BİSMİHİ TEALA
Soru: Hasta olan kimselere içilmesi için suya ve hasta üzerine okumak, üflemek ve dua etmek câiz midir?
Cevap: Korku ve hastalık gibi şeylerden korunmak için dua etmek ve âyet ile hadis gibi şeyleri yazıp taşımak ve suya okuyup onu içmek dinen caizdir. Abdullah bin Ömer (radıyallahu anh) Peygamber’den (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle rivayet etmiştir:
“Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin: ALLAH’ın (Celle celalühü) gazab ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan ALLAH’ın (Celle celalühü) sözlerine sığınırım” O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr (radıyallahu anh) onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı.” (Ebu Davud, Nesâî, Tirmizî)
Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi şudur ki, hasta olan kimseyi ALLAH’ın (Celle celalühü) hastalıklar için yarattığı ilaçla tedavi etmek için ehil bir doktora gitmeden sadece dua ile yetinmek yanlıştır. Çünkü ALLAH (Celle celalühü) bazı hastalıklar için belirli ilaçlar yaratmıştır.
Yine burada dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi de, manası bilinmeyen sözlerle hasta üzerine okuyup, dua etmek caiz değildir.Dolayısıyla okuyan kimsenin okunan duaların manasını bilmesi lazımdır.
Ayet-el kürsi, felak , nas, fatiha gibi sureleri veya ayetleri okuduğu zaman Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) sağına soluna önüne arkasına ellerine ve hasta olan herhangi bir kimseye üflediğine dair hadis-i şerifler hadis külliyatlarımız içerisinde mevcuddur.
Bunun sebebi insanın maddi hastalıklardan korunmak için maddi tedbirler aldığı gibi manevi ve zararlı şeylerden korunmak için de böyle tedbirler alması içindir.Böylece ALLAH (Celle celalühü) Peygamberimiz vasıtasıyla nasıl korunacağımızı bize ögretmiş bulunmaktadır.
Hz.Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizateyn’i ( felak ve nas sureleri) ve kulhüvallabu ahad’i okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi”. [Buharî, Tıbb 39, Da’avât 12; Müslim, Selâm, 2192; Muvattâ, 2, 942; Tirmizî, Da’avât,3399; Ebu Dâvud, Tıbb,3902)
1- Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’ân-ı Kerim’i hastalığı sırasında şifa için okuduğu, mevsuk rivayetlerde gelmiştir. Esasen Kur’ân’ın mü’minler için maddi ve manevî şifa olduğu âyet-i kerimede belirtilmiştir:
“Kur’ân’dan, iman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz, O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır” (İsra / 82). Keza: “Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifa, mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir” (Yunus /57 ).
2- Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendi vücuduna icra ettiği “nefes”in mahiyeti hakkında bilgi vermek için, İbnu Hacer (rahmetullahi aleyh), rivayetin farklı vecihlerini kaydeder. Buna göre, önce ellerini cemeder, sonra ellerine üfler, sonra okur ve okuma sırasında eline üflerdi. İbnu Hacer (rahmetullahi aleyh), bu üflemenin tükrüksüz veya hafif tükrüklü olabileceğini belirtir. Bu maksadla Felak, Nâs ve İhlas sûreleri okunmuştur.
Meshetme işi, bereket düşüncesiyle yapılmıştır. Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ellerini önce başına, yüzüne sürer, ondan sonra elinin yetişebildiği yerlere kadar bütün vücuduna sürerdi. Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki:
“Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), kendini götüren hastalığa yakalanınca, ben okuyup üzerine üflüyordum. Kendi elleriyle de vücudunu meshediyordum. Çünkü onun elleri bereket yönüyle benim elimden çok üstün idi”. Bir başka rivayette Hz. Aişe (radıyallahu anha) meshedip, şifa için dua ederken kendine gelen Resûlullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem):
“Artık hayır, (şifa değil), ALLAH’tan (Celle celalühü) Refîk-i A’la’yı istiyorum” dediği belirtilir.
3- Bazı rivayetler, Kur’ân’dan okuyup nefes ederek tedaviyi Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) ailesi efradına da uyguladığını tasrih eder. Sahabe ve Tâbiin de aynı tedavi usulüne başvurmuştur. Ulema bunun cevazında ittifak etmiştir.
4- Nefes’i “tükrüksüz hafif üfürük” diye tarifeden Nevevî (rahmetullahi aleyh), rukyede bunun müstehab olduğunu, ulemanın cevazında icma ettiğini belirtir. Hz.Aişe’ye (radıyallahu anha)Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) rukyede yer verdiği nefes’ten sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Onun nefesi, kuru üzüm yiyenin üfürüğü gibi idi, kesinlikle tükrük yoktu.” Kasıtsız olarak nefesle birlikte çıkacak olan rutubetin tükrük sayılmayacağı belirtilmiştir. (Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte,c: 7, s. 50-51)
Soru: Hasta olan kimselere içilmesi için suya ve hasta üzerine okumak, üflemek ve dua etmek câiz midir?
Cevap: Korku ve hastalık gibi şeylerden korunmak için dua etmek ve âyet ile hadis gibi şeyleri yazıp taşımak ve suya okuyup onu içmek dinen caizdir. Abdullah bin Ömer (radıyallahu anh) Peygamber’den (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle rivayet etmiştir:
“Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin: ALLAH’ın (Celle celalühü) gazab ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan ALLAH’ın (Celle celalühü) sözlerine sığınırım” O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr (radıyallahu anh) onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı.” (Ebu Davud, Nesâî, Tirmizî)
Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi şudur ki, hasta olan kimseyi ALLAH’ın (Celle celalühü) hastalıklar için yarattığı ilaçla tedavi etmek için ehil bir doktora gitmeden sadece dua ile yetinmek yanlıştır. Çünkü ALLAH (Celle celalühü) bazı hastalıklar için belirli ilaçlar yaratmıştır.
Yine burada dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi de, manası bilinmeyen sözlerle hasta üzerine okuyup, dua etmek caiz değildir.Dolayısıyla okuyan kimsenin okunan duaların manasını bilmesi lazımdır.
Ayet-el kürsi, felak , nas, fatiha gibi sureleri veya ayetleri okuduğu zaman Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) sağına soluna önüne arkasına ellerine ve hasta olan herhangi bir kimseye üflediğine dair hadis-i şerifler hadis külliyatlarımız içerisinde mevcuddur.
Bunun sebebi insanın maddi hastalıklardan korunmak için maddi tedbirler aldığı gibi manevi ve zararlı şeylerden korunmak için de böyle tedbirler alması içindir.Böylece ALLAH (Celle celalühü) Peygamberimiz vasıtasıyla nasıl korunacağımızı bize ögretmiş bulunmaktadır.
Hz.Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizateyn’i ( felak ve nas sureleri) ve kulhüvallabu ahad’i okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi”. [Buharî, Tıbb 39, Da’avât 12; Müslim, Selâm, 2192; Muvattâ, 2, 942; Tirmizî, Da’avât,3399; Ebu Dâvud, Tıbb,3902)
1- Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’ân-ı Kerim’i hastalığı sırasında şifa için okuduğu, mevsuk rivayetlerde gelmiştir. Esasen Kur’ân’ın mü’minler için maddi ve manevî şifa olduğu âyet-i kerimede belirtilmiştir:
“Kur’ân’dan, iman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz, O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır” (İsra / 82). Keza: “Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifa, mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir” (Yunus /57 ).
2- Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendi vücuduna icra ettiği “nefes”in mahiyeti hakkında bilgi vermek için, İbnu Hacer (rahmetullahi aleyh), rivayetin farklı vecihlerini kaydeder. Buna göre, önce ellerini cemeder, sonra ellerine üfler, sonra okur ve okuma sırasında eline üflerdi. İbnu Hacer (rahmetullahi aleyh), bu üflemenin tükrüksüz veya hafif tükrüklü olabileceğini belirtir. Bu maksadla Felak, Nâs ve İhlas sûreleri okunmuştur.
Meshetme işi, bereket düşüncesiyle yapılmıştır. Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ellerini önce başına, yüzüne sürer, ondan sonra elinin yetişebildiği yerlere kadar bütün vücuduna sürerdi. Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki:
“Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), kendini götüren hastalığa yakalanınca, ben okuyup üzerine üflüyordum. Kendi elleriyle de vücudunu meshediyordum. Çünkü onun elleri bereket yönüyle benim elimden çok üstün idi”. Bir başka rivayette Hz. Aişe (radıyallahu anha) meshedip, şifa için dua ederken kendine gelen Resûlullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem):
“Artık hayır, (şifa değil), ALLAH’tan (Celle celalühü) Refîk-i A’la’yı istiyorum” dediği belirtilir.
3- Bazı rivayetler, Kur’ân’dan okuyup nefes ederek tedaviyi Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) ailesi efradına da uyguladığını tasrih eder. Sahabe ve Tâbiin de aynı tedavi usulüne başvurmuştur. Ulema bunun cevazında ittifak etmiştir.
4- Nefes’i “tükrüksüz hafif üfürük” diye tarifeden Nevevî (rahmetullahi aleyh), rukyede bunun müstehab olduğunu, ulemanın cevazında icma ettiğini belirtir. Hz.Aişe’ye (radıyallahu anha)Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) rukyede yer verdiği nefes’ten sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Onun nefesi, kuru üzüm yiyenin üfürüğü gibi idi, kesinlikle tükrük yoktu.” Kasıtsız olarak nefesle birlikte çıkacak olan rutubetin tükrük sayılmayacağı belirtilmiştir. (Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte,c: 7, s. 50-51)