Sonbahar solduruyor tenimin rengini...
Göz bebeklerime oturmuş bahçemin solgun yüzü gibi...
Kuruyan yapraklarını dallarında tutmaktan aciz ağaçların,bükük boyunları gibi eğiliyor bakışlarım.Düşen her bir yaprağın incinmişliğini sezercesine sesleniyorum derinlerden...
"Bir mevsimdir gelip geçen penceremin önünden" diyerek avutuyorum solgun manzarayı,hüzünle karışık her iç çekişimde...
Bahçemdeki her bir ağaca,her bir çiçeğe avuntu gelir söylemim.Bir mevsimdir nasıl olsa yüzlerini solduran.Doğasından bilir gerçeğini.Soldukça yeşereceğini ve sonların ilk’lere kavuşturan neden olduğunu bilir nasılsa...
Eğdikçe başını dallar,toprak gülümser alttan,"hüznüne doy doyabildiğince,bahar coşkusuna hazır olana dek biriktir içinde,gökten inen her bir damlayı"...
Gökyüzünün hüznüne ortak olmakla başlar sonbaharlar.Avuçladıkça hüzünlü gözyaşlarını,içinde yaşam iksiri gizlemiş sırlarla bezenir,arttıkça doğanın yüzündeki sarartılar .
Ve bilir her bir ağaç...Umuttur,yüzünden düşen her solgun yaprak...
Ya yüzümün solgunluğu,ya yüreğimin kırgın dalları,ya göz bebeklerimin siyaha çalan bulutsu halleri!...
Umut hangisidir?Hangisi kavuşturur bahara yeniden?
Nerde gizlenir içimin yaşam iksiri,yeniden yaşatmak için coşkun benleri?...
Bilirim,umut yok hiç birinden...
Bir damla gök yaşı kadar can taşımayan göz yaşlarımı nereye akıtsam da kurtulsa,kurumaya yüz tutmuş tuzlu düşlerim.
Murat SÂKİ