Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tabağıma koyduğun en güzel kirazlar senin (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Neşeli bir akşam sofrası ve çayın ardından Seher, mutfakta annesine biraz yardımcı olmuş sonra ödevini tamamlamak üzere babasının çalışma masasına oturmuştu. Dersini bitirdiğinde ise, babası hâlâ gazetesini okuyor, küçük kardeşi Emine ise babasının getirdiği o çok sevdiği kirazlarını yiyordu.

Babası bir ara gazeteden başını kaldırdı.
Karşısındaki koltukta tatlı tatlı kiraz yiyen küçük kızına tebessümle baktı.
“Afiyet olsun. Babana da biraz ayır, olur mu?” dedi.
Kardeşi olur anlamında başını salladı.

Aradan geçen az bir zaman sonra tabağı babasına götürdü Emine.
Fakat kirazlar hiç de iyi görünmüyordu.
Bozuk, ezilmiş olan birkaç kirazdı tabakta kalan.
Kısaca kardeşi güzel, iri kirazları yemiş, yenilemeyecek olanları babasına uzatmıştı.
Babası tabağa bir süre baktı.
Ardından başını esefle salladı. “Babacığına bunları mı layık gördün?” dedi dokunaklı bir sesle.
“Ben senden böyle bir şey beklemiyordum.”
Tabak kardeşinin elinde kalmıştı. Seher kardeşinin mahcubiyet
içinde ne denli zor bir an yaşadığını çok iyi hissediyordu.
Çünkü az önce işittiği sözler kardeşi için bir yığın azardan çok daha ağırdı. Titreyen sesiyle özür dileyip gözyaşlarıyla odadan çıktığını gördü Emine’nin.
Kardeşinin hali dokunmuştu Seher’e.
Kitaplarını toplayıp kendi odasına geçti.

Yatağına oturduğunda “Canım kardeşim!” dedi kendi kendine.
Bu hatayı kasten yapmadığını biliyordu.
Herhalde kirazlar çok tatlı gelmiş ve babasına ayıracağını unutmuştu.

Hatırladığında ise geriye işe yarar bir şey kalmamıştı.
Ve asla yaşamak istemeyeceği bir utancın içine düşmüştü.
Gözleri duvardaki tabloya bakarken düşünce dünyası iyice derinleşti Seher’in.

Ve birden sıra arkadaşı Filiz’in sözleri geldi aklına.
Arkadaşı, ALLAH’ı sevdiğini söylüyordu birçok insan gibi.
Fakat emrettiği işleri babaannesi gibi yaşlandıktan sonra yapmayı düşünüyordu.
Filiz için mantıklı olan, ihtiyarlayınca ve insanın artık yapacak çok fazla işi kalmadığında öbür dünya için çalışmaya başlamaktı.
Çünkü gençken namaz, tesettür ve diğer ibadetler kişinin hayatını sınırlandırıyordu.
Gerçekten sevdiği bu arkadaşıyla birçok defa konuşmuştu bu konuları Seher.
İşin aslı Filiz, her şeyi anlıyor fakat dünya lezzetlerinden kısmen bile vazgeçemiyor,
gençliğini ALLAH’a sunamıyordu.
Aynen iri, kırmızı, güzel kirazlardan babasına veremeyen küçük kardeşi gibi.


İçi üzüntüyle doldu Seher’in.
Ne büyük yanılgıydı bu. Kendilerini yoktan var edip türlü nimetler ikram eden ALLAH’a böyle mi teşekkür edecekti insanlar?

Onun bize verdiği hayattan, bizce artık çok da önemi kalmayan ihtiyarlık zamanımızı mı ayıracaktık Rabbimiz için?

Arta kalan ezik kirazlar misali…

Meyvelerin asıl sahibi olmadığı hâlde babası bile kabul etmemişti kardeşinden o tabağı.
Kim kabul ederdi ki?
Hem ne malumdu ihtiyarlığa varacak kadar ömrümüzün olacağı?
Üç ay önce hastalanıp da ölen Emre adındaki ağabeyleri daha dokuzuncu sınıfta değil miydi?
Filiz dâhil kimin hafızasından silinebilirdi ki bu hazin olay?

Gözlerinin dalıp gittiği tabloda yazan ve kim bilir kaç yüz defa okuduğu Ebû Turab Hazretlerine ait o güzel söz yine döküldü dudaklarından:

“Bu günü düşünürüm.Dün geçti. Yarın var mı?
Gençliğe de güvenmem, ölen hep ihtiyar mı?”

Seher kalkıp beyaz defterini aldı raftan.
Günlük tutmak için başladığı bu defter gitgide bir duâ defterine dönmüştü.
O artık içi dolduğu anlarda yüreğini döktüğü ilk arkadaşıydı.
Ve yazmaya başladı:

“ALLAH’ım ‘benim’ dediğim ne varsa her şey senin.
Ben de seninim.
Heveslerimin çirkinliğine terk etme beni!
İhtiyarlığımda da gençliğimde de hep sevginle doldur içimi, şimdi olduğu gibi.
Emirlerine uymak istiyorum!
Günahlardan uzak pırıl pırıl bir gençlikle varmak istiyorum yaşlılığıma ve sonra sana!”

Gözündeki nemi silip son cümlesini tebessümle yazdı Seher.
“Tabağıma koyduğun en güzel kirazlar senin! Kabul et!”
Artık kalkmalı küçük kardeşini teselli etmeliydi. Ve yarın Filiz’e anlatacağı çok şeyi vardı.




Canan ARIKUŞU
 

ZOYDAK

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
S.a.
Allah razi olsun kardesim basit bir hikaye ama çok anlamli vede ders verici olmuş....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt