Rivayete göre, Süleyman aleyhisselamın bın tane atı vardı. Bunları harp için besletiyordu .
إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ
Meali: "Akşam üstü (öğle sonu) safinat, (üç ayağını basıp birisini diker vaziyette duran) halis atlar kendisine arz olununca ... " (s. Sad, 31)
Ayet-i kerimesinde beyan edildiği üzere, Süleyman aleyhisselam at bakıcılarına, bir gün akşam üstü muayene etmek üzere atların kendiisine getirilmesini emretmişti.
Dokuzyüz tanesini muayene ettiklerinde güneşin batmak üzere olduğunu görmüştü. İkindi namazını kılmadığını hatırladı ve çok üzüldü.
"Bu atlar beni namazdan alıkoydu" diyerek bütün atları kurban etti, fakirlere dağıttı. Onun bu hareketinden Cenab-ı Hakk çok hoşnut ve razı olup, emrine, atlardan daha sür'atli olan rüzgarı verdi.
(Mu'cizatü'l-Enbiya, s. 128; Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır, c. 6, s. 4096) [/FONT]
إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ
Meali: "Akşam üstü (öğle sonu) safinat, (üç ayağını basıp birisini diker vaziyette duran) halis atlar kendisine arz olununca ... " (s. Sad, 31)
Ayet-i kerimesinde beyan edildiği üzere, Süleyman aleyhisselam at bakıcılarına, bir gün akşam üstü muayene etmek üzere atların kendiisine getirilmesini emretmişti.
Dokuzyüz tanesini muayene ettiklerinde güneşin batmak üzere olduğunu görmüştü. İkindi namazını kılmadığını hatırladı ve çok üzüldü.
"Bu atlar beni namazdan alıkoydu" diyerek bütün atları kurban etti, fakirlere dağıttı. Onun bu hareketinden Cenab-ı Hakk çok hoşnut ve razı olup, emrine, atlardan daha sür'atli olan rüzgarı verdi.
(Mu'cizatü'l-Enbiya, s. 128; Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır, c. 6, s. 4096) [/FONT]