Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sır saklamak (1 Kullanıcı)

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Hikmet ehli büyükler sır konusunda şöyle demişlerdir:
"Akıllı kimse sır küpüdür."
"sırrını öğrenmeyi isteyene sırrını söyleme!

Bazen başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen şeyler olur bunlar özel sırlardır.insan kendi sırlarını kimseye söylememelidir.çünkü bu durumda onlar sır olmaktan çıkar.
HZ ALİ(r.a) "sır,yani içinde sakladığın şey senin esirindir.onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun,"demiştir.
SIR saklamada önemli bir husus da,başkalarının bize emanet ettikleri sırları saklamaktır.peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı.samimi güvenilir mü'minler kendileriyle aran açılsa bile iyiliğini söyler kötülüğünü gizler.sır saklamak nasıl güzel ve faydalı bir davranış ise,bunun aksini yapmak da o ölçüde çirkin ve kötü bir davranıştır.Başkalarının bizlere söyledikleri sırları gizlememiz gerekir.çünkü sır emanettir.en çok güvendiğimiz kimse bile olsa,dilimize hakim olup,başkasının sırrını ona bildirmemeliyiz.[Yüksek İslam Ahlakı]
 

özgeöz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2012
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa’nın dul kaldığı zamandan bahisle dedi ki:

– Osman İbni Affân ile karşılaştım ve ona Hafsa’dan söz ederek “İstersen sana Hafsa’yı nikâhlayayım” dedim. Osman:

– Hele bir düşüneyim, cevabını verdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra karşılaştığımızda, “Şimdilik evlenemeyeceğim” dedi. Sonra Ebû Bekir’e rastladım. Ona da:

– İstersen sana kızım Hafsa’yı nikahlayayım, dedim. O ise sustu; ağzını açıp da bir söz söylemedi. Bu sebeple ona Osman’a gücendiğimden daha fazla kızdım.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hafsa’ya Nebiyy–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem talip oldu. Ben de kızımı ona nikâhladım. O sıralarda Ebû Bekir’le karşılaştığımızda bana:

– Hafsa’yla evlenmemi istediğin, benim de sana cevap vermediğim zaman herhalde bana gücenmişsindir, dedi. Ben:

– Evet, diye cevap verdim. Ebû Bekir şunları söyledi:

– Bana bu konuyu açtığında sana bir cevap vermeyişimin sebebi, Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette Resûlullah’ın sırrını ifşâ edemezdim. Şayet Nebiyy–i Muhterem Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim.
Buhârî, Nikâh 33, 36, 46, Megâzî 12. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 30.



Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları onun yanında otururlarken Fâtıma tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi yürüyerek çıkageldi. Resûl–i Ekrem onu görünce sevindi ve “merhaba kızım” diyerek sağ veya sol yanına oturttu. Sonra Fâtıma’nın kulağına bir şeyler fısıldadı. Fâtıma yüksek sesle ağlamaya başladı. Onun aşırı üzüntüsünü görünce kulağına bir şey daha fısıldadı. Bu defa Fâtıma güldü. Fâtıma’ya:

– Hanımları yanındayken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sadece sana bir sır verdi; sen de ağladın, dedim ve Resûlullah kalkıp gidince, ona: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana ne söyledi?” diye sordum. Fâtıma:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sırrını kimseye söyleyemem, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edince de:

– Senin üzerindeki analık hakkıma dayanarak Resûlullah’ın sana verdiği sırrı bana söylemeni istiyorum, dedim. Fâtıma:

– Şimdi olabilir, dedi ve şunları söyledi: Resûl–i Ekrem kulağıma ilk defa bir şey söylediğinde, Cebrâil’in nâzil olan Kur’an âyetlerini baştan sona okumak üzere her yıl bir –veya iki– defa geldiğini, fakat bu yıl aynı maksatla iki defa geldiğini söyledi ve “Ecelimin yaklaştığını anlıyorum; Allah’a karşı saygıda kusur etme ve sabırlı ol! Benim senden önce gitmem ne iyi!” buyurdu. Bunun üzerine gördüğün gibi çok ağladım. Benim çok üzüldüğümü görünce, kulağıma tekrar bir şeyler fısıldayarak: “Fâtıma! Mü’min hanımların – veya bu ümmetin kadınlarının– hanımefendisi olmak istemez misin?” buyurdu. O zaman da gördüğün gibi güldüm.
Buhârî, Menâkıb 25, Fezâilü ashâbi’n–nebî 12, Megâzî, 83, İsti’zân 43; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 97–99
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Hikmet ehli büyükler sır konusunda şöyle demişlerdir:
"Akıllı kimse sır küpüdür."
"sırrını öğrenmeyi isteyene sırrını söyleme!

Bazen başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen şeyler olur bunlar özel sırlardır.insan kendi sırlarını kimseye söylememelidir.çünkü bu durumda onlar sır olmaktan çıkar.
HZ ALİ(r.a) "sır,yani içinde sakladığın şey senin esirindir.onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun,"demiştir.
SIR saklamada önemli bir husus da,başkalarının bize emanet ettikleri sırları saklamaktır.peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı.samimi güvenilir mü'minler kendileriyle aran açılsa bile iyiliğini söyler kötülüğünü gizler.sır saklamak nasıl güzel ve faydalı bir davranış ise,bunun aksini yapmak da o ölçüde çirkin ve kötü bir davranıştır.Başkalarının bizlere söyledikleri sırları gizlememiz gerekir.çünkü sır emanettir.en çok güvendiğimiz kimse bile olsa,dilimize hakim olup,başkasının sırrını ona bildirmemeliyiz.[Yüksek İslam Ahlakı]

benim paylaşım yaptığım konuyu ancak ön yargısız çarpıtmaya çalışmadan,başka konularla art niyet maksadıyla karşılaştırmaya çalışmadan okuyanlar idrak edebilir ve iyi niyetli insanlar anlayabilir...
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa’nın dul kaldığı zamandan bahisle dedi ki:

– Osman İbni Affân ile karşılaştım ve ona Hafsa’dan söz ederek “İstersen sana Hafsa’yı nikâhlayayım” dedim. Osman:

– Hele bir düşüneyim, cevabını verdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra karşılaştığımızda, “Şimdilik evlenemeyeceğim” dedi. Sonra Ebû Bekir’e rastladım. Ona da:

– İstersen sana kızım Hafsa’yı nikahlayayım, dedim. O ise sustu; ağzını açıp da bir söz söylemedi. Bu sebeple ona Osman’a gücendiğimden daha fazla kızdım.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hafsa’ya Nebiyy–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem talip oldu. Ben de kızımı ona nikâhladım. O sıralarda Ebû Bekir’le karşılaştığımızda bana:

– Hafsa’yla evlenmemi istediğin, benim de sana cevap vermediğim zaman herhalde bana gücenmişsindir, dedi. Ben:

– Evet, diye cevap verdim. Ebû Bekir şunları söyledi:

– Bana bu konuyu açtığında sana bir cevap vermeyişimin sebebi, Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette Resûlullah’ın sırrını ifşâ edemezdim. Şayet Nebiyy–i Muhterem Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim.
Buhârî, Nikâh 33, 36, 46, Megâzî 12. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 30.



Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları onun yanında otururlarken Fâtıma tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi yürüyerek çıkageldi. Resûl–i Ekrem onu görünce sevindi ve “merhaba kızım” diyerek sağ veya sol yanına oturttu. Sonra Fâtıma’nın kulağına bir şeyler fısıldadı. Fâtıma yüksek sesle ağlamaya başladı. Onun aşırı üzüntüsünü görünce kulağına bir şey daha fısıldadı. Bu defa Fâtıma güldü. Fâtıma’ya:

– Hanımları yanındayken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sadece sana bir sır verdi; sen de ağladın, dedim ve Resûlullah kalkıp gidince, ona: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana ne söyledi?” diye sordum. Fâtıma:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sırrını kimseye söyleyemem, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edince de:

– Senin üzerindeki analık hakkıma dayanarak Resûlullah’ın sana verdiği sırrı bana söylemeni istiyorum, dedim. Fâtıma:

– Şimdi olabilir, dedi ve şunları söyledi: Resûl–i Ekrem kulağıma ilk defa bir şey söylediğinde, Cebrâil’in nâzil olan Kur’an âyetlerini baştan sona okumak üzere her yıl bir –veya iki– defa geldiğini, fakat bu yıl aynı maksatla iki defa geldiğini söyledi ve “Ecelimin yaklaştığını anlıyorum; Allah’a karşı saygıda kusur etme ve sabırlı ol! Benim senden önce gitmem ne iyi!” buyurdu. Bunun üzerine gördüğün gibi çok ağladım. Benim çok üzüldüğümü görünce, kulağıma tekrar bir şeyler fısıldayarak: “Fâtıma! Mü’min hanımların – veya bu ümmetin kadınlarının– hanımefendisi olmak istemez misin?” buyurdu. O zaman da gördüğün gibi güldüm.
Buhârî, Menâkıb 25, Fezâilü ashâbi’n–nebî 12, Megâzî, 83, İsti’zân 43; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 97–99

benim paylaşım yaptığım konuyu ancak ön yargısız çarpıtmaya çalışmadan,başka konularla art niyet maksadıyla karşılaştırmaya çalışmadan okuyanlar idrak edebilir ve iyi niyetli insanlar anlayabilir...
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
özgeöz adlı kişi 2.kez benim yaptığım konulara art niyetle yaklaşıyorsun dediğim gibi benim paylaşım yaptığım konuyu ancak ön yargısız çarpıtmaya çalışmadan,başka konularla art niyet maksadıyla karşılaştırmaya çalışmadan okuyanlar idrak edebilir ve iyi niyetli insanlar anlayabilir... gerçek anlamıyla konuyu kavrayan ve idrak eden kardeşlerime selamlar(ne demek istendiğini onlar gayet iyi anlar)
 

nemire(MERHUM)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2012
Mesajlar
679
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
74
Selamun Aleyküm
elinize emeğinize sağlık kardeşim. İzninizle bir kelimede ben söyliyeyim bu konuda; Sırrını söyleme dostuna oda söyler dostuna.

Selam ve selametle kalınız .
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Selamun Aleyküm
elinize emeğinize sağlık kardeşim. İzninizle bir kelimede ben söyliyeyim bu konuda; Sırrını söyleme dostuna oda söyler dostuna.

Selam ve selametle kalınız .
aleyküm selam teşekkür ederim sizde selametle kalınız
 

MELEK DİLBER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
611
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Güzel bir konu gercekten sır saklamak bambaska birseydir özeldir bu yuzden söylenmez
selam ve dua ile:)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Açığa çıkmayıp gizli kalması gereken şeylerin saklanması. Mutlaka yerine getirilmesi gereken büyük bir fazilettir.

Bazan başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen şeyler olur. Bunlar özel sırlardır. İnsan, kendi sırlarını kimseye söylememelidir. Çünkü bu durumda onlar sır olmaktan çıkar. Hz. Ali; "Sır, yani içinde sakladığın şey senin esirindir. Onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun" demiştir. Sır saklamakla ilgili olarak Amr b. el-Âs da şu hikmetli sözleri söylemiştir; "Kalpler sırların saklandığı yerlerdir. Dudaklar o yerlerin kilidi, diller de anahtarıdır. Şu halde her insan sırrının anahtarlarını saklamalıdır".

Sır saklamada önemli bir husus da başkalarının bize emânet ettikleri sırları saklamaktır. Bunlar ya şahıs veya devlet sırrı olabilir. Peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı. Özellikle aile sırlarının korunması çok önemlidir. Sırların korunmaması münafıklık âlâmetlerindendir. Aile sırlarını yayanların ise, kıyâmette en kötü kişiler arasında sayılacağını Peygamber Efendimiz haber vermiştir (Müslim, Nikah. 123-124).

Sır saklamak nasıl güzel ve faydalı bir davranışsa, bunun aksini yapmak da o ölçüde kötü ve zararlı bir iştir. Başkalarının sırrını araştırıp ortaya çıkarmak, sonra da onları ifşa etmek İslâm ahlâkına sığmayan bir davranıştır. Enes b. Malik'in aşağıdaki sözleri Ashab-ı kiram'ın sır saklamak konusunda ne kadar titiz davrandıklarını göstermektedir.

Enes (r.a.) şöyle demiştir:

"Rasûl-i Ekrem (s.a.s) ben çocuklarla oynarken yanıma geldi ve bize selâm verdi. Beni bir işe yolladı. Bu yüzden annemin yanına vaktinde gelemedim. Annem, "Neden geç kaldın", diye sordu. Peygamber beni bir işe yollamıştı, dedim; "O iş ne idi" deyince, "o sırdır" dedim. Bunun üzerine annem, "Peygamber'in sırrını hiç kimseye söyleme" dedi" (Riyâzüs-Salihîn, II, 103).

Dolayısıyla İslâm'ın ve müslümanların sırlarını başkalarına ve özellikle kâfir ve münafıklara karşı korumak mü'minler için önemli bir görevdir.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yavuz Sultan Selim,bir çok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış.
Bir sefer hazırlığın da vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca,
Yavuz ona;
-Sen sır saklamayı bilir misin ?diye sormuş.
Vezir:
-Evet hünkarım ,bilirim dediğinde,Yavuz cevabı yapıştırmış
-Bende bilirim.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Açığa çıkmayıp gizli kalması gereken şeylerin saklanması. Mutlaka yerine getirilmesi gereken büyük bir fazilettir.

Bazan başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen şeyler olur. Bunlar özel sırlardır. İnsan, kendi sırlarını kimseye söylememelidir. Çünkü bu durumda onlar sır olmaktan çıkar. Hz. Ali; "Sır, yani içinde sakladığın şey senin esirindir. Onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun" demiştir. Sır saklamakla ilgili olarak Amr b. el-Âs da şu hikmetli sözleri söylemiştir; "Kalpler sırların saklandığı yerlerdir. Dudaklar o yerlerin kilidi, diller de anahtarıdır. Şu halde her insan sırrının anahtarlarını saklamalıdır".

Sır saklamada önemli bir husus da başkalarının bize emânet ettikleri sırları saklamaktır. Bunlar ya şahıs veya devlet sırrı olabilir. Peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı. Özellikle aile sırlarının korunması çok önemlidir. Sırların korunmaması münafıklık âlâmetlerindendir. Aile sırlarını yayanların ise, kıyâmette en kötü kişiler arasında sayılacağını Peygamber Efendimiz haber vermiştir (Müslim, Nikah. 123-124).

Sır saklamak nasıl güzel ve faydalı bir davranışsa, bunun aksini yapmak da o ölçüde kötü ve zararlı bir iştir. Başkalarının sırrını araştırıp ortaya çıkarmak, sonra da onları ifşa etmek İslâm ahlâkına sığmayan bir davranıştır. Enes b. Malik'in aşağıdaki sözleri Ashab-ı kiram'ın sır saklamak konusunda ne kadar titiz davrandıklarını göstermektedir.

Enes (r.a.) şöyle demiştir:

"Rasûl-i Ekrem (s.a.s) ben çocuklarla oynarken yanıma geldi ve bize selâm verdi. Beni bir işe yolladı. Bu yüzden annemin yanına vaktinde gelemedim. Annem, "Neden geç kaldın", diye sordu. Peygamber beni bir işe yollamıştı, dedim; "O iş ne idi" deyince, "o sırdır" dedim. Bunun üzerine annem, "Peygamber'in sırrını hiç kimseye söyleme" dedi" (Riyâzüs-Salihîn, II, 103).

Dolayısıyla İslâm'ın ve müslümanların sırlarını başkalarına ve özellikle kâfir ve münafıklara karşı korumak mü'minler için önemli bir görevdir.


Teşekkürler güzeldi...Birde Allah C.C. nun ''Sır'' söyleme buyurdukları vardır...
İşte bu Sırlar ölüm pahasına söyle emri almadıkça söylenmez...Çok önemli bir konu ...Selamlar...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Hikmet ehli büyükler sır konusunda şöyle demişlerdir:
"Akıllı kimse sır küpüdür."
"sırrını öğrenmeyi isteyene sırrını söyleme!

Bazen başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen şeyler olur bunlar özel sırlardır.insan kendi sırlarını kimseye söylememelidir.çünkü bu durumda onlar sır olmaktan çıkar.
HZ ALİ(r.a) "sır,yani içinde sakladığın şey senin esirindir.onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun,"demiştir.
SIR saklamada önemli bir husus da,başkalarının bize emanet ettikleri sırları saklamaktır.peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı.samimi güvenilir mü'minler kendileriyle aran açılsa bile iyiliğini söyler kötülüğünü gizler.sır saklamak nasıl güzel ve faydalı bir davranış ise,bunun aksini yapmak da o ölçüde çirkin ve kötü bir davranıştır.Başkalarının bizlere söyledikleri sırları gizlememiz gerekir.çünkü sır emanettir.en çok güvendiğimiz kimse bile olsa,dilimize hakim olup,başkasının sırrını ona bildirmemeliyiz.[Yüksek İslam Ahlakı]

Konu için teşekkürler...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
benim paylaşım yaptığım konuyu ancak ön yargısız çarpıtmaya çalışmadan,başka konularla art niyet maksadıyla karşılaştırmaya çalışmadan okuyanlar idrak edebilir ve iyi niyetli insanlar anlayabilir...

Biz anladık merak etmeyin...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Sır olan konunun sır olması Kur'an-ı Kerim çizgisi ile değerlendirilir...Sır diye suç gizlenmez...Şahit şahit olduğunu ifadeden çekinmemeli...Sigorta Kur'an-ı Kerim olmalı acizane belirtmek isterim...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
yanlis bir sey mi paylastim ki ?

Size değil bir kötülüğe maruz kalıpta bu sır deyip kimseye şahitliği belirtmeyen için...
Kendisine veya başkasına zarar veren konu sır olmaz ...
Sır çizgisini iyi bilmek lazım...
Sır diye... suçu gizlemek...
İhbar etmemek... doğru olmaz o yüzden...
Sizin yazınızı çok beğendim...,
Bu ifade genele ders alalım içindi...
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Güzel bir konu gercekten sır saklamak bambaska birseydir özeldir bu yuzden söylenmez
selam ve dua ile:)

maalesef konuyu saptıran bir şahıs benim paylaştığım konuya karşı çok bambaşka bir şey yazarak bi anlık sinirlenmeme sebeb oldu ama sonra çıkardığı saçma sapan manaya güldüm yazık dedim hala birilerinin sırrın ne demek olduğunu bilmemesi üzücü.ve böylesine basit bir konuyu kavrayamaması o kişi için çok üzücü bi durum.sizlere hassas yaklaşımlarınız ve beni anladığınız için teşekkürlerimi sunuyorum
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt