Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
İSLAM'a göre Müslüman olma bilincini elde etmek için yapılması gerekenler hususundaki sorumluluklarımızı yerine getirebiliyor muyuz? İSLAMm aradığı insanlık vasıflan bizde var mı?
Yüce ALLAH, (cc) her şeyi insan için yarattığını Kuranı Kerimde açıklıyor. Bunun içinde "İnsanı, yeryüzünün halifesi olarak yarattığını" ilan ediyor. En kıymetli, en değerli varlık olarak insanı merkeze alıyor. Bir yandan en kıymetli en değerli varlık olarak insanı övüyor, diğer taraftan yaptığı vahşiliklerle de yeriyor.
Bir yönüyle insan, "gökteki meleklerden" daha üstün sayılırken, diğer yönüyle de en vahşi hayvanlardan daha vahşi olabiliyor. Demek ki en kıymetli varlık olan insan, en kötü bir varlık olarak ta kendini gösterebiliyor.
İnsanın karmaşık ve zorluklar içerisinde bırakılmasının sırlarını keşfetmek öyle sanıldığı kadar kolay olmuyor. Hak ile batıl arasında yalnız bırakıldığını düşündüğümüzde, insanın hayatı a-deta bir pamuk ipliğine bağlı gözüküyor. " Önüne milyonlarca tercihler ve cazip yaşantılar sunuluyor." Tercihler ve cazip yaşantılar karşısındaki insan, imtihanı kazanabilmek için bir ömür boyu çeşitli şekillerde deneniyor.
İyi ile kötü arasında sürekli imtihana tabi tutuluyor. İmtihanı kazanabilmek için çaba sarf edenler var ama, halinden memnun olanlar da az değil...
Bu aldatıcı hayattan kurtulup imtihanı kazanabilmenin yolu da "güçlü bir iradeye sahip olmaktan" geçiyor. Yukarda belirttiğimiz gibi insanı meleklerden daha üstün yapan bu güç, "inanma gücüdür." Hakkını vererek İnanan insan, gerçek anlamda insanlık vasıflarını yerine getiren insandır.
Bunun için de, "İSLAM bizden ne bekliyor," " Müslüman bir insan, İSLAMla nasıl buluşur." " İSLAMi kimliğe sahip kişilerin kendine ve çevresine karşı olan sorumlulukları nelerdir," konularını çok i-yi araştırıp öğrenmemiz gerekiyor.
İSLAM Adına Yaptıklarımız ( ! )
İSLAM'a göre bir yaşama biçimi elde edebilmek için edinilen bilgiler ve şekil olarak yapılan "kulluk" görevleri gerçek anlamda İSLAM'ı yaşamaya yeterli midir?
Edinilen bilgilerle "tefekkür" edemiyor-sak, İSLAM'ı "evrensel" olarak değerlendi-remiyorsak, mensubu olduğumuz dini "toplumsal ve siyasal" olarak yorumlaya-mıyorsak, bilinçli bir İSLAMi bakış açısını yakalamış olabilir miyiz? Bir kimsenin namaz kılıp kılmadığına, oruç tutup tutmadığına, hacca gidip gitmediğine bakarak hüküm vermek bizi sağlıklı sonuçlara ulaştırır mı?
İSLAM'ın esasları arasında olan bu görevleri yerine getirmek her müslümanın kişisel görevleri olduğuna göre, söylenmeden yerine getirilmesi gerekmez mi?
Şu halde dini vecibeleri yerine getirmeye çalışan bir kimseye "bilinçli bir müs-lüman" diyebilmek için onun kişisel yükümlülüklerinin ötesinde bulunan hususlara bakıp ona göre değerlendirme yapmamız gerekiyor.
Müslüman'ın Kendine Ait Kulluk Görevlerini Yapması Yeterli midir?
Mecburi kulluk ibadetlerini yerine getiren kimse, bunları kendisi için, yani nefsini kurtarmak adına yaptığına göre, o kişi, tüm bunların dışında ne yapıyor ona bakmalı. ALLAH'ın rızasını kazanmak için ne icraatlar yapıyor, çevresi için, ümmeti Muhammed için ne faaliyetleri var, kendisi için istediğini başkası için de istiyor mu?
Müslüman, bunları yapabilmesi için kişisellikten kurtulup umumi düşünebiliyor mu?
Çevresi hakkında, ülkesi hakkında du yarlı olabiliyor mu?
Dünyada olup bitenler hakkında asgari bilgilere sahip mi?
Yakınında ve uzağında zulme uğrayan müslümanlar hakkında hassas olabiliyor mu?
Okuduğunu düşünebilen, öğrendiğim yorumlayabilen ufku geniş bir müslüman mı?
Bunları söylerken kulluk görevlerimiz olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek gibi kişisel görevlerimizi ihmal edelim anlamını kimse çıkarmasın.
Bunları kendimiz için yaparken çevremiz için, ülkemiz için, bütün insanlık alemi için, İSLAM için, bilgimiz, tecrübemiz ve kabiliyetimiz doğrultusunda yapmamız gereken görevleri yerine getirme hususunda, bilinçli bir müslümanm taşıdığı sorumluluğu kavramamız gerekiyor.
Günümüz müslümam kapitalizmin, liberalizmin ve teknolojinin her türlü nimetlerinden rahat rahat yararlanırken, çocuğunun ameliyat parasını ödeyemediğinden dolayı hastanede rehin kalan akrabası, komşusu, veya çevresindeki insanlar için ne yapıyor?
Bizler, her istediğimizi alıp sağlıklı beslenirken ülkemizde ve dünyada yaşayan milyonlarca aç insanlar için ne yapıyoruz? Şimdilik, ülkemizde açlıktan ölen insanlar yok ama, Somali'de arlıktan ölen insanları hiç altlımıza getiriyor muyuz?
Burada rahatlık içinde hayatımızı sürdürürken Filistin'de katledilen insanlar için ne yapıyoruz. Yıllardan beri Filistin'de bir soy kırımı yapılıyor. En son "İsrail'in" işgaliyle bütün dünyanın gözleri önünde bu "katliam," bütün dünyaya canlı yayın gibi sunuldu. TV lerde macera filmleri seyreder gibi o korkunç görüntüleri hepimiz seyrettik. Bu korkunç facialardan etkilenmiyorsak, Müslümanlığımızı ve yaptığımız ibadetlerimizi sorgulamamız gerekmiyor mu?
Hatta insanlığımızı yeniden düşünmememiz gerekmiyor mu?
Bir Müslüman Olarak Sorumluluğumuz?
İnanan ve imanıyla amel eden bir müslüman olarak, birinci derecede görevimiz, önce kendi nefsimize karşı cilan sorumluluğumuz gelmektedir.
Kul olarak birinci görevimiz, önce kendi sorumluluğumuzu yerine getirmekle mükellefiz.
İkincisi, ailemize ve çoluk çocuğumuza karşı olan sorumluluğumuzdur.
Üçüncüsü,, komşumuza ve çevremize karşı olan görevlerimiz geliyor.
Burada anlatmaya çalıştığımız konu, "İSLAMm sosyal boyutunu kapsayan" görev anlayışıdır. Bu görevin uygulanmasındaki hassasiyet, gerek bizim ülkede ve gerekse diğer İSLAM ülkelerinde (!) ki duyarsızlıkların hat safhaya ulaştığını artık feryat ederek dile getirmek zorundayız.
Bununla birlikte, "bana ne anlayışının hakim olması
ve egoist zihniyetin meşru hale gelme endişesi, en
tehlikeli davranış biçimi olarak " gözümüzün önünde
duruyor. Bir Müslüman olarak, bu duyarsızlıklar karşısında bir şeyler yapmaya mecbur değil miyiz?
Hülasa sorumlu bir Müslüman, kendinden başka diğer insanları da düşünmek zorundadır. İSLAM'ın sosyal müeyyidelerini, her yönüyle kavrama mecburiyeti vardır. Peygamber efendimizin, (s.a.v) " komşusu açken, tok yatan bizden değildir" metodunu, her duyarlı Müslüman, imkanları nispetinde uygulamaya mecburdur.
Çevremize Karşı Olan Sorumluluğumuz
Çevremizde olup bitenler hakkında duyarsız kalamayız. Bugün Filistin'deki müslümanlara yapılan "zulmün," yarın bize de yapılmayacağı ne malum?....
Müslümanların emperyalist ülkeler tarafından nasıl ve ne şekilde sömürüldüğünü her müslüman bilmelidir. Sistemlerin amaçlarını, liderlerin tutumlarını öğrenmemiz bize ne zarar getirir? Bilakis, bilinçli olmamızı sağlar.
Başımızı kaldırıp etrafımıza baktığımızda, çevremizde, ülkemizde ve dünyada olup bitenler hakkında genel bir kültüre sahip olmalıyız. İSLAM düşmanları, insanlan nasıl etkiliyorlar?. Çağın en büyük silahları olan " televizyonu, radyoyu, basını, sinemayı ve sanatın" diğer dallarını, nasıl ve ne şekilde kullanıyorlar? Yaptıkları insanlık dışı muameleleri, "sanat ve kültür" yoluyla insanlığa nasıl sunuyorlar?...
Bunlan bilmezsek, bunlara karşı tedbir almazsak, kişisel yaptıklarımızla kendi kendimizi avutmuş olmaz mıyız? "İSLAM, evrensel bir yaşam biçimi olduğuna göre," sokaktaki çöpçüden devletin tepesindeki en yetkili şahsa kadar herkesi kapsadığını bilmek zorundayız. Hatta dünya devletlerinde olup biten toplumsal ve siyasal olayları genel hatlarıyla takip etmeliyiz.
İSLAMın dışında olan devletler, kurum ve kuruluşlar, durmadan müslümanların aleyhinde kararlar alıyorlar. Bu kararlar sonucunda milyonlarca müslüman zulme uğruyor ve sömürülüyor.
Bu yüzden "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığı, bizleri daha fazla felaketlere sürüklemeden "bilinçli ve sorumlu bir Müslüman" olmaya mecburuz.
Yüce ALLAH, (cc) her şeyi insan için yarattığını Kuranı Kerimde açıklıyor. Bunun içinde "İnsanı, yeryüzünün halifesi olarak yarattığını" ilan ediyor. En kıymetli, en değerli varlık olarak insanı merkeze alıyor. Bir yandan en kıymetli en değerli varlık olarak insanı övüyor, diğer taraftan yaptığı vahşiliklerle de yeriyor.
Bir yönüyle insan, "gökteki meleklerden" daha üstün sayılırken, diğer yönüyle de en vahşi hayvanlardan daha vahşi olabiliyor. Demek ki en kıymetli varlık olan insan, en kötü bir varlık olarak ta kendini gösterebiliyor.
İnsanın karmaşık ve zorluklar içerisinde bırakılmasının sırlarını keşfetmek öyle sanıldığı kadar kolay olmuyor. Hak ile batıl arasında yalnız bırakıldığını düşündüğümüzde, insanın hayatı a-deta bir pamuk ipliğine bağlı gözüküyor. " Önüne milyonlarca tercihler ve cazip yaşantılar sunuluyor." Tercihler ve cazip yaşantılar karşısındaki insan, imtihanı kazanabilmek için bir ömür boyu çeşitli şekillerde deneniyor.
İyi ile kötü arasında sürekli imtihana tabi tutuluyor. İmtihanı kazanabilmek için çaba sarf edenler var ama, halinden memnun olanlar da az değil...
Bu aldatıcı hayattan kurtulup imtihanı kazanabilmenin yolu da "güçlü bir iradeye sahip olmaktan" geçiyor. Yukarda belirttiğimiz gibi insanı meleklerden daha üstün yapan bu güç, "inanma gücüdür." Hakkını vererek İnanan insan, gerçek anlamda insanlık vasıflarını yerine getiren insandır.
Bunun için de, "İSLAM bizden ne bekliyor," " Müslüman bir insan, İSLAMla nasıl buluşur." " İSLAMi kimliğe sahip kişilerin kendine ve çevresine karşı olan sorumlulukları nelerdir," konularını çok i-yi araştırıp öğrenmemiz gerekiyor.
İSLAM Adına Yaptıklarımız ( ! )
İSLAM'a göre bir yaşama biçimi elde edebilmek için edinilen bilgiler ve şekil olarak yapılan "kulluk" görevleri gerçek anlamda İSLAM'ı yaşamaya yeterli midir?
Edinilen bilgilerle "tefekkür" edemiyor-sak, İSLAM'ı "evrensel" olarak değerlendi-remiyorsak, mensubu olduğumuz dini "toplumsal ve siyasal" olarak yorumlaya-mıyorsak, bilinçli bir İSLAMi bakış açısını yakalamış olabilir miyiz? Bir kimsenin namaz kılıp kılmadığına, oruç tutup tutmadığına, hacca gidip gitmediğine bakarak hüküm vermek bizi sağlıklı sonuçlara ulaştırır mı?
İSLAM'ın esasları arasında olan bu görevleri yerine getirmek her müslümanın kişisel görevleri olduğuna göre, söylenmeden yerine getirilmesi gerekmez mi?
Şu halde dini vecibeleri yerine getirmeye çalışan bir kimseye "bilinçli bir müs-lüman" diyebilmek için onun kişisel yükümlülüklerinin ötesinde bulunan hususlara bakıp ona göre değerlendirme yapmamız gerekiyor.
Müslüman'ın Kendine Ait Kulluk Görevlerini Yapması Yeterli midir?
Mecburi kulluk ibadetlerini yerine getiren kimse, bunları kendisi için, yani nefsini kurtarmak adına yaptığına göre, o kişi, tüm bunların dışında ne yapıyor ona bakmalı. ALLAH'ın rızasını kazanmak için ne icraatlar yapıyor, çevresi için, ümmeti Muhammed için ne faaliyetleri var, kendisi için istediğini başkası için de istiyor mu?
Müslüman, bunları yapabilmesi için kişisellikten kurtulup umumi düşünebiliyor mu?
Çevresi hakkında, ülkesi hakkında du yarlı olabiliyor mu?
Dünyada olup bitenler hakkında asgari bilgilere sahip mi?
Yakınında ve uzağında zulme uğrayan müslümanlar hakkında hassas olabiliyor mu?
Okuduğunu düşünebilen, öğrendiğim yorumlayabilen ufku geniş bir müslüman mı?
Bunları söylerken kulluk görevlerimiz olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek gibi kişisel görevlerimizi ihmal edelim anlamını kimse çıkarmasın.
Bunları kendimiz için yaparken çevremiz için, ülkemiz için, bütün insanlık alemi için, İSLAM için, bilgimiz, tecrübemiz ve kabiliyetimiz doğrultusunda yapmamız gereken görevleri yerine getirme hususunda, bilinçli bir müslümanm taşıdığı sorumluluğu kavramamız gerekiyor.
Günümüz müslümam kapitalizmin, liberalizmin ve teknolojinin her türlü nimetlerinden rahat rahat yararlanırken, çocuğunun ameliyat parasını ödeyemediğinden dolayı hastanede rehin kalan akrabası, komşusu, veya çevresindeki insanlar için ne yapıyor?
Bizler, her istediğimizi alıp sağlıklı beslenirken ülkemizde ve dünyada yaşayan milyonlarca aç insanlar için ne yapıyoruz? Şimdilik, ülkemizde açlıktan ölen insanlar yok ama, Somali'de arlıktan ölen insanları hiç altlımıza getiriyor muyuz?
Burada rahatlık içinde hayatımızı sürdürürken Filistin'de katledilen insanlar için ne yapıyoruz. Yıllardan beri Filistin'de bir soy kırımı yapılıyor. En son "İsrail'in" işgaliyle bütün dünyanın gözleri önünde bu "katliam," bütün dünyaya canlı yayın gibi sunuldu. TV lerde macera filmleri seyreder gibi o korkunç görüntüleri hepimiz seyrettik. Bu korkunç facialardan etkilenmiyorsak, Müslümanlığımızı ve yaptığımız ibadetlerimizi sorgulamamız gerekmiyor mu?
Hatta insanlığımızı yeniden düşünmememiz gerekmiyor mu?
Bir Müslüman Olarak Sorumluluğumuz?
İnanan ve imanıyla amel eden bir müslüman olarak, birinci derecede görevimiz, önce kendi nefsimize karşı cilan sorumluluğumuz gelmektedir.
Kul olarak birinci görevimiz, önce kendi sorumluluğumuzu yerine getirmekle mükellefiz.
İkincisi, ailemize ve çoluk çocuğumuza karşı olan sorumluluğumuzdur.
Üçüncüsü,, komşumuza ve çevremize karşı olan görevlerimiz geliyor.
Burada anlatmaya çalıştığımız konu, "İSLAMm sosyal boyutunu kapsayan" görev anlayışıdır. Bu görevin uygulanmasındaki hassasiyet, gerek bizim ülkede ve gerekse diğer İSLAM ülkelerinde (!) ki duyarsızlıkların hat safhaya ulaştığını artık feryat ederek dile getirmek zorundayız.
Bununla birlikte, "bana ne anlayışının hakim olması
ve egoist zihniyetin meşru hale gelme endişesi, en
tehlikeli davranış biçimi olarak " gözümüzün önünde
duruyor. Bir Müslüman olarak, bu duyarsızlıklar karşısında bir şeyler yapmaya mecbur değil miyiz?
Hülasa sorumlu bir Müslüman, kendinden başka diğer insanları da düşünmek zorundadır. İSLAM'ın sosyal müeyyidelerini, her yönüyle kavrama mecburiyeti vardır. Peygamber efendimizin, (s.a.v) " komşusu açken, tok yatan bizden değildir" metodunu, her duyarlı Müslüman, imkanları nispetinde uygulamaya mecburdur.
Çevremize Karşı Olan Sorumluluğumuz
Çevremizde olup bitenler hakkında duyarsız kalamayız. Bugün Filistin'deki müslümanlara yapılan "zulmün," yarın bize de yapılmayacağı ne malum?....
Müslümanların emperyalist ülkeler tarafından nasıl ve ne şekilde sömürüldüğünü her müslüman bilmelidir. Sistemlerin amaçlarını, liderlerin tutumlarını öğrenmemiz bize ne zarar getirir? Bilakis, bilinçli olmamızı sağlar.
Başımızı kaldırıp etrafımıza baktığımızda, çevremizde, ülkemizde ve dünyada olup bitenler hakkında genel bir kültüre sahip olmalıyız. İSLAM düşmanları, insanlan nasıl etkiliyorlar?. Çağın en büyük silahları olan " televizyonu, radyoyu, basını, sinemayı ve sanatın" diğer dallarını, nasıl ve ne şekilde kullanıyorlar? Yaptıkları insanlık dışı muameleleri, "sanat ve kültür" yoluyla insanlığa nasıl sunuyorlar?...
Bunlan bilmezsek, bunlara karşı tedbir almazsak, kişisel yaptıklarımızla kendi kendimizi avutmuş olmaz mıyız? "İSLAM, evrensel bir yaşam biçimi olduğuna göre," sokaktaki çöpçüden devletin tepesindeki en yetkili şahsa kadar herkesi kapsadığını bilmek zorundayız. Hatta dünya devletlerinde olup biten toplumsal ve siyasal olayları genel hatlarıyla takip etmeliyiz.
İSLAMın dışında olan devletler, kurum ve kuruluşlar, durmadan müslümanların aleyhinde kararlar alıyorlar. Bu kararlar sonucunda milyonlarca müslüman zulme uğruyor ve sömürülüyor.
Bu yüzden "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığı, bizleri daha fazla felaketlere sürüklemeden "bilinçli ve sorumlu bir Müslüman" olmaya mecburuz.
Selam ve dua ile