Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

[Abdullah Cafer]

Şirk Cehaletin, Tevhid İlmin Arkadaşıdır


Ey hidayeti isteyen kişi!

Bil ki; şirk cehaletin, tevhid ilmin ayrılmaz arkadaşıdır!

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor :

"İşte! Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf: 40)

İbn Kesir yukarıdaki ayetin tefsirinde şöyle diyor:

"Yani; insanların çoğu cehalet sebebiyle müşriktir." (İbn Kesir Tefsiri)

Kur'anı kerimin bir çok ayetinde insanların çoğunun cahil olduğu ve bu yüzden şirke düştükleri bildirilmiştir. Allah-u Teâlâ'nun şu ayetinde buyurduğu gibi:

"Hamd, Allah'a aittir de! Fakat insanların çoğu bilmezler." (Lokman: 25)

"Biz onları, yalnızca hak ile yarattık. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Duhan: 39)

"Onun (asıl) koruyucuları sadece korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler." (Enfal: 34)

Allah-u Teâlâ birçok ayette, insanların çoğunu cahillikle ve ilimsizlikle vasfetmiştir. Aynı, Kur'anı kerimin bir çok ayetinde insanların çoğunun müşrikler ve doğru yoldan sapanlar olduğunu zikrettiği gibi...

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Onların çoğu ancak şirk koşarak Allah'a iman ederler." (Yusuf: 106)

Yine Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar." (Enam: 116)

Zikredilen Kur'an nasları açıkça şuna delalet etmektedir: İnsanların çoğu şirk ve cehalet vasfını birlikte taşımaktadırlar. Buna rağmen Allah-u Teâlâ'nın:

"Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz" sözünü, sadece bilen ve bildiği halde inat eden kimselerle sınırlandırabilir miyiz? Bu takdirde bu ayeti çok az kimseye tatbik etmiş oluruz. Halbuki bilindiği gibi Kur'an nasları nadir azınlık için değil, yaygın çoğunluk için inmiştir.


İmam Ebu Batin, İbn Teymiye'den naklettikten sonra şöyle diyor:

"Şirk işleyen kişi muhakkak müşrik olur. Tevbeye çağırılır, eğer tevbe etmezse öldürülür.

İbn Teymiye rahimetullahi aleyh, zikrettiği çeşitli konularda defalarca, şirk çeşitlerinden birini işleyen kişinin müşrik olduğunu kesin olarak belirtmiş ve alimlerin bu konuda icma ettiğini söylemiştir.

İbn Teymiye müşrik hükmü verirken cahil olanla olmayan arasında bir fark gözetmemiştir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz." (Nisa: 48 ve Nisa: 116)

Allah-u Teâlâ Kur'an'ı kerimde, Mesih aleyhisselam'ın dilinden şöyle buyuruyor:

"Allah-u Teâlâ'ya şirk koşan kimseye Allah cenneti haram kılar. Onun varacağı yer ateştir." (Maide: 72)

Kim bu ayetteki geneli haslaştırır ve sadece bildiği halde inad eden müşriklere has kılar, cahil, tevilci ve taklidcileri bunun dışında tutarsa, Allah ve rasulünün gösterdiği yoldan başka bir yol tutmuş, mü'minlerin yolundan çıkmış olur.

İslam fıkıh alimleri, Allah-u Teâlâ'ya şirk koşup mürted olanlarla ilgili hüküm bildirirken, bu hükmü hiçbir zaman, bildiği halde inat edenlerle sınırlandırmamışlardır. Bu açık olan bir meseledir. Hamd Allah-u Teâlâ'ya mahsustur." (El İntisar li Hizbillahi'l Muvahhidin)

 

[Azerbaycan_li]

Allah razı olsun kardeşim...konu kuck ama buyuk şeyleri kapsıyor...

cehalet ve cehalet ozur mu... dige de ekleseydin konunun icine guzel olurdu?...cunki çeşitli şirkleri işleyenin muşrik olacagı ve cehaletlerinin mazeret olmadığı yazılı...peki cehalet nedir? ne zaman kişi cehaletinden dolayı mazur olur tabi bu da geniş bir konu ama konu içine ilave etseydin okuaynlar çok fayda gorurdu dige düşünüyorum..Allah yardımcın olsun

 

[Abdullah Cafer]

İnşaAllah "cehalet mazeret mi?" konusunu ilerde daha kapsamlı bir şekilde yazacağım. Bu konuda cehaletin mazeret olmadığına dair bir çok ayet vardır. İnşaAllah bu ayetleri tek tek inceleriz hep birlikte.

 

[hado77]

selamün aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

yukarıdaki ayetlerin hiç birisinde direkt olarak cehaletten bahsedilmediği halde cehalet sebeiyle şirk denilmesi şundan galiba;

İbn Kesir yukarıdaki ayetin tefsirinde şöyle diyor:
"Yani; insanların çoğu cehalet sebebiyle müşriktir." (İbn Kesir Tefsiri)

bu bakımdan cehalet sebebiyle değil kasıtla ancak şirke düşülür. yani imkan dahilinde araştırma yapamayan kimsenin için düştüğü şirkten bahsedilmiyor.

biz imani konularda şüpheye düşmemiz algımızla ilgili bunu nedenini ve hikmetini tam olarak bilmiyoruz ancak. küfür ve nifak halleri esasında bir şüpheden meydana gelir ve bu şüphenin kaynağı gözdür. göz gönülden kıskanç bir halde görmek ister ve bunu ışığı 2 hareketi denen dalga ve parça boyutu çerçevesinde idrak edemez. yani ışık yani kainat ister dalga isterse parça şeklinde hareket edebilir. bir engele çarpıca parça tesirini gösteren ışık eğer o engeli saydamlaştırısanız ordan geçer.

bir taşı cama atarsanız taş camı kırar ancak bir taşı ışık hızında cama atarsanız taş camın içinden geçer. burda aslolan insanın fizik yapısını ışığın bu hususunu kullanarak metafizik hale getirmektir. dağların yüklenemediği mesuliyet. bu açıdan ışığın hali ALLAH(cc) ün tecellisi ve hikmeti denen halleri çağrıştırdığı oranda şüphecidir. bir eylem 3 değişik şekilde algılanabilir ancak bu husularda katalizör olan şey ışığın kendisi gibi anlatım gereği ve ALLAH(cc) ÜN BİLECEĞİ HALDE ESİR İÇİNDEKİ HAREKETİ OLARAK algılanır. esirde yüzen ışık parça ve dalga boyutlu kadere tabi iken karşılaştığı nesnenin saydamlaşması tasavvufi halde insanı kamile yol alması ile 3. bir hareket şekli ile değişik bir anlam kazanır. şüphe gider. artık ışığın dalga şeklinde mi yoksa parça şeklinde mi davranacağı anlamsızlaşır. o bir engel dediğimiz algısını oluşturacak insanın içinden direk geçer ve zaman mekan algısını hepten değiştirir. bu açıdan bize göre cehl dediğimiz şey ışığın 3. halinin anlaşılamması halidir.
mucizevi hal dediğimiz hal aslında gerçektir. HZ.MUSA(as) asası veya kızıldenizin yarılması gibi. gelen ışık artık engelsiz direkt işlem yapmış ve latif bir davranış sergileyen yer artık gözü ve gönlü şaırtmadan açık bir mucize göstermiştir.

bizim kabul ettiğimiz şey mucize ışığı dalga parça boyutunu bozmayan sadece tecelli ettiği yerin yapısının değişimi ile başka bir hali nazara verir. yani mucize esasen bir takım çalışmaları esası olmak gerekir. bu açıdan peygamberlerin mucizesi anlamlıdır çünkü iman için çalıştıklarından kendilerine bu ilim verilir yani ışığın 3. davranış şekli onlar için hak olur. velilerin kerameti de aynı şekildedir. bu açıdan mucize yada keramet halleri için bir çalışma gerekmesi hususu cehaletin esas sebebini ortadan kaldırır. ve bu mazeret olmaz denir. o çalışma da amel olarak geçer. bu halde yeniden yaratılan da kainat değil insanın beden algısı ve hazları olur. iktisada tabi bir yaratılış.

maddi bir nesne parlamaya ışık vermeye başlar. asa maddi olana çarpar ve nehir ayrılır. bu o eli veya asayı kutsal yapmaz değişken kılmaz o asanın veya elin sahibi bu mucizeleri yapamaz. sadece onların kullanımını murat buyuran ALLAH(cc) bilinen hız kavramını aşabilecek bir amel ile bunların olabilirliğini göstermiştir.

esasen burda olan ALLAH(cc) ün tecellisi denen haldir ve NUR(cc) ÜN ışığın maddi olmasına rağmen geçtiği bilinen tek madde olan camdan nasıl geçtiği anlatılır. silisyum yani topraktan yapılan cam topraktan yaratılmış insan üzerinde tecelli ile NUR ile camlaşır ve ışığı toplayıp onu yansıtır. asa toprağa vurulur ve yine cam özelliği ile her biri koca bir dağ oldu derken vurulan maddi şeyin ışığın 3. haline dönüşürken ısı ile camlaşma ve genleşme ve suda kristalleşme özellikleri nazara verilir. 3 halde bir labirentin oluştuğu yarılma değilde bir fanusun oluştuğu izlenimini uyandırmaktadır böylece içinde hava hapsedebilen ve istendiği takdirde kırılabilecek bir cam fanusu haber verir.bir nevi kıyamet öncesi hızlı bir dünya turu gibi olur. 3. şahıs için ilüzyon ama yaşayan için hakiki bir gerçeğe yaratılış kudretini maddi temellere oturtarak hakikat kılar.

bu açıdan cehalet ancak bilmemek hali değil eşyayı tefekkür hallerinin yoksunluğunda vardır ve bunu yapan insan eğer kendi menfaati doğrultusunda eşyayı kullanmak isterse cehalet mazeret teşkil etmez.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.

 

[Abdullah Cafer]

selamün aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

yukarıdaki ayetlerin hiç birisinde direkt olarak cehaletten bahsedilmediği halde cehalet sebeiyle şirk denilmesi şundan galiba;

İbn Kesir yukarıdaki ayetin tefsirinde şöyle diyor:
"Yani; insanların çoğu cehalet sebebiyle müşriktir." (İbn Kesir Tefsiri)

bu bakımdan cehalet sebebiyle değil kasıtla ancak şirke düşülür. yani imkan dahilinde araştırma yapamayan kimsenin için düştüğü şirkten bahsedilmiyor.

Bu cümleniz yanlıştır. Allah-u Teala kafirleri ve müşrikleri ilim konusunda cahil oldukları halde ve yaptıklarının şirk olduğunu bilmedikleri halde onları kafir ve müşrik diye sıfatlandırdığı ayetlerle sabittir. Yukarıda ki yazdığım ayetler cehaletle ilgilidir. "insanların çoğu bilmez" demek "insanların çoğu cahildir" demektir.

Şirk; ibadeti Allah'tan başkasına yapmak veya Allah ile beraber bir başkasına yapmak anlamına gelir. Bu dinin aslını direkt ilgilendiren bir meseledir ve bu konuda cehalet mazeret değildir. Bunun örneği Kur'an'da çoktur. Dilerseniz örnekleri getirebilirim.

Cehalet meselesi sanıldığı gibi basit değildir. Bu bir kaç cümle ile anlatılacak bir konu değil. İnşaAllah ilerde bu konuda çokca yazı asacağım foruma. İnşaAllah takip edersiniz.

 

[hanzala44]

allah arzı olsun kardeşim
farz olan ilim-i almamaktan allah bizi korusun.
AMİN

 

[smyyes]

Allah razı olsun kardeşim.
çok güzel açıklanmış..
selametle..

 

[Nefis]

Allah razı olsun günümüzde insanlar şuursuz şekilde şirk yapmaktadır.ama farkında bile degiller.