Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Simge ve öz (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com


Simge ve öz


Simgeler savaşında öz unutulur. İnsanlar simgelere göre bölünürler.
Simgeler muamması ortaya çıkar.

Bir çok "aydın", Don Kişotlaşır. Yel değirmenlerini Kötü'nün simgesi sayar. Ömrünü yel değirmenlerine saldırıya adar. Başkalarının simgesi saydığı nesneler görünce kırmızı şal görmüş boğaya döner. Kendi simgelerine lâf edilmesini de hazmedemez. Kamu gücünü kullanabilen birisiyse derhal gücü oranında cirmi kadar yer yakmaya kalkışır.

Don Kişotlar, şefkat ve ihtimam ile tedavi edilmeye muhtaçtırlar.

Kedhudazade Arif Efendi halkın hükmüne dayanan "simgeler"e değil,
öze yönelen manâ erlerinden idi.
Bastonuna "bu Frenk değneği kimin?" diyerek
dil uzatan birisine "ben onu Müslüman ettim" demişti.

Bazı zararlı nesneler ortak kabul görüp benimsendiği için,
Don Kişotlar'ın gözünde "simge" değeri taşımaz. Sigara böyledir. Bu sebeple; sigara yasağı parti kapatma süreçlerinde etkili olmaz.
Sigaranın ve sigara yasağının Kitap'da yeri açık değildir.
Şu halde sigaranın "ilericilik simgesi" olması bakımından kıymet-i harbiyyesi yoktur.

Rakı böyle değildir. Belki de Nurullah Ataç çevresinde Lâtife olarak uydurulan
"teberrüken terakkî=börek yiyerek rakı içmek" sözünün de etkisiyle rakı ile terakkî (ilericilik) arasında bir ilişki kurulmuştur. Rakıya dil uzatmak parti kapatma sebebi dahi olabilir.
Rakıya karşı olmadığını ikrar ve ilân da bir nev'i ilericilik gösterisi sayılır.

Böylece Don Kişot hücumlarına karşı şu "mesaj" verilmiş olur:

-Ortak millî değerlerimiz var arslanım, rakıya inanıyoruz ve bağlıyız,
şiş kebabına inanıyoruz ve bağlıyız, bize bu zulmü ve gadri niçin reva görürsün?

Bu simgeler savaşına kendimizi kaptırıp Don Kişotlaşmayalım ey Azîzan!
Simgeler ardındaki "öz"e bakalım.
Yaratıcı ve Değer koyucu; Hâlik ve Rabb; aynı Mutlak ve Gerçek Varlıktır.
Allah'dır.
Bu Müteâl ve Sübhan olan
Allah; Rahman, Rahîm ve Vedûd'dur.
"Köşküm var deryâya karşı" âleminde, yaratılmışlar âleminde simgelerle eğlenip kalmayalım da Sevgidir Ahlâk'ın başı! Hakk'ı görelim ve Hakk ile öğütleşelim.
Allah birdir vallahi / sanma ki birkaç ola!
Hakk'ın karşısındaki bâtıl, temelsizdir, yıkılıp gidicidir.

Ölümler de birer öğüt vericidirler. Sevgi ehli olmaktan ayrılmayalım.

Türker Alkan soruyor:
"ve o ezelî soru hâlâ karşımızda: İslâm ülkeleri neden demokrasi ve kalkınma sorunlarından kurtulamıyor? (Radikal, 3 Haziran 2008, Salı)

Bu soruyu soranlardan bazıları, bir "amerikan bilmecesi" üslûbunda sorarlar:
-Bilemedim! Nedir cevabı?
– Gayet basit! İslâm ülkeleri oldukları içüün! Kah kah kah!
Bu üslûpla soranlara vakur bir sükût ile cevap vermek gerektir.
Bilmece olarak sormayan birisinin de,

ya "ey Azîzan! Ben bu sorunun cevabını bilmiyorum, bilen var mı?" demesi,
veya "benim bu soruya cevabım şudur, ne dersiniz?" demesi gerekmez mi?

"Bir ihtimal daha var";
Belki de merak uyandırmak için,
soru soruluyor da, cevap "az sooonra!" gelecek.
Her halde bu soruya cevap vermemiz gerektiğini düşünüyorum,
amerikan bilmecesi değilse!

Siz ne dersiniz ey Azîzan?
Fakıyr derim ki: -"Demokrasi ve demokrasiyle birlikte kalkınma" sorunu,
her şeyden önce, sadece İslâm ülkelerinin sorunu değildir.
Başta, ABD'nin sorunudur.
Hele bu "ezelî soruyu" şu şekilde düzeltirsek:

-Sevginin adaleti düzeni içinde kalkınma sorunundan insanlık niçin kurtulamıyor?

-Bütün insanlığa sorulması gereken bir soruya sadece "İslâm ülkeleri"ne sormak doğru mudur?

-Yalınızca İslâm ülkelerine sormak doğru bir tutum değildir,
ancak İslâm ülkeleri mensupları da elbette bu soruyu kendilerine sormalıdırlar.

-Sayın Alkan bu soruyu İslâm ülkelerine soruyor bi kerem!
Biz İslâm ülkesi miyiz?
Biz sorunlarımızı çoktan çözmüşük,
en azından tek lâik İslâm ülkesiyiz,
bu sorunun bize sorulması da, cevaplandırılması da gaflet, dalâlet, hıyânettir.

Ey Azîzan bu sorunun cevabını Kur'an-i Kerim'den ve Ehl-i Beyt'ten,
"iki çok değerli emânet"den alabiliriz.

"Bastonunu Müslüman eden" Kedhudazade Arif Efendi sormuş ve öğrenmişti.
Bilenler bilmeyenlere öğretsinler.

Kedhudazade'nin cevabı; A.Y. Özemre Ağabey'in "Üsküdar'ın Üç Sırlısı" kitabında
-özet olarak- bulunabilir.
Hayırlar Feth ola!
Her doğruyu söylemek her zaman kolay değildir.
Şems-i Tebrîzi'ye selâm!
Saat kaçtır ey Azîzan?



Hüseyin Hatemi
huseyinhatemi_b.jpg
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt