Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sıfır Merkez: Burç FM'de Önden Giden Atlılar Konuşuyor (1 Kullanıcı)

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
[size=medium]
Sıfır Merkez: Burç FM'de Önden Giden Atlılar Konuşuyor

Bir ideal uğruna hayatını geride bırakan ve yepyeni coğrafyalarda, bambaşka iklimlerde yaşamayı göze alan eğitim işçilerinin hatıraları bir radyo programında. Onlar, önden giden atlılar, Burç FM, ‘Sıfır Merkez’ programında konuşuyor. Sıfır Merkez, dünyayı bu hatıraların penceresinden görmeye davet ediyor.

“Ömrünüzün geri kalanını hiç bilmediğiniz bir coğrafyada ve bildiğiniz hiçbir sesin soluğun olmadığı bir iklimde geçirmek için yola çıkar mıydınız?” sorusu hayatımızla ilgili planlarımızı bozabilir, aklımıza yeni soru işaretleri düşürebilir. Bir tedirginlik duygusuyla aklımıza annemiz, babamız, eşimiz, çocuğumuz; akrabalarımız dostlarımız; memleketimiz, sokağımız gelebilir. Araya mesafeler girdiğinde “bizim olduğunu zannettiğimiz bu değerler bizim olmaktan çıkar mı?” korkusu yüreğimizi yoklayabilir. Bizi zamana, mekâna bağlayan iplerden kurtulup yeni bir coğrafyayı, yeni bir iklimi göze alabilir miyiz?Bu soruya evet diyenler, ömrünü bir bölümünü yurt dışında geçirenler hatıralarını paylaşıyor.

14 yıllık radyocu Oğuz On eğitim gönüllüsü olarak yurtdışında görev yapan insanların ilginç hikâyelerini radyonun dilinden Sıfır Merkez programıyla ulaştırıyor bize. Sıfır Merkez, Burç FM’de pazartesi ve salı günleri saat 16’da yayınlanıyor. Oğuz On ile Sıfır Merkez’i konuştuk.

Programın adı neden sıfır merkez?

Programın cıngılında, ‘kendini sıfır kabul edip etrafına yararlı olmaya çalışanlar’ diyoruz. Konukları da başkalarının iyiliği için kendini sıfır / hiç kabul eden insanlar. Bu bakımdan sıfır merkez dedik. Çünkü oralara gitmek gerçekten çok fedakarane bir iş. Bunu da herhalde ancak kendisini sıfır kabul edenler yapabilir.

Konuklara nasıl ulaşıyorsunuz?

Doğrusu bu insanların bir listesi yok, hepsi aynı eğitim şirketinin çatısı altında gitmemişler. Fakat bu insanların birçoğu birbirini tanıyor. Orta Asya’ya gidenler farklı ülkelere gitmiş olsalar bile, orada birbirlerine gidip gelmişler. Konuklarımıza da soruyoruz, o bize ‘şu kişilere ulaşabilirsiniz’ diyor, ‘bende şöyle isimler var’ diyor. Onlar farklı isimler veriyor.

İlk konuğunuzu hatırlıyor musunuz?

Evet, ilk konuğu hatırlıyorum. Mustafa Bardaklı, Kaynak Yayınları’nda çalışıyor. Daha sonra ‘Kimse Yok mu? Derneği’nin şu anki genel müdür yardımcısı. Kızı düşünce, kimin çocuğu düştü diye soran, düşenin kendi çocuğu olduğunu öğrenince de “çok şükür benimkiymiş” diyen Hüseyin Tok... Birçok yerden birçok öğretmen geldi. Kongo’dan Brezilya’dan, Meksika’dan, Orta Asya cumhuriyetlerinden çok geldi. Balkanlar civarından gelenler oldu.

Doksan dakikalık program yapıyorsunuz. Herkesin bu zamanı dolduracak kadar çok hatırası var mı?

Doksan dakika insanların gözünde büyüyor. “Ben gelmesem, benden daha iyi konuşacaklar var. Biz kimiz ki?” diye düşünüyorlar. “ 90 dakika boyunca ne anlatacağım?” diyenler oluyor. Konuşmaya başlayınca hatıralar sökün ediyor, birbirini çağırıyor. Rahat konuşuyorlar, çok zorlanan kimseye hemen hemen hiç rastlamadım. Konu kendiliğinden genişliyor.

Bir yeniden yaşama hali bu galiba...

Bu hafta yayınlanan programda konuğumuz Veysel Orman şöyle demişti: “Ben bu hatıraları, bir sandığa koymuş ve kapamıştım. Sizin vasıtanızla şimdi o sandığı tekrar açıyorum.” O hatıra sandığından çok güzel şeyler paylaşmıştı bizimle. Gerçekten yeniden yaşıyorlar o anları.

Hatıraların daha çok duygusal yönleri öne çıkıyor, gülünesi şeyler de yok mu hatıralarda?

Olmaz mı? Mesela Hüseyin Tok Bey’in gidişi. Babası, oğlunun yurtdışına gidişine karşı çıkmış. Hatta iş o kadar ilerlemiş ki, gidersen vururum seni, demiş. Ve gerçekten de gideceği gün, uçağın kalkmasına bir saat var, silahla dikilmiş karşılarına. ‘Tamam baba gitmiyoruz’ diye, babayı ikna etmişler, göndermişler. Babası gidince sonra apar topar binmişler uçağa. Kaçarak gitmişler yani...

Sıfır Merkez nasıl bir misyon icra ediyor?

Bu programla tarihe bir kayıt düşmüş oluyoruz. Tarih olayları ana hatlarıyla yazar. Ana olaylar işlenir, Titanik büyük bir gemiydi, buzlara çarptı, içinde şu kadar insan öldü şu kadarı kurtuldu. İskelet budur. Ama Titanik filmini yapanlar bu büyük karelerin arasını doldurur. ‘Orada ne yaşanmış olabilir’den hareketle insan hikâyelerinin izini sürer. Roman yazarları, senaryo yazarları aradaki boşlukları doldurur. Biz burada yurtdışına eğitim için gitmiş insanlarla ilgili büyük olayın ara karelerini birinci ağızdan veriyoruz. Teferruata inen birinci kaynaklar.

Bu hatıralar sinema ve televizyona kaynaklık edebilir mi?

Bunlardan bir tanesinden bile çok güzel film yapılabilir. Burç FM’in sitesinde bunlar var. Bunlardan bir tanesini dinlesinler ve kıyaslasınlar, kahramanlık filmleriyle... Savaş filmleriyle, duygusal filmlerle... Kendilerini en etkileyen filmlerle kıyaslasınlar... Arta kalan bir yanı var mı? Dinleyiciler kendileri yapsın yorumu... Bu hatıralardan epeyce senaryo çıkar.

Sıfır Merkez’de yayınlanan hatıraları kitap olarak yayınlama düşüncesi var mı?

Bu seriyi deşifre ettirmeyi düşünüyoruz. Bunların hepsi ses kaydı olarak bizde mevcut. Yazıya dönüştürüp Sıfır Merkez adıyla yayınlamayı düşünüyoruz.

Kitap için planladığınız bir zaman var mı?

Şu anda kararlaştırılmış bir tarih yok[/size]
 

Ahmed_1907

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
992
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
TOKAT
Allah razı olsun emeğine sağlık..
Esselamün aleyküm
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt