Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Susuz Ev ve Koca Sinan (1 Kullanıcı)

xmemoli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
85
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
~ Bir İbret Tablosu ~​

İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir.
Bu problemin çaresi asırlar önce Kanuni zamanında, Mimar Sinan'ın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinan'la bulunmuştur. İstanbul'un o günkü nüfusu çoğalıncaKanuni Sultan Süleyman, Sinan'ı huzuruna çağırır,
Der ki:"Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde..Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar.
Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?"
Mimarbaşı der ki:"Sultanım siz müsaade buyurun,ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım,
dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm."Ve Sinan Ağa atına biner, yanına yardımcılarını da alır,
Çekmece'den başlayarak kıyıları dolaşır, Beşiktaş'a kadar istanbul'un kıyılarında, dereleri,
akan suları tespit eder.Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir,
nereden nereye kemer yapılarak . İstanbul'a getirilebilir, diye,bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar.
Sultan sorar:"Mimarbaşı, İstanbul'a su getirmek mümkün müdür?"
Mimarbaşının cevabı:"Belki sultanım, mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var."
"Nedir o mimarbaşı?"
"Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancakİstanbul'a su gelebilir.“
Kanuni'nin cevabı şu olur:"Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle.Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım."
Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve Kırk Çeşme suları akmaya başlar.O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir.O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul'da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyu-yorlar. Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için
Kanuni bir ferman çıkanr, der ki:"İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır.Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır."
Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni.O da özel olarak Sinan'a iletilir.
Denir ki:
"Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin.Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin."
Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesindenSinan'ın evine özel olarak yol yapılarak su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Şehzadebaşı Camiini, Süleymaniye Camiini ve Edirne'deki Selimiye Camiini yaptıktan sonra yaşlanır. Devir hep öyle geçmemiştir. İtibarının yüksekte olduğu devirde,kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşler. Kanuni vefat etmiş, yerine başka padişahlar geçmiştir.
Ve Sinan 99 yaşında!.. Çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi istanbul'da adeta yapa-yalnız kalmış.Ve artık yeni bir nesil yetişmiştir. Bir gün Sinan'ın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar.Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar,
"Buyurun" der.Gelen meçhul ihsan, "Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyor-lar.Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der.Sinan Ağa, bu ihtiyar halinde, dostla-rının tümünün göçüp gittiği,kendisini eserleri inşaat halindeykengörenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada, "Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum?" diye bastonuna dayana daya-na gider. Saraya girer, orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur: Kadılar, ulemalar, müftüler, o günün vükelası.
Sinan'a şöyle derler:"Sinan Ağa, hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu, hiç kimse evine özel olarak su almasın,diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış."
"Evet," der,"Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım, su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım."
"O zaman şu müsaadenizi, fermam görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen,sizinki devam etsin."
Sinan'ın cevabı şu:"Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim.
Fermanım falan yok,ama su benim evimde akıyor
Divan müşkül durumda kalır, konuşmalar olur: "Sinan büyük hizmetler etmiştir, evinde suyu aksın." Oradan başkaları cevap verir: "Bu Âl-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan mı?
Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin, ya da Sinan'a da bu ayrıcalık tanınmasın." Divanda uzun münakaşalar olur, son olarak verilen karar şudur:
"Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre, Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı su fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır." Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir değil.Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır.Kendisine bir ayrıcalık tanınsın veya
özel bir mükafat verilsin diye değil.Sinan 100 yaşına girerken hastalanır, yatağa düşer.
Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki,evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder.
Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır: "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz."
Bu olayın bizlere verdiği mesajlar vardır.Dünyada, şana, şöhrete, dosta, ahbaba, arka olmalara fazla güvenmemeli. Dünya öyle güvenilecek, insanlar öyle bel bağlanacak kadar vefalı değil-dir.Şartlar değişir, bugün sırtımız çok sağlam yerde olur,çok itibarlı insanlarla yakınlığımız olur. Ama yarın bir de bakarız ki, dayanacak kimse kalmamış, onların hepsi göçüp gitmiştir...

Hani derler ya:
"Duvara dayanma yıkılır,
insana güvenme ölür.“

Öyleyse fani şeylere dayanmamalı, fani şeyleri gaye edinmemelidir.
O‘na dayanmalı, O’na güvenmeli ve yaptığımız hizmetleri de
O’nun rızası için yapmalıyız.

İnsan bu tecelli karşısında hayıflanmaktan kurtulamıyor

"Hey gidi yalan dünya heyy !..

İstanbul'u suya kavuşturan KOCA SİNAN susuz evde vefat ediyor."

Ruhun şad olsun !..
 

nevin_70

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
885
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Emegine saglik kardesim,ibretlik bir olay. Allah tan baska kismeye guvenmemeliyiz. Rabbim hepimizin koruusn,Amin.
 

ömer atk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Kas 2008
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
amin mekanı cennet olsun inşaallah
 

Ahmed_1907

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
992
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
TOKAT
Allah koca sinan danda senden de razı olsun kardeşim emeğine sağlık
 

xmemoli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
85
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Teşekkür ederim kardeşlerim Rabbim hepinizden razı olsun
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
çok ilginç gerçekten bu kadar değerli bi insanın sözüne güvenilmiyorda ferman isteniyor. Allah razı olsun kardeşim.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt