mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
Sıkıntıdan Kurtulmanın Yolu
Bir mümin sıkıntıdan kurtulmanın yolunu bilmezse, sıkıntılı hayatı kanıksar ve tabiîymiş gibi yaşamaya başlar ki, daimi sıkıntı içinde kalır… Yâni, ferah’ı bilmeden, tanımadan, tatmadan yaşar ve ölür.
Hâlbuki Bakara Sûresi’nde Mevlâ şöyle buyuruyor:
“Vestağinu Bissabri Vesselâ (Ve yardım dileyin Sabır ile ve Namaz ile)…”
Her iş için, yardım dilemeyi idrak etmiş olarak murad eden kimse, bildik sıkıntılardan kurtulduğu gibi, sıkıntıların aslında nasıl bir nimet olduğunun da farkına varmış olur ve; sıkıntı gelmeden önceki hâliyle sıkıntı geldikten sonraki hâli arasında neredeyse fark bile olmaz. Zira, sıkıntıyı vereni tanır, sıkıntının verilmesindeki hikmeti kavrar, sıkıntının içinde gizli olan kemâlatı fark eder vs…
İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri Ruhu’l Beyan Tefsiri’nin 1. cildinin 451. sayfasında şöyle diyor:
“Rivayet olundu: Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bir iş konusunda sıkıntıya girip üzüldükleri zaman, hemen namaz kılarak Allah’a sığınırdı.”
İdrak eden rahat bulur!..
Aynı tefsirin 452. sayfasındaki şu satırlara dikkat:
“… onlar, kıyamet günü Allah’a döneceklerini bilirler. Yani Allah’ın, amellerine vermiş olduğu ceza ve karşılığa döneceklerini bilirler. Amma cezaya kesin olarak inanmayanlar, sevabı ümid etmezler ve azabdan da korkmazlar. İşte husûsî zorluk (özellikle meşakkat) bunların üzerine olur. Sabır ve namaz ile Allah’dan yardım dilemek bunlara ağır gelir. Bunlar, münafıklar gibidirler, mürâi’dirler (amelleriyle) gösteriş yaparlar.”
Anlaşılıyor ki, sıkıntının temelinde ilâhî cezaya kesin olarak inanmamak yatıyor… İnanmış gibi görünmenin getirdiği sıkıntılardan kurtulmanın çaresine bir ân önce yönelmek menfaatimiz icabıdır. Mevlâ İDRAK sahibi olanlardan eylesin.

Bir mümin sıkıntıdan kurtulmanın yolunu bilmezse, sıkıntılı hayatı kanıksar ve tabiîymiş gibi yaşamaya başlar ki, daimi sıkıntı içinde kalır… Yâni, ferah’ı bilmeden, tanımadan, tatmadan yaşar ve ölür.
Hâlbuki Bakara Sûresi’nde Mevlâ şöyle buyuruyor:
“Vestağinu Bissabri Vesselâ (Ve yardım dileyin Sabır ile ve Namaz ile)…”
Her iş için, yardım dilemeyi idrak etmiş olarak murad eden kimse, bildik sıkıntılardan kurtulduğu gibi, sıkıntıların aslında nasıl bir nimet olduğunun da farkına varmış olur ve; sıkıntı gelmeden önceki hâliyle sıkıntı geldikten sonraki hâli arasında neredeyse fark bile olmaz. Zira, sıkıntıyı vereni tanır, sıkıntının verilmesindeki hikmeti kavrar, sıkıntının içinde gizli olan kemâlatı fark eder vs…
İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri Ruhu’l Beyan Tefsiri’nin 1. cildinin 451. sayfasında şöyle diyor:
“Rivayet olundu: Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bir iş konusunda sıkıntıya girip üzüldükleri zaman, hemen namaz kılarak Allah’a sığınırdı.”
İdrak eden rahat bulur!..
Aynı tefsirin 452. sayfasındaki şu satırlara dikkat:
“… onlar, kıyamet günü Allah’a döneceklerini bilirler. Yani Allah’ın, amellerine vermiş olduğu ceza ve karşılığa döneceklerini bilirler. Amma cezaya kesin olarak inanmayanlar, sevabı ümid etmezler ve azabdan da korkmazlar. İşte husûsî zorluk (özellikle meşakkat) bunların üzerine olur. Sabır ve namaz ile Allah’dan yardım dilemek bunlara ağır gelir. Bunlar, münafıklar gibidirler, mürâi’dirler (amelleriyle) gösteriş yaparlar.”
Anlaşılıyor ki, sıkıntının temelinde ilâhî cezaya kesin olarak inanmamak yatıyor… İnanmış gibi görünmenin getirdiği sıkıntılardan kurtulmanın çaresine bir ân önce yönelmek menfaatimiz icabıdır. Mevlâ İDRAK sahibi olanlardan eylesin.
