vaktileyl
Kayıtlı Kullanıcı
Dili muhafaza etmek her zaman ve her yerde en mühim işlerdendir. Çünkü dil, kalp de bulunanların tercümanıdır. Bu yüzden dilin hatalardan arındırılması ancak kalbe bağlı kalmasıyla mümkün olabilir.
Düşündüklerimiz dile getirilmeden evvel bizim hakimiyetimizde iken, ağzımızdan çıktıktan sonra biz onların hakimiyetine gireriz. Hepimiz hayatımızın bir anında mutlaka dilimizden dolayı zor durumda kalmışızdır! Sonra keşkeler birbirini kovalayıp, “Dilimi eşek arısı soksun” diye geçirsekte içimizden artık yapacak bir şey yoktur. Hz. Ebubekir Sıdık (r.a) ağzına küçük taşlar koyar, onlarla nefsini konuşmaktan menederdi. Kendisi diline işaret ederek şöyle demiştir;” Beni tehlikeli ve zor işlere sokan, budur!” (Kimya-yı Saadet)
Sarfedilen her bir kelime bizim sorumluluğumuzda karşıdakine gönderilmiş kişilik mesajlarıdır. Her zaman düşünerek konuşmadığımızı ve farklı ruh hallerinin bizi düşürdüğü farklı durumlarda ise konuşmalarımız, geri dönüşü olmayan birer ok misali muhatabını yaralar. Oysa Müslüman elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği emin kişidir. Hasan-ı Basri (k.s)”Dilini korumayan bir kimse dinini hakkıyla bilmiş değildir.” Derken dinine bağlı samimi bir müslümanın dilini her türlü lüzumsuz söz ve konuşmalardan arındırması gerektiğini kastetmiştir.
Yanıltır bizi çok konuşmak, yalana sevk eder! Bazen ekleriz biraz üstüne, bazen hoşlanmadığımız yerlerini kırparak anlatırız. Çünkü artık bizim olaya bakışımızı aktarmalıdır cümleler; yeni haline bizim kelimelerimiz yön verir, bizim ağzımızdan çıktığı için. Kimi zaman konuştukça batılla dolarız. Bir kavganın fitilini ateşler kimi sözlerimiz. Hakikat, hakikat olmaktan çıkar da kendimizi bile inandırırız bu yeni haline. En çirkin hali ise halka eziyet eden boş sözlerimizdir. Başkalarının namusuna uzanan bir dil aynı zamanda, günde beş vakit nasıl tesbih eder kelamullahı?
Peygamber Efendimiz Aleyhisselatı Vesselamın;”susan kurtulmuştur.”(Tirmizi), “Susmak hikmettir. Susan ise pek az!...(Deylemi) buyurmaları bütün bu saydığımız (gıybet, fitne, yalan, alaya almak, kovuculuk, riya,…..) kötü hallerden bizi kurtaracağı içindir. Yapılması gerekeni ise yine başka hadis ile anlamamızı istiyor:”Size ibadetlerin en kolayını haber vereyim mi? Diliniz susun.” (Müslim, Buhari, Saffan b. Selimden rivayetle)
Düşündüklerimiz dile getirilmeden evvel bizim hakimiyetimizde iken, ağzımızdan çıktıktan sonra biz onların hakimiyetine gireriz. Hepimiz hayatımızın bir anında mutlaka dilimizden dolayı zor durumda kalmışızdır! Sonra keşkeler birbirini kovalayıp, “Dilimi eşek arısı soksun” diye geçirsekte içimizden artık yapacak bir şey yoktur. Hz. Ebubekir Sıdık (r.a) ağzına küçük taşlar koyar, onlarla nefsini konuşmaktan menederdi. Kendisi diline işaret ederek şöyle demiştir;” Beni tehlikeli ve zor işlere sokan, budur!” (Kimya-yı Saadet)
Sarfedilen her bir kelime bizim sorumluluğumuzda karşıdakine gönderilmiş kişilik mesajlarıdır. Her zaman düşünerek konuşmadığımızı ve farklı ruh hallerinin bizi düşürdüğü farklı durumlarda ise konuşmalarımız, geri dönüşü olmayan birer ok misali muhatabını yaralar. Oysa Müslüman elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği emin kişidir. Hasan-ı Basri (k.s)”Dilini korumayan bir kimse dinini hakkıyla bilmiş değildir.” Derken dinine bağlı samimi bir müslümanın dilini her türlü lüzumsuz söz ve konuşmalardan arındırması gerektiğini kastetmiştir.
Yanıltır bizi çok konuşmak, yalana sevk eder! Bazen ekleriz biraz üstüne, bazen hoşlanmadığımız yerlerini kırparak anlatırız. Çünkü artık bizim olaya bakışımızı aktarmalıdır cümleler; yeni haline bizim kelimelerimiz yön verir, bizim ağzımızdan çıktığı için. Kimi zaman konuştukça batılla dolarız. Bir kavganın fitilini ateşler kimi sözlerimiz. Hakikat, hakikat olmaktan çıkar da kendimizi bile inandırırız bu yeni haline. En çirkin hali ise halka eziyet eden boş sözlerimizdir. Başkalarının namusuna uzanan bir dil aynı zamanda, günde beş vakit nasıl tesbih eder kelamullahı?
Peygamber Efendimiz Aleyhisselatı Vesselamın;”susan kurtulmuştur.”(Tirmizi), “Susmak hikmettir. Susan ise pek az!...(Deylemi) buyurmaları bütün bu saydığımız (gıybet, fitne, yalan, alaya almak, kovuculuk, riya,…..) kötü hallerden bizi kurtaracağı içindir. Yapılması gerekeni ise yine başka hadis ile anlamamızı istiyor:”Size ibadetlerin en kolayını haber vereyim mi? Diliniz susun.” (Müslim, Buhari, Saffan b. Selimden rivayetle)