PROTOKOL 3’DEN :
Bugün size artık hedefe yaklaşmış olduğumuzu söyliyebilirim.Biraz daha yolumuz kaldı; kavmimizi temsil eden timsali yılan, dairesini kapatmak üzeredir.Bu daire kapandı mı, bütün Avrupa Devletleri bir mengen içine alınmış olacaktır.
Meşrutiyet terazisinin altüst olması gecikmiyecektir;çünkü biz onun kolunu, yani iş başındakileri,durmadan bir sağa bir sola eğerek bozduk.Hristiyanlar, terazilerinin doğru olmadığını biliyor ve fakat kefelerin er geç denkleşeceğini umuyorlardı.Halbuki iş başındakiler, bir sürü budalalıklar yapan ve kendilerini onların kontrolsüz iktidarına kaptıran halk mümessilleri tarafından himaye edildiler.Bunlar, iktidarı saraylarda hakim olan teröre medyundurlar ve artık halkla temasa gelmediklerinden; onun uyuşup iktidar mevkiine göz dikenlere karşı kuvvetlenemiyorlar.
İdare dizginlerini ellerinde tutanların uyanık kuvveti ile halkın kör kuvveti; bizim tesirimiz altında; birbirinden ayrılmış ve her iki kuvvet bütün ehemmiyetini kaybetmiştir.Bu ayrılış hristiyanları değneksiz bir kör kadar iktidarsız hale getirmiştir.
Hırsı olanları, iktidar mevkiini fena kullanmaya sevketmek için, onların bütün liberallik temayüllerini istiklale doğru inkişaf ettirerek bütün kuvvetleri birbirine karşı tuttuk.
…………………………………
(Büyük) adını verdiğimiz Fransız İhtilalini hatırlayınız.Onun hazırlanmasındaki sırlar bize meçhul değildir, çünkü o baştan aşağı bizim eserimizdir.
O vakitten beri halkı, cihan için hazırlamakta olduğumuz- İsrail kanından- müstebit kralın lehine olarak bizden bile vazgeçmesi için hatadan hataya düşüyoruz.
Şimdiki halde milletler arası bir kuvvet olarak masunuz; çünkü bir devlet bize taarruz ederken öbür devletler müdafaa ederler.
Bizim istiklalimizi kolaylaştıran şey, hristiyan kavimlerinin, kuvvete boyun eğer, zaif ve hataları affetmez ve fakat cinayetlere gözyumar olmaları, hürriyete karşı söz söyletmemeleri,cüretli bir diktatörün şiddeti önünde bir din kurbanı kadar sabırlı olmalarıdır.
Bugün başvekillerin yolsuzlukları önünde sabırlı ve tahammüllü olan bu adamlar, bu yolsuzluğun binde biri için yirmi kralın kellesini uçururlardı.
Halk kitlelerinin bu tuhaflığı, bu aykırılığı,aynı oluşta görünen öbür olaylar karşısında nasıl izah edilebilir?
Bu tuhaflık şöyle izah edilebilir ki, o diktatörler –başvekiller- ajanları vasıtasıyla halka alttan alta şunu dedirtirler: “Eğer onlar şimdi devlete zarar veriyorlarsa bu,halkın mutluluğu,milletler arası kardeşliği,dayanışmayı ve herkes için eşit hukuku sağlamak içindir.”
Şüphesiz bu birliğin ancak bizim hüküm ve irademiz altında gerçekleşeceği onlara söylenmez.Ve işte böylelikle suçsuzları mahkum,suçluları suçsuz gösteren halk, her hoşuna gideni yapabileceğine inanır; bu şartlar içinde halk her türlü devamlılığı yıkar ve her adımda bir düzensizlik yaratır.
(Hürriyet) sözü , insan cemiyetlerini her kudrete, her kuvvete hatta Allaha ve tabiata karşı mücadeleye kışkırtır.İşte bunun içindir ki, biz, iş başına gelince avamı, yabani hayvanlar haline getiren bu sözü lugatlardan çıkarıp atacağız.Bu hayvanların, her kana doydukça uykuya vardıkları bir hakikattir…İşte o vakit onları zincire vurmak kolay olur; fakat kana doymadıkça da uyumaz ve durmadan dövüşürler.
Bugün size artık hedefe yaklaşmış olduğumuzu söyliyebilirim.Biraz daha yolumuz kaldı; kavmimizi temsil eden timsali yılan, dairesini kapatmak üzeredir.Bu daire kapandı mı, bütün Avrupa Devletleri bir mengen içine alınmış olacaktır.
Meşrutiyet terazisinin altüst olması gecikmiyecektir;çünkü biz onun kolunu, yani iş başındakileri,durmadan bir sağa bir sola eğerek bozduk.Hristiyanlar, terazilerinin doğru olmadığını biliyor ve fakat kefelerin er geç denkleşeceğini umuyorlardı.Halbuki iş başındakiler, bir sürü budalalıklar yapan ve kendilerini onların kontrolsüz iktidarına kaptıran halk mümessilleri tarafından himaye edildiler.Bunlar, iktidarı saraylarda hakim olan teröre medyundurlar ve artık halkla temasa gelmediklerinden; onun uyuşup iktidar mevkiine göz dikenlere karşı kuvvetlenemiyorlar.
İdare dizginlerini ellerinde tutanların uyanık kuvveti ile halkın kör kuvveti; bizim tesirimiz altında; birbirinden ayrılmış ve her iki kuvvet bütün ehemmiyetini kaybetmiştir.Bu ayrılış hristiyanları değneksiz bir kör kadar iktidarsız hale getirmiştir.
Hırsı olanları, iktidar mevkiini fena kullanmaya sevketmek için, onların bütün liberallik temayüllerini istiklale doğru inkişaf ettirerek bütün kuvvetleri birbirine karşı tuttuk.
…………………………………
(Büyük) adını verdiğimiz Fransız İhtilalini hatırlayınız.Onun hazırlanmasındaki sırlar bize meçhul değildir, çünkü o baştan aşağı bizim eserimizdir.
O vakitten beri halkı, cihan için hazırlamakta olduğumuz- İsrail kanından- müstebit kralın lehine olarak bizden bile vazgeçmesi için hatadan hataya düşüyoruz.
Şimdiki halde milletler arası bir kuvvet olarak masunuz; çünkü bir devlet bize taarruz ederken öbür devletler müdafaa ederler.
Bizim istiklalimizi kolaylaştıran şey, hristiyan kavimlerinin, kuvvete boyun eğer, zaif ve hataları affetmez ve fakat cinayetlere gözyumar olmaları, hürriyete karşı söz söyletmemeleri,cüretli bir diktatörün şiddeti önünde bir din kurbanı kadar sabırlı olmalarıdır.
Bugün başvekillerin yolsuzlukları önünde sabırlı ve tahammüllü olan bu adamlar, bu yolsuzluğun binde biri için yirmi kralın kellesini uçururlardı.
Halk kitlelerinin bu tuhaflığı, bu aykırılığı,aynı oluşta görünen öbür olaylar karşısında nasıl izah edilebilir?
Bu tuhaflık şöyle izah edilebilir ki, o diktatörler –başvekiller- ajanları vasıtasıyla halka alttan alta şunu dedirtirler: “Eğer onlar şimdi devlete zarar veriyorlarsa bu,halkın mutluluğu,milletler arası kardeşliği,dayanışmayı ve herkes için eşit hukuku sağlamak içindir.”
Şüphesiz bu birliğin ancak bizim hüküm ve irademiz altında gerçekleşeceği onlara söylenmez.Ve işte böylelikle suçsuzları mahkum,suçluları suçsuz gösteren halk, her hoşuna gideni yapabileceğine inanır; bu şartlar içinde halk her türlü devamlılığı yıkar ve her adımda bir düzensizlik yaratır.
(Hürriyet) sözü , insan cemiyetlerini her kudrete, her kuvvete hatta Allaha ve tabiata karşı mücadeleye kışkırtır.İşte bunun içindir ki, biz, iş başına gelince avamı, yabani hayvanlar haline getiren bu sözü lugatlardan çıkarıp atacağız.Bu hayvanların, her kana doydukça uykuya vardıkları bir hakikattir…İşte o vakit onları zincire vurmak kolay olur; fakat kana doymadıkça da uyumaz ve durmadan dövüşürler.