muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Sessiz lisanların dünyası...
Göz göze gelişlerin, gözle söz edişlerin dünyası…
Kalbin kulağına giren, kalpte duyulan sözlerin arşıdır GECE.
Yalnızlığın zirvesinde YALNIZLARIN DOSTU’nun tüm yalnızlara gülüşü ve en gizli,
en sessiz yakarışa en açık, en güçlü haykırıştır gece.
Dillerin sustuğu, kalplerin konuştuğu hecedir gece.
Yüreğin feryadına gözyaşı çiçeğiyle sevgilinin müjdeli dokunuşu,
yokluğun ve yoksunluğun zenginleştirdiği gerçek varsıllığın adıdır gece.
En mahrem duyguların en açık ifadelerle sunulduğu örtüdür gece.
Seslerin en açık ifadelerle sevgiliye ulaştığı,
tüm duaları işitenin işiticiliğini kalbin kulağına haykırışıdır gece.
Kalpte aşk ateşinin yandığı, gözlerde kızgın pınarların kaynadığı,
Huzura kabul edilişin anıdır gece.
İçindeki bir hecesi bin aya bedel gece.
Ve gece,
kalbini Rahman’ın arşı yapan ve Rabbine o aynada bakan Resulün (sav) Sevgiliye yürüdüğü mekândır gece.
Ve fakrın o sevgilinin sevgisiyle zenginleştiğinin,
yere göğe sığmayan ve yeri göğü kalbe dar edenin,
o kalbe sığıştığının şahididir gece.
Yokluğa takılan varlığın sembolü, çoklukta birlik,
yoklukta varlık şarkısıdır gece.
Aczin boyasıyla boyanan kara bir güldür o.
Ve onda kâinat, yıldız tebessümleriyle gülümser, ay aydınlığıyla nura gark olur.
Yeşil semanın siyah gülü, fakri fahri(*) şarkısını besteleyen bülbüldür gece.
Ne mutlu gece yolculuğunda acz ve fakr bineğiyle O’nu kalbine misafir edebilenlere.
O’na, “Allah’ım” diye hitap edebilenlere…
ne mutlu.
“Kalbimi kabre döndürüp gecemi karartma RABBİM.
Kabrimi aydınlık bir gece kıl ki onda sana yürüyebileyim.
Beni senin aydınlığına ayna tutan renksiz bir gece yap ki gündüzüm kararmasın RABBİM.”
Abdürreşid Şahin...
Göz göze gelişlerin, gözle söz edişlerin dünyası…
Kalbin kulağına giren, kalpte duyulan sözlerin arşıdır GECE.
Yalnızlığın zirvesinde YALNIZLARIN DOSTU’nun tüm yalnızlara gülüşü ve en gizli,
en sessiz yakarışa en açık, en güçlü haykırıştır gece.
Dillerin sustuğu, kalplerin konuştuğu hecedir gece.
Yüreğin feryadına gözyaşı çiçeğiyle sevgilinin müjdeli dokunuşu,
yokluğun ve yoksunluğun zenginleştirdiği gerçek varsıllığın adıdır gece.
En mahrem duyguların en açık ifadelerle sunulduğu örtüdür gece.
Seslerin en açık ifadelerle sevgiliye ulaştığı,
tüm duaları işitenin işiticiliğini kalbin kulağına haykırışıdır gece.
Kalpte aşk ateşinin yandığı, gözlerde kızgın pınarların kaynadığı,
Huzura kabul edilişin anıdır gece.
İçindeki bir hecesi bin aya bedel gece.
Ve gece,
kalbini Rahman’ın arşı yapan ve Rabbine o aynada bakan Resulün (sav) Sevgiliye yürüdüğü mekândır gece.
Ve fakrın o sevgilinin sevgisiyle zenginleştiğinin,
yere göğe sığmayan ve yeri göğü kalbe dar edenin,
o kalbe sığıştığının şahididir gece.
Yokluğa takılan varlığın sembolü, çoklukta birlik,
yoklukta varlık şarkısıdır gece.
Aczin boyasıyla boyanan kara bir güldür o.
Ve onda kâinat, yıldız tebessümleriyle gülümser, ay aydınlığıyla nura gark olur.
Yeşil semanın siyah gülü, fakri fahri(*) şarkısını besteleyen bülbüldür gece.
Ne mutlu gece yolculuğunda acz ve fakr bineğiyle O’nu kalbine misafir edebilenlere.
O’na, “Allah’ım” diye hitap edebilenlere…
ne mutlu.
“Kalbimi kabre döndürüp gecemi karartma RABBİM.
Kabrimi aydınlık bir gece kıl ki onda sana yürüyebileyim.
Beni senin aydınlığına ayna tutan renksiz bir gece yap ki gündüzüm kararmasın RABBİM.”
Abdürreşid Şahin...