AHSEN-I FIGAN
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 22 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,021
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Çiçekler, meyveler, kelebekler gitti; kıyamet koptu nice canlılar öldü.
Onların ölümleri yetmiyormuş gibi donacaklar, çürüyecekler. Böylece haşr-i azam (büyük haşir, canlıların kitle halinde ölümü) gerçekleşti. Geçmiş senelerde de böyle şeyler oldu. Pek çok canlı öldü. İlkbaharda aynı şekilde dirildiler. Her şey ölüp ölüp diriliyor.
Her gün ölü gıdalar yiyoruz, diri diri yaşıyoruz. Ahiret hayatına inanmak zor olduğundan Allah biyolojik canlıları halden hale sokuyor. Ölüm yokluk, hiçlik değil. Bir hayat şeklinden diğerine geçmektir. Ölümle yaşayış şekli değişir, hayat bitmez. Yine sonbaharı yaşıyoruz. Sararan yaprakların hüznü sonunda ilkbaharın müjdesi var. Kocaman dağ, beyaz kefenini giymiş oturuyor. İlkbaharda o dağ yemyeşil olacak, çiçeklerle süslenecek. Kuzular otlayacak.
Otlar, kuzuların dişlerinde ölecek. İşkembesinde dirilecek. Böylece günler geçecek. Ölen otlar, et, süt, hatta kuzu olarak bize dönecek. Topraktan ot, ottan dana ve kuzu yaratılıyor. Ölüm yokluk değil, bir hayat şeklinden diğerine geçmektir. Hayatı veren Allah'tır. Eğer atomlardaki elektron hareketini düşünürsek, hayatın her şeyi kuşattığını rahatlıkla anlayabiliriz. Bunun için canlılarda potasyum, kalsiyum, demir bulunmaktadır. İnsanlarda demir noksanlığı, hastalıktır.
Demir insan hayatında yer alırsa gerisini artık siz düşünün. Nasıl ki bir bina çeşitli malzemelerle yapılır. İnsan denilen bu saray da öyledir.
Her binanın ustası olduğu gibi insan sarayının ustası da Allah'tır. Taşı, demiri bir yere yığsak, "Haydi apartman olunuz." desek olamaz. İnsan sarayı atom parçacıklarından, molekül tuğlalarından yapılmıştır. Ustası da Allah'tır. Organlarımızın kıymeti gösteriyor ki, biz kıymetli bir yaratığız.
Canlılar içinde sadece insan, din sahibidir. İnsanın kıymeti de buradan geliyor. Dinden uzaklaşan insan biyolojik yaratıktır. Değerini kaybetmiştir. İnsanı insan yapan manevi değerlerdir.
Hayvan ölür, postu kalır. İnsan ölür, dostu kalır. İyilikler insana ait değerlerdir. Kötülüklerin insanla, insanlıkla ilgisi yok.
Şair şöyle diyor:
Zannetme ki mümkündür bu belanın defi
Yersin tekmesini ahbabınsa katır
Tadılmazsa insanlığın şerefi
Arta hayvan olmanın azabı kalır.
Peygamberler, evliyalar, üstün insan örnekleridir. Güzel yaşanmış bir hayat, en güzel romandan daha güzeldir. Güzellikler dünyayı ve ahireti cennet eder.
İyi insanlara su gibi, hava gibi muhtacız. İyi insanlar da olmasa dünya yaşanılmaya değmez.
Her insan deneyimlerle de iyilikleri bulabilir. Fakat iyiliğin kaynağı İslamiyet'tir. Mehmet Emin Yurdakul diyor ki:
Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et,
Unutma ki, şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir.
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir...
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk...
"Sanat sanat içindir." diyenlerin kulakları çınlasın. Bana göre sanat insanlık içindir. Sanatkar insanlığın mimarıdır. Peygamberlere ümmet, alimlere talebe olmamızın sırrı budur.
Harf harf yağdı ilim üzerimizden
Kimimiz gül olduk, kimimiz diken...
Onların ölümleri yetmiyormuş gibi donacaklar, çürüyecekler. Böylece haşr-i azam (büyük haşir, canlıların kitle halinde ölümü) gerçekleşti. Geçmiş senelerde de böyle şeyler oldu. Pek çok canlı öldü. İlkbaharda aynı şekilde dirildiler. Her şey ölüp ölüp diriliyor.
Her gün ölü gıdalar yiyoruz, diri diri yaşıyoruz. Ahiret hayatına inanmak zor olduğundan Allah biyolojik canlıları halden hale sokuyor. Ölüm yokluk, hiçlik değil. Bir hayat şeklinden diğerine geçmektir. Ölümle yaşayış şekli değişir, hayat bitmez. Yine sonbaharı yaşıyoruz. Sararan yaprakların hüznü sonunda ilkbaharın müjdesi var. Kocaman dağ, beyaz kefenini giymiş oturuyor. İlkbaharda o dağ yemyeşil olacak, çiçeklerle süslenecek. Kuzular otlayacak.
Otlar, kuzuların dişlerinde ölecek. İşkembesinde dirilecek. Böylece günler geçecek. Ölen otlar, et, süt, hatta kuzu olarak bize dönecek. Topraktan ot, ottan dana ve kuzu yaratılıyor. Ölüm yokluk değil, bir hayat şeklinden diğerine geçmektir. Hayatı veren Allah'tır. Eğer atomlardaki elektron hareketini düşünürsek, hayatın her şeyi kuşattığını rahatlıkla anlayabiliriz. Bunun için canlılarda potasyum, kalsiyum, demir bulunmaktadır. İnsanlarda demir noksanlığı, hastalıktır.
Demir insan hayatında yer alırsa gerisini artık siz düşünün. Nasıl ki bir bina çeşitli malzemelerle yapılır. İnsan denilen bu saray da öyledir.
Her binanın ustası olduğu gibi insan sarayının ustası da Allah'tır. Taşı, demiri bir yere yığsak, "Haydi apartman olunuz." desek olamaz. İnsan sarayı atom parçacıklarından, molekül tuğlalarından yapılmıştır. Ustası da Allah'tır. Organlarımızın kıymeti gösteriyor ki, biz kıymetli bir yaratığız.
Canlılar içinde sadece insan, din sahibidir. İnsanın kıymeti de buradan geliyor. Dinden uzaklaşan insan biyolojik yaratıktır. Değerini kaybetmiştir. İnsanı insan yapan manevi değerlerdir.
Hayvan ölür, postu kalır. İnsan ölür, dostu kalır. İyilikler insana ait değerlerdir. Kötülüklerin insanla, insanlıkla ilgisi yok.
Şair şöyle diyor:
Zannetme ki mümkündür bu belanın defi
Yersin tekmesini ahbabınsa katır
Tadılmazsa insanlığın şerefi
Arta hayvan olmanın azabı kalır.
Peygamberler, evliyalar, üstün insan örnekleridir. Güzel yaşanmış bir hayat, en güzel romandan daha güzeldir. Güzellikler dünyayı ve ahireti cennet eder.
İyi insanlara su gibi, hava gibi muhtacız. İyi insanlar da olmasa dünya yaşanılmaya değmez.
Her insan deneyimlerle de iyilikleri bulabilir. Fakat iyiliğin kaynağı İslamiyet'tir. Mehmet Emin Yurdakul diyor ki:
Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et,
Unutma ki, şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir.
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir...
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk...
"Sanat sanat içindir." diyenlerin kulakları çınlasın. Bana göre sanat insanlık içindir. Sanatkar insanlığın mimarıdır. Peygamberlere ümmet, alimlere talebe olmamızın sırrı budur.
Harf harf yağdı ilim üzerimizden
Kimimiz gül olduk, kimimiz diken...