Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sözde Bid'atle Savaşanların Elleri Kurusun! (1 Kullanıcı)

  • Konuyu başlatan kodoo
  • Başlangıç tarihi
K

kodoo

BİD'ATLE SAVAŞANLAR KİMLERDİR?

Müslümanlardan çoğu, İslâm’da bid'ata karşı çıkılması gerektiğine fetva vermektedir. Bid'ata karşı çıkmak, müslümanların en önemli meselelerindendir. Çünkü her bid'at dalalettir (sapıklıktır.) Ancak İslâm üzere korktuklarını iddia edenlerin bazısının karşı çıktığı bid'at nedir?

Onların bazısı, ezandan sonra peygambere salavattaki bid'at ile mücadele ediyorlar. Ezandan sonraki salavatı (duayı) sapık bir bid'at kabul ediyorlar. Çoğunlukla, ezanın sonunda Peygambere salavat (dua) eden kimseye, özellikle mescidlerde karşı çıkıyorlar. Bazıları, kuyruk çekmeyi bid'at sayıyor ve onun ayağın yarısı gibi olması gerektiğini kabul ediyor.
Bu hadiste varid oldu. Ancak namazın sonundaki peygambere salavat (dua), peygambere salavat (dua) yapılan vakitte onun haramlığını göstermez.

Her nasıl olursa olsun, ben bid'ate karşı çıkmayı istiyorum, İsrail’in Filistin topraklarını alması bid'at değil midir? Yoksa nebevi bir sünnet mi?
Allah'ın indirdiği şeyin dışındaki hüküm bid'at mı, yoksa nebevi sünnet mi?
Bid'atlere karşı çıkanlar, İslâm’da farzlar sayılan bu sorunlara niçin önem vermiyorlar?

Niçin, ikinci dereceden olan, ayrıntı işlerine önem veriyorlar da ve niçin ümmetin başına gelen meselelere önem vermiyorlar?
Allah Teala şöyle buyurmadı mı?
"Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerdir." (Maide Suresi; 44)
"Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerdir" (Maide Suresi; 45)
"Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler fasıklardır." (Maide Suresi; 47)

Bid'ate karşı mücadele edenler niçin müslümanlarla, Rasulullah (s.a.v)'e salavat (dua) etrafında mescidlerde çatışıyorlar? Onlar bizi İsrail’den alıkoymak istiyorlar. Çünkü onlar Rasulullah'a salavat getiren kimseleri düşman gördükleri gibi, İsrail’i düşman görmüyorlar. Ezandan sonra, Peygambere dua eden kimse senin düşmanın olur mu?

Onların görüşüne göre; Peygamberi reddeden İslâm topraklarını işgal eden ve müslümanlarla savaşan kimseye gelince, bunları asla hatırlamamalıyız. Bid'atçilik ve kafirlikle, müslümanların sahip olduğu mescidlerin içinde savaşılması gerekiyor. Yoksa İsrail içinde, Amerika hakkında değil ve bazı idareciler hakkında değil. O idareciler, Allah'ın indirmediği şeylerle islâm ülkelerini yönetiyorlar.

Bid'atle savaşanların elleri kurusun. Şeytan onları, Allah'ın indirdiği şey dışında hükmetmeyi güzel gösterdi. Onlar küfürde ve bid'atçi değillerdir, İsrail’in bulunması, bütün müslümanlar için hayırlıdır. !!! Cihadın terk edilmesi bid'at değildir! Yahudilerle anlaşmak bid'at değildir! (Est.)

Bunun için biz bid'ate karşı çıkana, savaşana, İsrail'in mutlak şer olduğunu bilmesini söylüyoruz. Çünkü Allah, müslümanların, Yahudilerle anlaşmasını haram kıldı:
"Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır." (Maide Suresi; 51)

Lübnan İslami Tevhid Hareketi lideri Şeyh Said Şaban’ın Şii-Sünni vahdeti konulu "İslâmî Vahdete Kur’anî Bakışımız" adlı kitabından iktibastır..
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Olaylar karıştırılmış doğrular olduğu gibi yanlışlar çok.
Öncelikle her amel kendi hükümleri ile değerlendirilir.
Şöyle yapacağına böyle yap bunu yapmıyorsan şunuda yapma mantığı yanlıştır.
Ezandan sonra yapılan ezan duasının bidat sayılması sünnet üzere ezan okunmamasından kaynaklanmaktadır.
Sünnet üzere okunmayan bir ezan bidattir ve bidat olan bir amelin arkasından bu bidati dua ile karşılamak yanlış olandır.
Ve bu dua cemaatle yapılmaz.Buda bidattir.
Ve en önemlisi insan yaptığı bidatlere tevbe etmez.Hiç duydunmu Allah'ım yaptığım bidatlere tövbe ederim diyen.Zaten adam bidat olduğunu kabul etse yapmayacak.
O nedenle bir bidat günahlardan ehemmiyetsiz değildir.
Ve bir şii ile doğru vahdet olmaz.Öncelikle doğru bir inanç sağlamalıki vahdet oluşabilsin.
 
K

kodoo

Kardeşlerim, ilginiz ve yorumlarınız için teşekkür ederim.. :)

---------
ve birkaç hususa dikkat çekeyim;
Birincisi: Alıntının vurguladığı noktalardan biri: neden birinci derece bidatlerle (İsrail) savaş sözkonusu edilmiyor..
İkincisi: Şii kardeşlerle vahdet olur.. Çünkü, Allah; "Sünniler kardeştir" "Aleviler kardeştir" demiyor.. "Mü'minler kardeştir" buyuruyor..

ve Allah; Müslüman olmayanları, örneğin ehl-i kitabı dahi vahdete/birleşmeye çağırıyor..
ve VAHDET İÇİN TEK ŞART koşuyor.. "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda ortak bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." 3:64..

Hıristiyanlar ve Yahudiler bile KELİME-İ TEVHİD'de birliğe/vahdete davet edilirken, Müslümanlar neden vahdete çağrılmasın?

Vurgulamak istediğim nokta: bazı kesimler neden Hıristiyanlarla diyalogtan bahsederken Müslümanlarla diyalogu bırakıyorlar..
Kur'an Hıristayanları bile Kelime-i Tevhid'de birliğe çağırın derken, Müslümanlar arasında bu Vahdet daveti daha öncelik teşkil etmez mi?

Demek istediğim, Şiiler Usul-i Din'e inanıyorlar.. Allah'ımız, Peygamberimiz, Kitabımız, Kabemiz bir..
Ehl-i Tevhid olmaları yeterlidir.. Kur'an'a göre VAHDET için gerekli olan şart da budur zaten..

Her konuda bizim görüşümüze tabi olmalarını beklersek, mezheplerini bırakıp Sünni olsunlar demiş oluruz ki, bu Vahdet sayılmaz..
Vahdet, teferruatta farklılıklar gösteren kimselerin KELİME-İ TEVHİD gibi TEMEL HUSUSLARDA birleşmesidir..

Ki, İnşallah bizim çabalarımız ve dualarımızla bu gerçekleşecektir.. Amin..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt