beni anneannem çok sever" diye bağırıverdi. Sustu arkadaşları. Söyleyebilecek bir şey bulamadılar bir an. Akın boynunu büküp “benim anneannem yok" dedi. Üzüldü o zaman. Ama geri dönemezdi. Benim anneannem beni çok sever. Masal anlatır bana. Yaramazlık yapınca `dayın da böyleydi` der gülerek." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Arkadaşları ne kadar dinliyor diye sustu birden. Kendisine doğru yönelmiş meraklı bakışları keyifle seyretti. Ağızları açık? Ee sonra?" diyorlardı. "Sever beni. Masal anlatır. Hiç susturmaz beni. Ben konuştukca güler. Hay çocuk der. Sen beni güldürdün. Allah da seni güldürsün" der. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Herkes bir masal büyüsü ile dinlerken onu, anneannesini öteki çocuklarla paylaştığını düşünüp susuverdi. Üsteledi arkadaşları. "Hadi anlatsana!" dediler. Top havuzuna doğru koşup "Herkesin anneannesi kendine" diye bagırdı. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Akın itiraz etti. Hiç olmazsa arkadaşının anneannesinde tatmadığı bir duyguyu tadacağını düşünürken ne diye oyunbozanlık yapıyordu. Kızdı. "Herkesin babasi kendisine` demiyordun ama!" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Duymazlığa geldi. Anneannesini hiç kimselerle yarıştırmak istemiyordu, işte o kadar. Akşam çabuk oldu. Bu oyunu kazanmıştı. Muzaffer bir komutan edasında dolaştı bütün gün. Artık annesine neden Pazartesileri yuvaya gitmek istemediğini anlatabilirdi. Yorganın altına saklanmazdı bundan böyle. Her Pazartesi anneannesinden bir demet yapıp götürürdü. Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: "Anne biliyormusun bugün yuvada ne oldu?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Hiç kimsenin sevdigi şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Sana yardım edeyim mi?" dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hayırdır. Bir yaramazlık filan. Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Yorgunluk nasıl bir şeydi. Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır? Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni" diyerek alnına bir [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, ne diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu. "Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun olduğumdan. Böyle yorgun yorgunken... [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Anneciğim sen yorulma diye..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Hani siz yoruluyorsunuz ya..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Eeee...." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ben de oynamaktan yoruluyorum." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Ne yapayım?" [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]"Bilmem..." [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı. "Mum da yok" diye diye karıştırdı dolapları el yordamı. Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı. "bak deli tavşan" diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça kanepeden asağı sarktı. Neden sonra ışıklar geldi. Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti birden. Kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı. Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına "İşin bitince beni sever misin anne?" dedi. Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı. [/FONT]​


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Fatma Karabıyık Barbarosoğlu[/FONT]
346317uuympmwsqv.gif

ÇOCUKLARINIZA İSİMLER

Erkek : Nazif - Kız : Nezihe -

a17ve5hh6.gif
a17ve5hh6.gif


SOHBET - MÜBÂREK GECELER

Mübârek geceler, İslâm dininin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki duâ ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır. Kıymetli vakit, öğle namazı vaktinden, o gecenin sonuna, yani imsak vaktine kadar olan zamandır.
Mübârek geceleri ihyâ etmeli, yani kazâ namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, duâ ve tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevabını ölülere de göndermelidir. Mübârek gecelerde, tevbe ve istiğfar etmek, Allahü teâlâya ilticâ etmek, yalvarmak, günahlarını düşünmek, ayıplarını kusurlarını hatırlamak, kıyâmetteki azapları düşünüp korkmak, Cehennemin sonsuz acılarından titremek lâzımdır. Af ve mağfiret için çok yalvarmalıdır. Mübârek geceler şunlardır:

1-Kadir Gecesi: Ramazan ayı içinde bir gecedir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanife “rahmetullahi aleyh” hazretleri; “27. gecesi olması çok vâki olur.” buyurdu.


2-Fıtr (Ramazan) Bayramı gecesi: Ramazanın son günü ile bayramın 1. günü, arasındaki gecedir.


3-Arefe Gecesi: Arefe günü ile Kurban bayramının 1. günü arasındaki gecedir. Arefe, Zilhicce’nin 9. günüdür. Başka günlere Arefe denmez!


4-Kurban Bayramı geceleri: Kurban bayramının 1, 2 ve 3. günlerinden sonraki gecelerdir. Bu 3 güne “Eyyâm-ı nahr” denir.


5-Mevlid Gecesi: Rebî’ul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğduğu gecedir.


6-Berat Gecesi: Şaban ayının 15. gecesidir.


7-Mirâc Gecesi: Receb ayının 27. gecesidir.


8-Regâib Gecesi: Receb ayının ilk Cuma gecesidir.


9-Muharrem Gecesi: Muharrem ayının 1. gecesi, Müslümanların kamerî yılbaşı gecesidir.


10-Aşûre Gecesi: Muharrem ayının 10. gecesidir.


Bunlardan başka, Fıtr Bayramının diğer geceleri, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on geceleri, haftanın her Cuma ve Pazartesi geceleri de mübârektir. Yukarıdaki on geceden beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci gecelere Kandil geceleri denir.
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0

[FONT=Geneva, Arial, Helvetica, sans-serif]***[/FONT]
(İnsan) Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Lem'alar - 10


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]***[/FONT]​


Hakikat Damlaları
***
Gülde bile diken vardır. İnsanın, gülün kokusunu duymayıp dikenine takılması biraz da kendi ruhundaki dikenlerden kaynaklanır.
***
548902gfx41bz2.gif

VAKTİ BOŞ GEÇİRMEMELİ

İnsan, dünyaya oyun ve eğlence için gelmemiştir. Dünya iş ve kazanç yeridir. Dünya âhıretin tarlasıdır. Burada ne ekilirse, âhırette o biçilecektir. Boş vakit fırsat ve ganîmettir. Faydalı iş yapmadan vakit geçirmek vakti öldürmek olur. Dünyada yapılan her işin, her nefesin hesâbı kıyâmette sorulacaktır.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Kıyâmet günü, herkes ömrünü ve gençliğini nerelerde geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nerelere harcadığından ve ilmi ile amel edip etmediğinden sorguya çekilecektir." [Tirmizî]
Ömür, ilim, mal ve beden, Allahü teâlânın kullarına verdiği bir sermâyedir. Bu sermâyeyi Allahü teâlânın bildirdiği yerlerde harcamalıdır. Vakit geçtikten sonra pişmanlığın faydası olmaz. Onun için gençliğin, malın, sağlığın kıymetini bilmeli, dünyada âhıreti kazanacak işler yapmalıdır.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyârlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşgûliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölümden önce hayatın kıymetini bil!" [Ebû Nuyam]

81eb2.gif

637b7fbd21646075604265037748f806.gif
484975az4grljt6zvn9.gif
637b7fbd21646075604265037748f806.gif
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt