Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tahta salıncakta bıraktım ömrün kalanını… (1 Kullanıcı)

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul


Tahta salıncakta sallıyorum geçmişimi Anneanne, sarsılıyorum. Kaç güz birikmiş öykümde, sayamıyorum. Mumlar eritmiş yüreğimle geldim; elimde bir demet çiçek, hani senin verdiğin… Hem çiçeklerin konuşuyor Anneanne! Senin tek tek seçtiğin güzîdelerin, isimlerini söylüyorlar bana. Gül, ”gözyaşı” diyor adına; lâle, ”hasret”; karanfil, ”gece”; zambak, ”gurbet”… Bu çiçekler isim değiştirmiş elimde! Sızım sızım kalmış hâtıraları.

Avlu çiçekleri en çok toprağında mutlu, öğrendim bunu… Ya o erik ağacı, fısıldar mı mâsumluğumu? Elimde küçük süpürgeyle kalakaldım ortada. Görmeyeli dillenmiş her zerre ve üstelik ellerim de büyümüş ve kezâ aynadaki sûretim de… Köşe bucak aradım dedemin siyah taşını, bulamadım. Bulamadıkça ısınamadım Anneanne! Soğuk suyunda yüzünü yıkadım rûhumun, arttı soğukluğum. Mevsim hep kış ve dizlere kadar kar… Oysa, yazı da vardı çocukluğumun!

Çiçekleri hatırlamıyorum o kar soğuğunda. Masal gibiydi dedem, hayâtıma girdi ve gitti… Söylediği son gazeldi… Üşüttüm içimi…


Yaz ve bahar… Dur durak bilmezdin! Güz ve kış… Mevsim dinlemezdin! En çok da miskinliği sevmezdin. Herkesin yapacağı işi olurdu mutlaka…

İşte yine bayram… Geliyorum Anneanne! Düşümde büyütüp büyüyememişliğimi, bahçenin mis kokusuna bırakıyorum kalbimi… Varsın ayaza gelsin bayramlar bundan böyle. Anılar defterinde dipnotumuz olsun yazlar… Ve o büyük portalar… Kendimi önemli hissettiğim kocaman tahta kapı, gıcırtısıyla merhaba diyor bana ve koşuyorum son hız ömrümün düş evine… Düşüveriyorum da, yaralarım kanıyor dizlerimde. Portaların gizemi hâlâ gülüşlerimde. Düşe kalka geldim Anneanne; çocukluğumun çok bilmiş dilliliğiyle değilse de, lâl oldum da geldim…

Yine çok kalamayacağız. Bitmeyen işlerimiz var evde… Ben ise, senin evinin gizinde bir tek enstantenedeyim. Kilitliyim esrârına tavan arasının; yeni yeni süpürgelerden başka neler konur acaba? Sen yine harıl harıl… Kolay gelsin Anneanne! Öyle ya, kırkyama seccâdelerinde rûhunu yamalıyorsun ilâhî buluşma gününe! Benimki lâcivert ve boyuma göre… Niye lâcivert diye sormamışım hiç, almışım elime öylece… Şimdilerde, senin kırkyama parçaların gibi kareler biriktiriyorum ömrümde rengârenk. Zemin, hâlâ lâcivert… Sâhi, tılsımı neydi lâcivertin?

Gün, koyulaşıyor anılar şehrimde… İçime hüzün bulaşıyor Anneanne! Koşuyorum incir ağacı altından son hızla. Koyulanıyor, kıvâma eriyor rengim. Gecede demleniyor sessizliğim…

Bir bakraç eriğin hayâlinde sallanıyorum salıncakta… Bize en güzel ikrâmın, tahta salıncağın ve çiçeklerindi… Yıllar sonra ise, asıl ikrâmın küçük gözlerinde ışıl ışıl mütebessimliğinin olduğunu haykıracakmışım meğerse! Yok, Anneanne; sus gerçekleri!. Acılar gerçek ve gerçekler acıladı içimi… Sus gerçekleri Anneanne! Ben, düşlerimde yine o küçük kız, yine aynı gül kokulu bahçe ve erik ağacımı büyütüyorum… Süpürüyorum küçük ellerime yaraşır küçük süpürgeyle kapı önlerini ve sallıyorum salıncağımda yârelenmemiş c/ismimi… Yaşamak çekiliyor içimden, sus gerçekleri! Hem üzülme sen de; gül bahçendeki gübre kokuları, besler belki çiçeklerinin geniş zamandan silinemeyecek râyihalarını. Hem evin… Gençliğin… Gelinliğin… Dört mâsumu cennete gönderişin…Ve refîk-i hayâtın ve hâtıraların harâbeye dönse de, harap etme kalbini! Kırıla kırıla onarılacağız Anneanne; mis kokulu avlun içimizde… Gerçek çekilsin de, biz gönlümüzde yeşertelim verdâlarını aşkın! Âh Anneanne! Kim bilir nelere akmada göz pınarların? İnsan, susamaz ki içine! Susturamaz sızılarını…

Ve ben, küçümenliğimle muntazır kaldım ırmak gibi akışında leyl ü nehârın. Hep o tahta salıncakta bıraktım ömrün kalanını…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt