Filistin'in Gazze şehrinde 170'te dünyaya gelen İmam-ı Şafii Hazretleri, Mısır'da 204'te vefat eden bir büyük müçtehidimizdir.
İlim sahibi olma konusunda söylediği şu sözleri unutulmamıştır:
- Bir adam para kazanmak için nasıl istek duyarsa ben de ilim elde etmek için öyle istek duyarım. Yavrusunu kaybeden anne bulunca nasıl sevinirse ben de bilmediğim bir meselenin cevabını bulunca öyle sevinirim!..
İlim konusunda isteklerinin derinliğini böyle ifade eden Hazreti Şafii, ilimden ne anladığını da şu altın cümlesiyle açıklamıştır:
- İlim, öğrenilen değil yaşanandır!.. Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir. Sahibine hiç faydası olmaz. Sadece bilgim var diye gururlanmasına sebep olur o kadar...
***
Et-Terbiyet'ül İslam'da Hazret-i İmam'dan (sizinle paylaşmak istediğim) şöyle mesaj yüklü bir olay nakledilir.
Bir sabah namazından sonra evine dönerken yaklaşan biri:
- Efendi Hazretleri der, derin düşünce içinde gidiyorsunuz gibi geliyor bana. Bir sıkıntınız mı var?..
Şafii Hazretleri şöyle karşılık verir.
- Evet der, her sabah benden istenenleri düşünüyorum da dalgınlaşıyorum...
Adam merak eder:
- Her sabah sizden istenenler mi var? Kimler
neleri istiyor sizden?..
İmam istenenleri şöyle açıklar. Der ki:
- Her sabah benden sekiz şeyin istendiğini tespit
ettim. Şöyle sıralar bu sekiz şeyi:
***
1- Rabb'im, benden farzlarını istiyor.
2- Resulullah benden sünnetlerini istiyor.
3- Ailem benden helal nafakalarını istiyor.
4- İmanım ve aklım kendilerine uymamı istiyor.
5- Nefsim ve şeytanım da onlara uymamı istiyor.
6- Her an yanımda bulunan Kiramen Katibin melekleri de benden sevap yazdırmamı istiyor.
7- Yeni başladığım her sabah benden bir gün daha yaşlandığımı hatırlamamı istiyor...
8- Hazreti Azrail de kendisine bir gün daha yaklaştığımı düşünmemi istiyor...
***
Bunları sırasıyla sayan Hazreti İmam:
- İşte der, ben bütün bu isteklerin muhatabı olarak her sabah günlük hayatıma başlıyorum. Dalgın yürüyüşüm bundandır...
Bu defa da soru sahibi düşünmeye başlar:
- Ya imam der, bunlar sadece sana mahsus sorular mı, yoksa bana da soruluyor mu bu sorular?
Hazreti İmam tebessüm ederek cevap verir:
- Onu senin irfanın bilir. Ben kendime her sabah böyle soruların sorulduğunu tespit ettim, istersen sen de şöyle bir tefekkür et, belki sana da sorulan sorular olabilir.
Adam bir an şöyle bir dalar, hemen arkasından da başını sallayarak cevap verir:
- Evet ya imam, der, bu sorular sadece sana değil bana da, hatta her sabah günlük hayatına başlayan herkese de sorulan sorulardır. Ama biz bunları düşünmüyorsak, bize de sorulmayışından değil bizim gafletimizdendir.
***
Ne dersiniz muhterem okuyucularım?! Bizden de her sabah böyle sekiz şey isteniyor mu? Sadece onlara değil de bizlere de şamil sorular mı bunlar? Mesela her sabah bizden de;
- Rabb'imiz farzlarını, Resulullah sünnetlerini, aile ve çocuklarımız da helal nafakalarını istiyorlar mı? Akıl ve imanımız kendilerine tabi olmamızı, nefis ve şeytanımız da asıl kendilerine uymamızı, Kiramen Katibin melekleri de hep sevap yazdırmamızı istiyorlar mı?.. Her sabah, bir gün daha yaşlandığımızı, Hazreti Azrail de kendisine bir gün daha yakınlaştığımızı hatırlamamızı istiyorlar mı?.. Var mı günlük hayata başlarken İmam-ı Şafii Hazretleri gibi böyle bir tefekkür zenginliğimiz?..
Yoksa boş ver mi?.. Meşhur tekerleme ile mi yaşamalıyız biz de?..
- Ayağını sıcak tut, başını serin; günlük hayatını yaşa, düşünme derin, mi demek istiyoruz?
Unutmamalıyız ki hayatı düşünmeden tüketenlerin hepsi de derin pişmanlık içinde gitmişlerdir buradan. Ama faydası olmamıştır bu son pişmanlığın...
AHMET ŞAHİN
İlim sahibi olma konusunda söylediği şu sözleri unutulmamıştır:
- Bir adam para kazanmak için nasıl istek duyarsa ben de ilim elde etmek için öyle istek duyarım. Yavrusunu kaybeden anne bulunca nasıl sevinirse ben de bilmediğim bir meselenin cevabını bulunca öyle sevinirim!..
İlim konusunda isteklerinin derinliğini böyle ifade eden Hazreti Şafii, ilimden ne anladığını da şu altın cümlesiyle açıklamıştır:
- İlim, öğrenilen değil yaşanandır!.. Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir. Sahibine hiç faydası olmaz. Sadece bilgim var diye gururlanmasına sebep olur o kadar...
***
Et-Terbiyet'ül İslam'da Hazret-i İmam'dan (sizinle paylaşmak istediğim) şöyle mesaj yüklü bir olay nakledilir.
Bir sabah namazından sonra evine dönerken yaklaşan biri:
- Efendi Hazretleri der, derin düşünce içinde gidiyorsunuz gibi geliyor bana. Bir sıkıntınız mı var?..
Şafii Hazretleri şöyle karşılık verir.
- Evet der, her sabah benden istenenleri düşünüyorum da dalgınlaşıyorum...
Adam merak eder:
- Her sabah sizden istenenler mi var? Kimler
neleri istiyor sizden?..
İmam istenenleri şöyle açıklar. Der ki:
- Her sabah benden sekiz şeyin istendiğini tespit
ettim. Şöyle sıralar bu sekiz şeyi:
***
1- Rabb'im, benden farzlarını istiyor.
2- Resulullah benden sünnetlerini istiyor.
3- Ailem benden helal nafakalarını istiyor.
4- İmanım ve aklım kendilerine uymamı istiyor.
5- Nefsim ve şeytanım da onlara uymamı istiyor.
6- Her an yanımda bulunan Kiramen Katibin melekleri de benden sevap yazdırmamı istiyor.
7- Yeni başladığım her sabah benden bir gün daha yaşlandığımı hatırlamamı istiyor...
8- Hazreti Azrail de kendisine bir gün daha yaklaştığımı düşünmemi istiyor...
***
Bunları sırasıyla sayan Hazreti İmam:
- İşte der, ben bütün bu isteklerin muhatabı olarak her sabah günlük hayatıma başlıyorum. Dalgın yürüyüşüm bundandır...
Bu defa da soru sahibi düşünmeye başlar:
- Ya imam der, bunlar sadece sana mahsus sorular mı, yoksa bana da soruluyor mu bu sorular?
Hazreti İmam tebessüm ederek cevap verir:
- Onu senin irfanın bilir. Ben kendime her sabah böyle soruların sorulduğunu tespit ettim, istersen sen de şöyle bir tefekkür et, belki sana da sorulan sorular olabilir.
Adam bir an şöyle bir dalar, hemen arkasından da başını sallayarak cevap verir:
- Evet ya imam, der, bu sorular sadece sana değil bana da, hatta her sabah günlük hayatına başlayan herkese de sorulan sorulardır. Ama biz bunları düşünmüyorsak, bize de sorulmayışından değil bizim gafletimizdendir.
***
Ne dersiniz muhterem okuyucularım?! Bizden de her sabah böyle sekiz şey isteniyor mu? Sadece onlara değil de bizlere de şamil sorular mı bunlar? Mesela her sabah bizden de;
- Rabb'imiz farzlarını, Resulullah sünnetlerini, aile ve çocuklarımız da helal nafakalarını istiyorlar mı? Akıl ve imanımız kendilerine tabi olmamızı, nefis ve şeytanımız da asıl kendilerine uymamızı, Kiramen Katibin melekleri de hep sevap yazdırmamızı istiyorlar mı?.. Her sabah, bir gün daha yaşlandığımızı, Hazreti Azrail de kendisine bir gün daha yakınlaştığımızı hatırlamamızı istiyorlar mı?.. Var mı günlük hayata başlarken İmam-ı Şafii Hazretleri gibi böyle bir tefekkür zenginliğimiz?..
Yoksa boş ver mi?.. Meşhur tekerleme ile mi yaşamalıyız biz de?..
- Ayağını sıcak tut, başını serin; günlük hayatını yaşa, düşünme derin, mi demek istiyoruz?
Unutmamalıyız ki hayatı düşünmeden tüketenlerin hepsi de derin pişmanlık içinde gitmişlerdir buradan. Ama faydası olmamıştır bu son pişmanlığın...
AHMET ŞAHİN