EHL-İ BEYT
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Mar 2009
- Mesajlar
- 731
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Hiç kimse "Bize Allah'ın kitabı yeter!" diyerek Kur'an hakikatlerini açıklaması ve tefsiriyle nasıh ve mensuh ayetlerini, genel ve özel nitelikli hitaplarını ve yine dinin usul ve furuunu kavrayışla ilgili peygamber sünneti ve hadislerini bir kenara itemez.
Zira Kur'an-ı Kerim gayet net bir dille Hz. Resulullah'ın (s.a.a) söz ve amellerinin Müslümanlar için hüccet (kesin delil) olduğunu belirtmiş ve o hazretin sünnetinin, İslam'ın anlaşılması ve İslam hükümlerinin belirlenip, ortaya çıkmasını sağlayan bir kaynak olduğunu vurgulayarak Haşr suresinin 7. ayetinde şöyle buyurmuştur:
"Peygamber size ne (emir) verirse alın (emre uyun ve uygulayın). Sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun."
Ahzab suresi 36. ayette açıkça şöyle buyrulmaktadır:
"Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapıtmıştır."
Hz. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) mübarek sünnetine önem vermeyenler, gerçekte bizzat Kur'an'a önem vermemektedirler.
Ancak, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sünneti de elbette muteber ve güvenilir yollarla belirlenmiş olmalıdır; o hazretin buyurduğu iddia edilen her sözün, hiçbir inceleme ve araştırmaya tabi tutulmaksızın hemen kabul edilemeyeceği de apaçık ortadadır.
Hz. Ali'nin (a.s) şu buyruğu bu konuya yeterince açıklık getirici niteliktedir:
"Henüz Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hayatta bulunduğu günlerde, o hazrete nice yalanlar isnad ettiler, o kadar ki, hazret bu hususta bir hutbe okumak zorunda kalarak
"Bana, bilerek yalan isnad edenler, ateşteki yerlerine hazırlansınlar!" buyurdular."
(Kaynak: Nehc-ul Belaga, 210. hutbe.)
Aynı anlama yakın bir diğer hadis de Sahih-i Buhari'de nakledilmiştir.
(Sahih-i Buhari, c:1, s:38, “Nebi'ye (s.a.a) yalan isnadında bulunma" bâbı)
Zira Kur'an-ı Kerim gayet net bir dille Hz. Resulullah'ın (s.a.a) söz ve amellerinin Müslümanlar için hüccet (kesin delil) olduğunu belirtmiş ve o hazretin sünnetinin, İslam'ın anlaşılması ve İslam hükümlerinin belirlenip, ortaya çıkmasını sağlayan bir kaynak olduğunu vurgulayarak Haşr suresinin 7. ayetinde şöyle buyurmuştur:
"Peygamber size ne (emir) verirse alın (emre uyun ve uygulayın). Sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun."
Ahzab suresi 36. ayette açıkça şöyle buyrulmaktadır:
"Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapıtmıştır."
Hz. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) mübarek sünnetine önem vermeyenler, gerçekte bizzat Kur'an'a önem vermemektedirler.
Ancak, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sünneti de elbette muteber ve güvenilir yollarla belirlenmiş olmalıdır; o hazretin buyurduğu iddia edilen her sözün, hiçbir inceleme ve araştırmaya tabi tutulmaksızın hemen kabul edilemeyeceği de apaçık ortadadır.
Hz. Ali'nin (a.s) şu buyruğu bu konuya yeterince açıklık getirici niteliktedir:
"Henüz Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hayatta bulunduğu günlerde, o hazrete nice yalanlar isnad ettiler, o kadar ki, hazret bu hususta bir hutbe okumak zorunda kalarak
"Bana, bilerek yalan isnad edenler, ateşteki yerlerine hazırlansınlar!" buyurdular."
(Kaynak: Nehc-ul Belaga, 210. hutbe.)
Aynı anlama yakın bir diğer hadis de Sahih-i Buhari'de nakledilmiştir.
(Sahih-i Buhari, c:1, s:38, “Nebi'ye (s.a.a) yalan isnadında bulunma" bâbı)