Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sizlere birkaç sorum olacaktı... (1 Kullanıcı)

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
24
Cevabımı bulamadığım, merak ettiğim birkaç soru var. Yardımcı olabilir misiniz lütfen? :)

1) ''MAİDE 5/53. İnananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah’a yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların amelleri boşa gitmiş ve kaybeden kimseler olmuşlardır.'' bu ayeti açıklar mısınız?

2) Cennette derecesi en yüksek olan cennetin adı nedir?

3) Ağzından bilmediği halde küfre düşürecek söz söyleyen biri, yine de cennete gider mi?

Daha çok sorum var fakat aklıma gelmiyor. Bilenlerin cevaplamasını istiyorum, şimdiden teşekkür ederim. :)
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
24
Ve bir de;

Sünnet namazlarını ve kılınışlarını söyler misinizz?
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
firdevs cennetidir kardeşim.
Buhari'nin bir rivayetinde Hz Peygamber, ALLAH yolunda savaşan mücahidler için cennette yüz derece (tabaka) hazırlandığını ve iki derecenin arasının yerle gök arası gibi olduğunu haber vermekte ve sözlerine devamla şöyle buyurmaktadır: "ALLAH'tan istediğiniz zaman Firdevs'i isteyin Çünkü Firdevs, cennetin ortası ve cennetin en yükseğidir Firdevs'ten cennet nehirleri doğar" (Buhâri, Cihad 4)
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Allah'a inanan herkesin cennete gideceği (Allah ın izin ve kudretiyle) zaten biliniyor.
bilmeyerek küfre düşen bir çok müslüman vardır.çünkü bu öyle ince bir nokta ki..günahını çeker o ayrı mesele.Ama müslüman olan zaten sürekli sevap işleme çabası içindedir.küfre girince Allah muhafaza sevapları gitse de o yine güzel amelleriyle bunu tamamlar.
eğer bilmeyerek küfre düşenler cennete giremeyecek olsa birçoklarımız ondan mahrum kalırdık.
ama ilim öğrenmemek de ayrı bir vebaldir.öğrenmeyip öğrenmeyip de sonradan ben bunun günah olduğunu bilmiyordum demek ne kadar saçma olur değil mi?
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Ve bir de;

Sünnet namazlarını ve kılınışlarını söyler misinizz?
Namaz Nasıl Kılınır?
Bilindiği gibi namazlar farz, vacib, sünnet ve müstahab kısımlarına ayrılmakta ve ikişer, üçer, dörder rekatlı bulunmaktadır. Bu namazlar daha önce yazdığımız üzere farzlarına, vaciblerine, sünnetlerine ve adabına riayet edilerek şöyle kılınır:

1) Sabah Namazı Sabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: "Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya", diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve "Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük" okunur. Arkasından "Eûzübillahimineşşeytani'r-racim Bismillahirrahmanirrahim" diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra "Amîn" denir ve bir mikdar daha Kur'an okunur (1). Arkasından "Allahu Ekber" deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azîm" denir. Sonra "Semiallahülimen hamideh" denilerek ayağa kalkılır. Ayakta "Allahümme rabbena ve lekelhamd" denilir (2). Ondan sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denir. Sonra "Allahu Ekber" denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine "Allahu Ekber" denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denilir. Bununla bir rekat bitmiş olur.

Bu ikinci secde arkasından "Allahu Ekber" denilerek ikinci rekata kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur'an okunur. Birinci rekatta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna "Ka'de = oturuş" denir. Burada "Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina" diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sağ tarafa ve yine "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekatlı namaz bitmiş olur (3).

Bütün bu tekbirler, tesbihler ve kıraatlar, yalnız namaz kılanın işitebileceği bir sesle gizlice yapılır.

Namazda erkeklerle kadınların ellerini nasıl kaldıracakları, nasıl bağlayacakları, rükû ile secdede ve ka'delerde nasıl vaziyet alacakları "Namazın sünnetleri ve edebleri" bölümünde bildirilmiştir.

Sabah Namazının iki rekât Farzına gelince: Önce yalnız erkeklere mahsus olmak üzere ikamet getirilir. Sonra "Bugünkü sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir. Eller kaldırılarak "Allahu Ekber" diye namaza başlanıp eller bağlanır. Sabah namazının sünnetinde bildirildiği gibi iki rekat kılınır ve tamamlanmış olur. Yalnız sabah namazlarının farzlarında Fatiha'dan sonra biraz fazla Kur'an okunması sünnettir. Bu sünnetin en az derecesi kırk ayettir. Bununla beraber üç kısa ayet de okunması caizdir. Vaktin çıkmasından korkulduğu zaman az ayet okunur. Öyle ki, yalnız Fatiha ile veya birkaç ayet ile yetinilir.

Yalnız başına bu sabah namazının farzını kılan kimse, tekbirleri ve "Semiallahu limen hamideh" cümlesini, Fatiha'yı ve ekleyeceği ayetleri aşikare olarak okuyabilir.

2) Öğle Namazı Öğle namazının ilk dört rekat sünnetinin evvelki iki rekatı, tam sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Yalnız bunda niyet "Bugünkü öğle namazının ilk sünnetine" diye yapılır. Bir de bunda ikinci rekattan sonraki oturuş, son oturuş değil, birinci oturuş (ka'de) olduğundan bu oturuşta yalnız "Tahiyyat" okunur. Sonra "Allahu Ekber" deyip ayağa kalkılır. Yalnız Besmele, Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunarak yukarda bildirildiği şekilde, rükû ve secde yapılır. Ondan sonra dördüncü rekat için "Allahu Ekber" denilerek ayağa kalkılır. Bunda da yalnız besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunarak yine bildirildiği gibi, rükû ve secdelere varılır. Sonra oturulur; bu oturuş son ka'dedir. Bunda da Tahiyyat okunduktan sonra, Salli ve Barik, Rabbena atina duaları tamamen okunup, yazdığımız şekilde, iki tarafa selam verilir. Böylece bu dört rekat sünnet kılınmış olur.

Öğle Namazının Dört Rekat Farzına Gelince: Sünnetten sonra namaza aykırı bir iş yapmadan ayağa kalkılır. İkamet getirilir. O günkü öğle namazının farzını kılmaya niyet edilir. Eller yukarıya kaldırılarak "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. İlk iki rekatı sabah namazının iki rekat farzı gibi kılınır. Ancak bu iki rekattan sonraki oturuş, birinci ka'de olduğundan bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekata kalkılır. Yalnız Besmele ile Fatiha okunur. Anlatıldığı gibi rükû ve secdelere varılır. Sonra "Allahu Ekber" diyerek dördüncü rekata kalkılır. Besmele ile yalnız Fatiha suresi okunarak rükû ve secdelere gidilir. Sonra oturulur. Bu oturuş son ka'dedir. Bunda "Tahiyyat" okunduktan sonra "Salli ve Barik, Rabbenâ âtinâ" duaları okunur ve iki tarafa selam verilir. Böylece öğlenin farzı bitmiş olur.

Öğlenin farzında okunacak ayetler, sabah namazında okunacak mikdardan daha az olur.

Öğlenin Son İki Rekat Sünnetine Gelince: Bu da, "Bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tamamen sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu son sünneti dört rekat kılmak müstahabdır. O zaman ya her iki rekatta bir selam verilir veya dört rekatın sonunda selam verilir. Dört rekat sorumda selam verilince, ilk oturuşta yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Üçüncü rekat için tekbir alınarak ayağa kalkınca yine "Sübhaneke" okunur. Sonra bu son iki rekat evvelki iki rekat gibi kılınır.

Yalnız başına namaz kılan kimse, öğle namazlarının hem sünnetlerinde, hem de farzında kıraati, tekbirleri, tesbih ve tahmidleri gizlice yapar.

3) İkindi Namazı İkindi namazının dört rekat sünnetinin her iki rekatı, müstakil (iki rekatlı) namaz gibidir. Onun için bu dört rekatın her iki rekatı (şef'î) tamamen sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır.

Şöyle ki: Önce o günkü ikindi namazının sünnetini kılmaya niyet edilir. Bu namazın ilk iki rekatı bildirildiği gibi kılınınca oturulur. Bu oturuş, son oturuş demektir. Bunda "Tahiyyat ve salavatlar" okunur. Yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Sonra "Allahu Ekber" diyerek üçüncü rekata kalkılır. Sübhaneke ve Eûzü Besmele'den sonra Fatiha ile bir mikdar ayet okunarak rükûa ve secdelere varılır. Ondan sonra tekbir ile dördüncü rekata kalkılarak yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunur. Sonra yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu son oturuş olduğu için bunda "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur ve iki tarafa selam verilir.

İkindi Namazının Farzına Gelince: Bu da tamamen öğle namazının farzı gibi kılınır. Yalnız niyet değişir. O günkü ikindinin farz namazını kılmaya niyet edilir.

Tek başına namaz kılan kimse, ikinci namazının sünnetini de, farzını da öğle namazı gibi gizli okuyarak kılar.

4) Akşam Namazı Akşam namazının üç rekat farzı, öğle ile ikindi namazlarının ilk üç rekat farzları gibi kılınır. Şöyle ki: O günün akşam namazının farzını kılmaya niyet edilip namaza tekbir ile başlanır. Yukarda açıklandığı üzere ilk iki rekatı kılınarak oturulur. Bu, birinci oturuştur. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra üçüncü rekata kalkılarak yalnız besmele ile Fatiha suresi okunur. Sonra "Allahu Ekber" denilerek rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur ki, bu da son oturuştur. Bunda "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur, iki tarafa selam verilir.

Akşam namazının farzında vaktin darlığından dolayı kısa sureler okunur. Akşam Namazının Sünnetine Gelince: Bu da "Bu akşam namazının sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tam sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu sünneti altı rekat olarak kılmak ise müstahabdır. Bu halde her iki rekatta bir selam vermeli ve aynı şekilde her iki rekatı kılmalıdır. Bununla beraber dört rekatında bir selam verilip ikindi namazının sünneti gibi de kılınabilir. Bu ziyade olan dört rekat namaza "Salât-ı Evvabîn" denir. Bunun çok sevabı vardır.

Tek başına akşam namazının farzını kılan kimse, onu sabah namazının farzı gibi aşikare de kılabilir.

5) Yatsı Namazı Yatsı namazının ilk dört rekat sünneti, tamamen ikindi namazının dört rekat sünneti gibi kılınır. Dört rekat farzı da, tamamen öğle ve ikindi namazlarının farzları gibi kılınır. İki rekat son sünnetine gelince, bu da tamamen sabah ve akşam namazlarının iki rekat sünnetleri gibi kılınır. Yalnız niyetler değişir, yatsı namazının farzına ve sünnetine niyet edilir. Yatsı namazının son sünneti de, dört rekat olarak kılınabilir. Bu halde tamamen ilk dört rekat gibi kılınır. Bununla beraber iki rekatta bir selam vermek sureti ile de kılınabilir. Bu takdirde her iki rekatın ka'desinde "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbena atina" duası okunur. Geceleyin kılınan nafile namazlarda daha faziletli olan, böyle iki rekatta bir selam vermektir.

Tek başına namaz kılan kimse, yatsı namazının farzını sabah namazının farzı gibi namaz surelerini sesli okuyarak da kılabilir.

6) Vitir Namazı Üç rekattan ibaret olan vitir namazı da şöyle kılınır: Önce o günün vitir namazını kılmaya niyet edilir. "Allahu Ekber" denilerek namaza başlanır. Sübhaneke okunduktan sonra "Eûzü Besmele" çekilerek Fatiha okunur. Arkasından bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunur. Açıklandığı şekilde rükû ve secdelere gidilir. Sonra ikinci rekata kalkılır ve yalnız besmele ile Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu oturuş birinci ka'dedir. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekata kalkılır. Bunda da yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak daha ayakta iken eller kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Tekrar eller bağlanıp ayakta "Kunut" duası okunur. Sonra "Allahu Ekber" diye rükû ve secdelere gidilir. Ondan sonra oturulur. Bu da son oturuşdur. Bunda da bildiğimiz gibi "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" duası okunarak iki tarafa selam verilir.

İmam Şafiî'ye göre, vitirde Kunut duasını okumak, ramazanın son yarısına mahsustur ve rükûdan kalkınca, okunur. Şafiî'lere göre vitir namazının en azı bir rekat, en çoğu da on bir rekâttır.

Hangi namazın kaç rekat olduğunu ve hangilerinin birbirine benzediğini daha kolay anlamak için aşağıdaki "Benzerlik Tablosu"ndan yararlanın.

Namaz rekatlarını karşılaştırmak için pratik benzerlik tablosu -»

Görsel Namaz Hocası'ndan yararlanarak namaz kılmak istiyorum -»

(1) Bir mikdardan maksad, en az bir sure veya en az üç kısa ayet veya kısa ayete denk bir ayettir. (2) Rükû ile secde arasındaki doğruluşa (kıyama) kavme denir ki, bu halde eller yanlara salıverilir.

Kaynak: Büyük İslam İlmihâli, Ömer Nasuhi Bilmen
 

firdevs-i gam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2012
Mesajlar
100
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Canım sen deyince maide suresi benim de dikkatimi çekti. Anladığım kadarıyla yahudi ve hristiyanlarla alakalı dediğin ayet.
49. Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.
50. Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?
51. Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
52. İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, "Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.
53. (O zaman) iman edenler derler ki: "Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah'a yemin edenler şunlar mı?" Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler olmuşlardır.
54. Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
1) ''MAİDE 5/53. İnananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allaha yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların amelleri boşa gitmiş ve kaybeden kimseler olmuşlardır.'' bu ayeti açıklar mısınız?

Kardeş bu suresinin tefsiri aşağıda

Hak Teâlâ «îmân edenler; sizinle beraber olduklarında, bütün işlerinde Allah'a yemîn edenler bunlar mı? derler. Amelleri boşa gitmiş ve hüsrana uğrayanlardan olmuşlardır.» Kurrâ, bu âyetin başındaki vâv harfi üzerinde ihtilâf etmiştir. Cumhur, vavlı olarak okumaktadırlar. Bir kısmı vâvm başlangıç, edatı, bir kısmı da atıf edatı olduğunu belirtmektedirler. Me-dîne halkı ise vâvsız okumuşlardır. İbn Cerîr'in zikrettiğine göre; onların mushafmda şeklinde imiş. İbn Cüreyc de Mücâhid'den böyle nakleder.

Müfessirler; bu âyet-i kerîmelerin nüzul sebebi hakkında ihtilâf etmişlerdir. Süddî der ki: Bu âyet, iki kişi hakkında nazil olmuştur. Bunlar Uhud harbinden sonra birbirlerine şöyle diyorlardı: Ben o Ya-hûdînin yanına giderim. Ona sığınır ve birlikte Yahûdî olurum. Belki bir hâdise veya tehlikeli bir durum ortaya çıkarsa; bana faydası dokunur. Diğeri ise ben Şam'daki falan hıristiyanın yanına gider, ona sığınır ve yardım dilerim, diyordu. Bunun üzerine Allah Teâlâ «Ey îmân edenler, Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin...» âyetini indirdi. İkrime ise; bu âyetin, Ebu Lübâbe hakkında nazil olduğunu söyler. Ra-sûlullah (s.a.) onu Kurayza oğullarına elçi olarak gönderdiğinde; onlar, Muhammed bize ne yapacak? demişler, o da .eliyle boğazını göstererek, kesecek, demiş. îbn Cerîr şöyle rivayet eder. Denildi ki; bu âyet, Abdullah İbn Übeyy İbn Selûl hakkında nazil olmuştur. Nitekim İbn Cerîr Taberî der ki: Ebu Küreyb...\Atiyye İbn Sa'd'dan nakleder ki; o, şöyle demiştir. Ubâde ibn Sâmit, H&zrec okullarından bir kişiyi beraberine alarak Rasûlullah'm yanma geldi ve dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü, benim Yahudilerden pek çok dostlanm var. Ben, Allah'a ve Rasûlüne sığınarak Yahudilerin dostluğundan kaçıyor, Allah ve Rasûlünü dost ediniyorum. Abdullah İbn Übeyy dedi ki: Ben, olacaklardan korkan bir adamım. Bu sebeple dostlarımın dostluklarından uzaklaşmam. Bunun üzerine Ra-sûlullah (s.a.) Abdullah İbn Übeyy'e dedi ki: Ey Ebu Habbâb, Ubâde İbn Samit'e karşılık Yahudilerin dostluğunu tercîh edip te Ubâde İbn Sâmit'e karşı cimri davrandığı şey senindir, al onu. Abdullah İbn Übeyy kabul ettim, deyince; Allah Azze ve Celle bu âyet-i kerîme'yi inzal buyurdu.

İbn Cerîr Taberî der ki: Bize Hennâd... Zührî'den şöyle dediğini nakleder : Bedir halkı yenilince, müslümanlar dostlan olan Yahudilere dediler ki: Allah, sizin başınıza da Bedir günü gibi bir gün getirmezden evvel Allah'a ve Rasûlüne îmân edin. Karşılık olarak Mâlik ibn Kays dedi ki; Kureyş'liler gibi savaş nedir bilmeyen bir topluluğu yenmeniz sizi gururlandırdı mı? Eğer biz, size karşı toplanarak azim ve karâr verirsek; o zaman bizim savaşımıza karşı sizin tarafınızdan hiçbir el bulunmayacaktır. Ubâde İbn Sâmit: Ey Allah'ın Rasûlü, benim Yahûdî dostlarım var. Onların silâhlan çok, nefisleri ve kuvvetleri fazlaymış. Ancak ben, Yahudilerin dostluğundan Allah ve Rasûlüne sığınırım. Benim Allah ve Rasûlünden başka dostum yoktur. Abdullah îbn Übeyy dedi ki: Ben, Yahudilerin dostluğundan başkasına sığınmam. Çünkü onlara muhtaç olan bir adamım. Rasûlulah (s.a.) buyurdu ki: Ey Ebu Habbâb, Ubâde İbn Sâmit'e karşılık seçtiğin yahûdîlerin dostluğunu görüyor musun? Al onu, dedi. Abdullah îbn Übeyy; öyleyse kabul ederim, dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ, bu âyet-i kerîme'yi inzal buyurdu.

Muhammed İbn İshâk der ki: Yahudilerden Rasûlullah'la olan anlaşmalarını ilk bozan kabile, Kaynûka oğullandır. Âsim İbn Ömer İbn Katâde'nin bana naklettiğine göre; Rasûlullah (s.a.) onları kuşatmıştı da en sonunda onlar, Rasûlullah'ın emrine boyun eğmişlerdi. Hz. Peygamber onları mağlûb edince, Abdullah îbn Übeyy İbn Selûl kalkarak; ya Muhammed, benim dostlarıma iyi davran, dedi. Çünkü Kaynûka oğulları, Hazreclilerin müttefikiydi. Rasûlullah (s.a.) ona doğru eğildi. O; ey Muhammed, benim dostlarıma iyi davran, dedi. Hâkim der ki: Rasûlullah (s.a.) ondan yönünü döndürdü. Abdullah İbn Übeyy elini Rasûlullah (s.a.) m zırhının cebine soktu. Rasûlullah (s.a.) bırak beni dedi ve kızdı. Öyle ki, yüzünde gölgeler belirdi. Sonra, yazıklar olsun sana, bırak beni, dedi. Abdullah İbn Übeyy; hayır, Allah'a andolsun ki, benim dostlarıma, iyi davranıncaya kadar seni bırakmam, dedi. Dört-yüz zırhsız, üçyüz zırhlı beni siyah ve kırmızıya karşı korudular. Sen onları bir sabahta bîtirip tüketecek miydin? Ben, olacaklardan korkarım, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) onlar senin olsun, dedi.

Muhammed İbn İshâk der ki: Ebu İshâk İbn Yessâr Ubâde İbn Sâmit'in oğlu Velîd'in oğlu, Ubâde'den nakletti ki; Ubâde İbn Sâmit şöyle demiş: Rasûlullah (s.a.) Kaynûka oğullarıyla savaşa tutuşunca; Abdullah İbn Übeyy onlarla ilgilendi ve önlerine durdu. Ubâde İbn Sâmit, Rasûlullah (s.a.) in yanına doğru yürüdü. Avf İbn Hazrec oğullan, Abdullah İbn Übeyy gibi Kaynûka oğullarının müttefikiydiler. Ubâde îbn Sâmit, Rasûlullah'm huzurunda onların ittifakını reddederek; Allah ve Rasûlüne durumlarım bildirdi ve dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü, onların ittifakından Allah ve Rasûlüne güvenirim ve Allah ve Rasûlü ile mü'minlerin dostluğunu kabul eder, kâfirlerin dostluk ve ittifaklarından uzaklaşırım. İşte bu âyet-i kerîme, Ubâde îbn Sâmit ile Abdullah İbn Übeyy hakkında nazil olmuştur.

İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize fcuteybe İbn Saîd... Üsâme İbn Zeyd'den nakletti ki; o, şöyle demiş : Ben, Hz. Peygamberle birlikte Abdullah îbn Übeyy'in ziyaretine gittim, Rasûlullah (s.a.) ona; seni yahûdîlerin övgüsünden nehyetmiştim, dedi. Abdullah İbn Übeyy: Es'ad İbn Zürâre onlara kızardı, (bu sebeple) öldü, dedi. Ebu Dâvûd da aynı şekilde Muhammed İbn îshâk'm hadîsinden bu olayı nakleder.


3) Ağzından bilmediği halde küfre düşürecek söz söyleyen biri, yine de cennete gider mi?

Dİğer sorularına kardeşler cevap vermişler. Kardeş günümüzde ağzımızdan çıkan sözler yüzünden imanını kaybetmiş (ama farkında olmayan) çok kişi vardır. Şimdi biz biraz iyimser davranırız (ve maalesef buda günümüzün rahatlığından kaynaklanmaktadır.) Sahabe zamanında bir rekat namazı kılmayan kafir gözüyle bakılırdı sonraları selef zamanında namaz kılmayan kafir gözüyle bakaılırdı ve şimdi sen günümüze bak. Namaz kılmayanlara ne diyecez (tabi ki hala müslümanlardır ben sadece 2 iman arasındaki farkı gösteriyorum)

Şimdi demem şu, islam hoşgörü dinidir eyvallah ama aynı zamanda kıldan ince kılıçdan da keskindir. Kelime-i Tevhid kalpden inanıp söyleyen biz imanlı kabul ederiz ama, evet aması vardır bu işin alimler ittifakla derki (tabi kuran ve hadis de dahil) şirke düşmemişsen (yani seni küfre sokucak bir söz hal olmamışsa) evet sadece kelime-i tevhidi inanıp söylemek yetmiyor kardeş. AYnı zamanda küfür içinde olmuycaz. Günümüzde çok kişi vardır ki ahiretde çok ağlıyacaklar söyledikleri tevhid kendilerini kurtaracak sanıcaklar ama sadece küfür içinde olmayanlar (yada küfür şirk sözü söylemeyenler yada söyleyip tövbe istiğfar edenler) kurtulacak.

Şimdi müslümanlar için farzı ayn kaideler vardır. Her müslüman bunları öğrenmek zorunda. (yani cahildim okumadım bilmiyorum demek kurtarmıycak) Birde Elfaz-ı Küfür denen bir şey vardır. Bunları da herkes iyi okuycak. ben sana sadece basit bir örnek vereyim de iyice anla. Bir müslüman sakalını kesse (yani tarş olsa) annesi yada eşi yada kardeşi deseki temizlendin mis gibi oldu dese bu sözü söyleyen kişi kafir olur. Zİra haramı güzel gördüğü için. (sen düşün ki berberlerin halini her sakal traş yaptıklarına saatler olsun derler.)

Bu sebeple senin yaşın küçük fakat sorumluluk akıl baliğ oldukdan sonra başlar ilk yapacağın imam-ı azam efendimizin bir akaid kitabını okumaktır kardeş.

Eyvallah
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
24
Hepinize çook teşekkür ederim, Allah hepinizden razı olsun. :)

Aklıma geldi de şu soruların cevabını da merak ettim (her siteye inanamayacağım için buraya yazıyorum):

-Günümüzde rüya tabirleri sitelerindeki tabirler gerçek mi, inanabilir miyiz?
-Rüyada görülen renklerin bir özelliği var mı?
-Gül kokusu sürünmek sadece erkeklere mi sünnettir?
-''yanında ayna ve tarak taşımak'' diye bir sünnet var. Bu sünnetin kaynağını bulabilir miyiz?
-Şafiilik mezhebi Suudi Arabistan'da daha yaygın olduğunu öğrenmiştim. Doğru mu?
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Hepinize çook teşekkür ederim, Allah hepinizden razı olsun. :)

Aklıma geldi de şu soruların cevabını da merak ettim (her siteye inanamayacağım için buraya yazıyorum):

-Günümüzde rüya tabirleri sitelerindeki tabirler gerçek mi, inanabilir miyiz?
-Rüyada görülen renklerin bir özelliği var mı?
-Gül kokusu sürünmek sadece erkeklere mi sünnettir?
-''yanında ayna ve tarak taşımak'' diye bir sünnet var. Bu sünnetin kaynağını bulabilir miyiz?
-Şafiilik mezhebi Suudi Arabistan'da daha yaygın olduğunu öğrenmiştim. Doğru mu?

Kardeş herkesin rüya tabirine güvenilmez. Heleki günümüzde iş şova dönmüş durumdayken. Rüyada görülen renklerin özelliği vardır. Beyaz ve yeşil iyi ve hayra yorumlanırken kırmızı ve siyah olması lazım şerre yorumlanır. Allah-u Alem yanılabilirim.Ayna ve tarak taşımak sünnetmidir böyle hadis bilmiyorum. Ama müsllümanın kendisine çeki düzen vermesi sünnet olduğu için bunları yanında taşıması uygundur ama dediğim gibi sünnet mi hadis varmı ben rastlamadım. Suudi Arabistanda şafi olduğu gibi hanefide vardır. Fakat vehhabilikde çoktur kardeş.

Eyvallah
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt