PROTOKOL 1’DEN:
Bizim nazariyemizin muvaffakiyeti şöyle olur : Gevşetilen iktidar dizgini, hayat kanunu gereğince başka ellere geçer çünkü halkın kör kuvveti bir gün bile dizginsiz kalamaz ve yeni iktidar liberalizma ile zayıflamış olan eski iktidarın yerini alır.
Zamanımızda altın kuvveti,liberal hükümetler iktidarının yerini almıştır.İsa’nın hüküm sürdüğü zamanlar geçti.Hürriyet fikri gerçekleşemez çünkü onu hiç kimse tam bir ölçüyle kullanamaz.Halkın bir müddetçik kendini idare etmesine müsaade etmek; bu muhtariyetin bir herc ü merç haline gelmesine yeter.Hemen aykırılıklar başlar ve devletleri yıpratan ve kuvvetlerini kemiren içtimai didişmelere dönmekte gecikmez.
Devlet ister istemez gerginlikleri içinde yıpransın ister iç kavgaları yüzünden dış düşmanların keyfine boyun eğsin o artık çaresiz yok olmuş demektir.O, bizim için çantada keklik demektir.Tamamiyle elimizle bulunan sermaye, ona , batmamak için ister istemez sarılacağı bir kurtuluş teknesi gibi görünür.
……………………………..
Avam barbardır ve barbarlığını her fırsatta gösterir.Avam hürriyeti ele alır almaz onu, barbarlığın son kertesi olan anarşiye çevirmekte gecikmez.
Hürriyetle beraber hudutsuz içki kullanmak hakkı da verilen, şu rakıyla sarhoş, şarapla sersem olmuş hayvanlara bakınız! Hristiyan kavimler; sert içkilerle ahmaklaşmışlardır.Gençlikleri klasik derslerde ve zengin evlerinde casuslarımız(öğretmenler,hizmetçiler,mürebbiyeler) ve her tarafta adamlarımız,hristiyanların eğlence yerlerinde de karılarımız tarafından kamçılanan sefahetlerle aptallaştırılmışlardır.Bu münasebetle hristiyanların istiyerek taklit ettikleri, (salon kadınları) dediğimiz unsurlarımızı da bunlara eklemeliyim.
…………………………….
Parolamız kuvvet ve riyadır.Politikada yalnız kuvvet hele devlet adamlarına çok gereken hünerle gizlenmiş bir kuvvet muzaffer olabilir.Başlarındaki tacı yeni bir kuvvetin amillerine kaptırmak istemiyen hükümetler için şiddet bir prensip,hile ve riya bir kaide olmalıdır.Bu fenalık, iyiliği doğuracak biricik vasıtadır.Ve işte bu sebepledir ki , bizi maksadımıza ulaştırabilecek hiçbir entrika,yalan,hıyanet önünde bocalamamalıyız.Hele bu yoldan gitmekle onlara boyun eğdirmek ve kuvveti ele almak mümkün olacaksa…
Bizim kuracağımız devlet , bu sessizce ele geçiriş sıralarında savaş faciaları yerine ,halkı körü körüne itaate zorlayanı(terörü) koymak için daha az çarpan ve fakat daha çok işe yarayan ölüm cezaları verebilir.Adaletle beraber sarsılmaz bir şiddet,bir devletin en büyük kuvvetidir.Bundan ötürü zafere kavuşmak için şiddet ve riya programına sadık kalmamız bizim yalnız menfaatimiz değil, vazifemizdir.
……………………………
Hürriyet,musavat,uhuvvet kelimelerini halkın önüne ilk atan biz olduk.O vakitten beri her taraftan bu oltaya takılmış şuursuz papağanların tekrar edegeldiği bu sözler yalnız ve yalnız dünyanın diriliğini ve önceleri avamın baskısından masun olan ferdin gerçek hürriyetini yıkmaya yaramıştır.Kendilerini zeki sanan bu adamlar bu kelimelerin gizli manalarını farkedemediler.Bu kelimelerin birbirine aykırı olduğunu,tabiatta eşitlik olmadığını,hürriyetin yer bulamadığını,tabiatın kanunlarına sıkıcı bağlı olan akıl,seciye ve zekalardaki farkları bizzat tabiatın kendisi yarattığını göremediler.
Bizim nazariyemizin muvaffakiyeti şöyle olur : Gevşetilen iktidar dizgini, hayat kanunu gereğince başka ellere geçer çünkü halkın kör kuvveti bir gün bile dizginsiz kalamaz ve yeni iktidar liberalizma ile zayıflamış olan eski iktidarın yerini alır.
Zamanımızda altın kuvveti,liberal hükümetler iktidarının yerini almıştır.İsa’nın hüküm sürdüğü zamanlar geçti.Hürriyet fikri gerçekleşemez çünkü onu hiç kimse tam bir ölçüyle kullanamaz.Halkın bir müddetçik kendini idare etmesine müsaade etmek; bu muhtariyetin bir herc ü merç haline gelmesine yeter.Hemen aykırılıklar başlar ve devletleri yıpratan ve kuvvetlerini kemiren içtimai didişmelere dönmekte gecikmez.
Devlet ister istemez gerginlikleri içinde yıpransın ister iç kavgaları yüzünden dış düşmanların keyfine boyun eğsin o artık çaresiz yok olmuş demektir.O, bizim için çantada keklik demektir.Tamamiyle elimizle bulunan sermaye, ona , batmamak için ister istemez sarılacağı bir kurtuluş teknesi gibi görünür.
……………………………..
Avam barbardır ve barbarlığını her fırsatta gösterir.Avam hürriyeti ele alır almaz onu, barbarlığın son kertesi olan anarşiye çevirmekte gecikmez.
Hürriyetle beraber hudutsuz içki kullanmak hakkı da verilen, şu rakıyla sarhoş, şarapla sersem olmuş hayvanlara bakınız! Hristiyan kavimler; sert içkilerle ahmaklaşmışlardır.Gençlikleri klasik derslerde ve zengin evlerinde casuslarımız(öğretmenler,hizmetçiler,mürebbiyeler) ve her tarafta adamlarımız,hristiyanların eğlence yerlerinde de karılarımız tarafından kamçılanan sefahetlerle aptallaştırılmışlardır.Bu münasebetle hristiyanların istiyerek taklit ettikleri, (salon kadınları) dediğimiz unsurlarımızı da bunlara eklemeliyim.
…………………………….
Parolamız kuvvet ve riyadır.Politikada yalnız kuvvet hele devlet adamlarına çok gereken hünerle gizlenmiş bir kuvvet muzaffer olabilir.Başlarındaki tacı yeni bir kuvvetin amillerine kaptırmak istemiyen hükümetler için şiddet bir prensip,hile ve riya bir kaide olmalıdır.Bu fenalık, iyiliği doğuracak biricik vasıtadır.Ve işte bu sebepledir ki , bizi maksadımıza ulaştırabilecek hiçbir entrika,yalan,hıyanet önünde bocalamamalıyız.Hele bu yoldan gitmekle onlara boyun eğdirmek ve kuvveti ele almak mümkün olacaksa…
Bizim kuracağımız devlet , bu sessizce ele geçiriş sıralarında savaş faciaları yerine ,halkı körü körüne itaate zorlayanı(terörü) koymak için daha az çarpan ve fakat daha çok işe yarayan ölüm cezaları verebilir.Adaletle beraber sarsılmaz bir şiddet,bir devletin en büyük kuvvetidir.Bundan ötürü zafere kavuşmak için şiddet ve riya programına sadık kalmamız bizim yalnız menfaatimiz değil, vazifemizdir.
……………………………
Hürriyet,musavat,uhuvvet kelimelerini halkın önüne ilk atan biz olduk.O vakitten beri her taraftan bu oltaya takılmış şuursuz papağanların tekrar edegeldiği bu sözler yalnız ve yalnız dünyanın diriliğini ve önceleri avamın baskısından masun olan ferdin gerçek hürriyetini yıkmaya yaramıştır.Kendilerini zeki sanan bu adamlar bu kelimelerin gizli manalarını farkedemediler.Bu kelimelerin birbirine aykırı olduğunu,tabiatta eşitlik olmadığını,hürriyetin yer bulamadığını,tabiatın kanunlarına sıkıcı bağlı olan akıl,seciye ve zekalardaki farkları bizzat tabiatın kendisi yarattığını göremediler.