Sigara onu bırakmadan o sigarayı bırakmaya karar verdi. Yıllardır içiyordu, kaç defa niyet ettiyse de bir türlü başaramamıştı. İlk günler çok zor oldu. Elinde sigara, yakmakla yakmamak arasında gelgitler yaşıyordu. Sigarayı unutmak istiyor, bunun için ilk haftaların hatta ilk ayların çok önemli olduğunu biliyordu. Devlet dairesindeki odasında kül tablalarını kaldırmıştı. Hatta bir kağıda “lütfen odada sigara içmeyin” yazarak arkasındaki duvara yapıştırmıştı. Ama çevresi, sigarayı bıraktığı için onu tebrik edeceğine adeta köstek oluyor, sigaraya tekrar başlaması için tahrik ediyordu. Arkadaşlarına defalarca söylemesine rağmen odasında sigara içilmesine engel olamıyordu. Yanına oturan arkadaşlarının “sigara içmeyin” yazısını göremediğini düşünerek aynı yazıdan bu sefer karşı duvara da asmıştı. Şimdi kimsenin ‘görmedim’ mazereti yoktu. Ahmet bey, arkadaşlarının “Erkek adam sigara içer”, “Sigara sağlığa zararlı filan değil”, “Bir zevkimiz var onu da almayın” demelerine rağmen içmemek için direndi.
Bir pazar günü sünnet düğünü için arkadaşının evine gittiğinde evin salonu misafirlerle doluydu. Oturduğu kanepenin yanındaki genç, cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane aldı ve Ahmet beye de ikram etti. Odadaki insanlardan beşi daha sigara yakmış ve duman odaya yayılmaya başlamıştı. Ahmet bey, gencin ikramı için “artık içmiyorum” diyerek geri çevirirken yerinden kalktı ve mutfağa geçti. Ev sahibi İhsan bey, “Abi içeride otur, rahat et” dese de o mutfakta ayakta durmayı tercih etti.
Sünnet olan çocuklardan küçüğünün astım hastası olduğunu bilenlerden Mehmet bey, cesaretini toplayarak misafirlere seslendi. Düğün sahibi, çocuğunun rahatsız olacağını bilse de misafirlerine “Sigara içmeyin!” diyemezdi. Misafire ikram yakışırdı ve onları bir şeylerden men etmek doğru olur muydu? Ama Mehmet bey, ev sahibinin durumunu hissettiği için şöyle dedi gelenlere:
- Sevgili komşum Halit ve Mustafa, Fevzi bey, Asım bey... Sizlerle bir durumu paylaşmak istiyorum. Sünnet düğününü yaptığımız iki evladımızdan ufağının ne kadar zorluklar yaşadığını duymuşsunuzdur. İhsan onu hastaneye götürüp getirmekten yoruldu neredeyse. Bizim ufaklığın rahatsızlığı astım. Ve sizin içtiğiniz sigara bu çocuğun bir numaralı hastalık nedenlerinden biri. Sigara kokusu ve dumanı biz gittikten sonra burada kalacak olan bu çocuğa zararlı. Bu nedenle sigara içmek isteyen varsa bahçeye çıkabilir.
Sigara içenler içlerinden “Ne yani sigaramıza da mı karışıyorsunuz?” diye geçirse de Mehmet beyin sözleri kesti bu düşünceleri;
- Bu mecliste sigara içmeyen arkadaşlarımız da var. Ve onlar bunu içmek istemiyorlar. İçmeyen birisine zorla bunu içirmeye kimsenin hakkı yok. Size zevk verebilir, ama içmeyenlere eziyet veriyor. Çevrenize eziyet vermek bir insanın yapmaması gereken en başlıca şeydir.
Ahmet bey, havalandırılmış salona geldiğinde içerideki hava da temizlenmişti. Ahmet bey de bundan sonra evine gelen, arabasına binen insanları nazikçe ikaz etmekten çekinmedi;
- Arabamda sigara içmezseniz sevinirim. Çünkü sigara kokusu beni ve eşimi çok rahatsız ediyor.
- Evimde sigara içmezseniz mutlu olurum. Eğer çok içmek istiyorsanız balkonumuz müsait.
Bir pazar günü sünnet düğünü için arkadaşının evine gittiğinde evin salonu misafirlerle doluydu. Oturduğu kanepenin yanındaki genç, cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane aldı ve Ahmet beye de ikram etti. Odadaki insanlardan beşi daha sigara yakmış ve duman odaya yayılmaya başlamıştı. Ahmet bey, gencin ikramı için “artık içmiyorum” diyerek geri çevirirken yerinden kalktı ve mutfağa geçti. Ev sahibi İhsan bey, “Abi içeride otur, rahat et” dese de o mutfakta ayakta durmayı tercih etti.
Sünnet olan çocuklardan küçüğünün astım hastası olduğunu bilenlerden Mehmet bey, cesaretini toplayarak misafirlere seslendi. Düğün sahibi, çocuğunun rahatsız olacağını bilse de misafirlerine “Sigara içmeyin!” diyemezdi. Misafire ikram yakışırdı ve onları bir şeylerden men etmek doğru olur muydu? Ama Mehmet bey, ev sahibinin durumunu hissettiği için şöyle dedi gelenlere:
- Sevgili komşum Halit ve Mustafa, Fevzi bey, Asım bey... Sizlerle bir durumu paylaşmak istiyorum. Sünnet düğününü yaptığımız iki evladımızdan ufağının ne kadar zorluklar yaşadığını duymuşsunuzdur. İhsan onu hastaneye götürüp getirmekten yoruldu neredeyse. Bizim ufaklığın rahatsızlığı astım. Ve sizin içtiğiniz sigara bu çocuğun bir numaralı hastalık nedenlerinden biri. Sigara kokusu ve dumanı biz gittikten sonra burada kalacak olan bu çocuğa zararlı. Bu nedenle sigara içmek isteyen varsa bahçeye çıkabilir.
Sigara içenler içlerinden “Ne yani sigaramıza da mı karışıyorsunuz?” diye geçirse de Mehmet beyin sözleri kesti bu düşünceleri;
- Bu mecliste sigara içmeyen arkadaşlarımız da var. Ve onlar bunu içmek istemiyorlar. İçmeyen birisine zorla bunu içirmeye kimsenin hakkı yok. Size zevk verebilir, ama içmeyenlere eziyet veriyor. Çevrenize eziyet vermek bir insanın yapmaması gereken en başlıca şeydir.
Ahmet bey, havalandırılmış salona geldiğinde içerideki hava da temizlenmişti. Ahmet bey de bundan sonra evine gelen, arabasına binen insanları nazikçe ikaz etmekten çekinmedi;
- Arabamda sigara içmezseniz sevinirim. Çünkü sigara kokusu beni ve eşimi çok rahatsız ediyor.
- Evimde sigara içmezseniz mutlu olurum. Eğer çok içmek istiyorsanız balkonumuz müsait.