Resulullah efendinmizin konuşması hakkında şöyle buyurulmuştur. Allahü teâlânın yaratıkları arasında ondan daha fasih ve şirin konuşan, üslubu hızlı ve akıcı bir kimse yoktu. Mübarek sözleri gönülleri alır ve ruhları cezbederdi.
Konuşması o derecede idi ki, onun nihayetine akıl yetişmezdi. Nasıl böyle olmasın ki, bu şerefli lisanı ile Hak teâlânın emir yasaklarını insanlara bildirdi. Allah'ın muradı onun lisanından beyan oldu. Allahın emir ve yasaklarının hepsi onun vasıtasiyle açıklanıp bildirilirdi.
Farzlar ve sünnetler onunla açık seçik ortaya konulmuştur. Doğruluk ve olgunluk yolu, dünyaya geliş ve Allaha dönüş caddesi onunla açık ve aydınlık hale gelmiştir. O derecede konuşması akıcı ve aydınlık, sözleri açık ve berrak idi ki, söz söylediği zaman kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese şerefli kelimelerinin sayılması kabildi.
Aişe-i Sıddıka validemiz anlatır:
Resulullah efendimiz sözünü sizin dizdiğiniz gibi dizmezdi. O öyle söz söylerdi ki, eğer sayıcı bir kimse onları saymak istese sayılması kabil olurdu. Bazı yerde anlaşılsın diye bir kelimeyi üç kere tekrarlardı. "Ben Arabın en açık ve aydınlık konuşanıyım" diye buyururdu. Cennet ehli Muhammed aleyhisselamın diliyle konuşurlar.
Hazret-i Ömer bin Hattab, bir gün:
- Ya Resulallah! Ne haldir ki, sen bizim aramızdan çıkıp yabancı bir diyara gitmedin. Yine de fesahatte, güzel konuşmada hepimizden üstünsün, dedi.
Fahr-i Kainat efendimiz:
- İsmail'in "aleyhisselam" konuştuğu dil kaybolup gitmişti. Cebrail aleyhisselam onu bana getirdi, ezberletti, buyurdu.
Velhasıl lisanın kemaline delalet eden şeylerin nihayeti yoktur. Bu mananın tasdiki, akıllı kişiler katında asla delile ve isbata muhtaç değildir. Bazı alimler, Peygamber efendimizin lafzı az ve manası çok olup asla fasihlerin divanlarından hiç birinde geçmemiş olan şerefli sözlerinden bazısını toplamışlardır.
Konuşması o derecede idi ki, onun nihayetine akıl yetişmezdi. Nasıl böyle olmasın ki, bu şerefli lisanı ile Hak teâlânın emir yasaklarını insanlara bildirdi. Allah'ın muradı onun lisanından beyan oldu. Allahın emir ve yasaklarının hepsi onun vasıtasiyle açıklanıp bildirilirdi.
Farzlar ve sünnetler onunla açık seçik ortaya konulmuştur. Doğruluk ve olgunluk yolu, dünyaya geliş ve Allaha dönüş caddesi onunla açık ve aydınlık hale gelmiştir. O derecede konuşması akıcı ve aydınlık, sözleri açık ve berrak idi ki, söz söylediği zaman kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese şerefli kelimelerinin sayılması kabildi.
Aişe-i Sıddıka validemiz anlatır:
Resulullah efendimiz sözünü sizin dizdiğiniz gibi dizmezdi. O öyle söz söylerdi ki, eğer sayıcı bir kimse onları saymak istese sayılması kabil olurdu. Bazı yerde anlaşılsın diye bir kelimeyi üç kere tekrarlardı. "Ben Arabın en açık ve aydınlık konuşanıyım" diye buyururdu. Cennet ehli Muhammed aleyhisselamın diliyle konuşurlar.
Hazret-i Ömer bin Hattab, bir gün:
- Ya Resulallah! Ne haldir ki, sen bizim aramızdan çıkıp yabancı bir diyara gitmedin. Yine de fesahatte, güzel konuşmada hepimizden üstünsün, dedi.
Fahr-i Kainat efendimiz:
- İsmail'in "aleyhisselam" konuştuğu dil kaybolup gitmişti. Cebrail aleyhisselam onu bana getirdi, ezberletti, buyurdu.
Velhasıl lisanın kemaline delalet eden şeylerin nihayeti yoktur. Bu mananın tasdiki, akıllı kişiler katında asla delile ve isbata muhtaç değildir. Bazı alimler, Peygamber efendimizin lafzı az ve manası çok olup asla fasihlerin divanlarından hiç birinde geçmemiş olan şerefli sözlerinden bazısını toplamışlardır.