AHSEN-I FIGAN
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 22 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,021
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Sular buharlaşır, buharlar fezanın derinliklerinde kaybolup gitmez, çünkü onları yerde bekleyenler var. Simsiyah bulutlar rüzgar atına biner, sararan yaprakların imdadına koşar, çünkü Rezzak-ı hakiki olan Allah'tır. Mideleri yaratan Allah onların fıtri duasını kabul edip rızıklarını yaratır. İnsanlar kuyu kazar, sondaj vurur su çıksın diye. Her nehir bir kaynaktan yeryüzüne çıkar. Nehirler yüksek yerlerden çıkar, ovaları sulayarak belki denize ulaşır. Büyük okyanus ne kadar büyük olursa olsun onu yaratan Allah'tır. Büyüklerin bütünü Allahu Ekber ibaresinin yanında küçük kalır. İnsan bir damla, İslamiyet umman. Damla denize düştüğünde nerde damla, nerde deniz? Bir su çok görme bunu, Az da olsa bulunur gül suyunda gülün kokusu...
Su gibi bir şeyden her şeyi yaratan, yaşatan Allah'tır, tabiat değil. Tuzlu denizlerde tuzsuz balıkları yaratıp bize ikram eden; denizlerde balıklara, gökte yıldızlara, toprakta köklere, hayatta bizlere, mezarda ölülere hakim olan âlemler içinde âlemleri yaratan Allah'tır. Damlalar çaya, çaylar ırmağa koşar. "Her ırmak kendi yolunu kendi çizer" deseler de ırmaklara arazi şekil verir. Irmak kimi yerde şelale, bazen bataklık, bazen orman olur. Irmaklar insan gibi akar madem her ırmağın gittiği bir menzil vardır. Suyun gücü her yerde ispatlanmıştır. Suların buz tutması başka bir âlemdir. Büyük ırmaklardaki büyük buzlar gemi gibi yoluna devam ederken İceberglerin onda dokuzu su içinde, onda biri su dışında olduğundan zor görünür, zor erir. En büyük gemilerin en büyük düşmanı buz dağlarıdır. Su buz tutarken hacimden kaybedip yoğunlaşsaydı denizlerin dibine girerdi. Dipten donan denizler zaman gelince buz yatağına dönerdi. O zaman dünya yaşanmaz hale gelirdi. Rahman ve Rahim olan Rabb'imiz su buz tutarken hacmini genişletiyor, yoğunluğunu azaltıyor bu sayede buzlar suyun üzerine çıkıyor ve güneşte eriyor. Öyle dereler vardır ki karla, buzla doludur. Yaz gelince buzlar erir, derelerden buz gibi sular çağıldar. İnsanlık, tarih boyunca su olan yerlere yerleşmiştir. O yörelerde ağaçlar, kuşlar, bambaşka bir güzellik katar. Suyla toprağın evlenmesi bitkilerin yüzünü güldürür. Susuz yörelerde bitkiler sararıp yapraklar ters döner her şey lisan-ı haliyle Allah'a yalvarır. Onların "Su!" dualarına yağmur yetişir. Bilindiği gibi su, hidrojen ve oksijenden ibarettir. Teknolojinin ilerlediği bu zamanlarda bazı kimseler atmosferdeki hidrojenle oksijeni birleştirerek yağmura dönüştürmek isterler. Fakat bu o kadar pahalıya mal oluyor ki böyle bir girişim dünyanın hiçbir yerinde olmadı. Allah atmosferden su yapma işini kolaylaştırsaydı pek çok zalim, insanları havasız bırakırdı. Her şeyi yaratan ve yaşatan Allah öyle kanunlar koymuş ki Allah'ın koyduğu nizamı insanlar bozamıyor.
Su gibi bir şeyden her şeyi yaratan, yaşatan Allah'tır, tabiat değil. Tuzlu denizlerde tuzsuz balıkları yaratıp bize ikram eden; denizlerde balıklara, gökte yıldızlara, toprakta köklere, hayatta bizlere, mezarda ölülere hakim olan âlemler içinde âlemleri yaratan Allah'tır. Damlalar çaya, çaylar ırmağa koşar. "Her ırmak kendi yolunu kendi çizer" deseler de ırmaklara arazi şekil verir. Irmak kimi yerde şelale, bazen bataklık, bazen orman olur. Irmaklar insan gibi akar madem her ırmağın gittiği bir menzil vardır. Suyun gücü her yerde ispatlanmıştır. Suların buz tutması başka bir âlemdir. Büyük ırmaklardaki büyük buzlar gemi gibi yoluna devam ederken İceberglerin onda dokuzu su içinde, onda biri su dışında olduğundan zor görünür, zor erir. En büyük gemilerin en büyük düşmanı buz dağlarıdır. Su buz tutarken hacimden kaybedip yoğunlaşsaydı denizlerin dibine girerdi. Dipten donan denizler zaman gelince buz yatağına dönerdi. O zaman dünya yaşanmaz hale gelirdi. Rahman ve Rahim olan Rabb'imiz su buz tutarken hacmini genişletiyor, yoğunluğunu azaltıyor bu sayede buzlar suyun üzerine çıkıyor ve güneşte eriyor. Öyle dereler vardır ki karla, buzla doludur. Yaz gelince buzlar erir, derelerden buz gibi sular çağıldar. İnsanlık, tarih boyunca su olan yerlere yerleşmiştir. O yörelerde ağaçlar, kuşlar, bambaşka bir güzellik katar. Suyla toprağın evlenmesi bitkilerin yüzünü güldürür. Susuz yörelerde bitkiler sararıp yapraklar ters döner her şey lisan-ı haliyle Allah'a yalvarır. Onların "Su!" dualarına yağmur yetişir. Bilindiği gibi su, hidrojen ve oksijenden ibarettir. Teknolojinin ilerlediği bu zamanlarda bazı kimseler atmosferdeki hidrojenle oksijeni birleştirerek yağmura dönüştürmek isterler. Fakat bu o kadar pahalıya mal oluyor ki böyle bir girişim dünyanın hiçbir yerinde olmadı. Allah atmosferden su yapma işini kolaylaştırsaydı pek çok zalim, insanları havasız bırakırdı. Her şeyi yaratan ve yaşatan Allah öyle kanunlar koymuş ki Allah'ın koyduğu nizamı insanlar bozamıyor.