Azerbaycan_li
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 8 Ocak 2010
- Mesajlar
- 1,201
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Allah (Subhanehu ve Tealâ) kitabında söyle buyurmaktadır:
“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.” (66, Tahrim/6)
Bu ayetle ilgili olarak Hz. Ömer (radıyallahu anh) Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e “Ya Resulullah! Kendimizi ateşten koruruz. Ancak çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz?” diye sorduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle cevap vermiştir: “Allah’ın sizi sakındırdığı şeylerden onları sakındırır
ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emrederseniz. İşte bu şekilde onları korumuş olursunuz” diye cevap vermistir.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Müslüman babaların çocuklarına karşı görevlerini şu şekilde vurgulamaktadır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.”
“Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte ve ikramda bulununuz. Onları en güzel şekilde terbiye ediniz.”
“Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras onu, hem dünya ve hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.”
İslam’da baba çocuklarından mutlak surette sorumludur. Bu sorumluluğunun bir gereği olarak ise onları şirkin ve küfrün her türlüsünden muhafaza ederek İslami bir terbiye ile yetiştirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Allah katında sorumludur.
Üstat Ahmet el-Gemari el-Haseni tağuti düzenlerin okulları hakkında şöyle söyler:“Bu okullar İslam için en büyük tehlikeyi oluşturmaktadırlar. Zira bu okullar, gençlerin ahlaklarını bozar ve onları dinsizleştirir.” (İhtiraatu-l Asriyye)
Aynı şekilde üstad Muhammed Kutub bu okullar hakkında şöyle demektedir:“Şüphesiz bu okullar cahiliyye devrinin boyasıyla boyanmışlardır. İslam düşmanları bu okulları açarken bizleri dinden çıkarmak için açmışlardır. Müslümanları tamamen dinden çıkarmayı başaramamış olsalar da içinde anlatılan vatancılık, kavmiyetçilik, laiklik, sosyalizm gibi kavramların özendirilmesi günah olarak yeterlidir. Bu okulların hedefi insanları Allah’a
kulluk etmekten uzaklaştırmaktır.” (Vakîuna el-Muasır, 503.)
Malum olduğu uzere bugun tağuti duzenin okullarında cocuklar her sabah heykellerin karşısında sıraya gecerek ant icerler. Benim görebildiğim kadarıyla dünyanın hemen hemen her ülkesinde bu tip seyler yapılmaktadır. Ancak şunu hemen belirtmek
isterim ki ant şeklinde soylenilen bu cumlelerin hemen hemen tamamı şirk cumleleridir. Bununla beraber bu cumleleri söyleyen cocuk ergenlik çağına gelmediği surece şirke girmez. Zira Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç kiçiden kalemin
kaldırıldığını buyurmuç ve bunlardan bir tanesinin de ergenlik çağına gelene dek çocuk olduğunu bildirmistir.
Bilinmelidir ki hükmun varlığı illetin varlığına bağlıdır. Burada illet ise tekliftir. Yani ergenlik çağına girmektir. Bu ise çocukta olmadığı için çocuk kufur sozlerinde ya da amellerinde bulunsa bile kafir olmaz. Bununla beraber bazı alimler cocuk
kufur bir söz söyler ya da amel işlerse kafir olur demişlerdir.( El-Fıkhu Ala Mezahibi-l Erbaa, 5/434.)
Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da; kişi ister mukellef olsun ister mukellef olmasın heykel veya tağutu temsil eden bayrağın onunde durursa hemen kufrune hukmedilemez.
Zira bu bayrak ve heykel onların şiarlarındandır. Malum olduğu uzere şiarlar yalnız başına küfru gerektirmez. Ancak onunla birlikte menfaat ve zarar inancı olursa o zaman heykelin ve bayrağın önünde duran küfre girer ve cahiliyye devrindeki puta tapan
putperestler gibi müşrik gibi olur. Çünkü putperestler hem putun karşısında tazim ederek dururlardı hem de putlardan menfaat ve zarar inancı taşırlardı. Ama heykel veya bayrağın önünde durup yapılan tazim; menfaat ve zarar inancı taşımıyorsa sahibinin
şirkle itham edilmesi için yeterli değildir. Dolayısıyla bir Müslьmanın bu tip heykellerin ve bayrakların onunde durduğu görüldüğü zaman bunun sebebinin kendisine sorulması lazımdır.
Bu konuda geniş bir açıklama icin Ebu Muhammed el-Makdisi’nin “Tekfirde Aşırılıktan Sakındırma” isimli eserinde konu ile ilgili bolumu incelemenizi tavsiye ederim.
Günümuzde çocukları tağuti duzenlerin okullarına göndermek şu üç şekilden birisi ile gerçekleşir. Birincisi kişi çocuğunu okula gonderir, çocuğunun eğitimini tamamlayarak
tağutlara bağlı bir birey olmasını hedefler. Bu apaçık bir küfurdur.
İkincisi, şu an birçok Müslümanın içinde bulunduğu durumdur. Bu okullarda işlenilen küfru onaylamadıkları halde dünyalık bazı çıkarlardan dolayı çocuklarını tağuti duzenlerin okullarına gonderirler. Bu durum kesinlikle haramdır. Zira bu
okullarda tamamen gayri ahlaki bir eğitim mevcuttur. Çocuklara bütünuyle Allahu Teala’nın emrine muhalif hususlar talim ettirilmektedir.
İbn-i Mes’ud (radıyallahu anh)’dan rivayet edilen merfu bir hadiste Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kim bir kavmin sayısını artırırsa, o kimse onlardandır.
Kim bir kavmin yapmış olduğu işe rıza gösterirse, o kimse o işte onlarla ortaktır.”
İbn-i Hacer (rahimehullah) şöyle der: “Bu hadiste, masiyet ehli arasında kendi isteğiyle ikamet eden kisinin hatası belirtilmektedir. Ancak, münkeri nehyetmek veya bir Müslümanı helak olmaktan kurtarmak gibi doğru bir kastı varsa bu müstesnadır.
Yine bu hadisten anlaşılan bir diğer husus ise, o meclisten ayrılmaya
gücü yetenin, mazur olmadığıdır.”
Müsluman bir babanın güc yetirebildiği kadarıyla şirk dolu bu ortamdan çocuklarını uzak tutması gerekmektedir. Ayrıca
çocuklar her gün heykelin karşısında esas duruşta durup yemin ederler. Bu saygı duruşu ve ant şirkin şiarlarındandır. Gerçi çocuktan kalem kaldırıldığı için küfur ya da şirki söz konusu değildir ancak, bu durum zamanla çocuğun fıtratının bozulmasına
ve ehli şirke benzemesine sebep olur.
Diğer önemli bir husus ise okullarda yapılan karma eğitimdir. Bunun neticesinde ise ahlaksızlık almış başını yürümüştür. Okullarda öğretilen bilgiler butunuyle İslam Dinine muhalif bilgilerdir. Evrim Teorisi gibi bilgiler ya da tağuti duzenlerin kurucularını
öven bilgiler buna örnek gösterilebilir.
Sonuç olarak tağutların okullarında saymakla bitiremeyeceğimiz nice münker olan ameller mevcuttur. Tum bu nedenlerden dolayı Müsluman bir babanın kendisinden birinci derecede sorumlu olduğu çocuğunu bu fesad kurumlarına teslim
etmesi apaçık bir haramdır.
Çocuğu okula gondermenin bir uçuncu şekli ise şöyledir: Belirli bir Musluman cemaatin şura kararıyla ve şüranın gözetimi
altında bazı çocukları belirli şartlar altında fen, tıp gibi pozitif ilimleri öğrenmeleri ve gelecekte Muslumanlara öğretmeleri maksadıyla çocuklarını okula gonderebilirler.
Sonuç olarak derim ki, günümüz ortamında Müsluman bir kimsenin çocuğunu bu okullara göndermesi genelde haramdır.
Ancak şocuğunu bu okullara gonderen babayı, “Küfre rıza gostermek kufurdur” diyerek tekfir etmek yersizdir. Zira bu durumda kufre açık delil olacak bir şey yoktur. Ayrıca Hanefilere göre rıza, bir işi seve seve yapmak demektir. Müslümanın ise bu okullarda yapılan küfru ve münkeri sevmesi söz konusu bile olamaz.
Bu konuda ben Şeyh ebu Muhammed el-Makdisi’nin “İ’dadul Kadetul Fevaris bi Hecri Fesadil Medaris” (“Çocuk Eğitiminde Nebevi Yöntem ve Fesad Medreseleri”) isimli eserini ve Ebu Katade el-Filistini’nin “Tecdidu Dari fi Hukmi Medaris” isimli eserini inceleminizi tavsiye ederim.
“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.” (66, Tahrim/6)
Bu ayetle ilgili olarak Hz. Ömer (radıyallahu anh) Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e “Ya Resulullah! Kendimizi ateşten koruruz. Ancak çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz?” diye sorduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle cevap vermiştir: “Allah’ın sizi sakındırdığı şeylerden onları sakındırır
ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emrederseniz. İşte bu şekilde onları korumuş olursunuz” diye cevap vermistir.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Müslüman babaların çocuklarına karşı görevlerini şu şekilde vurgulamaktadır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.”
“Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte ve ikramda bulununuz. Onları en güzel şekilde terbiye ediniz.”
“Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras onu, hem dünya ve hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.”
İslam’da baba çocuklarından mutlak surette sorumludur. Bu sorumluluğunun bir gereği olarak ise onları şirkin ve küfrün her türlüsünden muhafaza ederek İslami bir terbiye ile yetiştirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Allah katında sorumludur.
Üstat Ahmet el-Gemari el-Haseni tağuti düzenlerin okulları hakkında şöyle söyler:“Bu okullar İslam için en büyük tehlikeyi oluşturmaktadırlar. Zira bu okullar, gençlerin ahlaklarını bozar ve onları dinsizleştirir.” (İhtiraatu-l Asriyye)
Aynı şekilde üstad Muhammed Kutub bu okullar hakkında şöyle demektedir:“Şüphesiz bu okullar cahiliyye devrinin boyasıyla boyanmışlardır. İslam düşmanları bu okulları açarken bizleri dinden çıkarmak için açmışlardır. Müslümanları tamamen dinden çıkarmayı başaramamış olsalar da içinde anlatılan vatancılık, kavmiyetçilik, laiklik, sosyalizm gibi kavramların özendirilmesi günah olarak yeterlidir. Bu okulların hedefi insanları Allah’a
kulluk etmekten uzaklaştırmaktır.” (Vakîuna el-Muasır, 503.)
Malum olduğu uzere bugun tağuti duzenin okullarında cocuklar her sabah heykellerin karşısında sıraya gecerek ant icerler. Benim görebildiğim kadarıyla dünyanın hemen hemen her ülkesinde bu tip seyler yapılmaktadır. Ancak şunu hemen belirtmek
isterim ki ant şeklinde soylenilen bu cumlelerin hemen hemen tamamı şirk cumleleridir. Bununla beraber bu cumleleri söyleyen cocuk ergenlik çağına gelmediği surece şirke girmez. Zira Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç kiçiden kalemin
kaldırıldığını buyurmuç ve bunlardan bir tanesinin de ergenlik çağına gelene dek çocuk olduğunu bildirmistir.
Bilinmelidir ki hükmun varlığı illetin varlığına bağlıdır. Burada illet ise tekliftir. Yani ergenlik çağına girmektir. Bu ise çocukta olmadığı için çocuk kufur sozlerinde ya da amellerinde bulunsa bile kafir olmaz. Bununla beraber bazı alimler cocuk
kufur bir söz söyler ya da amel işlerse kafir olur demişlerdir.( El-Fıkhu Ala Mezahibi-l Erbaa, 5/434.)
Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da; kişi ister mukellef olsun ister mukellef olmasın heykel veya tağutu temsil eden bayrağın onunde durursa hemen kufrune hukmedilemez.
Zira bu bayrak ve heykel onların şiarlarındandır. Malum olduğu uzere şiarlar yalnız başına küfru gerektirmez. Ancak onunla birlikte menfaat ve zarar inancı olursa o zaman heykelin ve bayrağın önünde duran küfre girer ve cahiliyye devrindeki puta tapan
putperestler gibi müşrik gibi olur. Çünkü putperestler hem putun karşısında tazim ederek dururlardı hem de putlardan menfaat ve zarar inancı taşırlardı. Ama heykel veya bayrağın önünde durup yapılan tazim; menfaat ve zarar inancı taşımıyorsa sahibinin
şirkle itham edilmesi için yeterli değildir. Dolayısıyla bir Müslьmanın bu tip heykellerin ve bayrakların onunde durduğu görüldüğü zaman bunun sebebinin kendisine sorulması lazımdır.
Bu konuda geniş bir açıklama icin Ebu Muhammed el-Makdisi’nin “Tekfirde Aşırılıktan Sakındırma” isimli eserinde konu ile ilgili bolumu incelemenizi tavsiye ederim.
Günümuzde çocukları tağuti duzenlerin okullarına göndermek şu üç şekilden birisi ile gerçekleşir. Birincisi kişi çocuğunu okula gonderir, çocuğunun eğitimini tamamlayarak
tağutlara bağlı bir birey olmasını hedefler. Bu apaçık bir küfurdur.
İkincisi, şu an birçok Müslümanın içinde bulunduğu durumdur. Bu okullarda işlenilen küfru onaylamadıkları halde dünyalık bazı çıkarlardan dolayı çocuklarını tağuti duzenlerin okullarına gonderirler. Bu durum kesinlikle haramdır. Zira bu
okullarda tamamen gayri ahlaki bir eğitim mevcuttur. Çocuklara bütünuyle Allahu Teala’nın emrine muhalif hususlar talim ettirilmektedir.
İbn-i Mes’ud (radıyallahu anh)’dan rivayet edilen merfu bir hadiste Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kim bir kavmin sayısını artırırsa, o kimse onlardandır.
Kim bir kavmin yapmış olduğu işe rıza gösterirse, o kimse o işte onlarla ortaktır.”
İbn-i Hacer (rahimehullah) şöyle der: “Bu hadiste, masiyet ehli arasında kendi isteğiyle ikamet eden kisinin hatası belirtilmektedir. Ancak, münkeri nehyetmek veya bir Müslümanı helak olmaktan kurtarmak gibi doğru bir kastı varsa bu müstesnadır.
Yine bu hadisten anlaşılan bir diğer husus ise, o meclisten ayrılmaya
gücü yetenin, mazur olmadığıdır.”
Müsluman bir babanın güc yetirebildiği kadarıyla şirk dolu bu ortamdan çocuklarını uzak tutması gerekmektedir. Ayrıca
çocuklar her gün heykelin karşısında esas duruşta durup yemin ederler. Bu saygı duruşu ve ant şirkin şiarlarındandır. Gerçi çocuktan kalem kaldırıldığı için küfur ya da şirki söz konusu değildir ancak, bu durum zamanla çocuğun fıtratının bozulmasına
ve ehli şirke benzemesine sebep olur.
Diğer önemli bir husus ise okullarda yapılan karma eğitimdir. Bunun neticesinde ise ahlaksızlık almış başını yürümüştür. Okullarda öğretilen bilgiler butunuyle İslam Dinine muhalif bilgilerdir. Evrim Teorisi gibi bilgiler ya da tağuti duzenlerin kurucularını
öven bilgiler buna örnek gösterilebilir.
Sonuç olarak tağutların okullarında saymakla bitiremeyeceğimiz nice münker olan ameller mevcuttur. Tum bu nedenlerden dolayı Müsluman bir babanın kendisinden birinci derecede sorumlu olduğu çocuğunu bu fesad kurumlarına teslim
etmesi apaçık bir haramdır.
Çocuğu okula gondermenin bir uçuncu şekli ise şöyledir: Belirli bir Musluman cemaatin şura kararıyla ve şüranın gözetimi
altında bazı çocukları belirli şartlar altında fen, tıp gibi pozitif ilimleri öğrenmeleri ve gelecekte Muslumanlara öğretmeleri maksadıyla çocuklarını okula gonderebilirler.
Sonuç olarak derim ki, günümüz ortamında Müsluman bir kimsenin çocuğunu bu okullara göndermesi genelde haramdır.
Ancak şocuğunu bu okullara gonderen babayı, “Küfre rıza gostermek kufurdur” diyerek tekfir etmek yersizdir. Zira bu durumda kufre açık delil olacak bir şey yoktur. Ayrıca Hanefilere göre rıza, bir işi seve seve yapmak demektir. Müslümanın ise bu okullarda yapılan küfru ve münkeri sevmesi söz konusu bile olamaz.
Bu konuda ben Şeyh ebu Muhammed el-Makdisi’nin “İ’dadul Kadetul Fevaris bi Hecri Fesadil Medaris” (“Çocuk Eğitiminde Nebevi Yöntem ve Fesad Medreseleri”) isimli eserini ve Ebu Katade el-Filistini’nin “Tecdidu Dari fi Hukmi Medaris” isimli eserini inceleminizi tavsiye ederim.