delinin biri
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 16 Tem 2009
- Mesajlar
- 135
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
- Web Sitesi
- delininbiriyimiste.tr.gg
--sistemlerin değişmeleri
17. yüzyılın sonlarına doğru ingilterede meşrutiyet yönetimi kurulmuştu. burada yaşayanlar pek çok hak ve özgürlük elde etmişlerdi. fransızlar, ingilizlerin sahip oldukları hak ve özgürlüklerin kendilerine de verilmesini istiyorlardı.
fransa, mutlakıyetle yönetilmekteydi. ülkede yeteri kadar eşitlik ve özgürlük yoktu. kral, ülkenin tek egemeniydi. halk yokluk çekerken kral, paris yakınlarındaki versay sarayında lüks içinde yaşıyordu. devletin harcamalarını karşılayabilmek için halktan zorla vergi toplanmaktaydı. bu durum halkın yönetime tepki göstermesine neden oldu.
fransada; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler olmak üzere dört sınıf bulunuyordu. bu sınıflar arasında haklar ve özgürlükler yönüyle büyük bir eşitsizlik vardı.
18. yüzyılda fransanın katıldığı savaşlar ve gereksiz harcamalar, devletin ekonomik durumunun bozulmasına neden oldu. giderleri karşılamak için ağır vergiler konuldu, halk geçim sıkıntısı çekmeye başladı. bu durum, fransız ihtilalinin en önemli nedenlerinden biri oldu.
fransız ihtilali, 1789’da başladı. bu sırada toplanan meclis bir anayasa hazırladı. böylece fransada meşrutiyet yönetimi kurulmuş oldu.
fransız ihtilali, önce fransayı daha sonra da diğer devletleri etkileyen gelişmelere neden oldu. hürriyet, eşitlik, adalet milliyetçilik akımları bütün dünyaya yayıldı. yeni bir devlet rejimi ortaya çıktı. krallıklar yıkılarak demokrasi yönetimi kurulmaya başlandı. milliyetçilik akımı da bütün ülkelere yayıldı.
sefine Radıyallahu Anhum anlatıyor: ‘’Resulullah Aleyhisselatu Vesselam buyurdu ki: ‘’hilafet, ümmetim arasında otuz yıl sürecektir. bundan sonra saltanat gelecektir.’’ said ibnu cumhan dedi ki:
‘’sonra ilave etti: ‘’Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anhumun hilafetini, Hz. Ömer Radıyallahu Anhumun hilafetini, Hz. osman raduyALLAHu anhumun hilafetini, Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün hilafetini ekle bak!’’ dedi. bunları (sayınca hakikaten) otuz yıl bulduk.’’
sefineye: ‘’emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettiğini zannederler’’ denmişti, şu cevabı verdi: ‘’benî’z-zerka yalan söylüyor. onlar krallardır, hemde en kötü krallar.’’
(Ebu davud, sünnet 9 4647.ve4648.hadisler; tirmizi fiten 48, 2227. hadis; kutubu sitte 1680. hadis.)
hilafet yani islam devletinin yönetim şekli halkın imamını, yöneticisini kendi seçmesidir. Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün halifeliği zamanında mısır valisi olan muaviyenin entrikaları sonucunda, Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün de kufe’de miladi 661, hicri 40 yılında bir harici olan abdurrahman bin mülcem tarafından sabah namazına giderken yaralanıp, bu yaranın etkisiyle şehit olmasıyla; hilafet, muaviye tarafından, kendinden sonra halifenin atanmasıyla, veliyullah sistemiyle saltanat haline getirildi.
gelelim ülkemizde saltanatın kaldırılmasına ve cumhuriyetin ilan edilmesine.
30 ekim 1918 tarihinde imzalanan mondros ateşkes antlaşması ve sevr barış antlaşmasıyla savaştığı cephelerde yenilgi almamasına rağmen yenik sayılarak işgal edilen memleketimiz.
yıl 1918. hürriyet gazetesinde yer alan bir makalede; ingiliz himayesini kabullendiği için sultan vehdettine hain yaftası yapıştırılmış, zamanın ptt.si 22bin serilik posta pulunda mondros mütarekesini kutlamış, mustafa kemal’in kendi parası ile çıkardığı minber gazetesinde; işgalci ingilizler tebrik edilip, alkışlanmış, 17 kasım 1918 tarihli aynı gazetede: ‘’ingilizlerden daha hayırhah; daha hayırlı bir dost olmayacağı’’ mesajı verilmiş,ertesi günü çıkan vakit gazetesinde ‘’britanya hükümetinin osmanlılara karşı olan iyi niyetlerinden şüphe etmediği’’ haberi yayınlanmıştır. 11 ekim 1918’de halep’ten mustafa kemal tarafından sultan vahdettine çekilen telgraftaki ingiliz himayeciliğine yer verilen, enteresan teklifler ve ingiliz himayeciliğine yapılan iltifatlar.
(yalan söyleyen tarih utansın, Mustafa müftüoğlu)
yapan kim mustafa kemal.
mustafa kemal. bu ülkeyi kuran, bize herşeyimizi sağlayan mustafa kemal.
bir bulgar kızı, sevdiği tahsildar emin efendi ile evlenebilmek için müslümanlığı kabul etti. bulgarlar bu durumu kabul edemedi. tesettüre girmiş kızı, jandarmanın elinden zorla alıp, kendilerine karşı koymaya çalışan 10 kadar türkü döverek, amerika konsolosluğuna götürdüler.
olayı duyan selanikli müslümanlar, ‘’kızın dini ve ırkı ne olursa olsun, mademki çarşaf giymiştir, bu kıyafette bir kadının çarşafının yırtılarak götürülmesi dine, millete, devlete hakarettir. biz bunu hazmedemeyiz’’ diyerek saatli camide toplandılar.
kızın abd konsolosluğunda olduğunu öğrenince yabancı görevlilere saldırdılar. alman konsolosu m.abot ile fransız konsolosu m. mulin’in öldürülmesi, olayı bir anda uluslar arası siyasal bir krize dönüştürdü.
başkent istanbul, avrupanın büyük savaş gemilerinin selanik limanına gelip gözdağı vermesiyle, olayda adı geçen 53 müslümanı ağır hapse, 6 kişiyi de idama mahkum etti.
olayda elebaşı olduğu iddia edilenlerden biri de kızıl sakallarından dolayı ‘’kızıl hafız’’ diye bilinen hafız Ahmed’di. kızıl hafız Ahmed, yedi yıl boyunca saklanacağı ve orada öleceği makedonya dağlarına kaçmıştı.
selanik evkaf (vakıflar) dairesinde memur olan Ali rıza efendi, babası kızıl hafız Ahmedi arayan jandarmalar tarafından birkaç kez karakola götürüldü.
zübeyde hanım kayınpederinin dağa kaçması ve kocasının sürekli gözaltına alınmasını hep korkuyla izledi. daha çok gençti; yirmisinde yoktu.
Ali rıza efendinin görev yaptığı gümrüğün bütün işleri kereste ihracatı üzerineydi. Ali rıza efendi, görevi sırasında kereste tüccarıyla tanışıp arkadaş oldu. bu arkadaşlık ona yeni bir iş kapısı açtı; memurluktan ayrılıp, kereste tüccarı cafer efendi ile ortaklık kurup ticatere atıldı. 3 lira maaş aldığı devlet memurluğundan sonra bu ticaret Ali rıza efendiye para kazandırmaya başladı. yoksulluk günleri geri de kalmıştı artık.
çocuklarından fatımayı küçük yaşta kuşpalazından toprağa vermişlerdi. Ömer de çok yaşamadı.
Ali rıza efendi, çocuklarını kaybetmenin acısıyla selanike dönmek isteyen eşinden hep sabır istedi.
zübeyde hanım dindar bir kadındı. beş vakit namaz kılıyordu. yaşam boyu gücünü hep dualardan alıyordu. ancak korktuğu oldu; son çocuğu Ahmed de öldü. küçük çocuk sahil kenarındaki kumlukta açılan bir mezara defnedildi.
o gece çıkan fırtına denizde dev dalgalara neden oldu. kıyıları döven dalgalar Ahmedin minik cesedini yerinden çıkardı.
dağlardan inen aç çakallar kefen içindeki ufacık bedeni paramparça etti.
sabah haberi öğrenip olay yerine koşan zübeyde hanım bu acı manzarayı görünce şok olup oracıkta bayıldı.
paşaköprüsünde yaşayan bir avuç insan zübeyde hanımı teselli etmek için ellerinden geleni yaptılar. ancak.
Ahmedin ölümü sonrası yaşananlar zübeyde hanımın ruhsal dünyasında derin yaralar açtı. günler geçti; zübeyde hanımın gözünün önünden o korkunç manzara gitmedi bir türlü.geceleri kabus gördü sürekli. üstelik hamileydi.
Ahmedin ölümünden sonra Ali rıza efendi yine işinin başına döndü.
eve pek az uğruyor; günlerini işi nedeniyle ormanda geçiriyordu. bir an önce para biriktirip bu kasvetli yerden kendini ve karısını kurtarmak istiyordu. bu nedenle haraç isteyen rum eşkıyaların tehditlerine bile aldırmıyordu.
kendi başına bir şey geleceğinden korkmuyordu ama eşi için kaygılanmaya başladı.
zübeyde hanım daha otuzuna gelmemişti. ruhsal dünyası evlat acısı yaşayan tüm anneler gibi altüst olmuştu. yetmezmiş gibi, bir kaç hafta sonra kocası Ali rıza efendiyi rum eşkıyalar kaçırdı.
Ali rıza efendi yüksek bir fidye karşılığı özgürlüğüne kavuşabildi. kereste ticaretini bırakmak zorunda kaldı. osmanlı jandarması ‘’rum eşkıyalar barınmasın’’ diye ormanı yakmıştı.
tüm bu olaylar doğum tarihi yaklaşan zübeyde hanımın sinirlerini allak bullak etti.
Ali rıza efendi, zübeyde hanımı; güvenlikli bir yerde, rahat doğum yapması için selanike götürdü.
artık ellerine iyi para geçiyordu; Ali rıza efendi, Ahmed subaşı mahallesinde üç katlı, pembe boyalı bir ev kiraladı. üftade isimli siyahi bir kadını da yardımcı tuttu. ve tekrar işinin başına döndü.
zübeyde hanım; iyi annelik yapamayacağından, yeni doğacak bebeğinin de öleceğinden korkuyordu. elinden tesbih, dudaklarından dua eksik olmadı o gergin günlerde. bütün duaları doğacak bebeğinin sağlığı içindi.
bebeğinin kendisi gibi sarışın ve mavi gözlü olmasını istiyordu. soranlara kız çocuğu istediğini söylüyordu ama içten içe erkek evlat arzuluyordu.
ve isteği oldu; tıpkı kendisi gibi sarışın, mavi gözlü bir oğlu oldu.
ancak korkuları ve kapıldığı vehimler sonucu oğlunu emziremedi; sütü kesilmişti. yeni doğan bebeğin yüz hatları tıpkı babasıydı. Ali rıza efendi oğlunun kulağına eğilip adını fısıldadı: Mustafa.
Mustafa; Ali rıza efendinin daha minik bir bebek iken kaza sonucu beşikten düşüp ölen kardeşinin adıydı.
Mustafanın kız kardeşi naciyede yakalandığı verem hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.
ölüler evine benzeyen bu ailenin yaşamında ruhsal travmalar hiç eksik olmadı. mustafa kemalin çocukluğu da mutsuzluk içinde; ruhsal yaralanmalarla geçti.
mustafa kemalin doğum tarihi, gün, ay,yıl olarak tam olarak bilinmemektedir. osmanlı bürokratik yapısında bebeklerin doğum tarihleri sistematik olarak resmi kayıtlara geçirilmiyordu. bu nedenle mustafa kemalin doğumuyla ilgili olarak hiçbir resmi belge yoktur.
müslüman aileler doğumları kur’an-ı kerim ya da bir başka değerli kitabların arkasına not ediyorlardı. mustafa kemalin de doğumu evdeki iki kur’an-ı kerim’den birinin arkasına yazılmış ancak bu kutsal kitab başkasına verildiği için kaybolmuştu.
zübeyde hanım, yaşamının son yıllarında verdiği bir röportajda oğlunu selanikte ‘’dondurucu kırklar’’ olarak anılan ve kışın en soğuk kırk gününü ifade eden dönemde doğurduğunu söyledi.
mustafa kemal çıkardığı ilk resmi kimlik kartında doğum tarihi olarak rumi takvime göre, 1296 yazılıydı. bu 13 mart 1880 ile 12 mart 1881 arasına karşılık geliyordu.
mustafa kemal muhtemelen 1880 ya da 1881 kışında doğdu.
doğum günü olarak ‘’19 mayıs 1881’’ tarihinin belirlenmesi nereden çıktı?
bir gün cumhurbaşkanlığı özel kalem müdür hasan rıza soyak mustafa kemale bir evrak getirdi. belge, ingilterenin ankara büyükelçiliğinden geliyordu. bir ansiklopedide yer alacak biyografisi için cumhurbaşkanı atatürkün tam doğum tarihinin bildirilmesi rica ediliyordu.
mustafa kemal düşündü fakat doğum gününü tam olarak bilmiyordu.aklında mayıs ayı kalmıştı.
özel kalem müdürü soyak’a döndü, ‘’bu bir 19 mayıs günü neden olmasın’’ dedi. yani ulusal kurtuluş savaşının miladi olan tarih.
ilginçtir, mustafa kemal doğum tarihinin yazıldığı resmi evrak ingiliz büyükelçiliğine 10 kasım 1936 tarihinde gönderildi. yani mustafa kemalin ölümünden tam iki yıl önce: ‘’reisi cumhur atatürk 19 mayıs 1881 tarihinde doğmuştur.’’
bu tarihten önce mustafa kemalin doğum tarihi konusunda bir kesinlik yoktu. örneğin, çankaya köşkü yaverlik dairesi mustafa kemalin doğum tarihi hakkında sorulan bir soruyu 1880 olarak cevablamıştı.
bazı kaynaklara göre ise doğum tarihi 13 mart 1881 idi. bu karışıklığı mustafa kemal ölümünden iki yıl önce kendisi düzeltti.
gerçi mustafa kemal hayatının ilk döneminin fazla kurcalanmasını istememiş, nutukta her şeyi 19 mayıs 1919 günü başlatmıştır. hayattan intikam almaya başladığı tarih.
17. yüzyılın sonlarına doğru ingilterede meşrutiyet yönetimi kurulmuştu. burada yaşayanlar pek çok hak ve özgürlük elde etmişlerdi. fransızlar, ingilizlerin sahip oldukları hak ve özgürlüklerin kendilerine de verilmesini istiyorlardı.
fransa, mutlakıyetle yönetilmekteydi. ülkede yeteri kadar eşitlik ve özgürlük yoktu. kral, ülkenin tek egemeniydi. halk yokluk çekerken kral, paris yakınlarındaki versay sarayında lüks içinde yaşıyordu. devletin harcamalarını karşılayabilmek için halktan zorla vergi toplanmaktaydı. bu durum halkın yönetime tepki göstermesine neden oldu.
fransada; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler olmak üzere dört sınıf bulunuyordu. bu sınıflar arasında haklar ve özgürlükler yönüyle büyük bir eşitsizlik vardı.
18. yüzyılda fransanın katıldığı savaşlar ve gereksiz harcamalar, devletin ekonomik durumunun bozulmasına neden oldu. giderleri karşılamak için ağır vergiler konuldu, halk geçim sıkıntısı çekmeye başladı. bu durum, fransız ihtilalinin en önemli nedenlerinden biri oldu.
fransız ihtilali, 1789’da başladı. bu sırada toplanan meclis bir anayasa hazırladı. böylece fransada meşrutiyet yönetimi kurulmuş oldu.
fransız ihtilali, önce fransayı daha sonra da diğer devletleri etkileyen gelişmelere neden oldu. hürriyet, eşitlik, adalet milliyetçilik akımları bütün dünyaya yayıldı. yeni bir devlet rejimi ortaya çıktı. krallıklar yıkılarak demokrasi yönetimi kurulmaya başlandı. milliyetçilik akımı da bütün ülkelere yayıldı.
sefine Radıyallahu Anhum anlatıyor: ‘’Resulullah Aleyhisselatu Vesselam buyurdu ki: ‘’hilafet, ümmetim arasında otuz yıl sürecektir. bundan sonra saltanat gelecektir.’’ said ibnu cumhan dedi ki:
‘’sonra ilave etti: ‘’Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anhumun hilafetini, Hz. Ömer Radıyallahu Anhumun hilafetini, Hz. osman raduyALLAHu anhumun hilafetini, Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün hilafetini ekle bak!’’ dedi. bunları (sayınca hakikaten) otuz yıl bulduk.’’
sefineye: ‘’emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettiğini zannederler’’ denmişti, şu cevabı verdi: ‘’benî’z-zerka yalan söylüyor. onlar krallardır, hemde en kötü krallar.’’
(Ebu davud, sünnet 9 4647.ve4648.hadisler; tirmizi fiten 48, 2227. hadis; kutubu sitte 1680. hadis.)
hilafet yani islam devletinin yönetim şekli halkın imamını, yöneticisini kendi seçmesidir. Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün halifeliği zamanında mısır valisi olan muaviyenin entrikaları sonucunda, Hz. Ali Kerremullahi Vechehünün de kufe’de miladi 661, hicri 40 yılında bir harici olan abdurrahman bin mülcem tarafından sabah namazına giderken yaralanıp, bu yaranın etkisiyle şehit olmasıyla; hilafet, muaviye tarafından, kendinden sonra halifenin atanmasıyla, veliyullah sistemiyle saltanat haline getirildi.
gelelim ülkemizde saltanatın kaldırılmasına ve cumhuriyetin ilan edilmesine.
30 ekim 1918 tarihinde imzalanan mondros ateşkes antlaşması ve sevr barış antlaşmasıyla savaştığı cephelerde yenilgi almamasına rağmen yenik sayılarak işgal edilen memleketimiz.
yıl 1918. hürriyet gazetesinde yer alan bir makalede; ingiliz himayesini kabullendiği için sultan vehdettine hain yaftası yapıştırılmış, zamanın ptt.si 22bin serilik posta pulunda mondros mütarekesini kutlamış, mustafa kemal’in kendi parası ile çıkardığı minber gazetesinde; işgalci ingilizler tebrik edilip, alkışlanmış, 17 kasım 1918 tarihli aynı gazetede: ‘’ingilizlerden daha hayırhah; daha hayırlı bir dost olmayacağı’’ mesajı verilmiş,ertesi günü çıkan vakit gazetesinde ‘’britanya hükümetinin osmanlılara karşı olan iyi niyetlerinden şüphe etmediği’’ haberi yayınlanmıştır. 11 ekim 1918’de halep’ten mustafa kemal tarafından sultan vahdettine çekilen telgraftaki ingiliz himayeciliğine yer verilen, enteresan teklifler ve ingiliz himayeciliğine yapılan iltifatlar.
(yalan söyleyen tarih utansın, Mustafa müftüoğlu)
yapan kim mustafa kemal.
mustafa kemal. bu ülkeyi kuran, bize herşeyimizi sağlayan mustafa kemal.
bir bulgar kızı, sevdiği tahsildar emin efendi ile evlenebilmek için müslümanlığı kabul etti. bulgarlar bu durumu kabul edemedi. tesettüre girmiş kızı, jandarmanın elinden zorla alıp, kendilerine karşı koymaya çalışan 10 kadar türkü döverek, amerika konsolosluğuna götürdüler.
olayı duyan selanikli müslümanlar, ‘’kızın dini ve ırkı ne olursa olsun, mademki çarşaf giymiştir, bu kıyafette bir kadının çarşafının yırtılarak götürülmesi dine, millete, devlete hakarettir. biz bunu hazmedemeyiz’’ diyerek saatli camide toplandılar.
kızın abd konsolosluğunda olduğunu öğrenince yabancı görevlilere saldırdılar. alman konsolosu m.abot ile fransız konsolosu m. mulin’in öldürülmesi, olayı bir anda uluslar arası siyasal bir krize dönüştürdü.
başkent istanbul, avrupanın büyük savaş gemilerinin selanik limanına gelip gözdağı vermesiyle, olayda adı geçen 53 müslümanı ağır hapse, 6 kişiyi de idama mahkum etti.
olayda elebaşı olduğu iddia edilenlerden biri de kızıl sakallarından dolayı ‘’kızıl hafız’’ diye bilinen hafız Ahmed’di. kızıl hafız Ahmed, yedi yıl boyunca saklanacağı ve orada öleceği makedonya dağlarına kaçmıştı.
selanik evkaf (vakıflar) dairesinde memur olan Ali rıza efendi, babası kızıl hafız Ahmedi arayan jandarmalar tarafından birkaç kez karakola götürüldü.
zübeyde hanım kayınpederinin dağa kaçması ve kocasının sürekli gözaltına alınmasını hep korkuyla izledi. daha çok gençti; yirmisinde yoktu.
Ali rıza efendinin görev yaptığı gümrüğün bütün işleri kereste ihracatı üzerineydi. Ali rıza efendi, görevi sırasında kereste tüccarıyla tanışıp arkadaş oldu. bu arkadaşlık ona yeni bir iş kapısı açtı; memurluktan ayrılıp, kereste tüccarı cafer efendi ile ortaklık kurup ticatere atıldı. 3 lira maaş aldığı devlet memurluğundan sonra bu ticaret Ali rıza efendiye para kazandırmaya başladı. yoksulluk günleri geri de kalmıştı artık.
çocuklarından fatımayı küçük yaşta kuşpalazından toprağa vermişlerdi. Ömer de çok yaşamadı.
Ali rıza efendi, çocuklarını kaybetmenin acısıyla selanike dönmek isteyen eşinden hep sabır istedi.
zübeyde hanım dindar bir kadındı. beş vakit namaz kılıyordu. yaşam boyu gücünü hep dualardan alıyordu. ancak korktuğu oldu; son çocuğu Ahmed de öldü. küçük çocuk sahil kenarındaki kumlukta açılan bir mezara defnedildi.
o gece çıkan fırtına denizde dev dalgalara neden oldu. kıyıları döven dalgalar Ahmedin minik cesedini yerinden çıkardı.
dağlardan inen aç çakallar kefen içindeki ufacık bedeni paramparça etti.
sabah haberi öğrenip olay yerine koşan zübeyde hanım bu acı manzarayı görünce şok olup oracıkta bayıldı.
paşaköprüsünde yaşayan bir avuç insan zübeyde hanımı teselli etmek için ellerinden geleni yaptılar. ancak.
Ahmedin ölümü sonrası yaşananlar zübeyde hanımın ruhsal dünyasında derin yaralar açtı. günler geçti; zübeyde hanımın gözünün önünden o korkunç manzara gitmedi bir türlü.geceleri kabus gördü sürekli. üstelik hamileydi.
Ahmedin ölümünden sonra Ali rıza efendi yine işinin başına döndü.
eve pek az uğruyor; günlerini işi nedeniyle ormanda geçiriyordu. bir an önce para biriktirip bu kasvetli yerden kendini ve karısını kurtarmak istiyordu. bu nedenle haraç isteyen rum eşkıyaların tehditlerine bile aldırmıyordu.
kendi başına bir şey geleceğinden korkmuyordu ama eşi için kaygılanmaya başladı.
zübeyde hanım daha otuzuna gelmemişti. ruhsal dünyası evlat acısı yaşayan tüm anneler gibi altüst olmuştu. yetmezmiş gibi, bir kaç hafta sonra kocası Ali rıza efendiyi rum eşkıyalar kaçırdı.
Ali rıza efendi yüksek bir fidye karşılığı özgürlüğüne kavuşabildi. kereste ticaretini bırakmak zorunda kaldı. osmanlı jandarması ‘’rum eşkıyalar barınmasın’’ diye ormanı yakmıştı.
tüm bu olaylar doğum tarihi yaklaşan zübeyde hanımın sinirlerini allak bullak etti.
Ali rıza efendi, zübeyde hanımı; güvenlikli bir yerde, rahat doğum yapması için selanike götürdü.
artık ellerine iyi para geçiyordu; Ali rıza efendi, Ahmed subaşı mahallesinde üç katlı, pembe boyalı bir ev kiraladı. üftade isimli siyahi bir kadını da yardımcı tuttu. ve tekrar işinin başına döndü.
zübeyde hanım; iyi annelik yapamayacağından, yeni doğacak bebeğinin de öleceğinden korkuyordu. elinden tesbih, dudaklarından dua eksik olmadı o gergin günlerde. bütün duaları doğacak bebeğinin sağlığı içindi.
bebeğinin kendisi gibi sarışın ve mavi gözlü olmasını istiyordu. soranlara kız çocuğu istediğini söylüyordu ama içten içe erkek evlat arzuluyordu.
ve isteği oldu; tıpkı kendisi gibi sarışın, mavi gözlü bir oğlu oldu.
ancak korkuları ve kapıldığı vehimler sonucu oğlunu emziremedi; sütü kesilmişti. yeni doğan bebeğin yüz hatları tıpkı babasıydı. Ali rıza efendi oğlunun kulağına eğilip adını fısıldadı: Mustafa.
Mustafa; Ali rıza efendinin daha minik bir bebek iken kaza sonucu beşikten düşüp ölen kardeşinin adıydı.
Mustafanın kız kardeşi naciyede yakalandığı verem hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.
ölüler evine benzeyen bu ailenin yaşamında ruhsal travmalar hiç eksik olmadı. mustafa kemalin çocukluğu da mutsuzluk içinde; ruhsal yaralanmalarla geçti.
mustafa kemalin doğum tarihi, gün, ay,yıl olarak tam olarak bilinmemektedir. osmanlı bürokratik yapısında bebeklerin doğum tarihleri sistematik olarak resmi kayıtlara geçirilmiyordu. bu nedenle mustafa kemalin doğumuyla ilgili olarak hiçbir resmi belge yoktur.
müslüman aileler doğumları kur’an-ı kerim ya da bir başka değerli kitabların arkasına not ediyorlardı. mustafa kemalin de doğumu evdeki iki kur’an-ı kerim’den birinin arkasına yazılmış ancak bu kutsal kitab başkasına verildiği için kaybolmuştu.
zübeyde hanım, yaşamının son yıllarında verdiği bir röportajda oğlunu selanikte ‘’dondurucu kırklar’’ olarak anılan ve kışın en soğuk kırk gününü ifade eden dönemde doğurduğunu söyledi.
mustafa kemal çıkardığı ilk resmi kimlik kartında doğum tarihi olarak rumi takvime göre, 1296 yazılıydı. bu 13 mart 1880 ile 12 mart 1881 arasına karşılık geliyordu.
mustafa kemal muhtemelen 1880 ya da 1881 kışında doğdu.
doğum günü olarak ‘’19 mayıs 1881’’ tarihinin belirlenmesi nereden çıktı?
bir gün cumhurbaşkanlığı özel kalem müdür hasan rıza soyak mustafa kemale bir evrak getirdi. belge, ingilterenin ankara büyükelçiliğinden geliyordu. bir ansiklopedide yer alacak biyografisi için cumhurbaşkanı atatürkün tam doğum tarihinin bildirilmesi rica ediliyordu.
mustafa kemal düşündü fakat doğum gününü tam olarak bilmiyordu.aklında mayıs ayı kalmıştı.
özel kalem müdürü soyak’a döndü, ‘’bu bir 19 mayıs günü neden olmasın’’ dedi. yani ulusal kurtuluş savaşının miladi olan tarih.
ilginçtir, mustafa kemal doğum tarihinin yazıldığı resmi evrak ingiliz büyükelçiliğine 10 kasım 1936 tarihinde gönderildi. yani mustafa kemalin ölümünden tam iki yıl önce: ‘’reisi cumhur atatürk 19 mayıs 1881 tarihinde doğmuştur.’’
bu tarihten önce mustafa kemalin doğum tarihi konusunda bir kesinlik yoktu. örneğin, çankaya köşkü yaverlik dairesi mustafa kemalin doğum tarihi hakkında sorulan bir soruyu 1880 olarak cevablamıştı.
bazı kaynaklara göre ise doğum tarihi 13 mart 1881 idi. bu karışıklığı mustafa kemal ölümünden iki yıl önce kendisi düzeltti.
gerçi mustafa kemal hayatının ilk döneminin fazla kurcalanmasını istememiş, nutukta her şeyi 19 mayıs 1919 günü başlatmıştır. hayattan intikam almaya başladığı tarih.