Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sıkıntılı Hayat veya Gülistanlık İçinde Hayat (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Şöyle dedi: Ey Rabbim, bana zindan onların yap­maya zorladıkları şeylerden daha yeğdir. Eğer sen onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara mey­leder ve cahillerden olurum." (Yusuf, 33)



İşte senin Rabbinin hiç değişmez sünneti önceden ne idiy­se sonrasında da odur; hiçbir kimse Gerçek Düzen'in sesini yükseltemedi, sokaklarda açık açık söyleyemedi ve insanları o Gerçek Düzen'e çağırmadı ki hemen bir eziyete uğratılma­sın. Fakat kesin sonuç yine müttakilerin, kesin fetih yine sab­redenlerin olmuştur:



"İnsanların öyleleri vardır ki Allah'ın hoşnutluklarını ka­zanmak için kendini yok sayar (feda eder)." (Bakara, 208)



"İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah'a dinin bir ucun­da kulluk eder; kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir. O kişi hem dünyada hem âhirette ziyana uğramıştır. İşte bu durum ziyana uğramanın ta kendisidir." (Hacc, 11)



"İnsanlardan kimi de vardır ki, Allah'a inandık' der­ler; fakat Allah uğrunda bir eziyet (in ucu) görüldüğü zaman, Allah'ın azabını insanların işkencesine yeğlerler. Oysa ki Rabbinden bir fetih gelirse hemen şöyle diyecekler: 'Doğrusu biz de sizinle beraberdik.' Acaba Al­lah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir?" (Ankebut, 10)



Heves alınacak şeyleri bölüm bölüm sunan Allah'ı teş­bih eylerim, ne bir azar var ne de kınama: Bir gurup cennete giderken, diğer bir gurup cehenneme.



Bu âyetlerin tamamını tek tek okudum. Beni öyle bir dü­şünceye ilettiler, gönlümde öyle kavramları çağrıştırdılar ki, bir bölümünü diğer bölümün karşıtı olarak düşündüğüm za­man ancak o kavramları algıladım. Âyetlerden hatırımda ka­lan özeti vaazlara aktardım. Orada bulunup dinleyenlerden orada bulunamıyanlara aktarılması imkânını buldum. Böy­lece tarihin karanlık sayfalan açığa çıktı. O tarihin aydınlatı­cı bölümlerinde dört büyük İslâm mezhebi imamlarına: Ebu Hanife Numan b. Sabit'e, Malik b. Enes'e, Muhammed b. İdris eş-Şâfii'ye ve nihayet Ahmed b. Hanbel eş-Şeybâni'ye (Allah hepsinden razı olsun) işaretlerde bulundum. Bunlar öy­le zatlardır ki, dini algılayabilirle yolunu halka hazır lokma haline getirmişler, tarikat stillerini yaşayanlarına asfalt yol gibi dümdüz yapmışlardır. O imamlar halk arasında, dünya için güneş neyse öyle olmuştur. Fakat güneşin esenliği yine beden­ler içindir. Bunlarla birlikte hiçbir imam, Gerçek Düzen uğ­runda birçok ağır baskılara uğramaktan kurtulamamışlar, ama bu baskılar, hiç kuşkusuz onlar için gülistanlık olmuştur.



Kadılık makamı iki kez Ebu Hanife'ye teklif edildi. Fa­kat o çok iyi biliyordu ki o siyasi ortamda kadılık makamı­nın özerkliği, gerek valilerin girişimleri ve gerekse halifelerin kişisel görüşleriyle tehdit ediliyordu. Oysaki o günkü siyasi ortamda, genel-geçer kurala göre kadılık makamı hiçbir kor­kutmanın aşağı düşüremiyeceği ve hiçbir aşırı tezahüratın ka­rarlarda etkili olamıyacağı bir konumdaydı. Ayrıca Ebu Hanife'nin devlet konusunda farklı bir anlayışı vardı. Bu nedenle kadılık makamını istemedi. Ebu Cafer görev almasına baskı yaparken, Ebu Hanife almamak konusunda ısrar etti. Halife tavır koyacağına andiçti. Ebu Hanife de almamakta and içti. Durum korkutma ve zorla baskıya dönüştüyse de bu iki sert tutum, demirden daha güçlü bir sertliğe sahip İma­ma bir etki yapamadı. Nihayet imam topuklarının üstünden kanlar fışkırıncaya kadar yüz sopadan daha fazla bir darbe aldı. Fakat o kararlıydı, hâlâ yumuşayamıyordu. En sonun­da hapishaneye atılarak oracıkta vefat etti. Diğer bir söylen­tiye göre oradan tekrar çıkartıldı. Evinde göz hapsine alındı. Ancak ne fetva verebiliyordu, ne de kimsenin O'nun yanın­da toplanmasına izin veriliyordu. Oysa ki O, imam olarak ilk konumundaydı. Annesi yanına gelerek onu azarlamış ve şöy­le demiş:



— Ey Nu'man! Senin ilmin dayak yemekten ve hapse atıl­maktan başka neye yaradı! Sana bu durumda en elverişli olan ilmi bırakmandır! Numan şu cevabı vermiş:



— Ey anneciğim! Şayet dünyanın lüks hayatını istesey­dim dayak yemeyecektim. Fakat ben yalnız Allah'ın rızasını ve ilmin korunmasını diğerinden iyi gördüm.

İmam Mâlik'e de zorlanan kişinin talâk durumu sorul­du. Oysa o, soranın ne amaçla sorduğunu iyi biliyordu. So­ranın maksadı biy'at yemininin durumunu sormak içindi. Vali halkı böyle bir yemine zorluyordu. Halk cehennem azabını andıran acı işkencelerden kurtulabilmek için yeminden baş­ka çıkış yolu bulamıyordu. İmam şöyle dedi:



— Zorla yapılan boşama (talâk) geçerli olmaz.Vali imamın bu fetvasına çok içerledi. O'nu yanına çağırtırken bu kararlılığından vazgeçirmek için çok uğraştıysa da sonuçsuz kalacağını o da anlayınca kırbaç cezası verdi ve yüz değnek olmasını emretti. Onu kendine doğru öyle sert bir.biçimde çekti ki omuzu yerinden oynadı. Sonra da İmam haliyle, so­kaklarda dolaştırıldı. Bütün işkencelere rağmen O şöyle diyordu:



— Zorla boşama geçerli olmaz!



İmam Şafii (r.a) de Yemen'de Talibiler ayaklanmasına ka­tılmak suçuyla, ayrıca Reşid Hükümetine ve İmamlık maka­mına karşı ayaklanmanın elebaşısı olmak suçuyla yargılan­dı. Bu nedenle San'a ilinden, elleri kelepçeli ve demir zincir­lere vurulmuş olarak Bağdat'a getirildi. İşkence âletleri olan kılıç ve idam yastığı önünde bulunduğu halde Halife Reşid'in huzuruna çıkartıldı. Kendisinden önce dokuz kişi kılıçtan geçirilirken imam onuncusu olacaktı. Bütün bu işkencelere rağmen kararlılığından hiç ödün vermedi, tutumunda hiçbir yumuşama olmadı. Korku denen şey aklının köşesinden bile geçmedi. Halifenin hayranlığını ve kendisine yakın kişilerden sayılmasını kazanacak kadar Gerçek Düzeni kendi nefsinde uygulamış, ilim ve erdemliliği kendi dürüstlüğüyle dürüstlü­ğe kavuşmuştu.



Öte yandan Mu'tasım, İmam Ahmed b. Hanbel tarafın­dan kendi halifelik görüşüne ve o siyasi dönemdeki ekolüne uygunluk arzeden bir açıklama yapmasıyla zafer elde etmek girişiminde bulundu. Oysaki İmam, ikisi dışında duyduğu bü­tün sözleri reddederek, yalnız Allah Teâlâ'nın Kitab'ı ve Re-sûlü'nün sünneti yanında çok ziyadesiyle yer alan kişi olarak hiçbir değişiklik yapmıyor ve hiç zikzak çizmiyordu. Halife O'nu bayıltıncaya kadar kırbaçladı ve kimseyle bağlantı ku­ramayacak ve kimsenin de onunla bağlantı kuramıyacağı bi­çimde evinde göz hapsine aldı. Fakat Allah Teâlâ bu işkenceli hayattan O'nu kurtardı. Halifeyle olan didişmesi sadece şöy­le söyleyenin dediği düzeydeydi:



"Kaya boynuzlayan gibi belki yumuşatır diye bir gün,

O'na etmiyor etki, fakat yarıldı boynuzu dağ keçisinin."



İşte bundan önceleri ve daha sonraları, ta ki Allah Teâ­lâ'nın yeri ve üzerindekileri öteki dünyaya götürünceye ka­dar, ne geçmiş zamanlarda ve ne de gelecekte Allah Teâlâ'­nın hiç değişmeyen sünneti değişmedi ve değişmeyecektir.

"Elbette biz sizleri, içinizden mücahid olanları ve sab­redenleri belgeleriyle bilip sizin yaşadığınız olayları da sınavdan geçirinceye kadar sizleri sınayacağız da sına­yacağız." (Muhammed, 21)



Hey Allah'ım! Eğer senin hoşnutlukların uğrunda ve se­nin yolunda sınavdan geçmeler varsa hoş gelmişler, safalar getirmişler. Azarlama, hoşnutluğunu kazamncaya kadar se­nin hakkındır. Senin bizlere küskünlüğün tamamen ortadan kalkacağı ana kadar hiçbir belâya aldırmıyoruz. Ondan son­ra Ya Rabbi, senin esenliğin bizim en geniş mutluluk pınarı­mız olacaktır. Zira bundan önce nasıl idiyse bundan sonra da emir Allah'ın olacaktır.



Sizler ey mücahidler! Ey bugün nasılsa yarın da aynı bi­çimde Hakka davet için yoğun çaba veren sizler! Dünden bu tarafa gelen mesaj şudur:



"Onlar Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Sen de yalnız onların hidayetine tutun." (En'am, 90)

Yazar:Şehit Hasan EL BENNA
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hey Allah'ım! Eğer senin hoşnutlukların uğrunda ve se­nin yolunda sınavdan geçmeler varsa hoş gelmişler, safalar getirmişler. Azarlama, hoşnutluğunu kazamncaya kadar se­nin hakkındır. Senin bizlere küskünlüğün tamamen ortadan kalkacağı ana kadar hiçbir belâya aldırmıyoruz. Ondan son­ra Ya Rabbi, senin esenliğin bizim en geniş mutluluk pınarı­mız olacaktır. Zira bundan önce nasıl idiyse bundan sonra da emir Allah'ın olacaktır.



Sizler ey mücahidler! Ey bugün nasılsa yarın da aynı bi­çimde Hakka davet için yoğun çaba veren sizler! Dünden bu tarafa gelen mesaj şudur:



"Onlar Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Sen de yalnız onların hidayetine tutun." (En'am, 90)




Selamün Aleyküm kardeşim, Allah c.c razı olsun. Paylaşım çok güzeldi.Emeğinize sağlık.. Rabbimiz c.c şehadetlerini kabul eylesin. Hasan El Benna'nın yazılarını severek okuyoruz.. Teşekkürler paylaşım için.. Selam ve dua ile.


el-Benna ve Sehadet

Imam sehit Hasan el-Benna (r.a.) dava arkadaslarini cihad ruhu ve sehadet aski üzerine yetistirdi. El-Benna, davanin o meshur bes esastan besincisini "En yüce temennimiz Allah yolunda sehid olmaktir" seklinde ifade etmistir. Ayrica el-Benna (r.a.) cihad risalesini yazmistir. Bu risalede cihad, sehadet ve sehitlerin faziletini bildiren otuz bir tane hadis nakletmektedir. Imam el-Benna davanin besinci esasini açiklarken söyle diyor: "Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçis köprüsü oldugunu biliyoruz. O halde biz ölümden nasil korkariz?... Ey Müslümanlar! Sunu da bilmek gerekir ki, ölümden korkana ayeti celilelerin bir tesiri olmaz. O ayeti kerime ne kadar yüce, ne kadar ulvi olsa da...Ölümü hayata tercih eden kimse için ölümle hayat müsavidir. Peygamberimiz (s.a.s.), bize hak ugrunda ölmekten korkmamayi ögretmistir. Hiçbir sey bizi korkutamayacaktir. Ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde hiçbir sey duramayacaktir..." Ve o sonunda davasi ugruna kendisi de sehit oldu. Allah rahmet eylesin.
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Hey Allah'ım! Eğer senin hoşnutlukların uğrunda ve se­nin yolunda sınavdan geçmeler varsa hoş gelmişler, safalar getirmişler. Azarlama, hoşnutluğunu kazamncaya kadar se­nin hakkındır. Senin bizlere küskünlüğün tamamen ortadan kalkacağı ana kadar hiçbir belâya aldırmıyoruz. Ondan son­ra Ya Rabbi, senin esenliğin bizim en geniş mutluluk pınarı­mız olacaktır. Zira bundan önce nasıl idiyse bundan sonra da emir Allah'ın olacaktır.




Sizler ey mücahidler! Ey bugün nasılsa yarın da aynı bi­çimde Hakka davet için yoğun çaba veren sizler! Dünden bu tarafa gelen mesaj şudur:



"Onlar Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Sen de yalnız onların hidayetine tutun." (En'am, 90)





Selamün Aleyküm kardeşim, Allah c.c razı olsun. Paylaşım çok güzeldi.Emeğinize sağlık.. Rabbimiz c.c şehadetlerini kabul eylesin. Hasan El Benna'nın yazılarını severek okuyoruz.. Teşekkürler paylaşım için.. Selam ve dua ile.


el-Benna ve Sehadet
Imam sehit Hasan el-Benna (r.a.) dava arkadaslarini cihad ruhu ve sehadet aski üzerine yetistirdi. El-Benna, davanin o meshur bes esastan besincisini "En yüce temennimiz Allah yolunda sehid olmaktir" seklinde ifade etmistir. Ayrica el-Benna (r.a.) cihad risalesini yazmistir. Bu risalede cihad, sehadet ve sehitlerin faziletini bildiren otuz bir tane hadis nakletmektedir. Imam el-Benna davanin besinci esasini açiklarken söyle diyor: "Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçis köprüsü oldugunu biliyoruz. O halde biz ölümden nasil korkariz?... Ey Müslümanlar! Sunu da bilmek gerekir ki, ölümden korkana ayeti celilelerin bir tesiri olmaz. O ayeti kerime ne kadar yüce, ne kadar ulvi olsa da...Ölümü hayata tercih eden kimse için ölümle hayat müsavidir. Peygamberimiz (s.a.s.), bize hak ugrunda ölmekten korkmamayi ögretmistir. Hiçbir sey bizi korkutamayacaktir. Ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde hiçbir sey duramayacaktir..." Ve o sonunda davasi ugruna kendisi de sehit oldu. Allah rahmet eylesin.

Ve alayküm selam verahmetullahi vebreketüh
Allah c.c. cümlemizden razı olsun,güzel duanıza amin diyorum kardeşim,dediğiniz gibi :GŞehit Hasan el benna'nın yazılarını severek okuyoruz okuyacağızda Allah c.c. izin verdiği müddetçe...
Paylaşımınız çok güzel, konuya güzellik kattı Allah c.c. sizden razı olsun..
Allah c.c. yar ve yardımcınız olsun...
Esselemü alayküm verahmetullahi vebereketüh
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt