Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
12 Eylül Referandumu ile Kemalistler ve Laiklik sandığa gömülmüştür. Referandum da oy kullanan Müslüman Anadolu insanının hissiyatı ise sadece 12 Eylül değil;
Kızlarımızı okul kapılarında süründüren, eğitim haklarını despotça ellerinden alan, hastalarımızı sırf Allah’ın ayetlerine olan düşmanlıklarından dolayı hastahane kapılarında bırakan onları telef edilmesi gereken uyuz köpekler gibi görüpde ölüme terk eden, ilköğretimi sekiz seneye çıkartan ve bu milletin çocuklarını özünden uzaklaştıran burada saymakla bitiremeyeceğimiz zulümleri yapan 28 Şubatçı Allahsızlarla hesaplaşılsın.
Öyle bir zulüm ki ve bu zulmü Üstadın şu tabiri ile okursak;
“Camilerin kapıları ardına kadar açık fakat ona giden yollar kapalı!”
İlköğretimi sekiz seneye çıkartarak Anadolu da bir yönü ile Allah demeyi yasaklayan 28 Şubatçı zihniyettir asıl hesab vermesi ve yargılanması gereken.
Anadolu haykırdı 28 Şubatçılar yargılansın “işgal ettikleri makamlardan” al aşağı edilsin, pırpırları arttırılmasın tam tersi sökülsün. Bu zihniyet özüne düşman yetiştiren hak ve halk düşmanı zihniyettir İSTEMİYORUZ.
Müslüman Anadolu haykırdı, kıspeti giyip de er meydanına çıkmaşlara;
“Eğer iddiasında olduğun ve bunu kendine vazife edindiğin ve meydanlarda haykırdığın yani kendini istidadlısı gösterdiğin muazzam mananın ya malik ol ve verdiğin sözleri yerine getir. Şayet yerine getiremezsen seninde onlardan bir farkın yoktur”
İhtarını verirken talep de öz olarak şudur;
“28 Şubatçılar adil bir mahkemede ve halka açık olacak şekilde yargılansın her kim ve hangi makam da olurlarsa olsunlar. Ve bu mahkemenin hükmü her ne ise bir an evvel geciktirilmeden infaz edilsin. Aksi takdirde biz ANADOLU olarak bu mahkeminin takipçisi ve icracısı olacağızdır.
28 Şubat ve Adil Yargılamadan bahsedince 28 Şubat’ın konuşulmayı boşverin adeta isminin dahi zikredilmek istenmediği ademe mahkum edilmek istenen Mirzabeyoğlu gündeme gelir. Böyle bir hengamede;
Mahkeme dosyasında değil 3- 5 sene 3- 5 gün ceza almasını gerektirecek bir hususun olmadığı Sayın Salih Mirzabeyoğlu ve İBDA’cılar tamamen taraflı ve adil olmayan 28 Şubat mahkemeleri tarafından İDAM Cezasına ve 30- 35 senden başlayan cezalara çarptırılmış olup halen de infazları devam etmektedir.
Şunu da biliyoruz ki;
Sayın Mirzabeyoğlunun İDAM Cezası Yargıtayca onandıktan sonra alalacele T.B.M.M’ye gönderilmiş ve Mirzabeyoğlu Dosyasından önce bulunan altmış küsür İDAM Kararından da öne alınarak ikinci sıraya konmuştur ve ilk sırada ki dosya Abdullah Öcalan dosyasıdır.
İlk mahkemelerinde Savcının dahi beraatlerini istediği 16- 17 yaşında ki İBDA’cılar taraflı 28 Şubat mahkemelerince 28 Şubat günü el çabukluğu marifet hesabı 30- 35 seneden başlayıp Müebbet hapse kadar çeşitli cezalara çarptırılmıştır.
Bütün bunların üzerine Sayın Salih Mirzabeyoğlu Bolu F Tipi Cezaevinde daracık bir hücrede diğer mahkumların yararlandığı bütün haklardan mahrum ve kıstırılmış olarak tek kişilik bir hücrededir. Ve bu haline rağmen Telegram- Zihin Kontrolü işkencesine 25 Ocak 2000 tarihinden beri bu işkenceye maruz kalmaktadır.
Bu durum o tarihden itibaren dillendirilmiş olup Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere mevcut hükümetin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan, Bakanları ve Milletvekilerine kadar defaten yazılı ve birebir olmak üzere iletilmiştir. Geçen 11 sene süresince herhangi bir tedbir, koğuşturma veya takip yapılmamıştır.
İşte bu noktada Müslüman Anadolu halkının ihtarını hatırlatmak isteriz;
SADECE 12 EYLÜL İLE DEĞİL ASIL OLARAK 28 ŞUBAT İŞKENCECİLERİ İLE DERHAL HESABLAŞILMALIDIR. HEM DE HİÇ BİR BAHANEYE YER VERMEDEN İVEDİLİKLE!..