Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Susun! O, Allah ve Resûlü'nü çok sever (1 Kullanıcı)

soil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
[big]Susun! O, Allah ve Resûlü'nü çok sever[/big]
Bazen şöyle durumlar olabilir. Bir insan hayatının sonuna kadar iyi yaşar, -hadisin ifadesiyle- mümin olarak doğar, mümin olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Veya kâfir olarak doğar, mümin olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Bunlarda da yine müminin, iman ve marifetinin, Cenab-ı Hakk'a karşı kulluğunun, sebebiyet cihetiyle tesiri önemlidir.



Evet bir insan bazen günahlara girebilir; fakat onun içinde öyle bir vefa hissi vardır ki, bu his onu kurtarabilir. Nuayman'ı düşünün. O, ashabdan bir zattı. Müslüman olduktan sonra da uzun zaman zararlı meşrubatı bırakamamıştı ve yasak edildiği halde ara sıra içiyordu. Bu sebeple kendisine pek çok defa ceza verilmişti. Yine böyle birisi ona sebbetme diyeceğimiz uygun olmayan sözler söylemişti. Bunu gören Allah Resûlü, kaşlarını çatarak rahatsızlığını izhar etmiş ve şöyle demişti: "Susun! O, Allah ve Resûlü'nü çok sever." İhtimal Nuayman, bu haram meşrubatı içse de içindeki muhabbet-i ilahi çok defa onu vicdan azabı içinde bırakıyordu. O, bu günahı işledikten sonra kim bilir nasıl sızlayıp feryad u figan ediyordu. Kim bilir "İnne'l-hasenât yüzh****'s-seyyiât" fehvasınca onun yerine ne güzel haseneler işliyor ve bu haseneler, onun seyyielerini alıp götürüyordu. Aslında hepimizin pek çok seyyiesi vardır. Ancak, çok defa bu seyyielerimizden dolayı Rabb'imiz bizi muaheze etmiyor. Bizler, bununla O'nun rahmetinin enginliğini duyuyor ve O'na hamd ü senalarla yöneliyoruz. Bu itibarla her mümin, diğer mümin kardeşleri hakkında, "Kusur işleyip günaha girdi. Rabb'im onu da Nuayman gibi affeder. Çünkü içinde iman ve muhabbet var" duygu ve düşüncesi içinde olmalıdır.

Evet, bazen Cenab-ı Hak, kulunun bazı kusur ve seyyiesine bakmadan, onun güzel tarafını değerlendirir ve onunla o kulunu affeder. Bununla alakalı şöyle latif bir misal daha verebiliriz. Hz. Ömer, öyle bir insandır ki O, kendisi gibi, -Efendimiz'in dilinden tanıdığımız ölçülere göre ifade ediyorum- binlerce kişiyi de arkasına alıp, cennetlere götürecek çapta biridir. Hz. Abbas, işte bu Hz. Ömer'in vefatından sonra rüyasında çok görmek ister. Ancak onu altı ay sonra rüyasında görebilir. Koca halife, Hz. Abbas'a "Hesabı ancak bitirebildik." der. Çok mevsuk olmamakla beraber başka latif bir vakada ise şu hususlar anlatılır: Cenab-ı Hak, herkesi cennet nimetleriyle serfiraz kılmada işi bir vesileye bağlar. Bu cümleden olarak, İran'ın içlerine giren, dahası ta Aral Gölü önlerine kadar İslam ordularını sevk eden ve kılı kırk yararcasına Müslümanlığı yaşayan, çok defa sabahlara kadar ah ü efgan eden, her zaman ölüme hazır bulunan ve daima "dostlar ülkesine bir sürgün" deyip bekleyen, dünyada iken ahireti yaşayan, işte bu Hz. Ömer'e kendisinin af vesilesi sorulduğunda o, şöyle der: Çocuğun biri elindeki kuşa eziyet edip onu hırpalıyordu. Ben de oradan geçerken çocuğa beş-on kuruş verip kuşu aldım ve onu azad ettim. Bana dendi ki, "Seni bu yüzden bağışladık."

Evet, insanın hangi küçük şeyle bağışlanacağı hiç belli olmaz. Yanlış anlaşılmasın -hâşâ- Hz. Ömer'in hasenatı yok değildi. Ancak onun bağışlanma ufkuna ulaşmasına bu hareketi vesile olmuştu
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt