Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Susturulamayan ezanlar (1 Kullanıcı)

sparrow

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Mar 2012
Mesajlar
39
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
26
Fatih Sultan Mehmet, Saray-Bosna'nın ovalarına 1463 yılında gelir.
‘Onların hayallerinin ulaşamayacağı yerlere bizim gücümüz ulaşır’ diyen Fatih, bir saatte fethedebilecekken Saray-Bosna’yı beklemeyi tercih eder. Çadırından üç gün çıkmaz, Allah’tan bir işaret bekler.

Allah’a dua eder üç gün boyunca. Duası şöyledir:
'‘Allah’ım eğer bu şehirde kıyamet gününe kadar ezanlar okunacaksa, bana bir işaret göster ki, bu şehri fethedeyim!’'

Ve üçüncü gecede bir rüya görür. Rüyasında Ebu Bekir, Osman ve Ali efendimiz bir ateşin etrafındadır. Büyük bir heyecanla uyanan Fatih rüyasını Akşemsettin’e yorumlattırır. ‘Bosna’yi fethedeceksin’ diye başlar Akşemsettin sözlerine. ‘Gördüğün ateş Bosna’da her zaman İslam’ın, Ebu Bekir o topraklarda her zaman İslam’a sadık insanların, Osman orada büyük alimlerin , Ali de İmparatoluğuna büyük hizmet verecek insanların olacağına işarettir. Keşke Ömer’i de görseydin rüyanda çünkü onu görmemen o topraklarda her zaman haksızlığın olacağına ve kendi toprakları uğruna her zaman savaşacaklarına işarettir.’ Ve fetheder Fatih Bosna’nın toprağını, gönlünü, gökyüzünü. Dalgalanır o günden bu güne sancağı Bosna’nın gökyüzünde. Aşıktır Fatih’e Bosna’nın toprağı, taşı, suyu, insanı... Herşey gerçek huzurunu onun gelişiyle bulmuştu. Mutlaka sevilir Fatih ancak Bosna’da sevildiği kadar sevilmez dünyanın hiçbir yerinde.

Doğru çıkmıştı Fatih’in rüyası, çünkü hiçbir zaman İslam’ın ateşi sönmemişti Osmanlının bu son adasında, sadık kalmıştı insanı İslam’a, toprağı yetiştirmişti alimini, ve hizmet vermişti insanı İmparatorluğa.
Şimdı Akşemsettin gibi ‘keşke Ömer’i de görseydi’ diyoruz bizlerde. Sırp canileri Saray-Bosna’nın kutsal ovalarına 1992 yılında gelir. Saray-Bosna’yı yüzyıllar boyunca kimse alamazken ‘iki haftada alırız’ derler. Yüzyıllarca okunan ezanları susturmaya gelmiş acizler. Ne ilk ne de son gelişleriydi. Tarih onların ezanlarımızı susturma çabalarıyla doluydu. Ama onlar kimin duasına karşı geldiklerini unutmuş olmalılar ki tekrar gelmişler.
İnsan bu kadar aciz olur mu?
Sandılar ki güç; silah, tank, mermiden ibaret. Yoktur bunların ellerinde bu güç, ezip geçeriz zannettiler. Hesaba katmadılar hiçbir silahın yok edemediği iman denen gücü. Haklılardı, yoktur bizim elimizde onların kirli gücü, olmasın da, kirlenmesin gönlümüz, bizim imanımız bize yeter!

Ezanlarımız susmayı bilmez, anlatmak zordur bunu cahile. Susturulmaz bütün ovaların, dağların haykırdığı mabedlerden yükselen tekbir sesleri. Bunlar benim ülkemin şarkılarıdır, susturulmaz!

Dün, bugün geldikleri gibi yarın da gelirler muhakkak ama korkmaz Fatih’in bu torunları, durur yalın ayak ve çıplak ellerle tankın önünde korkusuzca. Kaç kez geldiler ve daha kaç kez gelecekler Allah bilir; ama bu ezanları susturamayacaklarını da hepimiz biliriz. Çünkü istiklal marşımızdır ülkemin mabedlerden yükselen bu tekbirler.

Ezanlarımız susmadı,susmayacaktır benden söz!
Fatih’in Allah’a duasıdır dedirten bana bu söz!
Bu ezanların susması kıyametindir önsöz!
Yoktur Allah’tan başka değiştirecek bu sözü!

Samir Vildiç OSMANLIJA
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt